Reşat Nuri Erol
Faizli düzen/sistem; faizin tanımı ve kapsamı (6)
21.02.2019
5089 Okunma, 7 Yorum

 

Faizli düzen/sistem; faizin tanımı ve kapsamı (6)

Günlerdir bir ‘dizi yazı’ olarak yazıyoruz… İlk iki yazı doğrudan ‘FAİZ’ üzerineydi…

İkinci yazı başlığını hatırlayalım: Faizli uygulamalar ve faizsiz sistem arayışları…

Beş yazı bitti, altıncı yazıya geldik, yine ‘FAİZ’ üzerine yazacağız ama derinlemesine.

Faizin önce etimolojisi verilecek, yasal düzenlemelere işaret edilecek, tanımı yapılacak. Faizin rizikosuz bir kazanç olduğu, zamanla artan borcu ifade ettiği, misliyattan alınan kiraya karşılık geldiği ve emeksiz bir kazanç olarak karşımıza çıktığı üzerinde durulacak.

Faİz KavramıNIN TANIMI VE KAPSAMI

Faiz kelimesi Arapçadır. Araplar ‘faiz’ kelimesi yerine ‘riba’ kelimesini kullanırlar. Etimolojide riba, ‘artmak, ziyadeleşmek, fazlalaşmak’ manasına mastardır. Faiz adıyla "artık değer"in ismi olmuştur. İslam fıkhında, karşılıklı faydaya yönelik bir sözleşmede karşılıksız kalan herhangi bir fazlalık demektir. Faiz; semen kabul edilen değerlerin mübadele aracı olarak kullanılması ile birlikte ortaya çıkmıştır. Yazılı metinler arasında yer alan Tevrat’ta faize ilişkin hükümler bulunur. Yahudiler arasında yasaklanmasına rağmen Yahudi olmayanlara faiz karşılığı borç verilebileceği şeklinde hükümler yer alır. Aynı şekilde Tevrat’ta da faiz yasağına yer verilir. Ancak bu yasak Museviler arasında olup dışa karşı serbesttir. “Eğer kavminden birine ödünç verirsen ona faiz koymayacaksın. Komşundan bir şey alırsan onu güneş batmadan geri vereceksin (Tevrat, Çıkış Bab:22/25-26)”. “Para faizi olsun zahire faizi olsun veya ödünç verilen şey olsun kardeşinden faiz almayacaksın. Yabancıya faizle ödünç vereceksin (Tevrat, Tesniye, Bab:23/19)”. ‘Karz’ kelimesi ödünç verme olarak yukarıda açıklandığı üzere en kapsamlı şekilde Borçlar Kanunu, Türk Ticaret Kanunu ile Bankacılık Kanunu’nda yer alır. ‘Kredi’ konusu büyük ölçüde Bankacılık Kanunu ile düzenlenmiş gözükmektedir. Kredi alanının bankaların tekeline girdiği söylenebilir. Borca karşılık en genel faiz düzenlemeleri BK.m.88 “Faiz ödeme borcunda uygulanacak yıllık faiz oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenir. Sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık faiz oranı, birinci fıkra uyarınca belirlenen yıllık faiz oranının yüzde elli fazlasını aşamaz.” ile TTK.m.8-10 arsında yer alır. MADDE 8- (1) Ticari işlerde faiz oranı serbestçe belirlenir. (2) Üç aydan aşağı olmamak üzere, faizin anaparaya eklenerek birlikte tekrar faiz yürütülmesi şartı, yalnız cari hesaplarla her iki taraf bakımından da ticari iş niteliğinde olan ödünç sözleşmelerinde geçerlidir. Şu şartla ki, bu fıkra, sözleşenleri tacir olmayanlara uygulanmaz. (Faizli düzen/sistem böyle kanunlaştırılmış. RNE)

Faizin kapsamını belirleme ve tanımını yapma önemli bir yer tutar. Gerek tarihsel yönü, gerek İslam hukukundaki tanımlar, gerekse günümüz uygulamaları bakımından değişik çeşitleri ve tanımları da yapılır. İslamiyet diğer birçok dinde oluğu gibi faizi dinen haram veya günah kabul eder. Ancak faizin dinen haram ve günah olması başka bir şey, buna karşılık ekonomik kriterlerle değerlendirilerek yasak olması farklı bir şeydir. Bu yasaklamanın iktisadi kriterlere göre yerinde olup olmadığının tartışılması gerekir. O halde hem dinî hem de iktisadî olan ve dinî veçhesi en az iktisadî veçhesi kadar, iktisadî veçhesi en az dini veçhesi kadar önem taşıyan riba/faiz müessesesini iktisadi veçhesini ihmal ederek yalnızca dini veçhesini ele almak suretiyle değerlendirmek yeterli olmadığı gibi; dini veçhesini ihmal ederek yalnızca iktisadî veçhesini ele almak suretiyle değerlendirmek de bir çözüm olarak kabul edilemez. Faizin toplumsal dengeyi ekonomi kurallarına aykırı olarak bozup bozmadığı sorunu bu çalışmada ele alınacaktır. Şimdi faiz kavramı üzerinde yapılan tespitlerle tanımları ele almak istiyoruz…”

Biz, Dr. Süleyman Akdemir’in “Faizin Yarattığı Toplumsal Sorunlara Yönelik Alternatif Arayışlar: Para Peşin Mal Vadeli Selem Sözleşmelerine Yenilikçi Bir Yaklaşım” çalışması üzerinde kaldığımız yerden durmaya devam ediyoruz… Ekonomimiz çıkmazda ya; çare ve çözüm niyetine, ilgilileri ve herkesi uyarmaya devam ediyoruz…

(Süleyman Akdemir Hocayı ve bu konuları canlı dinlemek isteyenleri, Cumartesi sabahları İstanbul Üsküdar’daki İslam Medeniyeti Vakfı merkezimize bekleriz. 0216 343 97 31)

İnternete yüklenen son dersimiz: https://www.youtube.com/watch?v=S-nuKQYFNds

 


YorumcuYorum
Reşat Nuri Erol
21.02.2019
05:46

MİLLÎ GAZETE

Faizli düzen/sistem; faizin tanımı ve kapsamı (6)

 Günlerdir bir ‘dizi yazı’ olarak yazıyoruz… İlk iki yazı doğrudan ‘FAİZ’ üzerineydi…

İkinci yazı başlığını hatırlayalım: Faizli uygulamalar ve faizsiz sistem arayışları…

Beş yazı bitti, altıncı yazıya geldik, yine ‘FAİZ’ üzerine yazacağız ama derinlemesine.

