http://www.milligazete.com.tr/koseyazisi/Turkiye_koru_korune_onlarin_pesinden_gitmekte/22065#.VFLkGvmsU3k
Türkiye körü körüne onların peşinden gitmekte
‘… Kur’an’ın lafızlarına bir diyecekleri yoktur, hattâ sizden daha saygılıdırlar... Onun öğrenilmesi için Kur’an Kursları açıyorlar... İmam-Hatip Okulları savaşı veriyorlar... İlâhiyat Fakültelerinde binlerce öğrenci yetiştiriliyor... Ama Kur’an’ın getirdiği Arapça hükümler vardır, ilk okuduğunuz zaman o manaları veremezsiniz, ama Arapçanın kurallarını uyguladığınız zaman manalar bir bir ortaya çıkar. İşte onlar bunda yoklar. Fıkhı değil ilmihalleri okurlar, Fıkıh unutulmuştur. Kur’an’ın manası üzerinde düşüneceklerine, İhlâs Sûresi’ni yüz defa okurlar. Okullarda Kur’an Arapçası öğreteceklerine, sokak Arapçasını öğretirler...
İşte bunlara söyleyecek olanlar kimlerdir?
Kur’an’la meşgul olanlar, günün sorunlarını Kur’an’la çözmek isteyenler bu soruya cevap verirler. Demek ki bugün bu emir “Adil Düzen” üzerinde çalışan herkese verilmiştir. Herkes diyecek ki; içtihadımı ve icmamızı kendi başımıza değiştirmemiz mümkün değildir. Sen de senin istediğin gibi anla ama heva ve hevesinle anlama. Kur’an’a mana verirken soruyu ona sorarsın ve ne cevap vereceğini beklersin... Eğer baştan bir inandığın şey var, Kur’an’ın manalarını senin baştaki kabullerine göre manalandırırsan, bu fitneyi ifta etmek olur, kelimeleri mevziinden değiştirme olur...
İnsanlık 14 asırdır Kur’an’ın manasını değiştirmek istemiş, bunu başaramayınca Kur’an’ı terk etmiş ve onun yerine başka güçler ikame etmiştir. Kur’an’ı sadece dua etmek, mezardakilere okumak için bir araç olarak görmüş, böyle yapmasının cezasını da dünya hayatının her alanında çökmekte bulmuştur. İnsanlık müsbet ilimdeki gelişmelerle Tanrı’sız bir kâinat düşünmeye başlamıştır. İki-üç asırdır insanlar iyice kandırılmış ve uyuşturulmuşlardır. Ama şimdi insanlık ve Müslümanlar yeniden canlanmaya, içtihada ve icmaya başlamışlardır. İşte bu gelişmeleri görenler insanlığı ifsat etmek istemektedir...’ (s.7)
‘… Cihad ve içtihad eden kimse; Allah beni boşu boşuna yaratmadı, beni iş yaptırmak için yarattı. Benim şimdi görevimi öğrenmemem ve onu yapmam gerekir diye düşünür...
Peki, ben görevimi nasıl öğrenirim?
Allah bana önce “AKIL” verdi. Aklımı kullanırsam, düşünürsem, görevimin ne olduğunu öğrenirim. Bunun yanında dört kaynak daha verdi; KİTAP, SÜNNET, İCMA ve KIYAS. Bunlardan yararlanarak görevimi öğrenebilirim. Yanlış anlamış olabilirim yahut şartlara göre hükümler değişebilir, ama yeniden dört delile dayanıp içtihad yapmam gerekir.
Burada önemli bir hususa işaret vardır. Halkın istekleri içtihad edenler için delil teşkil etmez. Kur’an halkın sorunlarını çözer, halkın heva ve heves şeklindeki isteklerini onaylamaz. Kur’an’a biz emretmeyiz, Kur’an bize emreder...
“Avrupa İnsan Hakları” diye bir şey icat etmişlerdir. Bunların içinde doğru olanlar vardır; ne var ki bu doğruları Avrupalılar bulmamış, Tevrat, İncil ve Kur’an’dan almışlardır. Roma’dan alınanlar vardır; Roma hukuku da Tevrat ve İncil’e dayanır.
Sömürü sermayesi onlara bazı yeni haklar telkin etmiştir; ekseriyet sistemi, faiz serbestliği, zina/fuhuş serbestliği, işgale dayanan mülkiyet vs. Bunların hepsi bâtıldır. Kendi nefislerine göre hak ve hukuku tebdil etmişlerdir.
Bugün insanlık maddeten şimdiye kadar ulaştığı imkânların yüz katından fazlasına ulaşmıştır ama insanlığın ıstırabı da kat kat artmıştır. Eskiden köyde tarlasını eken köylüler yıllık mahsulünü elde edip çocuklarını yaşattı mı en büyük saadeti duyardı. Şimdiki insanlar hayatını garanti etmesi için emekliliğini yani ölümü iple çekmektedir. Günümüzdeki insan çocuk yetiştirmek istemiyor. Artık evlenmek bile insanların istekleri arasında değildir... (s.8)
‘… Kur’an, bir topluluk kötülük yaptığı zaman onu uyarırız diyor, küçük azaplarla uyarırız diyor; sonra da eğer uyanmazsa helâk ederiz diyor. İşte o helâk azim azabdır. Böylece kendi heva ve hevesleri ile içtihad ve icmalarda bulunanlar sonunda helâk olurlar.
Sosyalizm bunun zamanımızdaki örneğidir... Kapitalizmde de durum bütün vahşetiyle budur... Avrupa Birliği de her yönüyle aynı hatayı işlemektedir... Türkiye de maalesef körü körüne onların peşinden gitmektedir... Bunun anlamı şudur; bunları yapanlara dünyada azim azap gelecektir. Âhirette de dünyada yaptıklarından dolayı büyük azap olarak cehennem vardır...’ (s.9; “KUR’AN VE İLİM” 785. hafta tefsir [Yunus Sûresi Tefsiri] seminerimizden aktarı-YORUM…)