Erbakan sayesinde “İLMÎ YÖNETİM” dönemine
Türkiye şimdiye kadar dışta hazırlanan kanunları (Kemal Derviş kanunları gibi kanunları) oku(n)madan “gece yarısı oylama operasyonları” ile aktararak güya “yargı/hukuk” oluşturuyor ve “hukuk devleti” oluyor! Türkiye her alanda kendi sorunlarını kendisi çözme merhalesine bir türlü geçemiyor. Hâlâ kendi aklımızla ve kendi ilmimizle yani “Adil (Ekonomik) Düzen” ile değil de “onların aklıyla” sorunlarımızı çözmeye çalışıyoruz! Tehlike burada. Oysa her söze kulak vermeliyiz ama kendi sorunlarımızı kendi aklımızla çözmeliyiz.
Sömürü sermayesi, karşılıksız para ve petrol aracılığı ile dünyayı tek devlet hâline getirmek istemekte... Savaş devam ediyor... Sömürü sermayesi bu savaşı kaybedecektir.
Dünya bir blok tarafından değil, insanlık tarafından “Adil (Ekonomik) Düzen” içinde yönetilecektir... Bunun için “karşılıksız para sorunu” çözülecek, “faiz sorunu” çözülecektir... Bunun erken veya geç olması, savaşın uzun veya kısa sürmesine neden olacaktır.
Dünya “tarım dönemi”nden “sanayi dönemi”ne geçiyor, “sermaye yönetimi”nden “İLMÎ YÖNETİME” geçiyor... Dünya ve insanlık işte bu “geçiş sancıları” ile boğuşuyor... Yakında çalkantılar dinecek ve insanlık “ADİL (EKONOMİK) DÜZEN”e kavuşacaktır.
Nasıl kavuşacaktır?
Tarihte insanları başlangıçta dinler yönetti. Allah ile doğrudan irtibatı olan peygamberler insanlığı eğittiler ve bugünkü seviyeye yükselttiler. İkinci dönemde ise siyasiler hâkim oldu. Askeri güce sahip olanlar filozofların danışmanlığında insanlığı uygarlaştırmaya devam ettiler. Üçüncü yani çağımızdaki dönemde ise ekonomi yani sermaye hâkim oldu.
Bugün “ilim, din, ekonomi ve siyaset” sermayenin etkisindedir, hattâ yönetimindedir. Sömürü sermayesi keşfettiği “karşılıksız para” sayesinde “ekonomiyi” ele geçirmiş, “dini” etkisiz hâle getirmiş, “ilmi” emrine almış, “siyaseti” de sözde seçimlerle idare etmektedir. Sermayenin sömürüsü her tarafı kaplamış, kimi “cemaat/ler” bile onun emrine girmiştir.
Bundan sonra ne olacaktır?
Bundan sonra sıra “Kur’an’a ve müsbet ilme” gelmiştir. III. binyıl uygarlığında etkin güç “Kur’an ve ilim” olacaktır. Karşılıksız para ortadan kalkacak ve “KARŞILIKLI PARA” dünyayı yönetecektir. Karşılıklı para da ancak ilmin verileri içinde gerçekleşecektir. Âlimler projeler üretecekler, halk ise bu projelerden istediğini seçip uygulayacaktır.
Merkezî yönetimin yerini “YERİNDEN YÖNETİM, HALK YÖNETİMİ” alacaktır. İlmin sağladığı imkânlarla yerel yönetimler ve sosyal gruplar kendi paralarını kendileri üretecekler, böylece bağımsız olacaklardır. Aralarında çıkan ihtilaflar “HAKEMLER” yoluyla çözülecek, hakemler de kararlarını ilmin verileri içinde çözeceklerdir.
Geçmişteki yönetimlerde hükmeden “din” değil “din adamları” idi; “siyaset” değil “siyasiler” idi, “ekonomi” değil “patronlar” idi. Yeni düzende ise hükmeden “âlimler” değil “İLİM” olacak, “İLMÎ YÖNETİM” olacaktır. Âlimler “İslâmî çözümler” üretecekler ve alternatif projeler ortaya koyacak, halkın yararına bedelsiz ortaya koyacaklar. Halktan isteyenler istedikleri projeyi seçip uygulayacak, tip sözleşmelerden istediklerini seçeceklerdir.
İnsanlar arasında çıkan ihtilaflar tarafların seçeceği “hakemler” ile hakemlerin seçeceği “başhakem” tarafından çözülecektir. İlim adamlarının ve hakemlerin ücretleri ortak bütçeden ödenecek, bu alanlardaki hizmetleri halk ücretsiz kullanacaktır. Böylece insanlık artık başkalarının emrinde olmayacak, “kendi içtihat ve seçenekleri” ile yönetilmiş olacaktır. “İÇTİHAT VE İCMALARA DAYANAN HUKUK DÜZENİ” gerçek demokrasinin düzeni olacaktır. İnsanlık her gün seri adımlarla işte buraya doğru ilerlemektedir.
Bizim 1970’lerden itibaren kırk yıldır yazdıklarımızı okursanız, bizim o zamandan beri yazıp söylediklerimizde bir çelişki yoktur. O günlerle bu günleri düşünürseniz, nereden nereye geldiğimizi görürsünüz. İşte, Millî Görüş Lideri Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın önderliğinde “Adil (Ekonomik) Düzen” hamlesi başlamıştır ve Dünya “ADİL (EKONOMİK) DÜZEN”e yani “İLMÎ YÖNETİME” doğru gidiyor... Millî Gazete’nin hediyesi olup Cuma günü elinize geçecek olan Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın “İSLÂM VE İLİM” kitabını bir de bu açıdan okuyuverin…