http://www.milligazete.com.tr/koseyazisi/Kuran_ve_Ilim_807_hafta_seminer_notlarindan/24116
KUR’AN VE İLİM 807. hafta seminer notlarından
“KUR’AN VE İLİM” seminerlerimiz 807 haftadır devam ediyor, elhamdülillah…
Yunus Sûresi’nin 90. âyetinde Allah, Hazreti Musa ve Hazreti Harun’a diyor ki; duanızı kabul ettim, onların servetlerini ellerinden alacağım, onların iktidarlarını kıracağım, yalnız siz sağlam durun demiştir. / Bugün de Allah aynı şeyi bize demektedir.
Bugün ne olmuştur?
Allah onlardan iktidarı almıştır, Allah onlardan zenginliği almıştır. Anayasa ekseriyeti ile bizim taraf güçlenip tek başına iktidar olmuş, bizim cemaat zengin olmuştur... / Allah vaadini yerine getirmiş, onların elinden iktidarı ve zenginliği almıştır...
Bugün bütün dünyada sermaye ile siyaset arasında çok derin bir soğuk savaş vardır. Türkiye’deki AKP-Cemaat çekişmesi de bunun uzantısıdır. Cemaat hep zannetmiştir ki sermaye galip gelecektir, dolayısıyla hep onların yanında yer almıştır. Oysa galip gelen biz olduk. Şimdi de siyaset sermayeyi yenecektir. Ne var ki bu yenme kolay olmayacaktır...
İşte o zaman siyaseten ve her açıdan “Adil Düzen” gelmiş olacaktır… İnsanlardan “Adil Düzen”e inananlar kooperatifleşme çağrısına kulak verecek, kooperatifler çölüne doğru yol alacak, engelleri aşıp denizi geçecek ve onlar da kooperatifçilik yapmaya kalkışacaklardır.
Bizim istidlalimize göre bu yani çölden kente dönme 2033 yıllarına doğru olacak, son sekiz yılda da Türkiye kooperatifleşmiş olacaktır... “Yüz Lojmanlı İşyeri Apartmanları” kurulmuş olacak, “Yüz Villalık Dinleme Evleri” yapılmış olacak, “Mala-Mal Marketleri” açılmış ve “Adil Düzene Göre Bucak Yönetimleri” faaliyete geçmiş olacaktır...
Diğer taraftan “Bin Dil Üniversitesi” açılmış, bu üniversitede ve diğerlerinde bütün ilimlerin “Kur’an Arapçası” ile tedrisine başlanmış olacaktır...
Bizim hazırladığımız “ADİL DÜZENE GÖRE İNSANLIK ANAYASASI” uygulanmaya başlanacaktır...
Bunların gerçekleşeceğinde asla şüphemiz yoktur, çünkü bunlar Kur’an’ın vaatleridir. Ama bunun 2033’de veya daha sonra olacağı hususundaki belirlememiz sadece bir tahmindir, tam olarak ne zaman gerçekleşeceğini yalnız Allah bilir. (s.3-4)
Bu bir ütopyadır demeyin diye oylar denizi diyoruz, yoksa silahlar denizi de olabilir; bombalar, atom bombaları, kimyasal silahlar, biyolojik silahlar olabilir; yangın, zelzele, sel, hastalık olabilir; yani topyekün bir “SOSYAL TUFAN” da olabilir.
Hazreti Musa ile denizi geçen İsrail oğullarında dört grup vardır.
Gruplardan biri Hazreti Musa’nın grubudur. Bunları bugün Yahudi dediğimiz kimseler temsil eder. Hazreti Zekeriya peygamber gelinceye kadar gelen peygamberlere inanırlar ve bunlar şeriatçı İsrail Yahudileridir. / İkinci grup ise Hazreti Harun peygamberi izleyenlerdir. Bunlar şeriat değil tarikat yolunu seçmişlerdir. Bunlar Hazreti Harun’un kardeşi Hazreti Meryem’i izleyen Hıristiyanlardır. Manastırlar ona bağlıdır. Hazreti Meryem’e bunun için Harun’un kardeşi denmiştir, çünkü onun kurduğu mabetlerde eğitim almıştır. / Üçüncü grup ise Samiri’nin grubudur. Bunlar teknolojiye sahip İsrail oğullarıdır. ABD’deki patron Yahudiler bunları temsil eder. Teknolojinin gelişmesine hizmet etmişler ve insanları teknoloji ile büyülemişlerdir. / Dördüncü grup ise Karun’un grubudur. Bunlar da ABD’deki banker Yahudilerdir. / Bizim savaşımız Hıristiyanlarla veya Yahudilerle değildir. / Bizim savaşınız Samiri’yi ve Karun’u izleyenlerdir. (s.5)
Bizim herhangi bir şey istediğimiz yoktur; ne makam ne de ücret istiyoruz. Bizim makamımız ve ücretimiz vardır; Adil Düzen Çalışanı olmak bizim en büyük makamımız ve servetimizdir... (s.10)
(Devamı var)