İman, hicret, cihat ve yapılması gerekenler
“İslâmiyet’te bürokratik kuruluş yoktur. İslâmiyet’te iki müessese vardır. Biri nöbetleşme müessesesidir. Ordu böyle oluşur. Diğeri ise vakıflardır. Tüm kamuya ait işler vakıflar ve nöbetliler tarafından yapılır.
Şunu iyi bilmemiz gerekir ki bugünün en büyük sorunu bürokrasidir.
III. binyıl uygarlığında bürokrasinin yerini “nöbetleşme” ve “vakıflar” alacak, Allah’ın nuru böyle tamamlanacaktır.”
*
“Mü’minler iman etmiş, hicret etmiş ve cihat etmiş kimselerdir. Bu ikinci grup ise asker olmadıkları için iman etmemişlerdir, hicret etmemişlerdir ama kendilerine gelen mü’minleri barındırmışlardır, cihat etmemişlerdir ama cihat edenleri desteklemişlerdir.
Medineliler mü’min idiler çünkü asker oldular ve cihat ettiler, evlerini ve mallarını muhacirlerle bölüştüler.
Bugün de mü’minler var, müslimler var. Mü’minler malları ve canları ile cihada katılanlardır. Müslimler ise sadece malları ile destekleyenlerdir.”
*
“Evet, şimdi yüz lojmanlı işyerleri kuruyoruz. Buna müslimler katılacaklar, biner liralık pay senetlerini alacaklardır. Bunlar sadece müslimdirler. Yüz lojmanlı işyeri apartmanının inşası bitince burada çalışmak için hicret edip yerleşecek olanlar olacaktır. Onlar aynı zamanda cihat yapacaklar, işte onlar mü’min olacaktır. Yüz dairelik işyeri apartmanlarını yapma kolay iştir ama yüz mücahidi bulmak zor iştir. Nitekim bugünlerde boş bir kadromuz olduğu halde, kimse “Müçtehit Yetişme Merkezi”ne hicret etmiyor.”
*
“Şimdi bir sorunun cevabını da yine burada bulmaktayız. Kooperatif kurduk, müslimler ortak oldular, yüz lojmanlı işyeri apartmanı olan binayı yaptık. Mü’minler bir araya gelip buraya hicret ettiler ve üretimde bulunarak cihat yaptılar. Bunların ürünlerini pazarlayacak, bunlara ham madde tedarik edecek ve bakkallarına malları getirecek tüccarlara ihtiyaç vardır. Bu tüccarlar kimlerden oluşacak, bunları kimler yetkili kılacak, bunlara krediyi kimler verecek? İşte bunun cevabını Kur’an bu âyette vermektedir. Nusret eden müslimler verecektir. / Şimdi yüz lojmanlı işyeri apartmanını yapabilmemiz için iki kooperatife ihtiyaç vardır. Biri inşaatı yapacak ve buraya iş verecek kooperatif. Bu müslimlerin kooperatifidir. Biri de buraya hicret edip burada iş yapan ve şeriat/hukuk düzenini yaşayacak üretici mü’minlerin kooperatifi olacaktır. Tüccarları müslimlerin kooperatifi kredilendirecektir.”
*
“İşte bunlar yani mü’minler ve müslimler, bedenen katılanlarla mâlen katılanlar, hepsi birden dayanışma ortaklığı içine gireceklerdir. Yani bir kaza olduğu zaman yalnız çalışanlar değil, yalnız sermaye sahipleri değil, hepsi birlikte zararları paylaşacaklardır.
Bunun anlamı şudur.
Her yüz lojmanlı işyeri apartmanı bir “İŞLETME SENEDİ” çıkaracaktır. İşletmeye tüm girdiler bununla alınacak, tüm çıktılar da bununla satılacaktır. Kiralar bu senetlerle ödenecektir. Tüccar kârını bu senetlerle yapacaktır. İşçiler ücretlerini hu senetlerle alacaklardır.
Bu senetler ambara giren mamul karşılığı çıkarılacaktır. Dolayısıyla karşılıksız olmayacaktır. Ama diyelim ki bir iş kazası oldu ve bir adam öldü, bunun diyetini kim ödeyecek? İşte bunun diyeti karşılıksız olarak çıkaracağımız senetle ödenecektir. Yani senedimizin değeri o kadar düşecektir.”
*
“Evet, yüz lojmanlı işyeri apartmanlarını yapanlarla apartman içinde yerleşmiş olanlar birbirlerinin evliyasıdır, dayanışma ortağıdırlar.”
708. “KUR’AN VE İLİM” haftalık (geçen hafta) seminer çalışmamızdan aktardım.