KUR’AN VE İLİM 771. hafta seminer notlarından-1
KUR’AN VE İLİM çalışmalarımızın 771. haftasına da ulaştık, elhamdülillah… 49 haftadan beri Tevbe Sûresi üzerinde çalışıyoruz… Bu hafta 116 ve 117. âyetler üzerinde çalışma yaptık… İlginizi çekecek önemli konular tevafuk etti… Bir bölümünü paylaşalım…
Önce, 116. âyet üzerindeki çalışmamızın giriş kısmından bir bölümü aktarıyorum…
‘… İşte, Kur’an müşriklerden başlayıp münafıklara kadar insanları anlattıktan sonra, bu âyetler bunları yapan tek olan Allah’tır demektedir. Bir futbol stadı yaparsınız. İki de kulüp kurarsınız. Şimdi oynayın bakalım, yarışın bakalım, ‘yeneni mükâfatlandıracağım, yenileni de azıcık tokatlayacağım’ dersiniz. Bu yolla halka oyunu seyrettirirsiniz. Ne farkı var? Sadece bir farkı var. Burada seyirciler başkaları değil kendileridir. Yani seyircileri yoktur ama oynayanlar oynamaktadır. Allah kulüpleri kurmuş, stadyum yapmış, oynatmaktadır. Oyunculara da kulüp seçme özgürlüğünü tanımış, kişiler istediği kulübe katılmaktadırlar.
Bu kulüplerden birine baştan mükâfat vermekte, onları taltif etmektedir. Diğerlerine ise önce sıkıntı çektirmekte ama sonra onları mükâfatlandırmaktadır. Sen de istediğin tarafı seçiyorsun; ya acili istiyor ahiri bırakıyorsun, ya da ahiri istiyor acilden vazgeçiyorsun.
Bizim ilkokul çocuklarımıza sürekli olarak bunları anlatmamız ve on beş yaşına geldikleri zaman istediklerini seçme özgürlüğünün onlara tanınması gerekir...’ (s.3)
Minik bir bölüm daha…
‘… Mikroplar başarılı olsaydı şimdi yeryüzünde canlı olmazdı. Anarşistler galip gelseydi şimdi insanlık olmazdı. Evet, Allah yapıcılar ile yıkıcılar arasında çatışma meydana getirmiş, birileri yapmak, diğerleri de yıkmak isterler ama galibiyet daima iyilerde ve yapıcılardadır. Allah’ın iradesi vardır, kötülükler ve iyilikler O’nun iradesi ile oluşur ama Allah’ın bir de rızası vardır ve rızası da iyilerin yanındadır, yapıcıların yanındadır...’ (s.6)
***
Ve bu âyetten çıkaracağımız sonuç…
‘… Dışarıdan yardım alarak savaşmak ölümdür.
Osmanlıların en büyük hatası bu olmuştur, borç almış ve savaşmışlardır. Sermaye iki tarafa borç veriyor, sonra onları çatıştırıyor. Sonunda masaya oturtuyor ve alacağına karşılık iki tarafı da soyuyor, nefes alacak halleri kalmıyor, hepsi sermayeye teslim oluyor.
İşte bu ifadedeler, siz başkasının yardımına dayanarak savaşmayacaksınız diyor. Mağlup olan gerekirse karşı tarafa teslim olacak ama sermayeye teslim olmayacaktır.
Bugün sömürü sermayesinin gayesi Türkiye ile İran’ı savaştırmaktır, böylece üçüncü dünya savaşını çıkarıp dünyayı yeniden düzenlemektir. Selçuklular Moğollara mağlup olunca teslim oldular, onlarla uzlaşarak yönettiler. Sonra ne oldu? Bugün onlar değil biz hâkimiz.
O halde gerekirse bir taraf diğer tarafa teslim olabilir, uzlaşabilir ve onunla olan kavgaya son verebilir, böylece büyük bir İslâm devleti doğar, sermaye de emeline ulaşamaz. O halde biz Allah’tan başka yardımcı bulup onun tetikçisi olarak savaşmayız, savaşamayız.
Sermayenin savaş çıkarma fitnesini herkes önlemelidir.
Ne zaman insanlığa “altın bonosunu” para olarak kullandırmaya başlar, bu sayede sömürü sermayesini etkisiz hâle getiririz, işte ondan sonra varsa bir zulüm, “Adil Düzene Göre İnsanlık Anayasası”na göre gerekeni yaparız.
Bu âyet bize siyasetin bir yönünü vermektedir. Bu da nedir? Müşrik ve münafıklarla öyle bir siyaset takip edeceksiniz ki onlar sizi karşı tarafa tercih etsinler, sizi ehveni şer kabul etsinler. Tevbe Sûresi bu öğütlerle doludur.’ (s.7)
***
“KUR’AN VE İLİM” 771. hafta tefsir (Tevbe Sûresi, 49. hafta) seminerimizden aktarı-YORUM… Ve İLMÎ-AHLÂKÎ-İKTİSADÎ-SİYASÎ-SOSYAL olarak çağımızdaki hayatın her alanında var olan “SOSYAL TUFAN”a karşı gereğini yapmaya yani “ADİL DÜZEN, ADİL EKONOMİK DÜZEN GEMİSİNİ” inşa etmeye davet ediyorum… “BİZE DÜŞEN SADECE AÇIK TEBLİĞDİR.” (Âyet) Ve’s-SELÂM mea’d-dua, dua, DUA…