Tefekkür; TV5’de medeniyet müktesebatı ve AB
İnsanlığın “Medeniyet Müktesebatı” diyebileceğim çok önemli bir meseleyi; “AB Müktesebatı ve İlerleme Raporu” başlığı altında, geçtiğimiz Cuma gecesi (13.12.2013), TV5 “Tefekkür…” programında üç saat boyunca, Mustafa Geçer ile birlikte değerlendirdik…
Programın başında, Bangladeş Cemaat-i İslâmi Partisi Genel Sekreter Yardımcısı Abdülkadir Molla’nın aynı gün idam edilmesi ile ilgili değerlendirmeler yaptık…
Programı internet üzerinden izlemek isteyenler için not: http://www.tv5.com.tr/banglades-cemaati-islami-ye-yapilan-darbenin-perde-arkasi-ve-a-kadir-mollanin-idami--tum-yonleri-ile-ab-muktesabati-ve-ilerleme-raporu-13-12-2013_pri365.html
Meseleyi sadece kısa bir yazı ile özetleyelim. Konuşulanların tamamını merak edenler, yukarıda verdiğim linkte izleyebilirler ki; bunun yapılmasını özellikle tavsiye ederim…
“Medeniyet Müktesebatı” Mezopotamya’da Hazreti Nuh peygamberle başlamıştır ve insanlığın bu ilk medeniyeti “Hakka Dayalı Medeniyet” olarak kurulmuştur. Mısırlılar onu insanlığın ilk “Kuvvete Dayalı Medeniyeti” olarak kurup geliştirdiler. Sonra “İbrani Hak Medeniyeti” ortaya çıktı; Eski Yunanlılar bunu “Grek Kuvvet Medeniyeti”ne dönüştürdüler. Grek uygarlığı Mısır uygarlığının devamı sayılır. Grek/Yunan uygarlığı Roma uygarlığını doğurmuş, Hıristiyanlıkla Bizans uygarlığına dönüşmüştür. Demek ki “Avrupalılar” Mısır, Yunan, Hıristiyanlık ve sonunda İslâmiyet’le doğudan etkilenmişlerdir. Avrupalılar kuzeyden de İskitlerin tesiri altında göçebe uygarlıkları oluşturmuşlardır. Slav ve Cermenler güneydeki Latinleri ve Grekleri istila etmişler, böylece bunların etkisiyle de Avrupa uygarlığı oluşmuştur. Kıbrıslı Yahudi Zenon, Tevrat’ı lâikleştirerek Roma hukukunun temellerini atmıştır. Sonra Hıristiyan olan meşhur imparator Jüstinyanus da Roma hukukunu Hıristiyanlaştırmıştır. İslâmiyet’ten itibaren; doğuda Bizanslılar Abbasi ve Selçukluların, batıda Avrupa ülkeleri Endülüs kanalı ile İslâmiyet’in etkisi altında kalmışlardır...
Bugünkü Avrupa uygarlığını doğuran sebepleri şöyle açıklayabiliriz. a) Avrupa, İslâm Medeniyetinin hem etkisi altında kalmış hem de İslâmiyet’e karşı direnmiştir... b) Avrupa İslâmiyet’ten öğrendikleri sayesinde ABD’yi keşfetmiştir. Bu gelişmeler ona şu imkânları sağlamıştır. 1) Avrupa müsbet ilme inanmıştır. 2) Avrupa dışında bakir topraklar bulmuştur. 3) Avrupa kenarda bir yer iken merkezi yer olmuştur. 4) Amerika’daki para olarak kullanılmayan “altınlar” Avrupalıların eline “para” olarak geçmiş, böylece birden zengin olmuş, dünya ticaretini ellerine geçirmişlerdir.
Avrupa Yahudileri dünyadan hammadde alıyor, Avrupalılara işlettiriyor, mamul madde olarak dünyaya ihraç etmeye başlıyor... Avrupalılar el işlerini bilmedikleri için Müslümanlardan öğrendikleri teknolojiyi üretime uyguluyorlar ve sanayi inkılâbı oluyor...
Önce derebeylikler yıkılıyor... Krallıklarla ulus devletler oluşuyor... Sonra krallıklar demokratik ulus devletler hâline dönüşüyor... Şimdi de “Avrupa Birliği” oluşuyor... Avrupa’nın sanayileşmesi ile ekonomi bakımından tüm dünyayı istilâ ettiği gibi; eline geçirdiği silah ve taşıma araçları ile dünyayı siyasi bakımdan yenmiş olarak istila ediyor...
Avrupa’nın bu büyük başarısı tepe/zirve noktasına ulaşmış, artık “duraklama” dönemine” girmiştir; bu dönemden sonra “gerileme ve çöküş dönemleri” gelecektir...
İkinci Dünya Savaşı’nda Avrupa yenilmiş, ABD’nin desteği ile ayakta kalabilmiştir. Yarım asırdır ABD dünyaya hâkimdir. Rusların kurduğu Sovyetler, ABD ile birlikte süper güç olarak dünyayı yönetmişlerdir. Bugün ise; a) Sovyetler (SSCB) yıkılıp dağılmıştır... b) Müslümanlar bağımsızlıklarını kazanmışlardır... c) Güney Amerika ve Afrika kıtaları uyanmaya başlamıştır... d) Çin ise dünyada ağırlığını koyabilmektedir...
Yani Avrupa’nın dünya hâkimiyeti fiilen sona ermiştir, Yeni Bir Dünya oluşmaktadır.
Avrupa “teknikte” ileri gitmiştir; İslâmiyet’ten aldığı ivme ile teknikte İslâm uygarlığının çok ilerisine geçmiş, bu sayede “ekonomik” üstünlük sağlamıştır; “hukukta (fıkıhta) ve yönetimde” ise İslâm uygarlığının bin sene önceki seviyesine bile ulaşamamıştır. Avrupalıların “Avrupa Müktesebatı” dedikleri, Tevrat ve Kur’an’ın getirdiklerini kendi buluşları imiş gibi, onlar icat etmiş gibi sunmalarıdır. Buna ilave ettikleri şey “ateizm ve faizli sömürücülük”tür. Avrupa şimdi ateizmden ve faizci sömürücülükten kurtulmaya çalışmaktadır; yani Avrupa yapısına kattığı müktesebatının pisliği içinde boğulmaktadır...