“Faizin önce etimolojisi verilecek, yasal düzenlemelere işaret edilecek, tanımı yapılacak. Faizin rizikosuz bir kazanç olduğu, zamanla artan borcu ifade ettiği, misliyattan alınan kiraya karşılık geldiği ve emeksiz bir kazanç olarak karşımıza çıktığı üzerinde durulacak.

FAİZ KAVRAMININ TANIMI VE KAPSAMI

Faiz kelimesi Arapçadır. Araplar ‘faiz’ kelimesi yerine ‘riba’ kelimesini kullanırlar. Etimolojide riba, ‘artmak, ziyadeleşmek, fazlalaşmak’ manasına mastardır. Faiz adıyla “artık değer”in ismi olmuştur. İslam fıkhında, karşılıklı faydaya yönelik bir sözleşmede karşılıksız kalan herhangi bir fazlalık demektir. Faiz; semen kabul edilen değerlerin mübadele aracı olarak kullanılması ile birlikte ortaya çıkmıştır. Yazılı metinler arasında yer alan Tevrat’ta faize ilişkin hükümler bulunur. Yahudiler arasında yasaklanmasına rağmen Yahudi olmayanlara faiz karşılığı borç verilebileceği şeklinde hükümler yer alır. Aynı şekilde Tevrat’ta da faiz yasağına yer verilir. Ancak bu yasak Museviler arasında olup dışa karşı serbesttir. “Eğer kavminden birine ödünç verirsen ona faiz koymayacaksın. Komşundan bir şey alırsan onu güneş batmadan geri vereceksin” (Tevrat, Çıkış Bab: 22/25-26). “Para faizi olsun zahire faizi olsun veya ödünç verilen şey olsun kardeşinden faiz almayacaksın. Yabancıya faizle ödünç vereceksin” (Tevrat, Tesniye, Bab: 23/19). ‘Karz’ kelimesi ödünç verme olarak yukarıda açıklandığı üzere en kapsamlı şekilde Borçlar Kanunu, Türk Ticaret Kanunu ile Bankacılık Kanunu’nda yer alır. ‘Kredi’ konusu büyük ölçüde Bankacılık Kanunu ile düzenlenmiş gözükmektedir. Kredi alanının bankaların tekeline girdiği söylenebilir. Borca karşılık en genel faiz düzenlemeleri BK. m.88: “Faiz ödeme borcunda uygulanacak yıllık faiz oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenir. Sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık faiz oranı, birinci fıkra uyarınca belirlenen yıllık faiz oranının yüzde elli fazlasını aşamaz.” ile TTK. m.8-10 arsında yer alır. MADDE 8-(1) Ticari işlerde faiz oranı serbestçe belirlenir. (2) Üç aydan aşağı olmamak üzere, faizin anaparaya eklenerek birlikte tekrar faiz yürütülmesi şartı, yalnız cari hesaplarla her iki taraf bakımından da ticari iş niteliğinde olan ödünç sözleşmelerinde geçerlidir. Şu şartla ki, bu fıkra, sözleşenleri tacir olmayanlara uygulanmaz. (Faizli düzen/sistem böyle kanunlaştırılmış. RNE).

Faizin kapsamını belirleme ve tanımını yapma önemli bir yer tutar. Gerek tarihsel yönü, gerek İslam hukukundaki tanımlar, gerekse günümüz uygulamaları bakımından değişik çeşitleri ve tanımları da yapılır. İslamiyet diğer birçok dinde oluğu gibi faizi dinen haram veya günah kabul eder. Ancak faizin dinen haram ve günah olması başka bir şey, buna karşılık ekonomik kriterlerle değerlendirilerek yasak olması farklı bir şeydir. Bu yasaklamanın iktisadi kriterlere göre yerinde olup olmadığının tartışılması gerekir. O halde hem dinî hem de iktisadî olan ve dinî veçhesi en az iktisadî veçhesi kadar, iktisadî veçhesi en az dini veçhesi kadar önem taşıyan riba/faiz müessesesini iktisadi veçhesini ihmal ederek yalnızca dini veçhesini ele almak suretiyle değerlendirmek yeterli olmadığı gibi; dini veçhesini ihmal ederek yalnızca iktisadî veçhesini ele almak suretiyle değerlendirmek de bir çözüm olarak kabul edilemez. Faizin toplumsal dengeyi ekonomi kurallarına aykırı olarak bozup bozmadığı sorunu bu çalışmada ele alınacaktır. Şimdi faiz kavramı üzerinde yapılan tespitlerle tanımları ele almak istiyoruz…”

Biz, Dr. Süleyman Akdemir’in “Faizin Yarattığı Toplumsal Sorunlara Yönelik Alternatif Arayışlar: Para Peşin Mal Vadeli Selem Sözleşmelerine Yenilikçi Bir Yaklaşım” çalışması üzerinde kaldığımız yerden durmaya devam ediyoruz… Ekonomimiz çıkmazda ya; çare ve çözüm niyetine, ilgilileri ve herkesi uyarmaya devam ediyoruz…

(Süleyman Akdemir Hocayı ve bu konuları canlı dinlemek isteyenleri, Cumartesi sabahları İstanbul Üsküdar’daki İslam Medeniyeti Vakfı merkezimize bekleriz. 0216 343 97 31)

İnternete yüklenen son dersimiz: https://www.youtube.com/watch?v=S-nuKQYFNds

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

YazarReşat Nuri Erol- Mesaj Gönder

21 Şubat 2019
Reşat Nuri Erol
21.02.2019
05:47


1967...1968...1969...AKEVLER 53 YILDIR ÇALIŞIYOR...2017...2018...2019

BİZLER ÇALIŞIYOR VE YENİ İSLÂM MEDENİYETİ’Nİ KURUYORUZ...

