Yıkılıp hikâye olacak olanlar onlardır
Yeryüzü eğitim alanıdır. Nasıl insan hayatının ilk yıllarını eğitimde geçirir, sonra hayata atılır, aldığı eğitimle iş yapar ve hayatını sürdürürse; insanlar bu dünyada âhiret hayatına hazırlık olmak üzere eğitim alırlar. Her gün imtihan, her gün sıkıntı… Meşhur rivayete göre Hazreti Muhammed aleyhisselâm “dünyada rahatlık yoktur” buyurmuştur.
Savaşlar kazanıyorsunuz, fetihler yapıyorsunuz, ‘hah işte rahat edeceğim’ diyecek oluyorsunuz; bir de bakıyorsunuz ki yeni imtihanlar, yeni belalar ve yeni musibetler…
İnsan her merhalede işte bu şekilde, bu sayede, bu sıkıntılarla ve böylece biraz daha olgunlaşır, biraz daha cennete veya cehenneme doğru adım atar...
Seyahatteyim, meşguliyetlerim var ama İLMÎ çalışmalarımızı yani özellikle TEFSİR çalışmalarımızı aksatmamaya gayret ediyorum… Tevbe Sûresi üzerindeki çalışmalarımız 24 haftadan beri devam ediyor… Genel çalışmalarımızın ise 746. haftasına ulaştık, elhamdülillah… Tevafuk diyeceğim, günümüzü ilgilendiren önemli konular işliyoruz…
Bu sûre savaştan ve cihaddan kaçanların ruhi hallerini anlatmaktadır. Onlar inanmamış kimselerdir. İktidarda olduğunuz zaman sizin yanınızdadırlar. İktidardan düştüğünüzde karşınızdadırlar. Biz de bu halleri hep yaşadık. 1973’lerden önce bizden fersah fersah uzakta olup bize oy vermeyenler, biz iktidar olunca şeyhlerinin talimatını icat ederek hemen yanımızda yer aldılar. Onlar gelince bu sefer de ön safta bizim yerimiz kalmadı! Biz bu sebeple adeta siyasetten çekildik. Sonra parti kapanınca ‘hurra’ kaçıştılar, boşalan yerleri yine biz doldurmak zorunda kaldık. Biz işte bunlara sabrederek bugünkü duruma geldik.
Başbakan Erdoğan yedi düvelle barıştı ve onlarla işi yürütebileceğini sandı! Anayasa Komisyonu Başkanlığı’na ve anayasa yapmaya Prof. Ergün Özbudun ile Prof. Zafer Üskül’ü getirdi! Cemil Çiçek partileri uzlaştırarak anayasa yapacağını sandı, bizimle değil, Allah’ın nizamı ile değil; Batlıların sömürme düzenine takıldı, bizim görüşme taleplerimizi reddetti!
Şimdi onlara bir şey olduğu zaman yine biz üzülüyoruz. Oysa güya onların yanında olanlar, “onların ak gün dostları, yönetim arkadaşları” şimdiki “kararmaya başlayan günlerinde” olanlara için için sevinmekte ve iki taraflı oynayarak kendilerini dünyada ve âhirette kurtardıklarını sanmaktadırlar. AK Parti’nin yıkılışını seyrediyorlar; arada devlet yani Türkiye yıkılacakmış, bu onlara vız geliyor! Ordunun çöküşünü de seyrediyorlar!..
İşgal edilmiş millî olmayan medya ile birlikte Samanyolu ve Zaman da saldırılarına devam ediyor. Daha önce de yazmıştık; Fethullah Gülen bize göre samimidir, Risale-i Nur şakirtleri samimidir ama bu gazete ve bu televizyonlar işgal edilmiş durumdadır...
Onlar “MİLLÎ GÖRÜŞ”ün yıkılacağını, “ADİL (EKONOMİK) DÜZEN”in geçmişin bir hikâyesi olacağını sanıyorlar. Oysa Kur’an onların bütün bu düşüncelerini bize bildirmekte ve sonlarının ne olacağını haber vermektedir; asıl yıkılıp hikâye olacak olanlar onlardır...
Kur’an’ın söylediklerine kulak vermeleri gerekir; Kur’an’ın söylediklerini bizimle de istişare ederek öğrenmelidirler ama “KÖR-SAĞIR-DİLSİZ” olmaya devam ediyorlar…
Bu meseleleri Kur’an’a göre tahlil eden veya edebilen hocaları varsa, onlara danışmalıdırlar. Erdoğan İstanbul’da iken Hayrettin Karaman ve Sabahattin Zaim’i yanından ayırmıyordu. Sonra iktidar olunca onlar kenara itildi. Onlar ve benzerleri de Başbakan Erdoğan bizden uzaklaşmasın diye bizimle ilgilerini kestiler, bu yüzden bizimle görüşmüyor...
Biz en başından itibaren Erbakan’ı tutarken o kardeşlerimiz S. Demirel’i tutmuşlardı, onun başaracağını sanmışlardı. Biz ise birilerinin başarıp başarmadığına bakmadık, Kur’an’ın ne dediğine baktık, Allah’ın ne dediğine baktık. Bugün bizim tuttuklarımız nerde, onların tuttukları nerde!? S. Demirel grubu Halk Partisi’ne (CHP) teslim olmuş, var olan oyunu oraya aktarmış! 28 Şubat’ın bir numaralı aktörü S. Demirel’dir. Biz kimseyi suçlamıyoruz, sadece onu tutan kardeşlerimizi yani mümin kardeşlerimizi uyarıyoruz ve diyoruz ki; güçlünün değil HAKLININ yanında olunuz. Biz kimsenin kötülüğünü istemeyiz; düzelmelerini ve iyilik içinde olmalarını isteriz; TEVBE edip HAKKA ve özellikle ADALETE dönmelerini isteriz; yaptıklarının cezasına gönülleri ile razı olup düzelmelerini isteriz...
Ve’s-selâm mea’d-duâ…