KRAL ÇIPLAK (MI?)-3
Adil Düzen Çalışanı arkadaşlarımız, özellikle son yıllarda ve son zamanlarda çok önemli çalışmalar yapıyorlar. Bunların tamamını köşeme sığdırmam mümkün değil. Zaman zaman minik örnekler sunmaya gayret ediyorum. “Kral çıplak (mı?)” çalışmasını sunduğum Hüseyin Kayahan arkadaşımız, yaklaşık olarak kırk yıldan yani İzmir yıllarımızdan beri bizimle birlikte. İstanbul çalışmalarımıza da en az iki haftada bir olmak üzere uçağa atlayıp cumartesi seminerlerimize katılıyor. “KUR’AN’I TANIMAK” ana başlıklı çalışmasından örnekleri geçtiğimiz Kasım ayında sunmuştum. Cumartesi günkü seminerimize İzmir’den geldi ve yeni çalışmalarını müjdeledi. Onları da imkânlar nisbetinde paylaşırız, inşaallah…
***
Üstadımızın konu ile ilgili yazdıkları da önemli, özetleyerek sunuyorum…
“Makaleyi okudum. Çok hoşuma gitti. Allah razı olsun.
İki türlü yönetim vardır, kural yönetimi ve kişi yönetimi. İnsanlık 5000 yıldır kişi yönetiminden kural yönetimine geçmektedir; bugün ancak geçebilecek seviyeye ulaşmıştır.
Kişi yönetiminde girişimcinin işin delisi olması gerekir. Kural yönetiminde işin delisi girişimci değil proje yapan olmalıdır. İyi projenin delisi olmalı. Ondan sonra da girişimci o projeyi uygulayanı yetiştirmenin delisi olmalıdır.
Evet, ben bir işin delisi olmadım ama kuralların delisi oldum. Akevler’i insanları zengin etmek için kurmadık, yeni uygarlığın kurallarını bulmak ve koymak için kurduk. Hüseyin Kayahan bu husus da başarıya ulaşamadığımızı söyleyebilir mi?
Birinci Akevler uygulamasında ben dedim arkadaşlar yaptılar. Başardık. Ama ben aralarından ayrılınca veya beni dışlayınca arkadaşlar durakaldılar. Yeni girişimimiz bunun böyle olmamasını sağlamak içindir.
Diyorum ki, girişimciye imkân sağlayalım. Zarar etse de bir işletme kursun diyoruz. Ama bu imkân destek şeklinde olmamalıdır. O takdirde başarısız olur. İşletmesine yük olmasın, bunun için onu finanse edelim diyoruz. Okullarda talebeler finanse edilmiyor mu? Hüseyin Kayahan çocuklarını finanse etmiyor mu? Biz de sadece bunu yapıyoruz. Öğrenmesi için değil, müçtehit olması finanse ediyoruz.
Bunun dışında Akevler ona cirodan kiraya verecek, ücreti de cirodan sağlayacak. İşletme zarar etmeyecek. Kendi kendisini finanse edecek hâle geldiği zaman başarılı olacak. Öğrenci de mezun olmuş ve müteahhitlik belgesini almış olacaktır.
Benden başka bu işin girişimcisi yoktur. Doğrudur. İyi ki yoktur. Yoksa yine “kişi girişimi” olurdu. Proje bilgiye dayanır, delisine değil. Ben proje yapıyorum. Proje yaparsak, sonra delisine gerek kalmayacaktır. Peygamberlik sona erdiği gibi kişi girişimleri de sona erecektir.
Kazım Erten, Akevler’in uyanmakta olduğuna işaret veriyor. Kur’an’ın verdiği habere göre; Akevler uyanacak, Millî Görüş uyanacak, Ak Parti uyanacak, Gülenciler uyanacak, İlâhiyatçılar uyanacak, Türkiye uyanacak, İslâm âlemi uyanacak ve insanlık uyanacaktır. Yani Adil Düzün meşalesi, Allah’ın nuru tüm insanlığı aydınlatacaktır...
İşin delisi değil işin devamlısı olmak gerekir. Bir proje ortaya konmalı, herkes o projeye karınca kararınca katkıda bulunmalıdır. Akevler bunu yapmıştır. İlmî çalışmalarda delisi oldum, Allah da lütfetti ama diğer tüm çalışmalarda asla kendimi vermedim. Akevler, MillÎ Görüş, Akyazılı Vakfı, İstanbul Akevler de benim eserim değildir. Bunlara olan katkım hep ikinci üçüncü derecededir. Ama hep başarıya ulaşılmıştır. Şimdi de kimse delice çalışmıyor ama Akevler İstanbul Çalışanları devamlı olarak çalışıyor. Derslere kimler geliyor? Dr. Lütfi Hocaoğlu, Eczacı Tayyibet Erzen, Emine Hocaoğlu, Süleyman Karagülle ve ara sıra Leyla Koçyiğit. Bunlar ilim yapıyorlar. Sürekli yapıyorlar. Bunları destekleyenler vardır. Orada bulunanlar var. Bilhassa Reşat Nuri Erol düzeltmelerde sürekli katkıda bulunuyor. Mehmet Hikmetumut da fıkhi çalışmalara başladı. Delileri yok ama devamlıları var. Bunlar başaracak.” (Devamı var)