SİZLERİ DE ÇALIŞMALARIMIZA DÂVET EDİYORUZ; BUYURUN, BİRLİKTE ÇALIŞALIM...

ADİL DÜZEN 1001

“ADİL DÜZEN” III. BİNYIL MEDENİYETİ PROJESİDİR

“VE BİZE DÜŞEN SADECE MÜBÎN/AÇIK TEBLİĞDİR.” (KUR’AN; Yâsin Sûresi, 36/17)

Haftalık Seminer Dergisi; 1001. Hafta - 16 ŞUBAT 2019 - Fiyatı: www.akevler.orga tıklamak!

BU DERGİYİ HER HAFTA OKUTABİLİR.. ÇOĞALTABİLİR.. DAĞITABİLİRSİNİZ...

“ADİL DÜZEN” UYGULAMALARI YAPMAK İÇİN BİZLERE DANIŞABİLİRSİNİZ...

 

*KUR’AN VE İLİM SEMİNERLERİ; 1001. SEMİNER

“HİÇ BİLENLER İLE BİLMEYENLER BİR OLUR MU?”      (KUR’AN; Zümer Sûresi, 39/9)

İ L İ M  TALEP ETMEK HER MÜSLÜMANIN ÜZERİNE FARZDIR.”      (Hadis)

Adres: AKEVLER İSTANBUL KOOPERATİFLERİ MERKEZİ,  Zafer Mah. Coşarsu Sk. No: 29 YENİBOSNA / İSTANBUL    Tel: (0212) 452 76 51

Tefsir Seminer Notları Yenibosna’da Cumartesi akşamları okunup tartışılmaktadır.

GAYEMİZ: Bu “SEMİNER NOTLARI”nın İstanbul, Türkiye ve bütün dünyada “OKUNMASIANLAŞILMASI VE UYGULANMASI”DIR. - ADİL DÜZEN ÇALIŞANLARI

 

***

 

*“ADİL DÜZEN” DERSLERİ/YORUMLARI

Edibali’nin Osman Gazi’ye nasihati ve …

***

Edibali’nin Osman Gazi’ye vasiyeti ve …

Süleyman KARAGÜLLE

 

***

 

*SEBÎLU’R-REŞÂD” / MAKALELER

Suriye Devleti için “Geçiş Anayasası” önerisi - 1

Suriye Devleti için “Geçiş Anayasası” önerisi - 2

Kur’an ve ilim 1001. hafta çalışmasına ulaştık…

Tedavi Millî Görüş ve Adil Ekonomik Düzen’de

Tek çözüm Adil Düzen ve Ekonomik Düzen’dir

Selem Sözleşmeli Sistem ve Kooperatif Modeli…

Reşat Nuri EROL

 

***

 

HAC SÛRESİ - 3. Hafta

أَعُوذُ بِاللَّهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ

يَاأَيُّهَا النَّاسُ اتَّقُوا رَبَّكُمْ إِنَّ زَلْزَلَةَ السَّاعَةِ شَيْءٌ عَظِيمٌ (1) يَوْمَ تَرَوْنَهَا تَذْهَلُ كُلُّ مُرْضِعَةٍ عَمَّا أَرْضَعَتْ وَتَضَعُ كُلُّ ذَاتِ حَمْلٍ حَمْلَهَا وَتَرَى النَّاسَ سُكَارَى وَمَا هُمْ بِسُكَارَى وَلَكِنَّ عَذَابَ اللَّهِ شَدِيدٌ (2) وَمِنَ النَّاسِ مَنْ يُجَادِلُ فِي اللَّهِ بِغَيْرِ عِلْمٍ وَيَتَّبِعُ كُلَّ شَيْطَانٍ مَرِيدٍ (3) كُتِبَ عَلَيْهِ أَنَّهُ مَنْ تَوَلَّاهُ فَأَنَّهُ يُضِلُّهُ وَيَهْدِيهِ إِلَى عَذَابِ السَّعِيرِ (4) يَاأَيُّهَا النَّاسُ إِنْ كُنْتُمْ فِي رَيْبٍ مِنَ الْبَعْثِ فَإِنَّا خَلَقْنَاكُمْ مِنْ تُرَابٍ ثُمَّ مِنْ نُطْفَةٍ ثُمَّ مِنْ عَلَقَةٍ ثُمَّ مِنْ مُضْغَةٍ مُخَلَّقَةٍ وَغَيْرِ مُخَلَّقَةٍ لِنُبَيِّنَ لَكُمْ وَنُقِرُّ فِي الْأَرْحَامِ مَا نَشَاءُ إِلَى أَجَلٍ مُسَمًّى ثُمَّ نُخْرِجُكُمْ طِفْلًا ثُمَّ لِتَبْلُغُوا أَشُدَّكُمْ وَمِنْكُمْ مَنْ يُتَوَفَّى وَمِنْكُمْ مَنْ يُرَدُّ إِلَى أَرْذَلِ الْعُمُرِ لِكَيْلَا يَعْلَمَ مِنْ بَعْدِ عِلْمٍ شَيْئًا وَتَرَى الْأَرْضَ هَامِدَةً فَإِذَا أَنْزَلْنَا عَلَيْهَا الْمَاءَ اهْتَزَّتْ وَرَبَتْ وَأَنْبَتَتْ مِنْ كُلِّ زَوْجٍ بَهِيجٍ (5) ذَلِكَ بِأَنَّ اللَّهَ هُوَ الْحَقُّ وَأَنَّهُ يُحْيِي الْمَوْتَى وَأَنَّهُ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ (6) وَأَنَّ السَّاعَةَ آتِيَةٌ لَا رَيْبَ فِيهَا وَأَنَّ اللَّهَ يَبْعَثُ مَنْ فِي الْقُبُورِ (7) وَمِنَ النَّاسِ مَنْ يُجَادِلُ فِي اللَّهِ بِغَيْرِ عِلْمٍ وَلَا هُدًى وَلَا كِتَابٍ مُنِيرٍ (8)

