KUR’AN VE İLİM 774. seminer notlarından (4)
‘… Seçeceğimiz uygun bir yerde “dinlenme evleri” yapacağız, oralarda da “işyerleri” kuracağız ve tüm cemaatlere duyuru yapacağız, bize “araştırmacı” gönderin diyeceğiz. Burada tafakkuh edeceklerdir. Onlara MATEMATİK öğreteceğiz, KUR’AN ARAPÇASI öğreteceğiz, FIKIH öğreteceğiz, MUHASEBE öğreteceğiz ve mezun ettikten sonra kendileri memleketlerine dönecekler, orada ADİL DÜZENE GÖRE ocak ve bucak kuracaklardır...’
‘… Bugünkü eğitim sisteminde olduğu gibi gereksiz şeyleri öğretip çocukları tembelliğe alıştırma ve ilimden nefret ettirme sistemi terk edilmedikçe Türkiye ve bütün insanlık üçüncü binyıl uygarlığına intibak edemez.
Herkesin öğretmeni ayrı olmalıdır. Herkes kendi arzusu içinde okumalıdır. Herkesin her şeyi eşitlik içinde öğrenmesi sistemi yoktur. Herkes istediğini istediği kadar öğrenmelidir. Herkes ayrı imtihan olmalı ve ayrı sertifika almalıdır. Ortak kültürün de olması gerekir. Bunun için ortak imtihanlar yapılır.
Şöyle bir örnek vereyim. Matematikte çarpma işleminin nasıl yapılacağını herkes öğrenecektir ama bu çarpmanın kullanılacağı yeri öğrenci ve öğretmen kendileri seçeceklerdir. Sorulan sorular da ona göre olmalıdır. Bakkal öğrendiklerini satacağı maldan alacağı parayı hesaplamak için kullanır. Şoför bir yere gitmek için harcayacağı benzini hesaplamak için kullanır. Terzi dikeceği elbisede kullanacağı kumaşı hesaplamak için kullanır...
İşbölümü yapacağız, hepimiz ayrı ayrı iş yapacağız ama yaptığımız iş salih amel olacaktır. Salih amel olması için de herkesin fıkha göre amel etmesi yani projeye göre amel etmesi gerekir. Bu fıkhın öğrenilmesi için de her fırkadan bir taifenin merkezlere gidip orada tefakkuh etmesi gerekmektedir.
Kıta merkezlerinde usulü fıkıh öğrenilir ve içtihad yapılır. Bölgelerde fıkıh öğrenilir ve projeler yapılır. İlçelerde projeler okunur ve nasıl uygulanacağı gösterilir. Semtlerde ise projeler uygulanarak imalat yapılır. Asıl olan uygulamadır.
Bucaklarda ilkokuldan mezun oluyorsun, ilde liseden mezun oluyorsun, ülkede üniversiteden mezun oluyorsun, insanlıkta akademik kariyer yapıyorsun...’ (s.9-11)
‘… KUR’AN “Dinde tefakkuh etsinler diye…” diyor…
Önce emredilen dinde tefakkuhtur, düzende tefakkuhtur, uygarlaşmada tefakkuhtur, medineli olmada tefakkuhtur. Din “düzen” olduğu gibi aynı zamanda “ileri düzen” demektir.
İleri düzen ne demektir?
Medeni olmak ne demektir, medenileşmek ne demektir?
Düzende tefakkuh etmek ne demektir, uygarlaşma ne demektir?
İnsanlar çalışıp yaşarlar. Ürettiklerinin bir kısmını kendileri tüketirler, bir kısmını ise satar ve karşılığında başkalarının ürettiklerini alırlar.
Medeni olmak demek tüm ürettiklerini satıp tüm ihtiyaçları dışarıdan alma demektir; yani borçlanarak yahut alacaklı olarak yaşamak demektir. Kişinin medeniliği bu manada olduğu gibi; ocakların, bucakların, illerin ve ülkelerin medeniliği de bu anlamdadır. Düzende tefakkuh etmek demek, medeni yani medineli olarak yaşayabilmek demektir. Daha çok alış-verişe dayalı olma demektir. Uygarlaşma demektir. İnsanlık devamlı olarak uygarlaşmaktadır, her gün yeni şeyler keşfederek daha ileri gitmektedir. Kişilerin de bu yenilikleri takip etmeleri gerekir. Namazlarını birlikte kılarak günde beş defa bu hususta eğitim aldıkları gibi merkezlere öğrenci göndererek dünyadaki oluşları öğrenmek ve döndüklerinde uygulamaktır... (s.12) Devamı var…
Evet, tekrar hatırlatıyorum: “KUR’AN VE İLİM” 774. hafta TEFSİR (Tevbe Sûresi, 52. hafta) seminerimizden aktarı-YORUM… Ve İLMÎ-AHLÂKÎ-İKTİSADÎ-SİYASÎ-SOSYAL olarak çağımızdaki hayatın her alanında var olan “SOSYAL TUFAN”a karşı gereğini yapmaya yani “ADİL DÜZEN, ADİL EKONOMİK DÜZEN GEMİSİNİ” inşa etmeye DAVET EDİYORUM… Bize düşen sadece açık tebliğdir… Ve’s-selâm mea’d-duâ…