Yeni uygarlık yolunda yapılması gerekenler
Bir yerde tam istihdam sağlanıyorsa, oraya yeni bir işletme kurarsanız oradakilere zarar verirsiniz. Yeni işçi/emek gücü yoksa, kuracağınız yeni bir fabrika başka fabrikayı iflas ettirecektir. Dolayısıyla oradaki işletmeler sizinle mücadele eder, sizi aralarına almazlar.
Bu durumda biz insanlığa “Adil Düzen”i, “Adil Ekonomik Düzen”i getirirken, mevcut düzenin bizimle çatışmaya girmesi kadar normal bir şey yoktur. Bu sebepledir ki peygamberler yeni düzen kurmaya ekonomide başlamışlar, sosyal yapıyı değiştirip geliştirmişlerdir. Siyasi yapı sonra değişmiştir. Bugün ise durum çok daha karışıktır.
Bugünkü sorun ekonomiktir. Tarım döneminden kalan (Hz. Nuh Nebi döneminden kalma) hukuk düzeni bugünün ekonomik sorunlarını çözememektedir. Bu sebepledir ki işe “hukuk ve ekonomi” ile başlayacağız. Bu da sömürü sermayesi ile çatışmayı getirmektedir. Sonunda onların bize saldırmaları normal olaydır. Herkesin nefsi müdafa hakkı vardır.
Bizim kendimizi savunabilmemiz için onlara zarar vermemeliyiz. Öyle alanlarda çalışmalıyız ki onların işlerini bozmamalıyız, onların çalıştırdıkları işçileri çalıştırmamalıyız, onların kullandığı imkânları kullanmamalıyız. Çalışmalarımız onları rahatsız etmemelidir. Onlar bunu anlamazlar ve yine bize saldırırlar, ne var ki haksız oldukları için mağlup olurlar.
***
Bu düşünce ve çalışmamızı gerçekleştirmek için yapılması gerekenler nelerdir?
1) ÂTIL EMEĞİ FAALİYETE GEÇİRMELİYİZ. a) Öğrenciler çalışmamaktadır. Hem okuyan hem çalışan insanlardan oluşan işyerleri kurmalıyız. b) Emekliler çalışmamaktadır. Çalışmak isteyen emeklilere iş vermeliyiz. c) Askerler üretmemektedir. Askerleri üretici hâle getirmeliyiz. Bugünkü savaşlar ekonomiktir. Ordular kendi kendilerini finanse etmeli, savaş olmadığı zaman ülkeye yük olmamalıdırlar. d) Ev hanımları çalışmamaktadır. Ev hanımlarına uygun güvenli iş vermeliyiz. e) Bürokratlar vatandaşa zorluk çıkarmaktan başka bir iş yapmıyorlar. Emeklilik hakları devam edecek; istedikleri zaman geri dönenebilecekler; kendilerine kredi verilerek serbest iş yapmaları sağlanacak. Bürokratik formalitelerin tamamı kaldırılacak. Vatandaşa zorluk çıkarmanın ne demek olduğunu onlar da öğrenecekler. f) Vasıfsız işçileri eğitip usta hâline getirmeli, usta olunca da gitmelerine izin vermeliyiz. Onlar vasıflı işçilerle, biz de vasıfsız işçilerle iş yapmalıyız.
2) ÂTIL İMKÂNLARI DEĞERLENDİRMELİYİZ. a) Ekilmemiş boş olan arazileri işler hâle getirmeliyiz. b) Ormanları tahrip etmeden yararlanılır hâle getirmeliyiz. c) Boşa akan suları, esen rüzgârları, güneş ışığını/enerjisini, organik atıkları enerji kaynağı hâline getirmeliyiz. d) Atık malzemeleri, değerlendirilmeyen hurdaları, pazarlardaki atık sebzeleri değerlendirmeliyiz. e) Sit alanlarını tahrip etmeden oraları yararlı hâle sokmalıyız.
Biz bu amaçla araştırmalar ve AR-GE çalışmaları yapıyoruz. Gayemiz, âtıl emekler ile âtıl imkânları faal hâle getirmektir. Dolayısıyla kuracağımız yeni düzen mevcut olan eski düzene zarar vermeyecek, aksine onlara destek olacaktır.
***
Yapacağımız başka bir iş de onların pazarlarına girmemektir. Örneğin; biz ahşap dinlenme evleri üreteceğiz ama piyasaya sürmeyeceğiz. Kırlarda, yaylalarda, dağlarda, âtıl yerlerde dinlenme evleri ve siteleri kuracağız ve mülk olarak pazarlayacağız. Lüks değil ucuz dinlenme evleri yapacağız. Bugünkü piyasadan yararlanmayan ayrı bir kesime ve piyasaya hitap edeceğiz, zengin turistlerin değil fakir halkın dinlenmesini sağlayacağız.
Yapacağımız başka bir iş de, “Yüz Dairelik Lojmanlı İşyerleri Apartmanları” inşa etmek, çalışanları ev, iş, eş aramaktan ve trafik derdinden kurtarmaktır. Ürettiklerimizi bugünkü sermayeye satacağız. Dünya piyasalarına rakip bir firma olarak girmeyeceğiz.
Mekke müşrikleri İslâmiyet’in gelmesiyle zarar göreceklerini sanmışlar ve karşı çıkmışlardır. Oysa İslâmiyet sayesinde Mekke ve Medine dünyanın merkezi hâline gelmiştir. “Adil Düzen, Adil Ekonomik Düzen” sermayeye zarar vermeyecek, aksine onun çalışma alanını genişletecektir. Mekkeliler gibi teslim olurlarsa onlar da kazançlı çıkarlar.