 

***

 

ثَانِيَ عِطْفِهِ لِيُضِلَّ عَنْ سَبِيلِ اللَّهِ لَهُ فِي الدُّنْيَا خِزْيٌ وَنُذِيقُهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ عَذَابَ الْحَرِيقِ (9) ذَلِكَ بِمَا قَدَّمَتْ يَدَاكَ وَأَنَّ اللَّهَ لَيْسَ بِظَلَّامٍ لِلْعَبِيدِ (10) وَمِنَ النَّاسِ مَنْ يَعْبُدُ اللَّهَ عَلَى حَرْفٍ فَإِنْ أَصَابَهُ خَيْرٌ اطْمَأَنَّ بِهِ وَإِنْ أَصَابَتْهُ فِتْنَةٌ انْقَلَبَ عَلَى وَجْهِهِ خَسِرَ الدُّنْيَا وَالْآخِرَةَ ذَلِكَ هُوَ الْخُسْرَانُ الْمُبِينُ (11) يَدْعُو مِنْ دُونِ اللَّهِ مَا لَا يَضُرُّهُ وَمَا لَا يَنْفَعُهُ ذَلِكَ هُوَ الضَّلَالُ الْبَعِيدُ (12) يَدْعُو لَمَنْ ضَرُّهُ أَقْرَبُ مِنْ نَفْعِهِ لَبِئْسَ الْمَوْلَى وَلَبِئْسَ الْعَشِيرُ (13)

 

***

 

ثَانِيَ عِطْفِهِ

ÇAvNiYa GiOFiHIy (FAvGıLa FiGLiHIy)

“İ’tfinin sanisi”

Sure “Ey nâs” diye hitap etmiştir, tüm insanları muhatap almıştır.

Kur’an’dan önce her kavme ve devre ayrı ayrı peygamberler gönderilmiştir.

İnsanlığın tek millet olması için teknolojinin ve ilmin gelişmiş olması gerekir. Her ikisi de M.Ö 3000 yıllarında Mezopotamya’da Nuh Peygamber ile başlamış ve MS 600 yıllarında Kur’an’ın inmesiyle ilmin ve teknolojinin zirveye çıkmasını sağlayan usul geliştirilmiştir. Fıkıh usulü ile müsbet düşünmeyi öğrenen insanlar bugün üçüncü binyılın başında Kur’an’ı uygulayacak seviyeye ulaştılar.

Bu sure, nebilerden sonra tüm nâsa hitap eden peygambersiz oluşacak yeni uygarlığa hitap etmektedir. “Ey nâs” diye başlamış ve “Rabbinizden ittika edin” denmiştir. Sonra nâsın iki grup olduğunu, bunlardan birinin şeytana tabi olan nâs olduğunu bildirmiştir.

Bizim bir yorumlama metodumuz vardır. اللَّه kelimesi izhar edilirse, bir durumda âlemlerin rabbini, diğer durumda ise onun yeryüzündeki halifesi olan topluluğu ifade eder. Allah’a ilimsiz olarak ibadet edenlerin biri topluluğa, diğeri âlemlerin rabbine itaat edenlerdir. Metinde kırmızı ile gösterdiğim âlemlerin rabbi ve siyah bıraktığım ise onun halifesi olan topluluğu ifade eder. Şeytana uyanlar var. Bir de âlemlerin rabbi olan Allah’tan başkasına ibadet edenler var. Bundan önceki ayette anlatılanlar bunlardır. Yani kişileri tanrı yapanlardır. Allah’a değil de insanlara tapanlardır.

Bunların bu hususta bir bilgileri yoktur. Diktatörlerin, kutbu’l-aktab olanların Allah’a şerik olduğuna dair bir bilgileri yoktur. Onlara yol gösteren elçiler de yok, açık kitaplar da yok.

Bugünkü insanlık tam bu durumdadır. Müsbet ilimde en büyük seviyeye ulaştıkları halde, ilmin bütün kesinliği ile ortaya koyduğu Tanrı’nın varlığını inkâr ediyorlar. Kendi sömürülerine ilim adamlarını karıştırmamak için toplum mühendisliği diye istihza ediyorlar.

Evet, müçtehit demek toplum mühendisi demektir. Siz toplum mühendisi olmaya çalışıyorsunuz. Yasalar yapıyorlar ama uygulamıyorlar. Yasaları halkı ezmek için araç olarak kullanıyorlar. Türkiye’de 4 milyon yabancı yasa dışı yaşıyor. AK Parti yasa değiştireceğine kaçak işçilere yaşama izni veriyor. Laikliğe aykırı odak maddesi hala yürürlükte, o da başkanlık sistemi ile uğraşıyor.

Uyguladıkları kuralları yok. KDV yazılı ama kimse ödemiyor. Kimse gerçek beyanname vermiyor. Bunlar dinsiz yani Kur’an’sız kimseler değiller, beş vakit namaz kılan ve Kur’an ehli olduklarını söyleyenlerdir. Allah yerine kişilere tapanlardır.

Bu yalnız Türkiye’de değil tüm dünyada böyledir. Her yerde, yazılanlar başka yapılanlar başkadır. Kimse Allah’ı inkâr etmiyor ama kimse Allah’a ibadet de etmiyor.

Bu girişten sonra bu ayeti açıklayan ayeti yorumlamaya geçebiliriz.

