http://www.milligazete.com.tr/koseyazisi/Insanlar_sorunlarini_daima_Kurana_cozdurecekler/22073#.VFRl6fmsU3k
İnsanlar sorunlarını daima Kur’an’a çözdürecekler
‘… Kur’an’ın en büyük mucizelerinden biri, Kur’an’ın sosyolojik bir oluşumla gelmiş olmamasıdır. Arap âleminde sosyal olaylar gelişmiş, insanlar kendilerine çare aramaya başlamış, dolayısıyla Kur’an nâzil olmuştur şeklinde değildir. Tam tersine, Araplar kendi hayatlarından memnun idiler. Kâbe’de putları birleştirerek tek Tanrı’ya ulaşamamışlar ama tanrılar birliğini sağlamışlardı. Tüm Arabistan Kureyş’in yöneticiliğini kabul etmişti. Diğer taraftan Kur’an herhangi bir ilmî çalışmanın gelişmesi ile oluşturulmuş bir kitap değildir. Mekke’de sadece 17 kişi okuma yazma biliyordu, yazılı eser de 600 satırlık şiirlerden ibaret idi. Yazıyı Arap tüccarları sadece aldıklarını-verdiklerini yazmak için kullanıyorlardı.
Hazreti Musa Peygamber önce Firavun sarayında eğitildi. Sonra Medyen’de bir nebi tarafından eğitildi. İsrail oğulları dünyanın en uygar toplumu içinde yaşıyorlardı, dolayısıyla Tevrat’ı benimsemeleri sosyolojik bakımdan doğal olaydı. Oysa Kur’an’dan önce Arabistan’da yazılı eserler olmadığı gibi Hazreti Muhammed de özel bir eğitim almamıştı.
İşte, böyle bir topluluğun değişmesi ya içeride oluşan sorunların çözümü için iç düşünürler asırlarca çare ararlar ve yenilik yapılır yahut dışarıdan dayatma ile değişmeler olur. Oysa Kur’an’ın gelişinde ne içte ne dışta bir itici etki yoktu...
İşte, insanlık bugün buna yani Kur’an’ın bu mucizesine cevap veremiyor…
Akletmek demek, sebep-sonuç ilişkilerini bulmak demektir. Yeryüzünde sünnetullah vardır. Sebepsiz hiçbir şey olmaz. Kâinat sebepsiz yaratılmamıştır, çünkü onu yaratan vardır. Kur’an da sebepsiz oluşmamıştır, çünkü onu indiren vardır.
Kur’an’ı Hazreti Muhammed telif etmedi, aksine Kur’an Hazreti Muhammed’i yetiştirdi. Çünkü Kur’an o günkü Arap topluluğunu çoktan aşmıştı. Hazreti Muhammed ise o topluluğun çocuğu idi. Kur’an’ın o topluluğu aştığını gösteren en büyük delil; Arabistan’da çok kısa zamanda, on yıl gibi bir uygulama zamanında, Arap Yarımadası’nda yaşayan bütün toplulukların bir anda -devlet aşamasından önceki dönemi yaşamadan- devlet aşamasına gelmesidir; bir asır sonra yalnız Arabistan’ın değil bütün dünyanın önüne geçmiş olmasıdır.
Şimdi de bu âyetleri yorumladığımızda, bunların ifade ettiklerinin bizden ileri olduğu çok açık bir şekilde anlaşılmıştır ve bu durum kıyamete kadar böyle devam edecektir. İNSANLAR uzay uygarlığına geçecekler, Ay’da kentler kuracaklar ama SORUNLARINI YİNE VE DAİMA KUR’AN’A ÇÖZDÜRECEKLERDİR.
İşte bu sebeplerden dolayı zaman geçtikçe Kur’an ilâhi söz olduğunu ispat etmektedir.
Sömürü sermayesinin hesaplarına göre; çağımızda telif edilen Marks’ın kitaplarının Kur’an ile yarışabilmesi, 1400 sene önce nâzil olan Kur’an’ın etkisini kaybetmesi, komünizmin dünyaya hâkim olması gerekirken…
Ne oldu? Sömürü sermayesi böyle mi hesap etmiş, böyle mi hayal etmişti?
Dinin yerine sosyalizmi koyacaktı ama sosyalizm/komünizm sistemi yetmiş sene içinde patladı ve yok oldu... Geriye kapitalizm kaldı ama o da çöküyor, o da yok olacak…
Kur’an, tüm insanlığa “söyle” diyor. Hassaten âhireti kabul etmek istemeyen bugünkü ateist insanlara “söyle” diyor. Şuna dikkat etmemiz gerekir; âhireti inkâr eden ve şeriatı yalnız dünyevi sorunları çözmek için gören zihniyet, yalnız ve yalnız çağımızın insanının zihniyetidir. Eskiden de Dehriler vardı ama bunlar kenardaki birkaç kişiden ibaretti. Oysa çağımızda dinsizlik ve âhireti inkâr modası o kadar fazla gelişti ki, adeta âhirete inanan insanlar aptal, gerici, zavallı, noksan akıllı kabul edildi. Devlette bir görev mi alacaksınız; mutlaka dinden uzak olacaksınız! Servet mi edineceksiniz; mutlaka helal-haram diye bir şey tanımayacaksınız! Bizim asrımız, bizim yaşımızda olanların asrı yani yirminci yüzyıl böyle geçti. Biz işte bu zihniyetle savaştık. Sonunda biz galip geldik...’ (s.10-11; “KUR’AN VE İLİM” 785. hafta tefsir [Yunus Sûresi Tefsiri] seminerimizden aktarı-YORUM… Ve İLMÎ-AHLÂKÎ-İKTİSADÎ-SİYASÎ-SOSYAL olarak çağımızdaki hayatın her alanında var olan “SOSYAL TUFAN”a karşı gereğini yapmaya yani “ADİL DÜZEN, ADİL EKONOMİK DÜZEN GEMİSİNİ” inşa etmeye davet ediyoruz… “BİZE DÜŞEN SADECE AÇIK TEBLİĞDİR.” (Yâsin; 36/17) Ve’s-SELÂM mea’d-dua, DUA…)