“ADİL DÜZEN”in önü açılsın, yeter
PARALEL DEVLET/ler gündemde ve varlıklarından dolayı şikâyet ediliyor…
ZALİM DÜZEN ve EKSERİYET SİSTEMİ ile yönetilen, hele de tam serbest seçimin yapılamadığı yerlerde “paralel oluşumlar” kadar normal bir şey yoktur... Masonlar hâlâ paralel devlettir... Milliyetçiler paralel devlet idiler... Başkaları da paralel yapı oluştururlar...
YARGI ile ilgili şikâyetler ayyuka çıkmış durumda, yargı yok gibi bir şey!..
ADALET MÜLKÜN/YÖNETİMİN ESASIDIR… Bunu herkes bilir ama… Yargının her şeyden önce “güvenilir” olması gerekir ama “yargıya güven” günümüzde yerlerde sürünüyor… “Adalet Sarayları” ile adalet sağlanamıyor, yargının itibarı geri getirilip yükseltilemiyor… Balyoz ve Ergenekon birbirine rakip mi, yoksa uzantı mı; bu kadar insanın bildiği bir darbe olur mu?!. Gazeteden taşınan çuvallarla kâğıt nasıl “delil” oluyor; gazetedeki bu delilleri depolama aşkı ne karşılığı oluşuyor?!. Bunlar aydınlanmalıydı ama...!!!
En büyük yanlışlık askerlerin sivil mahkemelerde muhakemesidir. ASKERİ DÜZENDE emir komutaya uyma, sonuçtan sorumlu olma, ortak sorumluluk taşıma ve kuvvetli olma ilkeleri vardır. Oysa HUKUK düzeninde kurallara uyma, davranıştan sorumlu olma, şahsen sorumlu olma, haklı olma ilkeleri vardır. Bu iki düzen arasındaki yargılama usulü, cezalandırma sistemi tamamen farklıdır. Askeri düzende sorumlu olan komutanlardır, ceza hepsine birden verilir. Üste uymayanı üst cezalandırır, mahkeme cezalandırmaz. Hukuk düzeninde herkes yargı kararlarına uyar. Askeri mahkemede yargı sadece komutanın danışma heyetidir. Komutan istediği cezayı verir, hattâ tam tersini yapıp taltif bile eder...
IŞİD sorunu sükûn ediverdi, bir de! Devletlerin askeri güçle bağımsız ve başarılı olduğu zannedilir, birileri öyle olduğunu iddia eder ama nasıl olabiliyorsa IŞİD diye bir örgüt güya ABD ile baş ediyor, edebiliyor! Deve pireyi yiyemez, fil fareyi ezemez; pireyi başka bir böcek, fareyi başka bir hayvan yakalayabilir. IŞİD sömürü sermayesi tarafından üretilen ve El-Kaide örgütünün yerine ortaya çıkarılan eşkıya bir teşkilattır; kendileri çıkarır, kendileri yenmez! IŞİD’in ne maksatla oluşturulduğu henüz tam olarak belli değildir. ABD’nin oluşturduğu bir güç müdür, sermayenin oluşturduğu bir güç müdür, henüz anlamış değiliz. Ama şurası bellidir: Sermaye El-Kaide benzeri bir güç oluşturuyor... Ortadoğu’da ve İslâm âleminde fitneye devam etmek istiyor... Bir “proje” var ama daha ne olduğu tam belli değil...
TÜRKİYE artık genel siyasetini, genel sistemini, ana düzenini sabitleştirmelidir.
DIŞ SİYASETTE; 1) Türkiye “tarafsız” olmalıdır, “hakemliği” hangi devlet kabul ederse onunla ittifak etmelidir. 2) Türkiye kimsenin “iç işlerine” karışmamalıdır. Bize gelen “muhacirleri” kabul edip ülkemizde yerleştirmeli ama asla “mülteci” kabul etmemelidir. 3) Ordumuz “savunma ordusu” olarak güçlendirilmeli, “saldırı ordusu” oluşturulmamalıdır. 4) Bize “silahlı saldırıda” bulunmayan hiç bir devletle “savaşa” girilmemelidir.
İÇ SİYASETTE; 1) Ülke içinde “Çalışana Kredi Sistemi” ile herkese iş bulunmalıdır. 2) Yeryüzü kira parası ile herkes primsiz sigortalandırılmalıdır. 3) “Yerinden Yönetim ve Hakemlik Sistemi” ile iç güvenlik ve barış sağlanmalıdır. 4) Bürokrasiden “Serbest Hizmet Sistemi”ne geçilmelidir. 5) Komşularımızla aramızdaki “gümrük ve vizeler” kaldırılmalıdır, giriş çıkışlar bir vatandaşımızın kefaletine dayalı olarak tamamen serbest olmalıdır. 6) Ülkemizde “çalışmak” isteyen herkes, eğer iş bulursa, engel çıkarılmamalıdır. 7) İnsanlığa “ADİL DÜZEN” örnekler gösterilerek anlatılmalı ve davet edilmelidir. 8) Ülkemizde “ADİL DÜZEN”i, “Adil Ekonomik Düzen”i kurduğumuz zaman dış siyasetimiz de yerine oturur.
Türkiye’nin ekonomisi -karşılığı olmayan faizli sömürü sermayesi parası ile yönetilen dünya ekonomisi ile birlikte- olabilecek en kötü durumdadır... Türkiye en büyük bütçe açığını “enerji” tedariki sebebiyle vermektedir ama aynı Türkiye çok büyük “enerji kaynaklarına” sahiptir; a) Güneş, b) su, c) rüzgâr ve d) canlı artıkları vs. yani enerji üretim kaynakları bakımından çok zengin bir ülkedir... Devlet bu enerji kaynaklarının harekete geçirilmesi için halkımızın önünü açsın yeter... Devlet halkımızın önündeki bürokratik engelleri kaldırsın yeter... Büyük işletmelere bu üretime müsait değildir, “Halk İşletmeleri” ile işletilmelidir...
Yani “ADİL DÜZEN”in önü açılsın, yeter… Ve’s-SELÂM…