İşsizlik, faiz, vergi sorunları ve çözüm önerileri
Mevcut sistem, mevcut düzen “faiz” ile çalışmakta ve ayakta durmaktadır.
Faiz bu sistemin, faiz bu “zalim düzen”in yakıtıdır, ana can damarıdır.
Faiz ekonomiden kalktığı zaman bu sistem, bu zalim düzen çöker.
O halde faizli sistemden faizsiz sisteme geçilmelidir ama nasıl?
1) Hep hatırlatıyoruz, “işsizlik” ülkemizin dört önemli sorunundan biridir. Her şeyden önce işsizlik sigortası kurulmalıdır. Her işçiden yüzde 1 keserek işsizlik fonu oluşturulmalıdır.
2) Bir işsizler alanı oluşturulur, işsizler her gün oraya iş aramak için gelirler. Orada kaldıkları saat başına paylarını alıp giderler. Yani işsizler fonu iş arayanlara iş arama yerine geldikleri saat başına bölüştürülür. Orada ilim yapabilirler, orada serbest iş yapabilirler. Elde ettikleri kazancın yarısını oraya kira olarak verirler. Ayrıca günlerini orada geçirdikleri için işsizlik fonunu paylaşırlar. Paylaşma meslekî derecelerle orantılı olarak yapılır.
3) Bugün çalışanlardan kesilen işsizlik fonu bugünkü işsizlere bölüştürülür. Eğer o günkü işsiziler çoksa alacakları işsizlik payı düşük olacak, işsizler az iseler alacakları işsizlik payı yüksek olacaktır.
4) İşsizlik yüzde 1 olduğunda işsiz sayısı yüzde 1’de karar kılacaktır. Çünkü o gün işe gitse de aynı ücreti alacaktır. Dolayısıyla denge yüzde 1 işsizlikte kurulur.
5) Bu yolla her gün o günkü işsiz sayısı kesin olarak tesbit edilmiş olur.
6) İşsiz sayısı yüzde 1 ise yeni işyerlerinin açılması gerekmeyecektir. Çünkü her yer doludur demektir. Yeni işyerinin açılması eski işyerlerinin kapanması anlamındadır. Eğer işsiz sayısı çoksa yani işsiz sayısı artmışsa, o zaman yeni işyerlerine krediler vereceğiz demektir. Ne kadar işsiz çoksa o kadar o kadar fonu artıracağız, o kadar çok kredi açacağız. Böylece işsizler yavaş yavaş azalır ve yüzde 1’e iner.
7) İşsizlerin oranı yüzde 1’e indiği zaman tam istihdam sağlanmış demektir. Piyasadaki para dengededir. Artık daha fazla kredi açamayız. Bu durumda daha fazla kredi açmak demek, bazı işletmeleri iflas ettirmek demektir.
8) Elimize gelen parayı piyasaya iade etmezsek, piyasadan para çekilir ve işsizlik başlar. Bu parayı devlete vereceğiz ve devlet bununla kamu giderlerini karşılayacaktır.
9) Devlet kendisine bir kamu siyaseti tayin eder. Örnek olarak beşte bir kadar kamu payı olur. Yani elde edilen ürünlerden beşte bir alır ve bununla kamu giderlerini karşılar. Bunun anlamı, beş kişiden biri devlette çalışır. Bu mekanizma kurulur.
10) Özel işletmeler daha fazla ücret veriyorsa halk özel sektördeki işletmelerde çalışır. Kamu sektörü daha fazla ücret veriyorsa halk kamu sektörüne kayar. O halde ücreti devlet öyle ayarlar ki kamuda çalışanların sayısı beşte bir olsun.
11) Devlet başka hiçbir vergi almaz. Sadece faiz ile kamu giderlerini karşılar. Böylece vergisiz devlet oluşur.
12) Piyasaya fazla para girmeyecektir. Para da eksilmeyecektir. Bunun anlamı şudur ki enflasyon veya kriz olmayacak demektir.
13) Demek ki Merkez Bankası iyi bir faiz politikası ile devleti en üst yüzeyde çalıştırabilir, bütçe açığı olmaz, denge gerçekleştirilir.
14) Bu faiz politikası ile iç denge sağlandığı gibi, ithalat ve ihracat da dengelenir. İşletmeler eğer kârlı ise “a” malını satarlar, “b” malını alırlar. Bunun için onlara gerekli olan sermaye belirlenen oranda verilmiş olur. İhracat ve ithalatın anlamı daha az iş yaparak değişmeden doğan kazançla geçinme demektir. Faiz artarsa işsizlik artacaktır.
15) İşsizlik artınca işletmelere daha fazla kredi vereceğiz demektir. Böylece faizler tekrar eski yerine gelir ama bu arada ithalat ve ihracat için de piyasaya para çıkarılmış olur.
Geçen hafta boyunca “operasyon” ve diğer gelişmeler sebebiyle ekonomimiz büyük darbe yemişken, biz bu vesileyle bir kere daha “ADİL (EKONOMİK) DÜZEN”in çözüm önerilerinden bir kısmını hatırlatmıştık… Bu yazımızda da çözüm önerileri sunuyoruz… Her sorunun çare ve çözümü vardır… İlgililerin ilgilenmesi dileklerimizle; selam ve dua…