Gerçek demokrasiyi istiyorsak…
Batılılar demokrasiyi halkın kendi kendisini yönetmesi şeklinde tanımlarlar, mekanizmasını da dört senede bir yapılan gizli oy, açık tasnif ile sağlamaya çalışırlar.
Batı demokrasisinde ekseriyetin dediği olur.
Peki, bize göre demokrasi nasıl olmalıdır, demokrasi hangi temellere dayanmalıdır?
Halkın kendi kendisini yönetmesi dört temele dayanır:
-Birincisi “içtihat”tır.
-İkincisi “serbest sözleşme”dir.
-Üçüncüsü “icma”dır.
-Dördüncüsü “hakemlik sistemi”dir.
İSLÂMİYET buna ait hükümleri getirmiştir ve FIKIH buna göre oluşmuştur.
Batı bu müesseseleri alırken sistemi çarpıtmıştır:
-İçtihat sistemi yerine “ekseriyet sistemini” getirmiştir.
-Serbest sistemin yerine “bürokratik denetimi” getirmiştir.
-İcma yerine “temsili demokrasi sistemini” getirmiştir.
-Hakemliğin yerini “hâkimliğe” bırakmıştır.
Batı böylece demokrasiyi kuşa çevirmiştir.
Meselenin her iki boyutu da zaman zaman bu köşede işlenmiştir; bu detayları merak edenler geçmişte bu köşede yazdığımız konu ile ilgili yazılarımıza bakabilirler.
***
Meselenin diğer bir boyutu ile ilgili detayı da hatırlayıp hatırlatmamız gerekiyor.
Sermaye, sömürü sermayesi, karşılıksız faizli para ile dünyayı sömüren sermaye; ‘Nasılsa benim param var, halkın reyini alırım’ demiş, bu düşüncesini ve projesini ucuza mâl etmek için halkın sadece yarısının oyunu yeterli kılacak düzenlemeleri getirmiştir.
Batı yani sermaye bu düzenlemelerle yani sahte demokrasi ile insanlığı aldatmaktadır.
Bununla beraber bu sahte demokrasi uygulaması bile insanlığı demokrasi üzerinde düşünmeye başlatmış ve insanlık bu sayede uyanmıştır. Günümüzde de uyanmaya ve sömürüldüklerini anlamaya başlayan devletler sermayeye cephe almıştır...
Sermaye karşılıksız paraya hâkimdir ve bu gücü sayesinde sömürüsünü sürdürmektedir. Şimdi gelinmiş olan merhalede, Necmettin Erbakan gibi birisinin çıkıp onlara ve bütün beşeriyete “tesbit ve teşhisler” yanında, yine Erbakan’ın bıraktığı yerden “tedavi, çare ve çözüm reçetelerini” sadece “kokusu” ile değil bizzat “uygulamalı” olarak göstermesi ve önermesi gerekmektedir. “SOSYAL TUFAN” ancak bu şekilde sona erdirilecektir.
***
Evet, bu tesbitlerden sonra, asıl yapılması gerekenler bir kere daha hatırlatalım.
“Gerçek Demokrasiyi” istiyorsak demokrasinin önündeki engelleri kaldırmalıyız.
a) Demokraside yasaları meclis yapar. Yerinden yönetimle ocakların, bucakların, illerin, ülkelerin ayrı ayrı kendi yaptıkları yasalar vardır. Kamu hukuku istişare sonunda başkanın kararları ve yargının denetiminde oluşur. Her ülke, her il, her bucak, her ocak ve herkes kendi yasalarını uygular. Yani “YERİNDEN YÖNETİM” sayesinde demokrasi olur ve “HİCRET DEMOKRASİSİ” asıldır.
b) “ÖZEL HUKUK” olmalıdır. Özel hukuk, “hukuk ekollerini” oluşturur. Halk istediği ekolu benimser ve yaşar. Özel hukukta resmi kanunlar yoktur.
c) Adaletin sağlanması için “HAKEMLİK SİSTEMİ” uygulanır. Taraflar arasında çıkan ihtilaflar tarafların seçtiği birer “hakem” ile hakemlerin seçtiği başhakemden oluşan “yargı” tarafından çözülür ve yargı üstünlüğü kesindir.
d) “HİCRET DEMOKRASİSİ” olmalıdır. Hicret demokrasisinde halk memnun olmadığı dayanışma ortaklığını ve bucağını değiştirmede özgürdür. Kendisi taşınır ve taşınırken yani oradan hicret ederken mallarını alıp götürebildiği gibi; taşınmazlarını rayiç değerle devlet de satın almak zorundadır. Rayiç değeri hakemler belirler.