Operasyon, bürokrasi sorunu ve çözümü-5
[Hüküm cümlesine aynen devam: Onlar “OPERA/SYON” ile oyalanadursunlar; biz “ADİL DÜZEN”in “teşhis ve tedavilerini” yazalım, “çare ve çözümler” üzerinde duralım…]
Evet, “OPERA/SYON” devam ediyorken, karşılıklı “suçlamalar” devam ediyorken…
Biz de kaldığımız yerden “ÇARE VE ÇÖZÜMLERİ” yazmaya devam ediyoruz…
Bizim kırk yıl önce konferanslarla veya sohbetlerle “söylediklerimiz” vardır…
Bizim kırk yıl önce “makale” veya “kitap” olarak “yazdıklarımız” vardır...
Arşivlerimize ve kaynaklarımıza girilir, yazdıklarımıza bakılırsa;
Bütün bunlar “tarihe yazılmış belgeler” olarak açıkça görülür.
Evet…
KIRK YIL ÖNCE NELER DEDİK, KIRK YILDIR NELER DEDİK?
FAİZ enflasyonu doğurur...
ENFLASYON işsizlik yapar...
İŞSİZLİK açlığı ve yokluğu getirir...
AÇLIK ise borçlanmayı zorunlu kılar...
BORÇLAR ödenmez olunca yolsuzluk başlar...
YOLSUZLUK iki bakımdan çok yönlü rüşveti getirir...
İşini yapamayan halk RÜŞVET ile sorunları çözmeye başlar...
Yeteri kadar maaş alamayan bürokratlar RÜŞVET almak zorunda kalır...
Bir gün gelir HALK rüşvet veremez hâl alır, halkın takati biter...
Aç kalan BÜROKRATLAR halka BASKI yapmaya başlar…
Bu sefer yani bu dönemde doğru iş yapanları cezalandırır...
Baskı demek “gereksiz zorluklar çıkarma” demektir...
Türkiye bugün maalesef işte bu hâle gelmiştir...
Türkiye işte böyle batmaktadır...
TÜRKİYE BATIYOR…
Türkiye’de belki binlerce, yüz binlerce, milyonlarca kaçak işçi çalışmaktadır.
Bunlar mafya şebekeleri aracılığı ile Türkiye’ye gelmektedir.
Kanuni yoldan gelme ise devlet görevlileri yani BÜROKRATLAR tarafından önlenmekte, hem de namuslu görevliler tarafından engellenmektedir. İmzasız belgelere göre karar vermek zorunda kalan devlet memuru istemeden onların âleti olmaktadır.
İşte bundan sonraki aşama siyasidir.
Herkesin adeta eşkıya gibi olmasıdır, ihkak-ı hakka girişmesidir.
Çünkü artık meşru yoldan yaşamak mümkün olmayınca, o zaman geriye gayrimeşru yoldan ölmek kalır.
Biz bu “teşhis ve tedavileri”, biz bu “çare ve çözümleri” yeni mi üretmeye başladık?
Hayır!
Nerdeyse yarım asır yani 46 yıl öncesinde üretmeye başladık.
Biz çözümü 1968’de Süleyman Demirel’e önerdik.
Devlet memuru/bürokrat sadece kaydeder ve ilgililere takdim eder. Asla müsade vermez veya izin vermez. Sonra kayıtları görevliler inceler, hukuka aykırı hareket eden varsa mahkemeye verilir, hakemlerden oluşan yargıya verirler.
1960’lı yıllarda üretmeye başladığımız ÇÖZÜM ÖNERİLERİMİZİ fırsat buldukça halkımıza ve ilgililere sunmaya başladık; hâlâ da sunmaya devam ediyoruz…
Zamanla bu çözüm önerilerimiz bir sisteme, bir düzene dönüştü ve “ADİL DÜZEN, ADİL EKONOMİK DÜZEN” olarak halkımıza, ülkemize ve bütün dünyaya duyuruldu ama “KÖR-SAĞIR-DİLSİZLER” inatla direniyorlar! Yani; “ADİL (EKONOMİK) DÜZEN”e başından itibaren “KARŞI OLANLAR” veya en hafifinden “DİYALOGDA OLMAYANLAR” inatla direniyorlar! Bakalım nereye ve ne zamana kadar direnebilecekler?! Ama merak etmeyin; Allah var, Allah’ın hesabı var ve O’nun gücü her şeye ve herkese yeter.