III. binyıl medeniyeti merkezi Türkiye
Sömürü sermayesi siyasi gücünü kaybettiği için yeni bir savaş --mümkünse dünya savaşı-- durumu ortaya çıkarıp sonunda yine devletleri emrine almak istiyor... Hedef İran’la Türkiye’yi kapıştırıp savaşı daha da yaygınlaştırmaktır... Erdoğan’ı dışlayıp yeni bir kabine ile bunları yapacaklardı ama şimdilik Erdoğan galip geldi...
Bir görüşe göre: Geçmişte büyük güçler savaşır, savaşların sonu sermayenin istediği şekilde ayarlanırdı; şimdi küçük güçler savaşıyor, sonuç elde edilemiyor...
Bize göre: Şimdi savaş tekel sömürü sermayesi ile ulus devletler arasındadır... Büyük savaş çıkarılamıyor... Sermayenin elinde “para”, devletlerin elinde “silah” gücü var... Bu güçler arasında ve bu silahlarla devam ettiği sürece BU SAVAŞ BİTMEZ!..
Bu savaş ancak “KARŞILIĞI OLAN FAİZSİZ EMEK PARASI” ile çözülür (bu paranın ne olduğunu ve özelliklerini bu köşede defalarca yazdık)... Erdoğan, Putin ve Obama bu sorunu çözmezlerse, bu savaşı kazanamazlar ve iktidardaki ömürleri sona erer...
Bir görüşe göre: Sömürü sermayesi Çin’de yatırım yaptı... Çinlilerin dolarları dünyanın diğer bankalarına yattı... O dolarları da yine sömürü sermayesi kullanıyor...
Bize göre: Sömürü sermeyesi Çin dışı (TÜRKİYE gibi) ülkelerde de yatırımlar yaparak tarımı ve sanayiyi yani ana üretimleri çökertiyor... Sanayi yatırımları Çin’de yayılıyor... Sermaye böylece dünya ekonomisini avuçları içine alacak ve devletleri devre dışı edecek... Bu arada Türkiye borç alarak yaşıyor... Türkiye’ye mesken inşaatı kredileri veriliyor, kanallar ve yollar yapılıyor... Ülkeye dolar giriyor... Çin’de üretilen ürünlerle yaşanıyor... Türkiye’nin tarımı ve sanayisi çöküyor, ülke dışarıya borçlanıyor...
Bir görüşe göre: Bizim yeni dönemde ve yeni ekonomide paraya yani borca dayanmayan, üretime dayanan bir ekonomi kurmamız gerekir... Biz tarım ürünleri üretmeli, komşularımızın enerjisi ile değiştirmeliyiz... (Bu görüşe katılıyoruz ama eksikler var.)
Bize göre: Kârı maksimize eden sömürü sermayesine dayanan ekonomi sisteminden “üretimi maksimize eden ve emeğe dayanan bir ekonomiye” yani “ADİL DÜZEN EKONOMİSİNE” geçmeliyiz... Kendi enerjimizi kendimiz üretmeliyiz; su, rüzgâr, linyit, güneş, odun vs enerji üretimi kaynakları ülkemize yeter de artar da; bunları likit enerjiye döndürecek sanayileri geliştirmeliyiz... Bunları elektrik enerjisine çevirebiliriz, elektrik enerjisini de hidrojen ve gaz enerjisine döndürülebiliriz...
Bir görüşe göre: Siyasi sınırlar güven sağlamalıdır... Ekonomi için sınır olmamalıdır...
Bize göre: Siyasi sınırlar sadece güvenlik amacı ile vardır... Devlet güvenliği sağlar... Ekonomik faaliyetler kooperatifler şeklinde olur... Din ve ilim de bağımsız örgütlenir... Türkiye’de Akevler benzeri Adil Düzen kooperatifleri kurulacak, bunlar ekonomiyi siyasetin dışına çıkaracaklardır... Bazı şeyleri “devlet ve hükümet” değil, “halk” yapmalıdır…
Nasıl olacak?
Halkımız bunu nasıl başaracak?
Türkiye ne şekilde III. binyıl medeniyeti merkezi olacak?
İnsanın nominal ömrü 100 yıldır. Uygarlıkların nominal ömrü 1000 yıldır. Uygarlıkların doğum yılları Miladi yıllardır. Bin yılda bir yeni uygarlık gelir. Beş yüzüncü yıllarda kuvvet uygarlıkları doğar, onların ömrü de bin yıldır. Hak uygarlıkları zirvede iken kuvvet uygarlıkları yeniden oluşmaya başlar; kuvvet uygarlıkları zirvede iken Hak uygarlıkları yeniden doğar. III. milenyumda yani şimdi Hak uygarlığı yeniden doğuyor...
Uygarlıkları seçilmiş bir ulus yapar... III. binyıl uygarlığını oluşturma görevi Türkiye’ye verilmiştir... Uygarlığın doğmasından birkaç yüzyıl önce hazırlık başlar... Türkiye III. binyıl uygarlığı kurmak için iki-üç asırdan beri hazırlanmaktadır... Erbakan tarafından dünyaya sunulan “ADİL DÜZEN” sayesinde Türkiye’deki hazırlık teorik olarak oluşmuş durumdadır; insanlık onun adını duydu ve ne olduğunu öğrendi... Şimdi örneklerle dünyaya göstermesi zamanıdır... O halde Türkiye kendi ülkesinde “ADİL DÜZEN”i uygulayıp gösterecek ve bu sayede Türkiye bir anda III. binyıl medeniyetinin merkezi hâline gelecektir...