Her yerde kapitalizm ve SÖMÜRÜ DÜZENİ!
Sömürü sermayesi 500 senedir insanlığı Allah yolundan alıkoymaktadır.
Eskiden sokak çeşmeleri vardı, halk gelip suyunu parasız doldururdu.
Sermaye bu çeşmeleri kapattırdı, şimdi para ile su satmaktadır!
Eskiden yollar köprüler yapılır, herkes o yollardan ve köprülerden parasız gelip geçerdi; şimdi yolları ve köprüleri sermaye yapıyor ve gelip geçenlerden para alıyor!
Eskiden kervansaraylar yapılırdı, misafirler gelip bedava gecelerlerdi; şimdi onlar ortadan kalktı, tarih oldu, harabe oldu, paralı pahalı çok yıldızlı oteller geldi!
Eskiden hocalar mescitlere oturur, kimseden ücret almadan dersler verirlerdi; şimdi oralarda ders yapmak yasaklandı, paralı okullar ve dershaneler zuhur etti!
Her yerde ve her şeyde KAPİTALİZM yani SÖMÜRÜ DÜZENİ!
İnsanların ihtiyaçları vardır, bunları gidermek için insanlar çalışmak zorundadırlar. Çalışırlar, ücret alırlar ve bununla kendileri ve aileleri geçinip yaşar. Çok kazanan çok harcar, az kazanan az harcar. Ne var ki bazı ihtiyaçlar zaruridir, onları az harcamak mümkün değildir. Bazı ihtiyaçlar birlikte harcanır. Yolda birlikte yürürüz. Her birimiz kendimize ayrı ayrı yol yapamayız. Bu zaruri ihtiyaçlarla ortak ihtiyaçları gidermek için çalışmak “Allah yolunda çalışmak” olarak ifade edilir. Kamu zekâtını alır. Kamu toprak verir, karşılığında yapı alır ve bunu zaruri ihtiyaçlarını gideremeyenlere harcar, ortak işlerde harcar.
Sömürü sermayesi istiyor ki hepsi benim olsun, ben istediğimi yaşatayım, istediğimi öldüreyim. O sebepten dolayı sömürü sermayesi Allah yolunda hayırlar yapmaktan, vakıflar kurmaktan insanları alıkoymaktadır. Türkiye’de ilk vurulan darbe vakıflara vurulmuştur. Camilerin altındaki dükkânları satarak mescitleri ve camileri gelirsiz bırakmışlardır.
Her yerde ve her şeyde kapitalizm yani SÖMÜRÜ DÜZENİ!
Beşyüz senedir sömürü sermayesi insanların dinsizleştirmektedir. Bunu bilim adamları eliyle yapmıştır. İlmi ateizmin bir silahı olarak kullanmış, Protestanlığı ateizmim silahı olarak kullanmıştır. İlim adamları ve din adamları insanlığı Allah yolundan saddetmişlerdir. Gümrükler ve vizeler Allah yolundan saddetmektir, halkın serbestçe gidiş-geliş ve alış-veriş yapmasına set çekmektir. Bugün dünya bu saddetmelerin altında inlemektedir.
Her yerde ve her şeyde kapitalizm yani SÖMÜRÜ DÜZENİ!
Sermaye iki gruptur. Biri patronlardır; bunlar reel ekonominin tekelini kurmuşlardır. Diğerleri de bankerlerdir; bunlar da para ekonomisinin tekelini kurmuşlardır. Bunlar görünürde altın ve gümüşü değil de doları kenz ediyorlar. Gerçekte ise bunlar altınları kenz etmemiş, onun yerine doları çıkarmışlardır. Dolar aslında altın ve gümüşü temsil eder. Baştan doları altınla değiştiriyorlardı, sonra değiştirmez oldular. Yani SÖMÜRÜ DÜZENİ!
Merkez Bankaları kâğıt parayı kendileri üretmektedirler. Onun kenzi mümkün olmaz, kenz ettikleri başka bir şeydir, o da altın ve gümüştür. Kuyumcuların altınları onların olacak, kuyumcular taşeron olarak çalışacaklardır. Kurmayı hayal ettikleri düzen; tüm altın ve gümüşün kendilerine ait olması, sonra dolar ve diğer paraların atına kota edilmesi, tüm dünyanın servetinin kendilerine ait olmasıdır. Patronlar mallara sahip olacak, bankerler de altın ve gümüşe sahip olacak, böylece insanlık ‘sömürü düzeni’ devletini kurmuş olacaklardır.
Bu gidişe varamamışlar, onların ahbar ve ruhbanı bu işi başaramamışlardır. “ADİL (EKONOMİK) DÜZEN” ortaya çıkmış ve onların bu gidişlerini durdurmuştur. Bugün bankerler ve patronlar ayrılığa düşmüşlerdir. Dünyadaki bu durum böyle devam etmeyecektir. Kur’an’daki “Elîm azabı tebşir et” ifadesi onların sonunu bildirmektedir.
İsrail oğullarının tarihteki durumu hep böyle olmuştur. Onlar gittikleri yerlere uygarlık götürür ve orada uygarlaşmayı sağlarlar. Ondan sonra azarlar, azgınlaşırlar. Bunun üzerine uygarlaşan topluluk onları sürgüne gönderir, böylece çok sıkıntılı hayat yaşamaya başlarlar ve ıslah olurlar. Sonra yine hamle yaparlar ve sonunda aynı akıbete uğrarlar.
Bu yalnız İsrail oğullarına has bir durum değildir, tüm ulusların kaderi böyledir.
Yani bu “SÖMÜRÜ DÜZENİ” gider ve “ADİL (EKONOMİK) DÜZEN” gelir.