Davos’a Başbakan yerine Babacan gitti!
DAVOS’a Başbakan değil de Hükümet adına Başbakan Yardımcısı Babacan gitti… Ali Babacan gidince, “Bir daha Davos’a gelmem!” diyen Başbakan yani Türkiye Hükümeti gitmemiş mi oluyor?!. “Dünya ekonomisinin kalbi, Dünya Ekonomik Forumu 43. yıllık toplantısının düzenlendiği İsviçre’nin Davos kasabasında atıyor…” diye yazıyor gazeteler…
DAVOS’a 42 yıldan beri katılanlar ne konuşuyorlar veya gidenler ne dinliyorlar?
Elbette “ADİL DÜZEN, Adil Ekonomik Düzen, faizsiz ekonomi düzeni” değil de, “zalim düzen ve faizli kapitalist sömürü düzeni” konuşuyor ve/ya birileri sadece dinliyorlar...
Aslında söylenmesi gerekeni Başbakan ve Türkiye Hükümeti adına DAVOS’a katılan Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, toplantıya katılmadan önce gayet güzel söyledi: “Ben hep söylüyorum, önce hak edeceğiz, sonra harcayacağız, önce kazanacağız, sonra tüketeceğiz. Bu, sağlıklı bir iç piyasa açısından son derece önemli. Çünkü üretmeden tükettiğimiz zaman, hak etmeden kazandığımız zaman Türkiye’nin genel dengelerinde bozulmalar oluyor. Özellikle dış açık konusunda sıkıntılar kendini daha bariz şekilde gösteriyor...”
Ha şunu bileydin/iz; aradan yani hükümette 10 yıl geçirdikten sonra mı bunları öğrendiniz?!. “Hak etmek… Üretmeden tüketmek… Dış açık konusundaki sıkıntılar…” diyor Babacan, şimdilik sadece bu kadarını “itiraf” ediyor ama zamanla bu köşedeki bütün hatırlattıklarımızı itiraf edecekleri günler yakındır, Allah’ın izni ve takdiriyle...
Sayın Babacan! Bunları öğrenmek için her yıl DAVOS’a gitmenize gerek yok; Erbakan Hocamız(nız) bunları hep anlattı, biz de “ADİL EKONOMİK DÜZEN” denen bu köşede 10 yıldan beri neredeyse her gün yazdık/yazıyoruz ama “summun, bukmun, umyun” yani “kör, sağır, dilsiz” olmamak gerekiyor bunları görmek, dinlemek ve konuşmak için…
***
KAPİTALİZM YIKMADAN YENİSİNİ YAPAMIYOR
Ekonomi yazarı Cemil Ertem, bugünkü (Star, 25.01.2013) “Davos’ta ‘yıkmadan nasıl yeniden yaparız’ konuşuluyor” başlıklı yazısında, bu seneki teması ‘Dirençli Dinamizm’ olan DAVOS toplantısı ile ilgili olarak önemli hatırlatmalar yapıyor: “Dünya Ekonomik Forumu Direktörü Lee Howell, dirençli olmayı geleceği şekillendirmek için harekete geçmek olarak anlıyor. Forumun kurucusu Claus Schwap ise toplumsal kalkınma ve barışa işaret ederken küresel politikaların yenilenmesinden bahsediyor. İşte bütün bunlar Schumpeter’in kapitalizmin dinamizmini anlatırken kullandığı o ünlü formülasyonu anlatıyor: YARATICI YIKIM. KAPİTALİZM YIKMADAN YENİSİNİ YAPAMIYOR. Bundan dolayı bu yılki Davos’da küresel kapitalizmi yönetenler er ya da geç bu krizin bu krizin ÖNEMLİ BİR YIKIMA ve buna bağlı bir başlangıca yol açacağına karar vermiş gibi gözüküyorlar. Ancak bu Schumpeterci yıkımın ‘eskisi’ gibi yani birinci ve ikinci dünya savaşları gibi olmasını kimse istemiyor tabii ki. Bundan dolayıdır ki bu yıl burada, Schwap’ın dediği gibi, herkes iyimserlikten bahsediyor. Ancak dirençli dinamizmin öznesi kim olacak?..”
Evet…
Bütün mesele budur…
Erbakan Hocamızın hatırlattığı üzere; dünyaya “ADİL DÜZEN, ADİL EKONOMİK DÜZEN” gelecek ama “KANLI” mı gelecek, “KANSIZ” mı gelecek yani “üçüncü dünya savaşı” ile mi gelecek yoksa “barış, silm, İslâm” ile mi gelecek, dünyanın asıl meselesi budur.
Türkiye açısından bir diğer önemli mesele de şudur. Dünyada ve DAVOS’ta bu gelişmeler, toplantılar ve konuşmalar oluyorken; Türkiye, Türkler, Türkiye’yi yönetenler veya yönettiğini zannedenler ve Müslümanlar ne yapıyor?..
Yazar Cemil Ertem gibi biz de aynı soruyu soruyoruz:
“Dirençli dinamizmin ya da 21. yüzyılın ve III. binyılın öznesi kim olacak?”
***
TAZİYE: Muhterem Arif (Ersoy) Abi; Allah KİRAZ ANNEMİZE gani gani rahmet eylesin, bize ve cümle sevenlerine sabrı cemil lütfetsin… İnnâ lillâhi ve innâ ileyhi taciûn…