İlim ve amel müçtehidleri yetişsin diye…
İmam Hatipli olmak demek; “Arapça ve Matematik” bilmek demek, “Fıkıh ve Muhasebe” bilmek demek, Doğu ve Batı’yı bilmek demek, bu ikisini sentezleyip “gelecek bin yıllık medeniyeti” kurabilmek demek... İmam Hatipli olmamı hep önemsedim, hâlâ önemsiyorum… Yedi kardeşimin tamamı İHL mezunu veya o kültürü aldılar, beş evladım da İHL nasipli... Elhamdülillah… İmam Hatipli olmayı veya o seviyede bir eğitim almış olmayı neden önemsiyorum? Son yıllarda tek bir cevabım var: “100 MÜÇTEHİD YETİŞME PROJESİ” çalışmamız var ya; bu çalışmamıza adaylar arıyoruz da ondan… Yugoslavya’da (Kosova), Türkiye’de, Almanya’da ve en son S. Arabistan’da eğitim gördüm; eğitim almayla ilgili hem Doğu’dan hem Batı’dan epey tecrübeler yaşadım ama sonuç olarak İHL gibisi yok derim… Bunu deyişimin sebepleri derin; o derinlik başka bir yazıya kalsın, bir gün yazarım…
Nimetullah (Yurt) Hoca seksen yaşında ama bu konularda benden de heyecanlı ve aceleci: Dün (Cuma günü) sabah namazında bir iş adamı ile görüşmemi sağladı, yatsı namazı sonrasında da diğer bir dergâhta bir diğer mübarek eğitimci zat ile bizi bir araya getirdi… Bunları onun gayret ve heyecanından örnek alalım diye yazıyor ve hatırlatıyorum...
Hz. Âdem’den beri ‘YENİ DÜNYA ve YENİ MEDENİYETLERİ’ hep peygamberler kurmuşsa, onların kıyamete kadar “VÂRİSLERİ MÜÇTEHİD ÂLİMLER”se, her şeyin başı da “İLİM”se; o “müçtehid âlimlerin” yetişmesini sağlamak farz-ı kifaye değil, farz-ı ayndır…
Dünü ve bugünü, öncesi ve sonrası, geçmişi ve geleceği ile “Millî Görüş Hareketi” ve onun en önemli meyvesi veya sonucu olan “Adil Düzen, Adil Ekonomik Düzen, Adil Düzen Medeniyeti” tav’an veya kerhen elbette gerçekleşecek, Allah elbette nurunu tamamlayacak; ama onu gerçekleştirecek projelere ve bu projeleri uygulayacak nesillere ihtiyaç var… Bu nesiller ya İHL veya o seviyede yetişmiş gençlerden oluşmalı ama nasıl; bütün mesele bu! Hangi İHL veya bu seviyeyi nasıl yakalayıp muhafaza edeceğiz? Mesela, ben 1970 yılı İmam Hatip Okulu mezunuyum ve bizim o zamanki seviyemiz şimdiki İlâhiyat Fakültesi mezunlarından bile daha üstündü; bunu Hayrettin Karaman Hoca da teyit etmektedir...
Evet, bütün mesele o seviyeyi önce tekrar yakalamak, sonra sürdürmek ve ardından en başta yazdığım ve başlıkta da ifade ettiğim projeyi gerçekleştirmek: “Arapça ve Matematik” bilmek, “Fıkıh ve Muhasebe” bilmek; Doğu ve Batı’yı bilmek, bu ikisini sentezleyip “gelecek bin yıllık medeniyeti” kurabilmek… Çünkü: Bu köşede hep hatırlattığım üzere, “SOSYAL TUFAN” var ve tufana karşı çağımızın “Nuh’un Gemisi” olan “Adil Düzen, Adil Ekonomik Düzen, Adil Düzen Medeniyeti”ni inşa etmek gerekiyor… Soruyorum: Bu geminin inşasını düşünen ve teşebbüs eden “Millî Görüş Hareketi” erlerinden başkası var mı?.. Varsa; buyursun, beri gelsin, görüşüp tanışalım, hep birlikte kaynaşıp gereğini yapalım derim…
Bu yazıyı yazmama biraz da bu sabah (dün sabah) okuduğum bir yazı (http://yenisafak.com.tr/yazarlar/ismailkilicarslan/tuhaf-bir-okul-ziyareti/53580) vesile oldu. Örnek alınması dua ve dileklerimle, yazıdan bazı bölümlerle bitirelim: “Modern eğitim kurumlarına mesafeliyimdir. Batının icat ettiği okulların insanı düzleştirip sisteme entegre etme amacından gayrı bir amaç taşımadığını her daim düşünürüm. Elime her fırsat geçtiğinde de bunu ifade etmekten mutluluk duyarım. / Gene de, bu düzleştirici ve aynılaştırıcı mantığın içerisinde 'yıldızın parladığı anlar'la karşılaşmayacağıma olan inancım, anladım ki yanlış bir inançmış. Niçin? Çünkü Beyoğlu Anadolu İmam Hatip Lisesi'ni görmüş bir insanım... / 07:30'da başlıyormuş okulda hayat. Derslerin başlamasına kadar öğrenciler 15-20 kişilik gruplar halinde uzman eğiticilerden talim, kıraat, tecvid, Arapça gibi dersler alıyorlarmış. 'Öğrencileri 3-4 yıldır dershane belasından kurtardık, üniversite hazırlık müfredatını okulda hocalarımızla çözüyoruz' diyor. 'Okulun üniversiteye öğrenci yerleştirme oranı %96' derken gözlerinin içi parlıyor. Yaz tatili 1,5 ay okulda. Geriye kalan 1,5 ayda öğrencilere çeşitli mesleki dersler veriliyor... / Beyoğlu Anadolu İmam Hatip Lisesi bu yıl, hazırlık sınıfındaki 89 öğrencisini 1 Nisan-15 Haziran tarihleri arasında dil eğitimi alsınlar diye Ürdün'e göndermiş yahu... / Şimdi, 14-15 yaşındaki 89 çocuğumuz, okullarındaki Arap hocalardan aldıkları 480 saat Arapça eğitiminin yanına 260 saat de Ürdün'de ekliyorlar... / Ne diyordu Balzac: 'Bir tek insanın yaratabileceği farkı küçümseyenin aklına turp sıkayım hacım!'”