Neden çıkmaza girildi, neden sonun başlangıcı?
Değerlendirmeler çok uzun ama sadece son kısmını hatırlatarak bir girizgâh yapalım.
Her şeyden önce kırk yıllık söylemleri hatırlayalım: ‘… İstediğin gibi giyiniyorsun, karışan mı var?.. Rahat rahat namaz kılıyorsun, engelleyen mi var?.. Her sokakta mescit, her tepede cami var, ‘dur’ diyen/diyebilen mi var?..’ Yok; hiçbir engelimiz yok! “DİN/DÜZEN” dediğimiz şey başörtüsü, namaz, oruç, hac ve camiden ibaretse; bizden daha iyi dinini yaşayan yok! Amma velâkin “İSLÂMİYET” diye adlandırdığımız “DÜZEN”, yani kitabı KUR’AN, rehberi Hz. MUHAMMED (s.a.v.) olan “DİN/DÜZEN” ise; o henüz inmedi, bu Müslümanlar var oldukça da gelmesi zor görünüyor. “İlim ve fıkıh/hukuk” diye haykıran, hayatın her alanına “hükmetme” amacıyla gönderilen “MUCİZE”yi üç-beş rituel ve vicdanla sınırlı tutmaya çalışan Müslümanlar var oldukça, yeryüzünde “KUR’AN DÜZENİ” nasıl var olacak; NASIL?!.
***
NEDEN ÇIKMAZA GİRİLDİ?
Kendinizden başkalarının hassasiyetlerini hiçe sayıp daha önce bize yapıldı diye kendi hayat tarzınızı başkalarının üzerinde baskı aracı olarak kullanmayı “demokratikleşme ve normalleşme” olarak gördüğünüz için… Ergenekon davasındaki birçok hukuksuzluk ortada iken; yüzlerce insanın hapislerde yatmasını “hukukun üstünlüğü” olarak görmek ve bu sayede “gerçek hukuk devletine doğru” yol alındığına dair yönlendirmeler yaptığınız için… Kamuya personel alımlarında “hak edenler” yani “emaneti ehline vermek” yerine, kendi anlayışındakilerin veya kontenjana göre bazı gruplara bağlı olanların seçilmelerini “inançlı insanlar da artık kamuda çalışabiliyor” diye lanse ettiğiniz için… Bazı cemaatlerin, camiaların sohbetlerinde “insanları mevcut faizci zalim sömürü düzenine uygun hâle getirme” adına uyuşturulmalarını ve yaptıkları “şarkılı, türkülü, sazlı, sözlü, danslı…” faaliyetleri kutsayarak en büyük din hizmeti(!) olarak sunduğunuz için… Ve benzeri daha birçok şeyi görmezden geldiğiniz için; yani “ASIL ANA SORUNLARIN ÜSTÜNÜ ÖRTTÜĞÜNÜZ” için çıkmaza girildiğinin farkına varmadıkça, sanırım çıkış yolu yok.
***
SONUN BAŞLANGICI
Malum yazar değerlendirme yapıyor ve diyor ki: ‘Bir “ortaklık itirafıdır” paralel devlet. / 11 yıllık iktidarının 11 yılı boyunca “Cemaat” adı verilen yapıyla kurulan koalisyonun itirafıdır. / Cemaat’in polislerinin, savcılarının, yargıçlarının, bürokratlarının devlete sızdırıldığının itirafıdır... / Bir “pişmanlık itirafıdır” paralel devlet...’
Tam 11 yıl önce yani AK Parti tek başına iktidara geldiği yıl, en yakın çalışma arkadaşımıza sordum; “Ne diyorsun, bu gelişi nasıl değerlendiriyorsun?..”
El-Cevap: “Allah bu millete ana meselelerin bir de böyle hallolmayacağını, ana sorunların böyle de çözümlenemeyeceğini gösterecek…”
Sonuç: Sadece “Parti-Cemaat çatışması” vesilesiyle neler öğrendik neler; daha da neler öğreneceğiz… 11 yıl sonra yani bugünlerde yapılması gereken değerlendirmelere gelinirse…
KUR’AN der ki: Emaneti ehline verin...
ZALİM DÜZEN der ki: Emaneti yandaşınıza verin...
KUR’AN der ki: Adil olun...
ZALİM DÜZEN der ki: Sürekli adaletten bahsedin ama yalnızca menfaatinize bakın...
KUR’AN der ki: Kendinize de başkasına da zulmetmeyin...
ZALİM DÜZEN der ki: Kendi menfaatiniz için gerekli olan her zulmü yapın...
KUR’AN der ki: Allah’ın dediğini yapın...
ZALİM DÜZEN der ki: Menfaatinizin gereğini yapın...
Kur’an’ı okuyup da anlamayan, anlamak için cehd göstermeyen, üzerinde ilmetmeyen ve gereğini yapmayanlar; yani yapılması gerekenin tam tersine “ZALİM DÜZENİN” gereğini yapanlar, “zalim düzen” içinde başarılı olacaklarını zannettiler. Allah’ın onlara bu başarıyı nasip etmeyeceği belliydi. İşin en ilginç yanı ise; SONUN BAŞLANGICININ yolun başından beri kol kola yola devam eden iki grubun (parti+cemaat) birbirine düşmesiyle başlamasıdır. “ADİL (EKONOMİK) DÜZEN”e karşı “KÖR-SAĞIR-DİLSİZ” olanların sonu işte budur; ve’s-selâm...