...
Reşat Nuri Erol
21.02.2019
06:21


Videolar

41:01
Kur'an'ı Anlama Usulü Dersleri -3- Dr.Süleyman Akdemir
İslam Medeniyeti Vakfı
YouTube - 1 gün önce
48:53
Kur'an'ı Anlama Usulü Dersleri -1- (10.11.2018) Dr.Süleyman Akdemir
İslam Medeniyeti Vakfı
YouTube - 31 Oca 2019
1:05:08
Kur'an'ı Anlama Usulü Dersleri -2- Dr.Süleyman Akdemir
İslam Medeniyeti Vakfı
YouTube - 7 Şub 2019

Web sonuçları

İslam iktisat sistemi, tekaruz, karz-ı hasen ve… - Milli Gazete


https://www.milligazete.com.tr/makale/.../islam-iktisat-sistemi-tekaruz-karz-i-hasen-ve
2 gün önce - DrSüleyman Akdemir'in “Faizin Yarattığı Toplumsal Sorunlara Yönelik ... sabahları Üsküdar'daki İslam Medeniyeti Vakfı merkezimize bekleriz.

Kur'an ve ilim 1001. hafta çalışmasına ulaştık… - Milli Gazete


https://www.milligazete.com.tr/makale/.../kuran-ve-ilim-1001-hafta-calismasina-ulasti...
12 Şub 2019 - İslam Medeniyeti Vakfı bünyesinde sürdürmekte olduğumuz “Kur'an Medresesi” derslerimizde, DrSüleyman Akdemir çalışma arkadaşımız, ...

Hükümet çözümü “faizsiz bir ekonomi”de aramalı - Milli Gazete


https://www.milligazete.com.tr/.../hukumet-cozumu-faizsiz-bir-ekonomide-aramali
14 Oca 2019 - ... ve haftalarda yani birkaç haftadan beri, İslam Medeniyeti Vakfı merkezimizde, ... On haftadan beri, Adil Düzen Çalışanı DrSüleyman Akdemir ...

2018 ile ilgili bir tekmil ve 2019 çalışmalarımız - Milli Gazete


https://www.milligazete.com.tr/.../2018-ile-ilgili-bir-tekmil-ve-2019-calismalarimiz
6 Oca 2019 - 43 haftadan beri Üsküdar'daki İslam Medeniyeti Vakfı'nda ... Ayrıca DrSüleyman Akdemir Hocamız da vakfımızda haftalık derslerini vermeye ...

Tek çözüm 'Adil Düzen ve Ekonomik Düzen'dir - Milli Gazete


https://www.milligazete.com.tr/.../resat.../tek-cozum-adil-duzen-ve-ekonomik-duzendi...
7 gün önce - İslam Medeniyeti Vakfı bünyesinde yapmakta olduğumuz “Kur'an Medresesi Dersleri”ni ve özellikle de DrSüleyman Akdemir Hocamızın ...

Web sonuçları

[PDF]
Reşat Nuri Erol
21.02.2019
06:24


KEMAL ÖZTÜRK'ÜN (YENİ ŞAFAK) BUGÜNKÜ YAZISINDAN BİR BÖLÜM:


...

Milli Gazete yazarlarından değerli Reşat Nuri Erol, ne zaman sistem, fikir, alternatif olma üzerine yazı yazsam ya köşesinden ya da mailden bana yazar ve “tek gerçek alternatif Adil Düzen” der. Doğrusu kavram olarak “Adil Düzen” fikrini önemserim ve alternatif haline getirilebileceğini söylerim (1 Mart 2018 tarihli yazım).

Lakin gelin görün ki, kimse Adil Düzen fikrini ve ütopyasını yer yüzünde uygulanabilir bir hale dönüştürmedi, içini doldurmadı.

...

https://www.yenisafak.com/yazarlar/kemalozturk/buradan-saadet-cikmaz-2049378

Reşat Nuri Erol
21.02.2019
06:56


BUGÜNKÜ BİR YAZIDAN BİR BÖLÜM:

Eminim!..

Haber merkezimizden dışarı çıkıp sokak röportajları yapsak, hâlâ vatandaşın büyük çoğunluğu geçmediği paralı köprülere, kullanmadığı paralı otoyola her gün cebinden para ödediğini bilmiyordur. Aynen tanzim satışlardan ucuz sebze aldığını sandığı gibi...

Otoyollar, köprüler, domates, biber patlıcan... İdare sistemimizde birbirine çok bağlı kalemler!.. Hazine garantili paralı yollardan geçmediğiniz halde yandaş iş adamlarına her gün para öderseniz. Ha!.. Unutmuşum, bir de hasta garantili şehir hastaneleri var... Hastalansanız da hastalanmazsanız da hazine vasıtasıyla parayı tıkır tıkır öderseniz. Her gün iğne yaparlar size!.. "Varlık kuyrukları"na(!) girerseniz, size, domates, biber, patlıcanı toptancı halindeki fiyatlardan bile ucuz aldığınızı sandırırlar. 2 kilo domatesi, bir kilo hıyarı, 3 saat kuyrukta bekledikten sonra neredeyse beleşe aldığınızı düşünür, akşam havuz kanallarından haberleri ardından da sörvayvırı izleyip mutluluk içinde yatağa girersiniz.

Giriş peşrevini kısa kesip bir hatırlatmada bulunacağım;

Tarım Kredi Genel Müdürü Fahrettin Poyraz, AA Ekonomi Masası'na yaptığı açıklamada tanzim satışta 2.5 aylık planlama yapıldığını söylemişti.

Erdoğan, geçenlerde çıktığı bir televizyon programında, "Bizim bu alanlarda bulunmak gibi bir derdimiz yok. Baktık ki her şey yerli yerine oturdu, biz hemen çekiliriz" demişti.

Gerek muhalefet gerekse uzmanlar, tanzim satışların 31 Mart'tan sonra devam etmesinin imkânsız olduğunu söylüyor.

Peki, nasıl oluyor da toptancı halindeki fiyatlardan bile sebze ucuza satılıyor?.. Değirmenin suyu nereden geliyor. Saray'da bu işlere yakından bakan bir kaynaktan öğrendim. Sıkı durun!.. Mutfaktaki yangının 31 Mart'ı tehdit ettiğini gören iktidar, tanzim satışları için özel bir fon kurmuş. Kaynağımın aktardığına göre, proje tasarlanırken 800 milyon lira kaynak ayrılmış. Vee!.. Bu kaynağın 700 milyon lirası da şu gün itibarı ile bitmiş. Yani, geriye ucuz domates, biber, patlıcan için 100 milyon lira kalmış. Kalan para, 31 Mart'a kadar yeter mi?.. Yetmezse, hazineden yeni aktarmalar olur mu? Bilemem!.. Kaynağım da bu sorularıma net cevaplar veremedi.

