AKP ve Cemaat, artık az gülüp çok ağlasın…-1
“Artık kazanmakta olduklarından dolayı az gülsünler, çok ağlasınlar.” (Tevbe, 9/82)
‘Evet, yaptıkları iyiliklerden dolayı gülme hakları vardır. Bediüzzaman’ın başlattığı yeniliği tüm dünyaya ulaştırdıklarından dolayı gülmeye hakları vardır. Erbakan’ın başlattığı çalışmaları insanlığa sundukları kadarıyla gülmeye hakları vardır. Ama “Millî Görüş” ile “Adil (Ekonomik) Düzen”i terk ettiklerinden ve “Adil Düzen çalışmalarını” desteklemediklerinden dolayı da büyük günahları vardır. “İslâm düzeni”nde değil de “faizli cari düzen”de büyümeyi benimsediklerinden dolayı da günahları daha çoktur, daha çok ağlamaları gerekmektedir. Hele bugün kendi aralarında yaptıkları çatışma onların günahlarını katlamıştır.
F. Gülen beddua etmektedir. Bize oy vermemek için (MSP ve RP dönemlerinde) en ağır sözleri söylemiş ama sonraları Ecevit’i desteklemiştir. AK Parti ile bir olmuştur. Devlet kadrolarına yani cari düzendeki bürokrasiye kişileri yerleştirme yolunda çaba sarf etmiştir. Oysa biz bugünkü bürokrasiyi “Adil Düzen”de meşru görmüyoruz. Sabit maaş faizdir diyoruz.
AK Parti de “Millî Görüş gömleğini çıkardığını” ve “Adil (Ekonomik) Düzen’e karşı olduğunu” ilân etmiştir. Bizimle görüşme tenezzülünde bile bulunmamışlardır.
Oysa biz onlara sadece Kur’an’dan anladıklarımızı anlatacaktık...
O halde gülmekten çok ağlamaları gerekir. Bu ağlamadan kurtulmaları için önce hakemlere gidip aralarındaki çatışmalar önlenmelidir. Sonra da artık her iki taraf “Adil (Ekonomik Düzen” Çalışanları ile işbirliği yaparak Kur’an düzenini getirmelidirler.
Mevcut olan bozuk/zalim düzende çevre ile ilişkilerde şeriata göre hareket etmek mümkün değildir. Ne var ki kendi içimizde şeriata göre hareket etmeliyiz. Dış ilişkilerimiz cari sistemde olabilir. Kendi aramızda ise şeriatın hükümleri geçerli olmalıdır.
Biz 1970’lerde Cemaat’i (Fethullah Gülen’i N. Erbakan ile buluşturarak) partimize davet ettiğimiz zaman onlar bizimle değil S. Demirel ile işbirliği yaptılar, daha sonra B. Ecevit ile işbirliği yaptılar! Erbakan’a karşı AK Parti ile bir oldular! Erbakan devre dışı edilince de şimdi birbirleriyle kavgaya başladılar. O halde az gülecekler, çok ağlayacaklar...
1960’ların başında İzmir’e gittiğimde Remzi Güres, Dursun Aksoy, Mehmet Gemalmaz ve Ahmet Remzi Hatip’ten oluşan bir çalışma grubunu buldum. Remzi Güres eski Kilis milletvekili (veya senatörü) idi. Uşak Şeker Fabrikası Genel Müdürlüğü yapmıştı. Manisa’da çiftliği vardı. İzmir Gümüldür’de bir arazi almışlar, mandalina bahçesini yapıyorlardı. Gayeleri bir İslâmî işletme kurmaktı. Siyasetle sorunların çözülemeyeceğini, ancak ekonomik işletmelerle çözüme ulaşılacağı görüşünde idim; ben de onlara katıldım...
İzmir şehrinin içinde bir tek Risale-i Nur medresesi vardı. Mustafa Birlik tarafından oluşturulan bu medrese bir aile tarafından kurulmuştu. Binanın altı alüminyum kepçe döken işyeri idi. İki katta da enişte kayın oturuyordu. Çocukları kepçe üretiyor ve pazarlıyorlardı. Çatıda da Risaleler okunuyordu. Ben bunlara da katıldım...
İhsan Emci ve Osman Eskicioğlu isimli iki İzmir Yüksek İslâm Enstitüsü öğrencisi genç benimle ilgilendiler, konferanslar verdim. Bu arada Fethullah Gülen İzmir’e gelip Risale-i Nur derslerimize katıldı, haftalık seminerlere katıldı; konferanslarıma da ekibi ile katıldı...
Bu arada Necmettin Erbakan’la üniversite yıllarımızdan itibaren tanışırdık. Parti kurma teklifinde bulunduk. Bağımsız adaylıklarımızı koyduk. Birlikte yola çıktık...
İttifak ettiğimiz hususlar şunlardı. 1- Doğu ve Batı öğrenilecek ve yeni düzen bunların sentezinden oluşacaktır. 2- İşe küçükten ve uygulamalı olarak başlanacak, kendimizi yetiştirmekle oluşacağız. 3- Legal çalışacağız, kanunlara aykırı işler yapmayacağız, şeriata aykırı da işler yapmayacağız. 4- Müslümanlar arasında cemaatçilik yapmayacağız, hep birlikte küfürle cihad edeceğiz. / İşte, bizim seferimiz böyle bir seferdi, böylece yola çıktık... Uşşakiler ile sıhrî yakınlığı olan Prof. Dr. Ahmet Tahir Satoğlu’nun başkanlığında 1967’de Akevler Kredi ve Yardımlaşma Kooperatifi’ni resmen kurduk... / Bundan sonra bazı muhallefler oldu, yukarıdaki prensiplerin dışına çıkıldı. O prensiplerin dışına çıkıldığının ispatı olarak bugünkü AK Parti ile Cemaat arasındaki çatışma şahittir...’ (s.12-13; “KUR’AN VE İLİM” çalışmalarımızdaki “tevafuk/lar” devam ediyor… 758. hafta seminerimizden aktarı-YORUM... Elbette çok yönlü yani ilmî-ahlâki-iktisadî-siyasî-sosyal olarak yani “SOSYAL TUFAN”a karşı gereğini yapmak üzere ibretle takip etmenizi tavsiye ederim… Devamı var… Reşad/RNE)