http://www.milligazete.com.tr/koseyazisi/Sorunlari_kisiler_degil_Kuran_cozecektir/22213#.VGFS7PmsU3k
Sorunları kişiler değil Kur’an çözecektir
KUR’AN VE İLİM çalışmalarımızın 786. haftasına da ulaştık, elhamdülillah…
Bundan önceki yazımız şu iki satırla sonlanmıştı:
Allah nurunu tamamlayacak, “ADİL DÜZEN” yani Kur’an düzeni kurulacaktır.
‘Bekleyin; biz de bekliyoruz’ de, deniyor; Kur’an böyle diyor... (Yunus Sûresi; 10/20)
Gelecekte bu kavl/söz söylenecek demektir. İnsanlar bugün de söyleyecekler demektir. “Bin Dil Üniversitesi”ni kurup tüm insanlığa Kur’an’ı ulaştırdığımızda bunu diyecekler.
BİN DİL ÜNİVERSİTESİ NEDİR, NASIL KURULUR?
1- Önce bir kooperatif kurulur. Arazi sahibi arazisini ortaklığa koyar. Kamu oraya genel hizmet getirir. Esnaf malzemesi ile ortak olur. Müçtehid araştırmacılar üretim yaparlar ve örnek bir işyeri oluşur. Bu yüz lojmanlı apartmanın altında işyerleri vardır. Orada oturanlar orada çalışırlar. Kiralar üretimden pay olarak ödenir. Bunu başardıktan sonra…
2- Bir adet yüz dairelik lojmanlı işyeri on dönüm arazi üzerinde kurulur. Yüz adet apartman on bin dönüm üzerinde kurulur. Devlet “Bin Dil Vakfı”na yirmi bin dönüm arazi tahsis eder. Vakıf, kooperatifler kurarak apartmanları bitirir. Yarısını altyapısına harcar...
3- Yüz lojmanlı apartmanların her katına bir dili konuşan on aile yerleştirilir. Bunlara Kur’an Arapçası öğretilir. Bunlar Kur’an’ın yorumlarını kendi dillerine çevirirler. Kendi ülkelerinin sorunlarını Kur’an Arapçasına çeviririler. Bunlar ülkelerine döndükleri zaman kendi dillerinde halka Kur’an’ı anlatırlar...
4- Bunlar burada ailece on sene yaşarlar. Binanın altındaki işyerlerinde çalışırlar ve geçinirler. Yaptıkları iş de; ülkemizden ülkelerine gönderebilecekleri malları satın almak, ülkelerinden gelen malları satmaktan ibaret olacaktır. Döviz kullanılmayacak, her ülkenin kendi parası kullanılacak, mallar takas edilecek...
İşte bu üniversiteleri kurup insanlığı Kur’an düzenine çağırdığımız zaman; işte tam da o zaman, halk bizden mucize isteyecek, bizden keramet bekleyecekler...
O zaman biz o insanlara ‘siz bize değil Kur’an’a inanın ve bekleyin’ diyeceğiz...
Ne olacak?
Kur’an düzenini kabul edenler yaşamaya devam edecek;
Kur’an düzenini kabul etmeyenler helâk olacaklardır.
“Bin Dil Üniversitesi” kurulduğu zaman ve oradaki insanlar on yıl kadar eğitildikten sonra, ülkelerine döner ve tebliğde bulunurlarsa; işte o zaman insanlara ‘bekleyin’ deriz...
Kur’an’ın Allah sözü olduğunu söylediğimiz zaman, bizden, kendi peygamberlerine gelen mucize benzeri mucize olmalı idi derler… Daha ileri giderek; her zaman göstereceği bir sihir olmalıydı derler... Böyle derler, böyle diyecekler…
İnsanlar, Kur’an dışında inzâl olunmuş başka bir şey istiyorlar.
1400 sene önce yazılmış bir kitap eğer bugünün sorunlarını en iyi şekilde çözüyorsa, ondan daha iyi bir âyet olur mu? Ama onlar yine sihirli değnek isterler!
Günümüzde insanlar hâlâ mucizeli resul bekliyorlar; bu mucizeli resul eline sopayı alacak ve herkesi hizaya getirecek...
Böyle bir resul gelmeyecektir. Böyle bir nebi gelmeyecektir. Artık Cebrail gelip de ona vahyetmeyecektir. Kendisinde de bir mucize olmayacaktır.
Nasıl Hazreti Muhammed zamanında sorunları KUR’AN ÇÖZMÜŞSE, bugün de sorunları kişiler değil KUR’AN ÇÖZECEKTİR.
Biz Kur’an’ın çözümlerini uygulayarak insanlığa gösterdiğimizde insanlık onu örnek alacak ve kendi sınırlarını kendisi çizecek, böylece III. binyıl uygarlığı doğmuş olacaktır...
“KUR’AN VE İLİM” 786. hafta tefsir [Yunus Sûresi Tefsiri] seminerimizden (s.12-14) aktarı-YORUM… Ve İLMÎ-AHLÂKÎ-İKTİSADÎ-SİYASÎ-SOSYAL olarak çağımızdaki hayatın her alanında var olan “SOSYAL TUFAN”a karşı gereğini yapmaya yani “ADİL DÜZEN, ADİL EKONOMİK DÜZEN GEMİSİNİ” inşa etmeye davet ediyoruz… “BİZE DÜŞEN SADECE AÇIK TEBLİĞDİR.” (Yâsin; 36/17) Ve’s-SELÂM mea’d-dua, DUA…