776. seminer notlarından (4) “FIKH etmiyorlar…”
KUR’AN VE İLİM seminer çalışmalarımızın 776. haftasına, TEVBE Sûresi çalışmamızın 54. haftasına ulaştık, elhamdülillah…
‘Gelecekte olacaklarla ilgili bir senaryo yazalım. Belki tam da bu söylediklerimiz olmayacaktır ama buna benzer bir şey olacaktır.
Bugün ABD’deki sömürü sermayesi İsrail halkını finanse etmekte, onları asker olarak tutmaktadır. İsrail halkı çalışmadan yaşamaktadır. ABD sömürü sermayesi böylece İsrail’deki Yahudilerin zenginleşip sermayeyi ellerine almasını önlemektedir. ABD sermayesinin gücü çıkardığı karşılıksız paranın yani doların rantından doğmaktadır. Bugün Çin ve Rusya bu sömürünün farkına varmıştır. Ülkelerin kendileri doları para olarak kullanmadıkları takdirde, dolar değerini kaybedecek, böylece ABD’deki bankerlerin karşılıksız parası bitecektir.
Üretim emeğe dayanır. Serbest rekabet içinde kimse kimseyi karşılıksız finanse edemez. Zorunlu olarak İsrail de ABD’den destek alamaz. Böylece Filistin’deki suni çatışma sona erer. İsrail ve Filistin zengin olmaya başlar. O zaman düzenleri yeterli olmadığı için iç çatışma başlayacak, hem İsrail oğulları hem de Filistinliler Birleşmiş Milletler’den yardım talep edeceklerdir. Birleşmiş Milletler de İsrail’de güveni sağlama görevini Türkiye’ye verecektir. Türkiye de savaşsız İsrail’e girecek ve orada “Adil Düzen”i tesis edecektir. Böylece oradaki güvenliği sağlama görevi de Türkiye’nin olacaktır...
Sonuç olarak bu âyetten anlıyoruz ki sûrelere inanmayan ve ona uymayan toplulukların kendileri yok olmuyor ama yönetimleri değişiyor, merkezleri değişiyor. Bugünkü savaşların sonunda artık topluluklar ortadan kalkmıyor, yönetimleri ve yönetim şekilleri değişiyor. İki savaşta da mağlup olan Almanlar hâlâ vardırlar.
Yönetimleri neden değişecektir?
Değişecektir, çünkü onlar FIKH etmemektedirler...
FIKIH nedir?
Ebu Hanife’nin tanımını değerlendirelim. Ebu Hanife fıkhı tanımlarken, kişinin hak ve vecibelerini bilmesidir diyor. Yani insanların topluluk içinde görevleri nelerdir, bu görevlere göre hakları nelerdir, bunu bilmeleri ve buna göre hareket etmeleridir.
KUR’AN bize haber veriyor; O halde FIKHI REDDEDEN, onun yerine ekseriyet arzularını hareket mercii kabul eden bir düzenin değişeceğini haber vermektedir.
Şimdi FIKHIN GERÇEK MANASINI açıklayabiliriz.
Topluluk hâlinde yaşayan canlıların yaşama ve çalışma kuralları vardır. Onlara uyularak topluluklar oluşur. Hayvanlarda bu kurallar irsidir, DNA’larında yazılıdır. Topluluktaki her fert ona uyar ve bu kurallar değişmez. İnsanlarda ise bu kuralları insanlar kendileri koyar ve değiştirir. Bu sayede değişik türde topluluklar oluşur ve gelişmeler olur.
Topluluklar yaşama kurallarını yani şeriatlarını serbest sözleşmelerle tesbit ederler. Bu sözleşmeleri yaparken iki kaynağa dayanırlar. Biri ihtiyaçların tesbitidir. Yani insanların nelere ihtiyacı vardır? Bunları tesbit edip bunları giderecek kurallar koymak gerekir. Burada halkın istekleri esastır, dolayısıyla bu kısımların tesbiti demokrasi ile olur.
Ne var ki isteğe cevap verecek çözümler ise halk tarafından üretilemez. Çünkü doğa isteklerin emrine girmez, doğanın kendi kanunları ve kuralları vardır. Ona göre çözümler aramak gerekir. Bu da ancak müsbet ilimle yani içtihad ve icma ile olur…
İşte buna “FIKIH” denir.
Bugünkü insanlık “demokrasi” deyip meclisleri kurmakta, kanunlar çıkarmakta, bu kanunlarla sorunları ortaya koymakta ve güya sorunları çözmektedir. Oysa sorunlar ortaya konsa bile sorunlar çözülememektedir. Dolayısıyla yapılan kanunlar uygulanamamaktadır. Bugün okullardan FIKIH İLMİ kaldırılmıştır. Yani Kur’an gerçekleri inzâl olmamaktadır. Dolayısıyla dünya ıstırap içindedir. Bunu yapan Türkiye de uçuruma doğru yuvarlanmaktadır.
Bu ifade çok açık olarak KUR’AN gerçeklerinin inzâlinin FIKIH olduğunu ifade etmektedir. Sûrenin inzâli demek icmanın akdedilmesi, haberlerin ve deneylerin tevatüren sübutu demektir dedik. Yani “USUL-I FIKH”ın uygulanması demektir.’ (s.10-11) Devamı var.