Kürt sorununu çözmek mi dediniz?!.-2
Kürt veya Arap veya Ermeni bir Türkiye vatandaşı; bir taraftan Ermenilerle yakın ilişkide olacak ve örnek olarak Ermenilerin Türkiye’ye olan ilişkilerini sağlıklı kılmaya çalışacak, diğer taraftan Türkiye’nin de sağlıklı bir devlet sahibi olması için çalışacaktır.
Ben Müslümanım, dolayısıyla dünya Müslümanlarıyla daha fazla ilgilenirim. Ben Gürcüyüm, dünya Gürcüleriyle daha çok ilgilenirim; ben Arnavutum veya Boşnakım, dünya Arnavutlarıyla veya Boşnaklarıyla daha çok ilgilenirim. Müslümanlarla Türkiye Müslümanlarının çıkarlarını paralelleştirmeye çalışırım, Arnavut ve Boşnaklarla Türklerin çıkarlarını beraberleştiririm. Bende “din” anlayışı “ırk”tan daha ağır bastığı için dünyadaki herhangi dindar bir ırkı kendi ırkımdan kendime daha yakın bulurum. Bir başka insanda “din” yerine “ırkçılık” daha önemli olur, o da kendi ırkıyla ilgilenebilir. Türkiye’nin çıkarları ile birleştirmek şartıyla bu yakınlığı duyma zararlı değil yararlıdır. Böylece hem Türkiye her bakımdan zengin bir ülke olur hem de dünya yani insanlık bundan yararlanır.
Yahudiler değişik ülkelerde dağınık olarak yaşamakta, böylece insanlığın ekonomik birliğini sağlamaktadırlar. Bu kendileri için yararlı olduğu gibi bu sayede insanlığın uygarlaşmasını da sağlamışlardır. Ne var ki sömürü sermayesi sahibi Yahudiler çıkar paralelliğini çıkar çatışmasına dönüştürdüler. Devletleri sömürmekte, bu sömürülerini sürdürmek istemektedirler. Yani vücudun organları yaşayamaz hâle gelmiştir. (Dün yazdık.)
***
Öcalan ya idam edilmeli, böylece onun fitnesinden kurtulmalıydık yahut şimdi serbest bırakılmalı ve dünya Kürtlerini organize etme görevi ona verilmelidir. Böylece ülkede yaşayan Kürtler ile dünyada yaşayan Kürtler insanlığa karşı kendilerine düşen görevleri yerine getirmelidirler. Görevlerinin neler olduğunu tarihî gelişmeler belirleyecektir…
Fitne ve fesadın başı olan sömürü sermayesine de bir hatırlatma yapalım:
Sömürü sermayesi de artık bugüne kadarki siyasetini değiştirmeli, Yahudileri organize ederek insanlığın çıkarları için hizmetlerine devam etmeli, özellikle FAİZ sömürüsünden ve SAVAŞ fitnesinden vazgeçmelidir. Aksi halde akıbetinin ne olacağını en iyi kendisi bilir.
***
Tekrar Kürt sorununa dönelim. Kürtler henüz devlet yönetecek durumda değildir. Kürtlerin de devleti olacaktır ama bu ancak 100 veya 200 sene sonranın projesi olabilir.
“Adil Düzen”de devletler yüze yakın illere ayrılır.
Bir ilin nüfusu 300 binden az, bir milyondan fazla olamaz.
İç güvenliklerini iller kendileri sağlarlar, savunma bakımından devlete tâbi olurlar.
PKK, değişik sorunları olan insanların sermaye tarafından organizesi ve finansesidir. Bu sorun ancak “bucak ile il sistemi” ve “hicret demokrasisi” ile çözülür.
Kürt sorunu Kürtlerin veya PKK’lıların sorunu değildir; Türk devletinin sömürü sermayesinin emrinde olması sorunudur; daha doğrusu “Adil Düzen”e geçmemesi sorunudur.
- Kürt halkı dindardır.
- Kürt halkı aşiret hayatı yaşamaktadır.
- Aşiret sisteminde beyler ile din adamları birlikte toplulukları yönetir.
- Medreseleri kapatır, halka zulmeder, aşiret başkanlarını tehcir ederseniz PKK doğar.
***
Biz Türkiye’nin veya Türklerin, Kürtlerin, Gürcülerin, Arnavutların, Boşnakların ve diğerlerinin sorunları ile değil, insanların yani bütün beşeriyetin sorunları ile uğraşıyoruz.
DEVLET güçlü olacak ve ülkeyi savunacak…
İLLER güçlü olacak ve iç güvenliği sağlayacaklar...
BUCAKLAR bağımsız olacak ve halk istediği gibi yaşayacak...
Yazdıklarımız “ADİL DÜZEN”in çare ve çözümleridir; bu çözümlerden yararlanmak için ise önce “zalim düzen”den vazgeçip bu çözümlere inanmak ve “Adil Düzen çözümlerini görmedik-duymadık-konuşmuyoruz” anlayışından kurtulmak gerekmektedir.
(Devamı var)