Artık CHP bile mecburen İslâmlaşıyor!..
Bir uyarı ile başlayalım: Bu yazımızın daha iyi anlaşılması için bundan önceki “Ekmeleddin İhsanoğlu kimin adayı ve neden?” başlıklı yazımız ile okunması gerekmektedir.
Aslında her şey kırk-elli yıl önce Merhum Necmettin Erbakan Liderliğinde yola çıkan “Millî Görüş Hareketi” ile başladı… Kapitalizm ile sosyalizmin yani her iki yönlü sömürü sermayesi veya sömürü düzenlerinin biricik alternatifi “Adil Düzen, Adil Ekonomik Düzen” projesinin Erbakan Hoca tarafından dünyaya sunulması ile de taşlar iyice yerinden oynamaya başladı… Dehşet dengesi sarsıldı… Önce “Gümüş Motor”, sonra “CHP-MSP koalisyonu” ve “Refahyol Hükümeti” ile “Adil Düzen”in kokusu koklatıldı ve çağımız dünyasının nereye doğru evrilmekte olduğu gösterildi… Artık, CHP ve MHP de dâhil olmak üzere herkes gibi “sömürü sermayesi” de bu gidişata ayak uydurmaya çabalıyor… CHP bile İslâmlaşıyor!..
CHP’nin İslâmlaşmaya başlamasına dair ilk sinyali, genel başkan vekili iken, eski büyükelçi İnal Batu verdi; İslâm’ın yeniden yorumlanması gerektiğini beyan etti... Ondan sonra Deniz Baykal; CHP’nin başından gitmeden önce İslâmî bir konuşma yaptı... Bundan sonra bir dindar Alevi CHP’nin başına getirildi ve tavizler vermeye başladı; belediye başkanlığı seçimlerinde Müslümanlığı ile tebeyyün etme çabası içinde olan Mustafa Sarıgül’ü İstanbul adayı yaptı; diğer illerde de milliyetçi ve Müslüman adaylar koymak zorunda kaldı; ve en sonunda MHP ile anlaşıp Ekmeleddin İhsanoğlu’nu cumhurbaşkanı adayı yaptı!!!
Ekmeleddin İhsanoğlu’nun cumhurbaşkanı olamayacağını herkes bilmektedir...
Peki, bu durumda yapılmak istenen nedir, onun üzerinde duralım…
Bu bir projedir ve bu adaylık sayesinde Ekmeleddin İhsanoğlu meşhur edilecektir...
İhsanoğlu eğer yüzde kırktan fazla oy alırsa, Ak Parti ile başa baş yarışan bir parti kurulmuş olacaktır; MİLLİYETÇİ HALK PARTİSİ!.. Böylece muhafazakâr Ak Parti’yi durdurmak mümkün olacaktır... Kendisini partinin başına getirenleri çok iyi bilen Kılıçdaroğlu, son olarak aldığı emri yerine getirdi, parti organlarıyla görüşmeye bile lüzum görmeden adayını ilan etti!.. Bu emrivaki karşısında şaşkına dönen CHP’liler ve MHP’liler ne yapacaklarını şaşırmış ve adeta şapşallaşmış durumdadırlar... CHP+MHP+Cemaat üçlüsü, kılıçlarını Ak Parti’ye karşı çekmiş bulunmaktadırlar... Sonucu hep beraber göreceğiz…
Evet, tam da bu noktada, sorulması gereken kritik soruyu soralım: Türkiye bu durumda ne yapmalıdır, sömürü sermayesi ile devletler çatışmasında nerde yer almalıdır?..
Hep hatırlattığım “SOSYAL TUFAN”ın varlığından yola çıkarak, ülkemiz, İslâm âlemi ve insanlık açısından önem arz eden işte bu kritik sorunun cevabı üzerinde duralım…
TÜRKİYE şunu çok iyi bilmeli ve kavramalıdır ki; bugünkü haliyle ne “sömürü sermayesi” ne de “ulus devletler” başarılı olamazlar; Türkiye ne tarafta olursa olsun dünyada zafer elde edilemez, birbirleriyle boğuşup dururlar. Birinin elinde “dolarlar” var, diğerinin de “bombaları” var. Bunlardan biri diğerini yenemez. Sermaye parası ile devletleri yıkar ama devlet kuramaz; devletler de sermayeyi çökertebilirler ama sonra devletler de çöker. Bu durumda Türkiye’nin sermayenin veya devletlerin yanında yer alması bir anlam ifade etmez; Tarafsız kalmak da sorunları çözmez, çünkü bu iki gücün savaş alanı Türkiye’dir...
Meraklısına not: Meselenin bu boyutlarını bu köşede defalarca yazıp hatırlattık…
SONUÇ olarak sadede gelelim ve yapılması gerekenleri sıralayalım… Dünya devletsiz yaşayamaz, sermayesiz de yaşayamaz... O halde yapılacak iş dünyadaki çatışma alanını uzlaşma alanına döndürmektir... İnsanlığın -hem de bütün insanlığın- çok iyi anlayıp idrak etmesi gereken şudur: “ADİL DÜZEN” tav’an veya kerhen yani ister istemez gelecektir, ama Erbakan Hocamızın hatırlattığı üzere; kanlı mı gelecek kansız mı gelecek, buna insanlık karar verecektir… İnsanlık bu geleceği “Üçüncü Dünya Savaşı” ile yaşamak istemiyorsa, başta Türkiye olmak üzere, herkes uzlaştırıcı rol oynamalıdır... Sermaye faizli sömürüden ve karşılıksız paradan vazgeçip insanlığa ekonomide hizmet vermelidir... Siyaset yani ulus devletler de vergisini alıp görevini yapmalı, gümrük ve vizeleri kaldırmalı, dünya tek pazar hâline gelmelidir... Daha fazla detay arayanlar, bu köşedeki yazılarımıza bakabilirler…