Şimdi, 3 saat kuyrukta bekledikten sonra, aldığınız, 2 kilo domates, biber, patlıcana esasında ne kadar para ödediğinizi hesaplama işi de size kalıyor!..

Kaynak Yeniçağ: Tanzim satış için 100 milyon lira kaldı... - Ahmet TAKAN

Reşat Nuri Erol
21.02.2019
09:44


Tanzim satışlar ve ekonomik anlayışımız
Gazeteci-yazar ve akademisyen Atilla Yayla, gazeteyeniyuzyil.com´da yayımlanan “Tanzim satışlar ve ekonomik anlayışımız” başlıklı yazısında, belediyelerin ve hükümetin, alım gücü düşük olan halka yönelik ucuz sebze ve meyve satışı vb. üzerinden tanzim satışlarla ilgili yaklaşımları, genelde ‘yerinde ve doğru´ tespitler eşliğinde, ama bir açıdan da içerisinde bulunduğu liberal anlayış çerçevesinde değerlendirmekte, olup bu sayede var olan sorunların çözümünü talep etmekle birlikte, ekonomik devletçiliğinde iyi sonuç vermeyeceğini maddeler halinde ele almaktadır.
Tarih: 20.2.2019 18:15:15

 

Tanzim satışlarla ilgili tartışmalar, yeterince derin olmamasına rağmen, çok öğretici. Bu tartışmalar ülkemizdeki siyaset ve ekonomi kültürünün baskın unsurlarının ortaya çıkmasını sağladı. Siyasete ve ekonomiye yaygın bakış tarzımıza adeta ışık tuttu. Bu yüzden, bir tür turnusol kâğıdı fonksiyonunu üstlendi. Bu tartışmalara değerlendirmek ve kendi görüşlerimi -kolaylık sağlamak, karışıklığı önlemek ve hiç bir noktayı gözden kaçırmamak için- madde madde sıralamak istiyorum.

1. Tanzim satış uygulamaları yeni değil. 1970´lerde Ecevit hükümeti zamanında da yapılmıştı. Şimdiki ile o zamanki tıpkısının aynısı değil, aralarında bazı farklar var, ama benzerlikler de var ve bu yüzden ortak bir başlık altında toplanmaları yanlış olmaz. Ayrıca merkezî hükümet tanzim satış uygulamasına karar vermeden önce CHP´li başkanların bulunduğu belediyelerde de tanzim satış uygulamaları vardı. Meselâ bir televizyon tartışmasında CHP´li Fikri Sağlar CHP´nin elindeki İstanbul Kadıköy Belediyesi´nin uzun zamandır tanzim satış uygulaması yaptığını söyledi. Son olarak Eskişehir´de CHP´li belediye başkanı ”vatandaşa ucuz ve kaliteli süt içirmek” için, Belediyesi tarafından Halk Süt adı altında sütte tanzim satış yapılacağını açıklamıştı.

2. Öyle görünüyor ki tanzim satışı doğru ve yararlı bulmak ve zaman zaman uygulamak şu veya bu siyasî çizgiye mahsus değil. Bu yüzden, CHP kanadının tanzim satış uygulamasını eleştirmesi anlamsız ve tutarsız. Zaten onlar da tanzim satışı özünden eleştirmekten çok iktidarı “ülkeyi buna muhtaç hâle getirdiği” gerekçesiyle eleştiriyorlar. Ama meselâ Eskişehir´deki uygulama hakkında bir şikâyetleri yok. Diğer taraftan, sosyalistlerin tanzim satış uygulamasını eleştiriyor olması tam bir komedi.

3. Tanzim satışlarla ilgili yorumlar genel olarak ülkede neredeyse herkesin ve her siyasî çizginin kamu otoritelerinin ve kurumlarının günlük ihtiyaçların karşılanmasına yönelik ticarette fiilî rol üstlenmesini normal, gerekli, faydalı, işe yarar gördüğünü gösteriyor. Hemen hemen hiç bir kesimden tanzim satış uygulamalarının şu veya bu şekilde yanlış olduğuna dair bir itiraz gelmedi.  Bir başka deyişle, hiç bir kesim ve çizgi tanzim satışlarının piyasa ekonomisinin ruhuna ve pratiğine aykırı olduğunu, ekonomik hayatın akışına zarar vereceğini söylemedi, tanzim satışlara karşı çıkmadı. Bu konuda en isabetli yazı Ege Cansen tarafından Sözcü gazetesinde Halk Süt projesi hakkında yazıldı ( https://www.sozcu.com.tr/2019/yazarlar/ege-cansen/olmadi-hocam-3157606/ ).

4. Tanzim satış uygulamalarının, kim tarafından yapılırsa yapılsın, iyi niyete dayandığını inkâr edemeyiz. Gerek merkezî hükümetin başlattığı gerekse Eskişehir´deki gibi muhalefet partileri tarafından bir şekilde başlatılmış ve yürütülmekte olan tanzim satış uygulamaları tüketiciye faydalı olması için yapılıyor. Bu yüzden, bana göre, tanzim satışlarla ilgili tartışma uygulamacıların niyetlerini sorgulama amacı taşıyamaz, taşımamalıdır. Ne var ki bu da sosyal teoride, özellikle liberallerin devamlı vurguladığı, ‘niyetlenmemiş sonuçlar´ yaklaşımını geçersiz kılmaz. Yani sosyal dünyadaki aktörlerin belli amaçlara yönelik davranış ve düzenlemelerin hiç hesaplanmamış, çoğu zaman istenmeyecek ve ortaya çıkacak müspet sonuçları bile tamamen veya önemli ölçüde silecek sonuçlar vermeyeceğini kimse teminat altına alamaz. Sosyal dünyada davranışların niyetlenmemiş ve öngörülemeyen sonuçları olabilir. Tanzim satış uygulamaları da buna dâhildir.

