http://www.milligazete.com.tr/koseyazisi/Yapilacak_tek_is_Zalim_Duzeni_sona_erdirmedir/22611
Yapılacak tek iş ZALİM DÜZENİ sona erdirmedir
Çağımız dünyasında yani günümüzde diktatörler savaşı vardır. Herkes kendi başkanını tanrı yapmak istiyor. Yetmedi, ortak tanrı çıkardılar ama milleti kandıramadılar.
Böylece Erdoğan’ı tanrılaştıranları bertaraf edeceklerini sanıyorlar. Oysa zulmeden Erdoğan değildir, onu oraya getirip oturtanlar zulmediyorlar. Yarın K. Kılıçdaroğlu o makama otursa aynı şeyi yapacaklar, D. Bahçeli otursa aynı şeyi yapacaklar...
Yapılacak tek iş vardır, o da bu zalim düzeni sona erdirmedir.
Zalim düzen öyle zalimdir ki, başta olup da zalim olmayanlara da zulmeder.
Bu şirkten topluluğumuzu ve dünyayı kurtarmamız için görevliler bir iş yaptıkları zaman kendi içtihatları ile yapacaklardır. Üstleri onlara talimat vermez, emir vermez, çünkü onlar sorumlu değildirler. Sonra herkes hesabını kendi seçtiği hakemlere verecektir. Hakemlerden birini bir taraf, diğerini diğer taraf seçer, başhakemi de hakemler seçer; görevli hesabı onlara verir. Buna “İÇTİHAD SİSTEMİ” diyoruz. Sorarak iş yapma ise “ifta sistemi”dir. Kur’an’da; senden fetva isterler, Allah fetva veriyor, diyor. Yani fetva makamı yöneticiler değildir, fetva makamı topluluktur yani hakemlerden oluşan yargıdır.
1960’lerde Demokrat Parti’nin indirilmesi ile düşünmeye başladık; neden indirdiler?
İndirdiler, çünkü Demokrat Parti iki taraflı oynadı. Karşı taraf bundan hoşlanmadı. İndirdiler dedik ve biz kendi örgütlerimizi kurmaya başladık. Zannettik ki biz iktidara gelirsek sorunlar kalmayacaktır, işler düzelecektir, müşrikler mümin olacaklardır. Öyle oldu mu? Müşrikler şimdi de bunlara tapmaya başladılar... Bugün kendilerine tapılan iki kişi var; Gülen ve Erdoğan. İkisini de çok yakından tanırım. İkisi de alelade birer insandır. Kendilerinin herhangi bir üstün kabiliyetleri yoktur. Allah’a inanmışlar, O’nun uğruna cihada koyulmuşlar, Allah da onlara görev vermiş, görevlerini yapmışlardır. Aslında bunların yaptıkları bir şey yoktur. İlâhi düzen onlara o görevleri vermiş, onlar da yapmışlardır. Ama her iki toplulukta liderlere tapanlar vardır. Bunlar çıkarları sebebiyle bu tapınmada bulunuyorlar. Bazıları da gaflet içindedirler...
İşte bu şekilde sizi kullanmak isteyecekler ortaya çıkacaktır. Onların tuzağına düşmeyelim. Bunun ilaçlarını aklımızda tutmalıyız. Birbirimizi açıkça uyarmalı, yanlışları göstermeliyiz. Bu bizim Allah’a inandığımıza dair çevreyi inandırır. Bu bizim tanrı olmadığımızı herkese gösterir. Bu sayede bizi tanrılaştırmalarını önleriz.
Akevler’in en büyük başarısı budur. Akevler’de kutsiyet taşıyan kimse yoktur. Herkes elinden geldiği kadar katkıda bulunur, diğerini ise ne kıskanır ne de ululaştırır.
Bu tür şirkin aracı olmamanın ikinci yolu ise “İÇTİHAD SİSTEMİ” ile herkesin özgür olmasıdır. Yapanlar hakemlerin önünde yargılanır. Böylece tanrılaştırma sistemi çalışmaz olur. Bu hususta başarılı olduğumuzu söyleyemem. Evet, kimse başkasının içtihadı ile bir şey yapmıyor ama işler de yürümüyor. Bizim en çok takıldığımız konu budur.
Nasıl yapacağız da bir türlü hareket etmeyen yapıyı harekete geçireceğiz?
Merkezi baskı kullanmayacağız…
Kendileri de hareket etmiyor...
O halde nasıl kurtulacağız?
Akevler’de denemelere devam ediyoruz; Allah bunun da yolunu açacaktır. Benim teşhisim şudur; bilgi ile bundan kurtulacağız. Zarar da etse, biri bir iş yapıyorsa, ona yardım etmeliyiz. Böylece içtihatla iş yapan insanları çoğaltabiliriz. Biz de bu şekilde yaptığımız iyiliğin karşılığını alırız...
Necmettin Erbakan bütün cehdi ile düzeni değiştirmek için çabaladı...
Aynı çaba Erdoğan’da ve Gülen’de görülmedi. Onlar kendileri düzeni değiştirmekle uğraşmadılar, düzeni değiştirecek imkân hazırlamaya başladılar. Biri eğitim yoluyla bu işi çözeceğini zannetti, diğeri de siyaset yoluyla bu sorunu çözeceğini zannetti...
(“KUR’AN VE İLİM” 790. hafta tefsir -Yunus Sûresi Tefsiri- seminerimizden aktarı-YORUM… Ve İLMÎ-AHLÂKÎ-İKTİSADÎ-SİYASÎ-SOSYAL olarak çağımızdaki hayatın her alanında var olan “SOSYAL TUFAN”a karşı gereğini yapmaya yani “ADİL KUR’AN DÜZENİ GEMİSİNİ” inşa etmeye davet ediyoruz… “BİZE DÜŞEN SADECE AÇIK TEBLİĞDİR.” (Yâsin; 36/17) Selam ve dua ile…)