http://www.milligazete.com.tr/koseyazisi/Yeni_Medeniyet_Projesi_yapmak_farzdir_-_2/23954#.VQurb_msU3k
“Yeni Medeniyet Projesi” yapmak farzdır-2
Bundan önceki yazılarda sözünü ettiğimiz bu “III. Binyıl Medeniyeti” hücresi nasıl oluşturulacaktır, nasıl gerçekleştirilecektir; bugün de bunun üzerinde duralım…
a) MATEMATİK öğrenildikten sonra günümüz uygarlığının sorunları öğrenilecektir...
b) KUR’AN ARAPÇASI öğrenildikten sonra, KUR’AN’ın rehberliğinde ve onun emrinde yeni uygarlığın yumurtasının ilk hücresi “FIKIH” çalışmaları ile oluşturulacaktır...
c) Bu çalışma KÜÇÜK EKONOMİK İŞLETMELERDE deneyerek başlatılırsa, o ilk hücrenin projesinde ilk adımlar atılmış olur ve ilk veriler, ilk tecrübeler elde edilir...
d) Kur’an’ın emrine uyularak ORTAKLIK EKONOMİSİNİ kurulacak, “KAYDÎ PARAYA DAYANAN MUHASEBE” peyderpey oluşturulacak ve bilahare geliştirilecektir...
İşte bunları yapan aşiret/ocak “III. binyıl Medeniyeti”nin ilk hücresini oluşturacaktır.
Başarılı bir hücre kurulduktan sonra, yine başarılı bir işletme ortaya konarak, “III. Binyıl Medeniyet Projesi”nin hazırlanması gerekmektedir.
Eski uygarlıların projelerini Peygamberler getirdiler ve yeni kitaplarla yeni medeniyetler yaptılar, her milenyumda beşeriyetin muhtaç olduğu yeni medeniyetler böyle doğdu. Kur’an’dan sonra yeni kitap gelmeyecek, artık peygamber de gelmeyecektir. a) Yeni kitap yerine, müsbet ilimlere dayanılarak Kur’an’ın muasır yeni yorumları yapılacaktır; Kur’an böyle diyor. b) Peygamberlerin yerini ise muasır medeniyeti bilen Kur’an ilimleri ehli müçtehitler alacaktır; bu vesileyle “âlimler peygamberlerin vârisleridir” hadisini hatırlayalım.
Böyle bir projeyi hazırlamak farzdır; hattâ “farz-ı ayn”dır.
Yeteri kadar kimseler çalışıyorsa ve hazırlanıyorsa, bu farz diğerlerinden sakıt olur.
Kimse yapmıyorsa, herkesin üzerinde farzdır; farz-ı ayndır.
İşte, “MÜÇTEHİT YETİŞME VE ÇALIŞMA MERKEZİ”mizi bu farzı yerine getirmek amacıyla kuruyoruz... Bizden başka kimse bunu yapmadığına göre bize “farz-ı ayn”dır... Siz de bulunduğunuz yerde buna benzer çalışmaları yapabilirsiniz...
***
Hani birileri III. milenyumun başında “anayasa çoğunluğu” da elde ederek iktidara gelmişlerdi ya; aradan geçen üç seçim dönemi sonunda, şimdi de dördüncü seçime gidiyoruz ya; 13 (onüç) yılı “büyüklere masallar” ile geçirdik ya; bir de bunun üzerinde duralım...
Zaman zaman “Yeni Anayasa” (bize göre “yeni anayasa” demek aynı zamanda “yeni sistem” ve “yeni medeniyet” fırsatı demektir) hazırlıyorken biz onlara dedik ki; bir zamanlar beraber yürüdüğümüz kardeşler, gelin biz size Kur’an’dan öğrendiğimiz anayasayı anlatalım, onu değerlendirin; bu vesileyle de insanlığın ihtiyacı olan “yeni medeniyeti” inşa edelim...
Onlar lisan-ı hâl ile ‘sizin paranız var mı’ demek istiyorlar; ‘sizin askeriniz var mı’, ‘sizin oyunuz (yani gücünüz!) var mı’ diyorlar.
Cevap veriyoruz: Yok! Yok! Yok!
Bunlar yok ama bizim ilmimiz var, bizim Kur’an’ımız var, bizim projemiz var…
Bunlar yani bu “sözde güçler” yoksa, bizimkiler ve dünya sizi dışlamaktadır…
‘AB ve Batı bize yeter; biz sizi ve ilminizi ne yapacağız?!.’ diyorlar…
Peki, bu köşede hep hatırlattığım “SOSYAL TUFAN”dan nereye kaçacaksınız?!.
Hazreti Nuh’un oğlu gibi; biz Avrupa Birliği’ne girer kurtuluruz diyorlar!..
İLK DEFA -ÂHİRETİ de düşünmenizi isteyerek- bir soru daha soruyorum:
- “Artık siz de benim gibi yaşlandınız, “evlatlar” bir yana “torun” sahibi bile oldunuz; EVLATLARINIZA VE TORUNLARINIZA BU ZALİM, BU FAİZCİ, BU ZİNACI DÜNYA DÜZENİ VE MEDENİYETİNİ Mİ BIRAKACAKSINIZ?!.”
“Yeni Medeniyet, Adil Düzen Medeniyeti, Kur’an Medeniyeti Projesi” yapmak, işte bundan dolayı farzdır; hem de sadece farz değil, “farz-ı ayn”dır. Ve’s-SELÂM mea’d-DUÂ…