http://www.milligazete.com.tr/koseyazisi/Onemli_olan_ameldir/22966#.VKo29CusU3k
Önemli olan ameldir
Evet… ‘… ÖNEMLİ OLAN AMELDİR. Biz amellerde anlaşacağız. Barış içinde, adalet içinde yaşayacağız. İfsat demek barışı bozmak demektir. Zulüm, adaleti bozmadır. Hazırladığımız “ADİL DÜZENE GÖRE İNSANLIK ANAYASASI”, aslında “Adil Düzene Göre İslâm Anayasası”dır, “barış anayasası”dır. Her cümlesi Kur’an âyetleri ile teyit edilmiştir. Bu sebeple bu anayasa sadece Kur’an ehlinin değil, tüm peygamber ve kitapların ortak anayasasıdır...’ (s.6)
‘… Evet, Kur’an’ı herkes kendisi anlayacaktır; anlayıp onunla amel etmekle mükelleftir. Ancak Kur’an’ı anlamada cehd sarf etmelidir yani araştırıp onun ne söylediğini doğru anlamalıdır. Bu araştırmanın başında başkaları bu hususta ne söyledi, ona bakmamız gerekir. Bir cümleyi anlamadığımız zaman hemen bin sene evvel yazılmış tefsirlere başvururuz da şimdi söyleyenlere kulaklarımızı tıkarız. Bilhassa yarım mollalar vardır, Doğu ve Batı ilimlerinden mahrumdurlar. Kendileri belki diplomalıdır. Bir tarikat şeyhinden el almıştır. Bildiği şeyler kulaktan dolma mesellerdir, atalarının söyledikleridir. Sizin iddialarınıza ne Kur’anî ilimlerle ne de fennî ilimlerle cevap veremez. Böylelerin tek sığındıkları şey selef-i salihindir. Unuturlar ki selef-i salihinin yolu içtihattır ve tebeyyündür.
İşte, Kur’an’a inananlar ve inanmayanlar arasında bizi tekzib edenler olabilir ki bugün bunun biraz fazlası var. Bu durumda bizim yapacağımız söz çok basit ve sadedir...
Kur’an “Sen söyle” diyor. “Kulû/Söyleyin” demeyip “Kul/Söyle” demesini, her birimiz, her rastladığımız yerde bu gerçeği söylemeliyiz şeklinde anlamalıyız. Söyleyen, Kur’an’ın tek çözüm olduğunu, her çağın ve her kavmin sorunlarını çözdüğünü, herkesin onu doğrudan tercüme ve tefsirleri ile okuması gerektiğini söyleyecektir...
Mesela, biri çıkıp da Kemalizm’i bir din/düzen olarak takdim edecekse, her söze kulak vermemiz gerektiğinden ona da kulak vermeliyiz. Bizim onları dinlememiz gerekir ki onlar da bizi dinlesinler. Birbirimizi anlamak zorundayız ama birbirimizin fikirlerini kabul etmek zorunda değiliz. Ama kimsenin dayatma hakkı yoktur, kimsenin zulüm yapma hakkı yoktur, kimsenin ifsat etme hakkı yoktur. Asıl anlaşacağımız husus budur.
“Adil Düzene Göre İNSANLIK ANAYASASI”nı bu yönüyle birlikte ele almalıyız.
Biz 1967’de İzmir’de Akevler (Kredi ve Yardımlaşma) Kooperatifi’ni kurduğumuzda “HAKEMLİK maddesini” getirdik. Yasalara dayanarak getirdiğimiz bu maddeyi Yargıtay iptal etti ve bizi belki onbeş yıl hakem kararlarından uzak tuttu. Ama sonra dışarıdan yapılan baskılar nedeniyle yeniden ortaya kondu. Şimdi “HAKEMLİK SİSTEMİ” bizim istediğimize yakın bir şekilde kanunlarla düzenlendi. Şimdi o kararı veren hâkimi bulup ‘sen ne diye yasalara aykırı karar verdin’ diye mahkemeye verip mahkûm ettirmemiz gerekir.
Ama biz diyoruz ki; o kararı “hâkim” vermedi, o günkü “zulüm düzeni” verdi...
İslâm düzeni tahkik yoluyla kurulur, taklit yoluyla kurulmaz.
Bu âyetlerde “Kulû” değil de “Kul” demiş olmasının başka bir hikmeti daha vardır. Ortak sorumluluk yoktur. Ortak iş yaparız. Benim amelim benim, sizin ameliniz sizin olur. Sonunda ortak iş ortaya çıkar, ama katkımız ayrı ayrıdır, herkes payını katkısı nisbetinde alır.
Birlikte iş yapma ama ayrı yaşama sistemi yalnız insanlarda vardır. Diğer üç çeşit yaşama diğer canlılarda mevcuttur. Ağaçlar ayrı ayrı üretip ayrı ayrı yaşarlar. İnsan hücreleri birlikte üretip birlikte yaşarlar. Arılar ayrı ayrı üretip birlikte tüketir ve yaşarlar. Oysa insan, diğer insanlarla birlikte üretip ayrı ayrı yaşar. İşte bu âyet bu hususa işaret etmektedir.
“AMEL” kelimesi birlikte iş yapma anlamındadır. Ama herkesin kendi amelinden sorumlu olması insana şahsiyet tanımaktadır, özgürlük tanımaktadır. Âyette “Amelî Liye” denmeyip “Liye Amelî” denmiş olmasının hikmeti, amelin insana ait olması, insanın amele ait olması nedeniyledir. Yani kendi kazançlarım için çalışırım demektir...’ (s.7-8; “KUR’AN VE İLİM” 794. hafta tefsir -Yunus Sûresi Tefsiri- seminerimizden aktarı-YORUM… Ve İLMÎ-AHLÂKÎ-İKTİSADÎ-SİYASÎ-SOSYAL olarak çağımızdaki hayatın her alanında var olan “SOSYAL TUFAN”a karşı gereğini yapmaya yani “ADİL DÜZEN, ADİL EKONOMİK DÜZEN GEMİSİNİ” inşa etmeye davet ediyoruz… “BİZE DÜŞEN SADECE AÇIK TEBLİĞDİR.” (Yâsin; 36/17) Selâm ve dua ile…)