Münafıklar ve sömürü sermayesinin dayandığı ilkeler
Bu âyetleri (Tevbe Sûresi 64 ve 65. âyetler) okuduğunuz zaman, bunlar yakın geçmişimizdeki ve bugünkü eğlence, dans, balo ve benzeri olayları açıklayan beliğ âyetlerdir. Artık bunların kimler olduğundan bahsetmeyeceğim, münafıklardan bahsedeceğim. Yani gayeleri farklı, söylemleri farklı kapalı ve gizli toplantılardan bahsedeceğim.
Münafıklar ne yaparlar? Gayeleri insanlığı ahlâksızlığa götürmek, dinleri çökertmek olan bu grubun elindeki silahı oyun ve eğlencedir, zevk u safadır. İnsanları hafta içinde köle gibi çalıştırırlar, sonra ödedikleri paraları geri almak için hafta sonunda onlara barlarda, oyun ve eğlence yerlerinde, kumarda, içkide, fuhuşta harcatırlar. Böylece onları hem uyuşturur hem de ahlâksızlaştırırlar yani insanları koyun sürüsü gibi yönetmek isterler.
Kendilerine ‘Bu yaptığınız nedir?’ diye soracak olursanız; ‘Hiç’ derler, ‘Oynuyoruz ve eğleniyoruz, bu kadar çalışmamıza karşılık dinlenme hakkımız yok mudur’ derler.
Cumhuriyetin kuruluş döneminde resmi balolar tertip edilir, herkesin eşleri ile birlikte buralara katılması zorlanırdı. Gelmeyenler emekli edilirdi. Oralarda dans edilir, içki içilirdi. İhalelerde kabulü yapan mühendislere kadınlar ayarlanırdı. Sonraları bu kadarını yapmadılar. Başörtüsü ve sakal yasağı ile inanmışları ve ahlâklıları dışlama yollarını tutmuşlardır. Okul programları baştan sonuna kadar ateizmin, isyanın, ahlâksızlığın propagandasını yapan birer programdır. Kadın hakları deyip kadınları kocalarına isyan ettirip sokaklara dökmek, ondan sonra da onları eğlencelere sermaye yapmak onların hedefidir. Dahası var; çocuk hakları deyip çocukları ailelerine düşman yapar, evden ve anne babasından edip kızları fuhşa, erkekleri teröre sermaye yapmak hep onların usulüdür.
Ben müsbet ilmin tamamını kavramış birisi olarak söylüyorum. Ben ispat edemediğim hiçbir şeyi kabul etmem. Batılılar tesbitleri doğru yapıyorlar. Orada yalan söylemiyorlar. Deney yapıp ölçmüşlerse, ittifak ettiklerinde hata etmiyorlar. Mesela dünyaya gelen ışık tayfında kırmızıya kayma vardır. Ben bunu denemedim ama bu husus müttefekun aleyhtir. Ben onu kabul ediyorum. Dopplar kanununu biliyorum. Deneylerle de doğruluyoruz. Sonra kâinatın genişlediğini hesap ediyorum. İşte, kâinatın 13,7 milyar ışık yılı mesafede olduğu bulunuyor. Bu sayıda biraz hata olabilir ama bu kâinatın bu kadar milyar yıl önce yaratıldığını bildirir. Ondan sonra Kur’an’a bakıyorum; kâinat çakışıktı, biz onu patlattık diyor. Bu bana iki şey ispat eder. Bir, kâinatın gerçekte bu kadar yıl önce yaratıldığı. İki, Kur’an’ın ilâhi söz olduğu. “Kur’an’ın Mucizeleri” isimli henüz basılmamış kitabımızda bu mucizelerle ilgili 250 kadar örnek verdik.
Bu münafıkların oyun ve eğlencelerini görmeyenimiz yoktur ama Kur’an’ın bunları böyle adım adım tasvir etmesi hem bunların doğruluğunu hem de Kur’an’ın mucize olduğunu gösterir. Önemli olan onun bu hususta vereceği haberlerin doğru olacağına inanmamızdır...
Kur’an bunu tüm delilleri ile kanıtlamıştır. Kur’an’ın Allah sözü olduğu ispatlanmıştır. Kur’an âhiretin varlığını haber vermektedir. Kâinatın beş boyutlu uzay olduğu sabit olmuştur. Ölüm yok olma değil, sadece kişinin bizim trenimizden inmesinden ibarettir. Bıraktığı eski valizleri de biz parçalıyor ve kullanıyoruz.
Bugünkü sömürü sermayesinin dayandığı ilkeler şunlardır. 1- Âhiret diye bir şey yoktur, sorgu-sual yoktur. Bu dünyada ne yaparsan yap, o sana kâr kalır. Çıkarından başka bir şey düşünmeyeceksin. 2- Allah, şeriat diye bir şey yoktur. Galip gelirsen yaşarsın, benim emrime girersen yaşarsın. Bundan başka bir şey talep etmek anlamsızdır. Geri kafalıları kandırmak için uydurulan doğruluk kavramını kullanabiliriz. 3- Karşılıksız para ile dünyayı sömürmeye devam edeceğiz. Aptal insanlar bizim bastığımız renkli kâğıda yani karşılıksız dolara tapıyorlar. Bu imkân bize verilmiştir. Bizim kâğıda tapıyorlar. Böyle yutturmaya devam edeceğiz. 4- İlim ve sanat sömürümüzün aracıdır, her türlü basın/medya elimizdedir...
KUR’AN VE İLİM 751. hafta seminer çalışmamızın 8 ve 9. sayfalarında da bu konular tevafuk etti ve yine yaşamakta olduğumuz güncel ve çağdaş gelişmelere ışık tuttu. Kur’an işte böylesine her çağdaki insanlara hitap eden mucizevî bir kitaptır. Ve’s-selâm…