http://www.milligazete.com.tr/koseyazisi/Cozum_sureci_icin_Adil_Duzen_Projesi_var/24047
“Çözüm süreci” için “Adil Düzen Projesi” var
Ali Bulaç, “Çözüm süreci” ile ilgili olarak “Kanton, federasyon, eyalet” başlıklı bir yazı yazdı. Yazıda “İsviçre kanton sistemi” ile ilgili hatırlatmalar da var. Yazı şöyle bitiyor:
“Çözüm süreci” önemlidir, süreci satın alan geniş bir kitle var, yine kanın akmaması en önemli şeydir. Bu arada bölgenin tamamını içine alan modeller üzerinde tartışalım. Batı’nın BOP’u var da, neden bizim ortak bir projemiz, modelimiz yok?
(http://www.zaman.com.tr/ali-bulac/kanton-federasyon-eyalet_2283551.html)
Evet, aynen öyle; “Batı’nın BOP’u var da, neden bizim ortak bir projemiz, modelimiz yok?” diyor!? Oysa “ilâhiyat” ve “sosyoloji” tahsili yapan Ali Bulaç, iki üniversitede okuduğu yıllardan beri, insanlığın “SOSYAL TUFAN” dâhil bütün sorunlarını çözüme kavuşturacak “İslâmî ve sosyo-ekonomik projesi” olduğunu çok iyi biliyor. Bunu sadece o değil, yazdığı gazetenin manevi sahibi Fethullah Gülen de 1960’lı yıllardan beri iyi bilir ama...
“Adil Düzen, Adil Ekonomik Düzen III. Binyıl Projesini” duyup bilmeyen mi var?
Evet, Batı’nın BOP’u varsa; bizim de alternatif projemiz var, modelimiz var, sistemimiz var ve bu projenin “İslâmî ve sosyoekonomik” yönleri var; muhterem “İlâhiyatçı ve Sosyolog” Kardeşim Ali Bulaç...
Bu vesileyle projemizin bazı yönlerini bir kere daha hatırlayalım ve hatırlatalım.
“İSLÂM DÜZENİ” sadece herhangi bir inancın, düşüncenin, ideolojinin veya kavmin koruyuculuğunu değil; tüm inanç, düşünce, ideolojilerin ve bütün beşeriyetin bir arada yaşanmasına imkân sağlayan “tamamen yerli bir düzen”dir...
“ADİL DÜZEN”in “BUCAK SİSTEMİ” insanların temel hak ve hürriyetlerini korumalarına, inanç ve fikirlerini serbestçe yaşamalarına, sosyo-ekonomik bütün sorunların çözüme kavuşturulmasına imkân sağlayan ve bize ait olan “tamamen yerli bir proje”dir...
“ÇÖZÜM SÜRECİ” çerçevesinde bahsi geçen ve esasında tüm ülke vatandaşlarımızın sorunu olan “barış, özgürlük, adalet, güven” gibi kavramların nasıl gerçekleştirileceği hususunda, tarafların “proje” seviyesine gelmiş bir fikri olduğunu düşünmüyorum...
Bu vesileyle bir kere daha “hatırlatma görevimizi” yerine getirirken diyorum ki; gerçekten “barış, özgürlük, adalet, güven” isteniyorsa, Merhum Erbakan Hocamızın ömrü boyunca anlattığı “ADİL DÜZEN PROJESİNE” kulak vermekten başka çare/ÇÖZÜM yok.
***
Yine bu önemli vesileyle diğer bazı hatırlatmalar da yapmamız gerekiyor. Artık “kör-sağır-dilsiz” olanların bile ayan beyan görüp(!) duyduğu(!) üzere… Bir an önce, uçuruma doğru giden ülkemizin yolunu sahil-i selâmete ve dünyevi-uhrevi ebedi saadete çevirmeliyiz...
a) Köylerimiz boşalıyor/boşaldı, tarım ve hayvancılığımız tamamen çökme merhalesine doğru gidiyor; bu durumda çok yakında aç kalma durumunda kalacağız...
b) Bürokratik formaliteler artıyor, bürokrasi canavarı büyüyor, her geçen gün daha da zalimleşiyor, hukuksuzluk davranışları gittikçe artıyor; sonunda sosyal patlama olacak...
c) Okullarımız ve üniversitelerimiz gereksiz ve yanlış şeyleri “öğretmeye” değil “ezberletmeye” çalışıyor; çocuklarımızı cahilleşip tembelleştiriyor, velileri perişan ediyor...
d) Adalet(!) saraylarında yarım asır süren hukuk(suzluk) davaları bir asra doğru ilerliyor (yarım asrı aşan bildiğimiz davalar var!). Türkiye’de “Adalet Sarayları” inşa edildi/ediliyor ama mevcut “yargı sistemi” maalesef adaleti getirmiyor, aksine “adaletsizlik” aracı olarak varlığını sürdürüyor; adında “adalet” kelimesi olan 13 yıllık AKP iktidarında!..
Gelin, bu “zalim düzeni” değiştirelim, yerine “ADİL DÜZEN” getirelim...
Uçuruma doğru giden sadece ülkemizi değil, bütün insanlığı kurtaralım…