Kur’an’dan önce ve Kur’an’dan sonra yönetim (1)
Tevbe Sûresi çalışmamız 50 haftadan beri devam ediyor… Bu hafta 118. âyet üzerinde on sayfayı aşan bir çalışma yaptık… İlginizi çekecek bazı bölümleri aktarıyorum…
‘… İnsanlık şimdiye kadar üç dönem geçirmiştir.
Hazreti Nuh öncesi dönem insanlığın “KİŞİ YÖNETİMİ DÖNEMİ”dir. Bu dönemde kabile başkanları Allah’tan aldıkları ilhamlarla kabilelerini yönetirlerdi.
Hazreti Nuh aleyhisselamdan itibaren “VAHİY DÖNEMİ” başladı. Artık yazılı vahiy gelmektedir. İnsanlar vahiyle oluşturulmuş yazılı kurallarla yönetilmeye başlamışlardır.
KUR’AN’dan sonra ise insanlar artık doğrudan vahiyle değil, dört delile istinaden kendilerinin İÇTİHAT VE İCMALARI ile ortaya koydukları KURALLARLA yönetilmeye başlanmıştır. Bu dönem insanlık için büyük inkılâptır. Kuralları kendin koy ve kendi koyduğun kurallara uy; kendiniz sözleşmelerinizi yapınız ve kendi yaptığınız sözleşmelere uyunuz. Başkanını sen seç, istediğin zaman da başkanını değiştir ama seçtiğin başkana itaat et. İhtilaflarda hakemleri taraflar seçsin, başhakemi de hakemler seçsin ama ondan sonra artık onların verdiği kararlara uysun. İşte KUR’AN ilk önce bu büyük inkılâbı gerçekleştirmiştir.
KUR’AN’ın ikinci büyük inkılâbı ise babadan oğula intikal eden saltanatın sona erdirilmesidir. KUR’AN’DAN ÖNCE insanlar kendi içtihatları ile değil, kendilerine öğretilenlerle yönetiliyorlardı. O dönemde bu öğrenme ve öğretme ancak babadan oğula yapılabilirdi. Ne o gün gelişmiş ilim ve kitaplar vardı, ne de öğretmenlik yapılan siteler vardı. Eğitim ancak aile içinde alınabiliyordu. Yönetimle ve hukukla ilgili eğitim de böyle sağlanabiliyordu. Oysa KUR’AN’DAN SONRA yeni öğretme ve öğrenme imkânları doğdu. İlimler çok gelişti. Artık babadan oğula intikal eden eğitim yeterli olmadı; nitekim olmayacaktı. KUR’AN yönetimin ve eğitimin aile içi öğrenimi ve eğitimi yerine, okullarda ve dershanelerde öğrenilmesi sistemini getirdi. Babadan oğula intikal eden sistem kaldırıldı.
Hazreti Peygamber’e erkek çocuk verilmedi, dolayısıyla onun yerine geçme imkânı kaldırıldı. Kadınların devlet başkanı olma sistemi de kaldırıldı. Böylece KUR’AN babadan oğula intikal eden bir sistemi ortadan fiilen de kaldırdı. Hazreti Peygamber kendisinden sonra yerine geçecek başkanı da vasiyet etmedi... Hazreti Peygamber’in ölümünden sonra, cenazesini kaldırmadan önce Sahabeler başkanlarını seçmişlerdir. İlk defa Hazreti Ömer Hazreti Ebubekir’e biat etmiş, sonra oradakilerin hepsi biat etmiş ve onu halife seçmişledir. Ondan sonra Hazreti Ömer, Hazreti Osman ve Hazreti Ali seçilmişledir.
Bundan sonra Hazreti Ali’nin çok kabiliyetli çocukları vardı. O öldükten sonra hilafet onlara geçebilirdi. Ama Allah bunu onlara nasip etmedi. Sahabeler saltanatın babadan oğula geçmeyeceğinde icma etmişlerdir. Başkanın ismi zikredilirken de uli’l-ilmi ve’l-cismi denmekle yönetimin babadan oğluna intikaline son verilmiştir.
İşte bu böyle iken ne oldu?
Emeviler devreye girmiş, yönetime Emeviler hâkim olmuş, ondan sonra şeriata aykırı olarak saltanat babadan oğula intikal etmeye başlamıştır.
Araplar bunları mütegallibe kabul etmiş, başkanlıklarının meşru olmadığını bilmiş iseler de fiilen başkanlıkları geçerli olmuştur. Bir asra yakın zamanda tamamen, bir asırdan sonra da asırlarca saltanat sürmüşlerdir. Doğuda hükümdarlıklarını kaybetmişler ama Batıda Endülüs’te asırlarca hükümranlıklarını sürdürmüşler, büyük uygarlıklar kurmuşlardır...’ (s.4)
‘… KUR’AN’ın getirdiği düzen ve şeriat insanlık şeriatı idi, KUR’AN tüm insanlara nur idi. Ama siyasette dünya tek devleti anlayışı yoktur. Şeriat yönüyle tüm insanlar bir ümmettir ama yönetim yönüyle her kavmin kendi hâdisi vardır. Aynı dili konuşan devletler kendi düzenlerini kurarlar ve güvenliği de kendilerinin oluşturduğu ordularla sağlarlar, hakemlerden oluşan yargının kararlarına uyarak barış içinde yaşarlar...’ (s.5) Devamı var…
Evet… “KUR’AN VE İLİM” 772. hafta tefsir (Tevbe Sûresi, 50. hafta) seminerimizden aktarı-YORUM… Ve İLMÎ-AHLÂKÎ-İKTİSADÎ-SİYASÎ-SOSYAL olarak çağımızdaki hayatın her alanında var olan “SOSYAL TUFAN”a karşı gereğini yapmaya yani “ADİL DÜZEN, ADİL EKONOMİK DÜZEN GEMİSİNİ” inşa etmeye davet ediyorum…