http://www.milligazete.com.tr/koseyazisi/KURAN_VE_ILIM_792_Hafta_Semineri_notlarindan_3/22793#.VJeixV4i8
KUR’AN VE İLİM 792. Hafta Semineri notlarından-3
“ONLARIN EKSERİSİ ZANDAN BAŞKASINA TABİ OLMUYORLAR... ALLAH FİİL ETTİKLERİNİ BİLMEKTEDİR.” (Yunus Sûresi, 36. âyet)
‘… “Onların ekserisi”ndeki “onlar”, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri yani milletvekilleri olabilir; yahut Avrupa Birliği’nin yöneticileridir. Zamiri her ikisine gönderebilirsiniz. Meclis’te kararlar alırken yahut hükümet kanunların taslaklarını görüşürken, hiçbir delile dayanmadan, sadece öyle hoşuna gittiği için karar alıyor! AB ve ABD karar organlarının da böyle dayandıkları bir delil yoktur.
İdam kalkmalı diyorlar. Neden? Sömürü sermayesi öyle istiyor! Sermaye tetikçileri kolay bulsun ve istediklerini kolayca öldürtsün diye idam cezalarını kaldırtıyor. O yüz kişiyi öldürecek ama sen onu öldüremeyeceksin. Niye? Çünkü insanın canı dokunulmazmış!
Behey zavallı Avrupalı, behey onların peşinden koşan zavallı Türkiyeli yöneticiler; peki, ya o yüz kişinin canı yok mu?!.
Bu âyette --çağımızdakiler açısından bakıldığında-- kastedilenler;
1) ABD’deki sermaye; yani 200 ailenin elinde bulundurduğu sömürü sermayesi.
2) Onlara tâbi olan ve kendi başlarına bir iş yapamayan AB/ABD.
3) AB/ABD’lilerin arkasından koşan tüm dünya.
Bu âyetin ortaya koyduğu üç grup bunlardır. Bunların hiçbirisinin dayandığı bir delil yoktur. ABD’deki sermaye bir dünya sermaye devletini kurmak istiyor. Gelişmiş ülkeleri “kapitalizm sermaye tekeli” ile devletlerine alacak, gelişmemiş ülkeleri de “sosyalizm devlet tekeli” ile emrine alacak. Bunun için 1897’de Basel’de (İsviçre) aldığı kararlar vardır. İşte o kararlar da delillere dayanmıyordu, ZANNA GÖRE OLUŞMUŞTU. Tüm Avrupa I. ve II. Cihan Savaşları ile onun bu emeline hizmet etti. I. Cihan Savaşı’nda imparatorlukları yıktı, dikta rejimlerini getirdi ve Filistin’i hâkimiyetine aldı. II. Cihan Savaşı’nda Hitler’i Yahudileri dünyadan sürgün etmesi için görevlendirdi ve İsrail devletini kurdu. 1997’de yani yüz sene sonra İsrail imparatorluğu kuracaktı ama başaramadı...
Sömürü sermayesi bugün ne yapıyor?
Başaramadığını idrak etmiş olarak yeni habasetler içinde... ASIL MERKEZ ZAN İÇİNDE OLDUĞU gibi onlarla işbirliği hâlinde olan AB (ve onların peşinde olan ÜLKEMİZDEKİ YÖNETİCİLER) de aynı şekilde ZANLARIN peşinden gitmektedir... Türkiye’de AB’ne girmek isteyenler ise hepten şaşkın. İşte bu âyet bunların hiçbirisinin ilme dayalı bir şeyleri yoktur diyor, onlar HEVA VE HEVESLERİNE tabi oluyorlar...’ (s.11)
‘… BİZ NE YAPARIZ?
İslâm âleminin ittifak ettiği hususlarda İslâm âleminin İCMALARINA tâbi oluruz. Kalan kısımları bizim kendimizin İÇTİHAD VE İCMA etmemiz gerekir. İnsanlık âlemimin veya Avrupa Birliği’nin ittifak ettiği hususlarda onlara tâbi oluruz, ama ihtilaf edilen hususlarda biz KENDİ İÇTİHAT VE İCMALARIMIZLA iş yaparız.
Ekseriyetle alınan kararlar bizi bağlamaz. Bizi bizim içtihadımız bağlar. Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına uymak zorundayız, çünkü Türkiye’de yaşıyoruz. Bunu değiştirmek ve “ADİL DÜZEN” getirmek istiyoruz...’ (s.12)
‘… Evet, bugün “AB müktesebatı, Batı müktesebatı” diye dayattıkları şeyler onların kendi aralarında bile ittifak etmedikleri hususlardır. Oylama yaparlar. Ekseriyetin parmak sayısı kanun olur. Bu kadar saçma bir kararın peşine nasıl koşulur?!.
Ekseriyet sistemi yaz-boz sistemidir, kararsızlık sistemidir, kavga sistemidir, ekseriyetin ekalliyettekileri ezme sistemidir. Bunun yerine “ORTAK VEKİLİN KARAR ALMASI VE HAKEMLER SİSTEMİ” ikame edildiği gibi aynı zamanda “HİCRET SİSTEMİ” konmuştur...’ (s.13-14; “KUR’AN VE İLİM 792. Hafta Semineri” notlarımızdan aktarı-yorum… Selam ve dua ile…)
Not: “HÜKÜMET” ve “CEMAAT” arasında cereyan etmekte olan “SON GELİŞMELER” ile ilgili geniş değerlendirmemizi merak edenlere, TV5’deki bu program kaydı tavsiye olunur; https://www.youtube.com/watch?v=q1GWqSSO_Yk