5. Bu tartışmanın sakin bir şekilde, küfretmeden, kimseyi günah keçisi hâline getirmeden, yeni küskünlük ve kırgınlıklara yol açmadan yapılması gerekir. Kimin daha doğru noktada durduğunu karşıt fikri savunanlara yönelik saldırı, aşağılama, etiketleme ve karalamalar belirlemez. Muarızlarımızın yanlış yaptığını, hatalı düşündüğünü söylemek de öyle olmasını garanti etmez. Tartışmanın usulüne uygun olarak yapılması elzem. Konunun sınırları içinde kalmaya, ad hominem argumentum yoluna başvurmamaya (kişilerin kişilikleriyle uğraşmamaya), tezleri afakî düzlemde bırakmayıp mantıklı çıkarsamalarla ve ampirik delillerle desteklemeye çalışarak diyalogun sürdürülmesi icap eder.

6. Tanzim satışlar bizi sosyalist bir ülkeye çevirmez. Sosyalizm sadece barbarlık değil aynı zamanda açlık ve sefalet demektir. Bir ülkenin sosyalist olması için en başta üretim araçlar üzerinde özel mülkiyetin kaldırılması gerekir. Bu olmadığı sürece hiçbir ülke tam sosyalist bir ekonomiye sahip olamaz. İlle de bir adlandırma yapılması gerekirse, Nagehan Alçı´nın yine bir televizyon programında işaret ettiği üzere, buna ‘devletçi kapitalizm´ veya ‘politik kapitalizm´ (http://www.liberal.org.tr/sayfa/liberal-dusunce-dergisi-sayi-84,668.php ) yolunda bir uygulama diyebiliriz. Bu yüzden, tanzim satışa karşı çıkmakta ‘sosyalizme geçtik´ türünden abartıya gitmemek lâzım gelir. Hemen hemen tüm politikacılar tazim satış uygulamasının ardında yatan mantığı bilinçli bilinçsiz benimsemeye eğilimlidir. Bu açıdan, solda veya sağda yer almaları aralarında önemli bir fark yaratmaz. Ancak, tanzim satışlar toplumun ekonomik hayatında kamunun işgal ettiği yerin genişlediği gerçeğini de değiştirmez. Bu yüzden, tanzim satış uygulaması hakkındaki tartışmalar kamunun ekonomik hayattaki yeriyle ilgili tartışmalara dönüşür. Bir başka deyişle kamu ekonomik hayat neleri yapmalı neleri yapmamalı tartışmasına.

7. Olağan şartlar altında, her malın fiyatı gibi, sebzelerin fiyatı da arz talep dengesi tarafından belirlenir. Bunların biri sabitken diğerindeki değişme fiyatı indirir veya yükseltir. Bu adeta bir tabiat kanunu gibidir, hiç bir insan, hiç bir beşeri otorite, bunu, bir sonucu (maliyeti) olmadan ve kalıcı olarak değiştiremez. Arz artarken talep sabit kalırsa veya düşerse fiyat iner; arz azalırken talep sabit kalır veya artarsa fiyat yukarı tırmanır.

8. Sebze fiyatlarında yükselme arzda azalma veya talepte artmanın sonucu olmak zorundadır. Bu konuda kesin bir sonuca varmak için güvenilir rakamlara sahip olmamız lazım. Bu Türkiye´de ne kadar mümkün bilmiyorum. Ancak, elde edilecek sağlam rakamların sebze fiyatlarının arz talep kanunu tarafından belirlendiğini doğrulayacağından şüphe etmek için bir sebep yok.

9. Arzın artmasını üretimin artması, üretimin artmasını ise üretimde kullanılan alanın genişlemesi, alan birim alan başına üretim miktarının yükselmesi, gelişen teknoloji, iyi tohum, emek vasfının yükselmesi gibi faktörler sağlar.  Bütün bu unsurlardaki tersine etkiler ise arzın azalmasına yol açar. İhracatın artması da iç piyasaya sunulan sebze miktarının azalmasına neden olabilir. Meselâ sebze ihracatı ikiye katlanırken iç talep aynı seviyede ise fiyatlar kaçınılmaz olarak yükselir. Arzın azalmasına son yıllarda iklim değişikliğinden ötürü daha sık karşılaşmakta olduğumuz söylenen kuraklık, sel baskını gibi faktörler de etkili olabilir.

10. Her üretici-satıcı malını satabileceği en yüksek fiyattan, her alıcı alabileceği en düşük fiyattan almak ister. Bu ahlâkla değil, insanın ve dünyanın tabiatıyla ilgili bir meseledir. Bireysel çıkar arayışına dayanan bu tutum toplum için çok yararlıdır, başka türlü doğru kaynak tahsisi yapılamaz ve etkin kaynak kullanımı gerçekleştirilemez. Bunları yapamayan hiç bir toplum ekonomik refah merdiveninde yukarı doğru tırmanamaz.

11. İnsanlar genellikle bir alanda satıcı birçok alanda alıcıdır. Bu yüzden, ekonomide düşük fiyatla alma baskısı her zaman yüksek fiyatla satma baskısından daha geniştir. Hiç kimse malını yüksek fiyattan satmak istemesinden dolayı ayıplanamaz, kınanamaz. Bu hayatın doğasıdır, kıtlık vakasının doğal sosyal sonucudur. Bağlı olunan din, ahlâk, ideoloji ve vicdan veya vicdansızlık denen şeyler bunu değiştiremez. Müteahhit evini en yüksek meblağa satmaya, müşteri en düşük meblağdan almaya çalışır. Ev sahibi evini en yüksek fiyattan kiraya vermeye, kiracı aynı evi en düşük fiyattan kiralamaya gayret eder. İşçi en yüksek maaşı almaya, işveren en düşük maaşı vermeye çalışır. Kimse tersine hareket etmez. Böyle bir dünyada insanları başkaları tarafından istismar edilmekten -hatta başkalarının bir tür kölesi olmak durumuna düşmekten- kurtaran şey başkalarının iyi niyeti, ahlâkı, erdemi filan değil ekonomik hayattaki çoğulluktur; yani toplumda tek işveren, tek satıcı, tek market, tek marka ve ekonomik işlemin yapılabileceği tek zaman olmamasıdır.

