http://www.milligazete.com.tr/koseyazisi/Cagimizin_putlari_ve_Kuran_duzeni/22163#.VFwzgPmsU3k
Çağımızın putları ve Kur’an düzeni
Bazı insanlar kendi devletlerini, kendi kabilelerini veya topluluklarını mukaddes kabul eder, ona tapar ve onun için ölürler. Her kabilenin veya topluluğun ayrı putu vardır, onu tanrı kabul eder, onun için savaşır. Kullandıkları araçlar şefidirler. Atatürk’e tapanlar ona tapmıyorlar, onun nezdinde Türk milletine tapıyorlar. Durmadan TL yani para peşinde koşanlar onun peşinde koşmuyorlar, Türkiye’deki servetin ve topluluğun malları peşinde koşuyorlar. Serveti topluluğun kabul edip onun parası ile onu yağmalıyorlar... Oysa yöneticiler topluluğun görevlileridir; topluluk ise Allah’ın halifesidir... Yeryüzü O’nun yani Allah’ın bize ihsanıdır. Karşılıklı para (karşılığı olan para) o ihsanın içindeki paydır. Yeryüzünü yöneticilerin malı kabul edip onların saymak gasptır. Karışlıksız para gasptır. Ne kişilerin ne de kâğıdın bir yararı yoktur. Yöneticiler topluluğu temsil ediyorlarsa, onların emrinde iseler, onlar hakiki değerleri temsil ediyorlar demektir. Para da reel değerleri temsil ediyorsa, zararlı ve yararlıyı temsil ediyor demektir.
Çağımızın putlarından biri de “ekseriyet”tir. Bir araya geliyoruz, 15 kişiyiz; 8’i bir şey derse hepimiz demiş gibi kabul ediyor ve onu kabulleniyoruz! Bu da (“ekseriyet”) her an değişen ve hiçbir manası olmayan, gerçekte var olmayan bir kavram olarak insanlık tarafından kendisine put edinilmiştir. Yöneticiler yani bürokratlar, karşılıksız para ve ekseriyet günümüzün putlarıdır. Bu putlara dördüncü bir put olarak “moda”yı da ilave edebilirsiniz.
Bugünün insanlarını sevk ve idare eden bunlar yani bu putlardır.
1- Kurumlar kurulur, başkanlar kutsallaştırılır yani “putlaştırılır”, öldükten sonra da onların geride bıraktıklarına adeta tanrı hükmüdür gibiymişçesine uyulur. Böylece tutuculuk ortaya çıkar; yenilik yapılamaz, uygarlaşma gerçekleşemez, gelişme sağlanamaz.
2- Karşılıksız yani karşılığı olmayan “faizli para” çıkarılır, çalışanlar ve emek sahipleri sömürülür, “karşılıksız faizli para” ile haramzade zenginler ve yöneticiler dünyayı sefalet ve savaş içinde sömürerek yönetirler.
3- “Ekseriyet” ile kararlar alınır... Topluluk yaz-boz tahtasına dönüşür... İktidar çekişmesi ve değişmesi insanları ezer... Yöneticiler yönetilenlere daima zulmeder...
4- Bir de basın yani medya yoluyla, reklam ve pazarlama yoluyla “modalar” icat edilir, bu araçlarla insanları peşlerinde koştururlar. İnsanların önemli bir kısmı bir tarafta açken, diğer tarafta mutlu bir azınlık israf ve servet yarışı içindedir...
Kâinatı Allah yaratmıştır ve onun düzenini O koymuş, insanlara da onu anlayacak beyin vermiştir; onu anlasınlar da orada iş yapsınlar ve yaşasınlar diye... Allah insanlara Kâinatı değiştirme ve yeni kanunlar koyma gücünü vermemiştir. Onlar yani bazı insanlar güya Allah’ın bilmediklerini keşfedecekler ve o sayede Kâinatın daha fazla gelişmesini sağlayacaklardır! Bazı insanlar böyle bir zavallılık içindedirler. Ne müsbet ilmin ne de münzel kitapların bahsetmediği bir şeyi onlar uyduruyor ve onu hak yapıp onun işlerini yapıyorlar!
KUR’AN DÜZENİNDE meclis var, istişare var, içtihad var, icma vardır. Ne var ki bunların işi yeni kâinat var etme değildir, tam tersine mevcut kâinatı öğrenmedir, anlamadır. Kur’an düzeninde olanlar işte bunun için yardımlaşıyorlar.
Hâlbuki bugünkü BATI SÖMÜRÜ DÜZENİNDE ise insanlar kendilerini kanunları icat eden bir merci kabul etmişlerdir; “ekseriyet” ile yeni kâinat var ediyorlar ve bunu haber veriyorlar, bizim dünyamız böyledir diyorlar!
Kur’an’da demokrasi var mıdır, yok mudur tartışması, eğer insan tanrı mıdır, değil midir şeklinde ise elbette insan tanrı değildir. Ama insan Allah’tan başka da kimsenin kulu değildir. Dolayısıyla herkes kendisi içtihad yapacak ve yaşayacaktır, kendi seçtiği başkana itaat edecek, kendi seçtiği hakemin kararına uyacaktır. Bu yönüyle bakıldığı zaman Kur’an düzeni şerikleri kabul etmediği için gerçek demokrasi yalnız İslâm’da vardır.
Onlar ise yöneticileri, karşılıksız parayı, ekseriyet kararlarını ve modayı tanrı/put kabul ettikleri için kula kuldurlar, eşyaya kuldurlar ve onlarda gerçek demokrasi yoktur.
Not: KUR’AN VE İLİM çalışmalarımızın 786. hafta seminerinden (s.5-6) derlenmiştir.