AKP-Cemaat çatışmasının asıl sebep ve sonucu-1
“Ve onlardan kimileri fadlinden ita ederse tasadduk edeceklerine ve salihlerden olacaklarına dair Allah’la ahitleştiler.” (KUR’AN; Tevbe, 75)
Son Nebi, Bedir Savaşı’ndan dönerken, “Küçük savaştan dönüyoruz, büyük savaşa gidiyoruz” demiştir. Büyük savaş derken kendi nefsimizle olan savaşı kastetmiştir.
İnsanlar sıkıntıya girdiklerinde Allah’a dua ederler, eğer fazlından verirse salihlerden olacaklarını söylerler, Allah onlara verince de söylediklerini unuturlar. / Biz bu durumu yaşadık. / 1950’lere gelinceye kadar en büyük zulme uğrayanlar namaz kılanlardı, Allah’a iman edenlerdi. Müslümanlar haram yememek için hayatın tüm alanlarından kaçmışlar, adeta kendi kendilerine sefalet içinde yaşıyorlardı. Demokrat Parti gelince İslâmî kaygısı olmayanlar zengin olmaya başladılar. Haram yemek istemeyenler ise kenarda sinip beklediler.
1950’lere geldiğimizde Demokrat Partililer Batılılarla işbirliği yaptılar ama görünürde İslâmiyet tarafını tuttular, gerçekte ise yine onlar tarafı oldular, CHP’lilerden daha çok Müslümanları ezdiler. 52 yerde şubesi olan Milliyetçiler Derneği’ni kapattılar. Millet Partisi’ni kapattılar, Kırşehir’i ilçe yaptılar.
1960’lı yıllar inanmışların harekete geçme dönemi olmuştur. / Önce Akevler Kooperatifi kuruldu... Sonra Millî Nizam Partisi kuruldu... Daha sonra Akyazılı Vakfı kuruldu... Müslümanlar ekonomik hayatta, siyasi hayatta, dini hayatta yeniden devreye girdiler. / İşte o tarihlerde değişik içtihatlar vardı.
Akevler; rüşvet vermeden, vergi kaçırmadan, kamunun mallarını paylaşmadan bir site hâlinde cihad yapmayı tercih etti. Hâlen sağlam olarak duruyor ama büyümedi, yerinde saydı.
Özellikle AK Partililer ve F. Gülenciler gibileri ise; mevcut düzende helal-haram demeden güçlenmeyi, ondan sonra helal kazanacak bir düzeni getirmeyi yeğlediler. Bozuldular ama büyüdüler. Bu iki grup da kendi çıkarları için bu usulü seçmediler, bu yolla daha çabuk ve kolay İslâm düzenini getireceklerine inandılar.
Erbakan; şartlar müsait olmadığından fiilen tam olarak yapamasa bile, fikren “İSLÂM DÜZENİNİ” benimsedi ve tüm insanlığa anlattı, mevcut “sömürü düzenini” ortaya koydu. / İslâm düzenini fiilen amelî olarak ortaya koyamadık ama tüm insanlığı uyaramaya muvaffak olundu, insanlık sömürü sermayesinin ne olduğunu ve nasıl sömürdüğünü öğrendi. / Bu uyarı ile Sovyetler yıkıldı... / Bu uyarı ile ABD’de sermaye ikiye bölündü... / Şimdi sömürü sermayesi ile devletler arasında savaş vardır... / Bugünkü peş peşe oluşan Cemaat - AK Parti çatışması bu savaşın devamıdır...
Erbakan’ın dünyaya anlattığı “ADİL (EKONOMİK) DÜZEN”e karşı cephe alan Cemaat/Camia/Hizmet ve AK Parti, başlangıçta Allah ile yaptıkları ahitleşmeyi unutup mevcut düzende iktidar olma çabasına girdiler. Başlangıçta birlikte sömürü ile mücadele ederken, şimdi birbirleri ile mücadeleye başladılar!.. / Bugün çetin günler geçirmekteyiz... / Erdoğan gözü dönmüş bir şekilde saldırmaktadır. Sömürü sermayesi onun çevresini sarmıştır. Çevresi ona ihanet etmektedir. Kendileri yani görevliler AK Parti’ye saldırıyorlar ama Gülen Cemaati saldırıyor denmektedir. / Öbür taraftan F. Gülenci olduklarını iddia eden Samanyolu ve Zaman gazetesi Gülen’i dinlemeyip saldırılara devam ediyor. Zaman ve Samanyolu bile bile bunu yapmaktadır. Nifak içinde Müslümanları birbirine düşürmek için hazırlanmış dolarların emrine girilmiştir. / AK Parti de bu dolduruşa ve yönlendirmeye gelmiştir, rolünü tam da sömürü sermayesinin senaryosuna göre ve onun istediği gibi oynamaktadır.
Her iki taraf da Allah’a vermiş oldukları sözlerinde durmamışlardır. İki taraf da güçlendikleri zaman tasadduk edeceklerini vaat etmişler ve salihlerden olacaklarına dair söz vermişlerdir. İki taraf da zamanla güçlenmiştir. Maddi imkânlar şimdi kutularda dolaşıyor. Cemaat da zenginlik içinde boğuluyor. Ama İslâm düzeni için, “ADİL DÜZEN” için zerre kadar adım atmamaktadırlar. Gülen Cemaati Risale-i Nurları okumayı bıraktı, Kur’an düzenini getirme ihtiyacını duymadı. Şimdi de birbirleri ile çatışmaktadırlar!..
(KUR’AN VE İLİM çalışmamızdaki tevafuk devam ediyor; 756. seminer, 3-4. sayfalardan aktardım. Devamı var...)