Kıyame Sûresi tefsir çalışmamızdan…-3
“Evet, onlar öyle hesap ettiler ama onların hesabı yanlıştır. Biz kemikleri cem edeceğiz manâsını veririz. Ama başka bir ifadeyle; evet, onların hesabı doğrudur, biz kemikleri cem etmeyeceğiz ama o kemikleri üreten benaneleri tesviye edecek ve o çürümüş kemiklerin tekrar oluşmasına imkân vereceğiz denmiş olmaktadır. Cümlede Arap diline aykırı herhangi bir durum yoktur. Anlaşılan manâ da sonuç da doğrudur. O takdirde cem kelimesi mecazi olmuş olur.
“Kadiriz.” Türkler ism-i faili haber olarak getirdiklerinde cümlenin failine zamir göndeririz. Kadiriz derler. Oysa Araplar biz kadirlerdir derler. Buradaki manâsı biz kadiriz demektir. Tekillik ve çoğulluğa uyarlar ama mütekellim ve muhataba uymazlar.
“Kıdr” kazan demektir. İçine ölçülü malzemeler koyma takdirdir, ölçülendirmedir. Sonra miktar çokluk ifade eder olmuştur.
Allah kâinatın malzemesini ışık kuantumlardan birleştirerek atomları oluşturmakla yarattı. Hidrojen atomu meydana geldi. Hidrojen atomunun birleşmesi ile diğer yüz kadar otom meydana geldi. Atomlar birleşerek molekülleri oluşturdular. Canlılık ise başka şekilde başladı.
En hafif malzemeler alınmıştır. Hidrojen ve oksijen birleşmiş ve su olmuştur. Su hayatın temelidir. Suyun diğer cisimlerden farkları vardır. İkiye bölünür. H ve OH olur. H fazla ise asidik alan olur, OH fazla ise bazik alan olur. Ayrı ayrı diğer oksitlerle birleşerek asitleri ve bazları oluştururlar. Su devreden çekilir tuz olur. Su canlıların taşıdığı maddeleri kendi içinde çözer ve onların serbest hareket etme imkânını sağlar. Su yapılara girer ve çıkar, böylece hayat olaylarına imkân verir.
Bu maddelerden başka en hafif dört değerli element karbondur. Dört eşit kolu vardır. Birbirleri ile birleşebilirler. Böylece iskeleti bunlar oluştururlar. Bütün zincirleri karbon zincirdir. Azot ise karbon kadar önemli elementtir. Yapı taşları onunla oluşur.
Yine çok önemli eleman fosfordur. Fosfor enerjinin kullanılmasında önemli rol oynar. Bunlar tuğlaların çamurlarıdır. Bunların özel biçimleri ise organik moleküllerdir. Bunlar da 24 adettir. İşte böylece dört ustanın emrine verilmiş enerji vardır. Onları kullanarak molekülleri dizmektedirler. Sonra da o fabrika molekülleri üretmektedir.
Kâinatın neresine bakarsak bakalım ince ölçüler ve sayılar vardır. O sayede düzen mevcuttur. Doğa kanunları da sayılardan ve ölçülerden ibarettir. / Demek ki Allah önce Hâlik olarak madde ve enerjiyi var etti, sonra da bunları belli miktarlarla birleştirerek bugünkü kâinatı oluşturdu. / Malzeme inşa eden O’dur. Yemeği pişiren de O’dur.
Allah iki şeyi belli sayıda yarattı.
Biri madde parçacıklarıdır, atomların sayısıdır.
Diğeri ise bunların hızlarıdır. Bunların hız karelerinin toplamı enerjiyi oluşturur, bu da belli sayı kadardır. Kâinatta artıp eksilmezler. Sadece hızları parçacıkları birbirine aktarırlar. Hayat olayları bu aktarmalarından ibarettir. Ölçü içinde yapılmaktadır.
“Kadirîn” kelimesi iki manâyı birlikte taşımaktadır. Biri yeter sayıda ölçülü sayıda var etme demektir. Diğeri de buna gücü yetme demektir. Burada kastedilen daha çok belli miktarlarda yapmadır. Tesviye kelimesi buna işaret etmektedir.
“Kadir” kelimesi aynı zamanda sünnetullahı da içine almaktadır. Her şey ölçülü olunca birinin ölçüleri ile diğerinin ölçüleri arasında bağlar kurulabilmektedir. Çünkü ölçülendirmek sayılar arasında ilişki kurmak anlamındadır. Kaba koyduğum patates ile kabın büyüklüğü arasında ilişki vardır. Bunlar birbirinin sebep sonucu değildir ama varlıkları birbirine bağlıdır. Bu sebepledir ki doğa kanunları zorunlu değil, Allah’ın onlara o sayıları yüklemiş olmalarından dolayı böyledirler.” (s. 10, 11; 713. Haftalık “KUR’AN VE İLİM” Seminer Çalışmamızdan aktardım; tamamına www.akevler.org sitemizin “SEMİNERLER” bölümünden ulaşabilirsiniz.)
Gayemiz; bu ve benzeri çalışmalarımızla KUR’AN, İLİM, OKUMA, ANLAMA ve anladıklarımızı UYGULAMAMIZ gerektiğini hatırlatmaktır.