‘İçimizde cihad edenler; onlara rehberlik edeceğiz’-5
Önceki yazılarla birlikte okunmasını tavsiye ederek kaldığımız yerden devam edelim…
Hak kendisine geldiği halde yalanlayan zalimlik yapmıştır.
Hakkı yerine koymamış, batıl konumuna veya dalal konumuna yerleştirmiştir.
Bunu yaparken de Allah’ı görmezden gelmiştir.
Allah’ın onun hakkı bildiğini bilmektedir ama bunu göz ardı etmiştir. Allah’ın ekseriyet sistemini reddettiğini açıkça bilmektedir ama başarıları bu sistem içinde aramaktadır. Mevcut sistemde başka çözüm yok diyerek Allah’ı görmezden gelmektedir.
Allah hiçbir yerde batılla hakkın geleceğini söylememektedir. Bir şey hak değilse ya dalaldır ya da batıldır. Ekseriyet sistemiyle çoğunluğu ele geçirerek Allah’ın istediği düzeni getireceğim demek zulümdür. Hakla batılın gitmesini değil, batılla hakkın gelmesini istemektir. Batılı hakkın yerine koymaktır. İşte küfürle zulüm bu şekilde bir arada gerçekleşir.
Burada dikkat edilmesi gereken umumi ism-i mevsulle küfreden denmeyip ism-i fâille kâfirler denmesidir. (Cehennem’de küfreden için bir yerleşme yeri yok mudur?) denseydi, Allah’ı her görmezden gelen, bir kere bile yapsa Cehennemlik olurdu.
Ancak “Men Kefera” değil de “El-Kâfirîne” kullanılması, küfrün sıfat haline geldiği bir topluluğu ifade etmiş olmasındandır. Küfür bu toplulukta kanıksanmıştır, yerleşmiştir. Allah görmezden gelinmektedir.
Burada anlatılan tüzel kişiliktir, başkanları vardır, müesseseleri vardır. Siz anlatın durun hakkı; onlar Allah’ı görmezden gelecekler, hakkı yalanlayacaklar ve hatta kendilerinin Allah’ın düzenini getirmek için cihad ettiklerini de söyleyeceklerdir.
Yukarıda geçen başka ayetlerde “Allah’ın ayetlerini yalanlayanlardan daha zalimi kimdir” denmiştir. Allah’ın ayetlerini referans yapmadan, Kur’an’ı kendine rehber yapmadan, “günümüzde ancak bu şekilde olur” diyerek, “bundan daha iyisi yapılmaz” demekle yapılan zulümle cihad edilmediği gibi ahiret için de tehlikeli yollara girilmiş olmaktadır.
***
Ankebut Suresi’nin 69’uncu ayetinin en sonunu tekrar hatırlayalım…
Ayetin sonunda “Ve innellahe le mea’l-muhsinîne / Ve kesinlikle Allah iyilik yapanlarla beraberdir” denmektedir.
Bu cümle cihad edenlerin cümlesine atfedilmiştir.
Cihad edenlerle iyilik yapanlar arasında bir bağ vardır.
Allah için cihad edenler muhsindirler.
Allah için cihad edip de kötülük yapılmaz. Sonuç iyiliktir. İyilik yapmayan bir insanın Allah için cihad etmesi mümkün değildir.
Ayette “müşedded inne” ile iki, “ibtida lâm”ı ile bir olmak üzere “üç te’kîd” vardır.
Kimsenin kafasında şüphe olmasın diye bu şekilde gelmiştir.
Hiç şüpheniz olmasın ki Allah için cihad ettiğinizde Allah’ın yollarını oluşturmada size rehberlik edecek ve iyilik yapanlar olan sizle beraber olacaktır.
***
Allah’ın tesirini halk etmesini dileyerek ve de dua ederek, birinci yazımızın en başındaki hatırlatmalarımızı ve uyarılarımızı bir kere daha hatırlayıp hatırlatalım…
Haftalık KUR’AN VE İLİM çalışmalarımız devam ediyor, 1193. haftaya ulaştık…
Ankebut Suresi çalışmamızın da 63. haftasına ulaşmış olduk, elhamdülillah…
İstifade edilmesi dileklerimizle işte bu çalışmadan notlar sunuyorum…
-Seminer çalışmalarımız aynı zamanda çare ve çözüm içeriklidir…
-Bunlar halkımızın ve yöneticilerin istifadesine sunulmaktadır…
-Bu çözümler her geçen gün daha da değer kazanmaktadır…
-Çünkü hayatın her alanındaki sorunlar artmaktadır…
-Dolayısıyla çare ve çözümler de aranmaktadır…
-Çözüm üretmek bizden, başarı Allah’tan…