12. Bazı ürünlerin geniş bir alanda tek fiyatı olurken–olabilirken (otomobil gibi) başka bazı ürünlerin fiyatı coğrafyadan coğrafyaya (sebze gibi) değişebilir. Çünkü maliyet kalemler mutlak ve nispî olarak değişiktir. Meselâ nakliye açısından bakalım. Çapı küçük ve malî değeri az ürüne eklenen nakliye masrafı büyük ve pahalı üründe olduğundan çok daha yüksek oranlara çıkabilir. Örneğin, fiyatı 200 bin lira olan bir otomobile bin lira nakliye ücreti eklenmesi (200´de bir) ile fiyatı 5 lira olan bir ürüne 25 kuruş nakliye ücreti binmesi (20´de bir) arasında önemli fark vardır. Bu ilkinin fiyatında ciddî bir tesir meydana getirmezken ikincisinde ciddî bir yük bindirir. Maliyet kalemlerini ve onların mutlak ve nispî etkilerini en iyi işleri bilfiil yapanlar bilir ve takdir eder.

13. Sebze fiyatlarında son zamanlarda hatırı sayılır ve dar gelirli insanları hakikaten çok zorlayan yükselişler olduğu bir gerçek. Ancak, bu yükselmenin tek, teşhis edilebilir ve de kumpas kurmak isteyen bir aktörün eseri olduğu iddiası çok su götürür. Bu olmaz demiyorum, hayat kolayca olmaz dememeyi bana acı tecrübelerle öğretti; ancak, böyle bir iddia varsa, bunun somutlaştırılarak, isimlendirilerek ve detaylandırılarak delilleriyle ispatlanması gerekir. Afakî ve hiç kimsenin üzerine alınmadığı veya hiçbir aktörün tam olarak doğrudan suçlanmadığı kötü niyetli tezgâhlardan bahsetmek çok anlamlı gözükmüyor. Tekel demek yüksek kâr imkânı demektir. Bir alanda tekel doğar ve yüksek kâr elde etme imkânı çıkarsa ilgili ekonomik faktörler bu pastadan pay kapmak için derhal oraya akmaya başlayacaktır. Dolayısıyla, tekel ortadan kalkacaktır. Sağlam iktisat bilgisi piyasanın tekellerin doğmasına, doğsa da uzun ömürlü olmasına izin vermediğini, tekellerin çoğu zaman devlet müdahaleleri yüzünden doğduğunu kanıtlamıştır. Ayrıca, piyasadaki fiyat oynamaları muhtemel kıtlık sorununa önceden verilen bir cevaptır. Bir malın hiç bulunmaması onun pahalı olmasından her bakımdan çok daha kötüdür. Doğrudan fiyat kontrolleri kıtlık yaratır.

14. Bu çerçevede, sebze fiyatlarındaki yükselmenin tekelleşmenin sonucu olduğu iddiası da (aynen stokçu, spekülatör, aracı iddiaları gibi) ispatlanmayı bekliyor. Kim bu tekel veya tekeller? Nasıl yapmışlar bunu? Tekelin mevcudiyetinin işaretleri neler? İzlerini nasıl sürebiliriz? Hangi rakamlar tekel olma durumunu olduğunu gösteriyor? Sebze meyvede ürünlerin yaklaşık yüzde 40´ının hallerden geçiyor geri kalanı büyük market zincirleri tarafından tüketiciye ulaştırılıyormuş. Ama en az dört tane ve binlerce şubesi bulunan market zinciri var. Daha küçük olanları da eklersek sayı kolayca yüzlere çıkar. Geçen yıllarda bu suçlamayla karşılaşmayan market zincirleri niçin bu sene suçlanıyor? Fiyat artışlarında fiyatları devlet kontrolünde olan yakıt, enerji, vergi, asgari ücret gibi girdilerin maliyetlerinin yükselmesinin bir payı yok mudur? Varsa bunların fiyatı inmeden sebze fiyatları nasıl düşecektir?

15. Market zincirleri bir menü yaratır. Zincir marketler arasında bir fiyat ve kalite farklılaşması doğar. Bu dünyanın her yerinde böyledir. Ampirik araştırmalar market zincirlerinin genel olarak –özellikle alt gelir grupları için- ucuzluk getirdiğini gösteriyor. Türkiye´de de durum bu. O kadar ki, market fiyatlarıyla yarışamayan bakkalların piyasadan çekildiği söyleniyor. Hangisi doğru? Market zincirleri fiyatları yükseltiyor mu düşürüyor mu? Marketler değil bakkallar-manavlar yaygın olsa vatandaşlar daha ucuza mı daha pahalıya mı sebze alacak?

14. Tüm dünyadaki tecrübeler devletin hiçbir şekilde özel sektör kadar etkili ve verimli işletmecilik yapamadığını gösteriyor. Tersine hiçbir örnek yok. Bu hakikat ortada dururken tanzim satışlarının marketlerden ve semt pazarlarındaki esnaftan daha düşük fiyatlarla tüketiciye ürün ulaştıracağını kim, nasıl garanti edecektir?

15. Tanzim satışlarda ürün fiyatlarının marketlerdekinden daha düşük olduğu bir hakikat. Alıcılar bundan memnun. Ancak, uygulanan fiyatlar ürünlerin gerçek maliyetinin satış fiyatı olduğunu göstermez. Kamuda ve özelde maliyet kalemleri farklı hesaplanır. Kamu maliyet kalemlerinin bazılarını söz konusu işin dışına atabilirken özel sektör aktörleri hepsini hesabına dâhil etmek zorundandır. Bu yüzden, kamunun kaynak israfı yapmadığından emin olamayız. “Helâl olsun” dememiz için tanzim satışlardaki maliyetlerle satış fiyatları arasında en azından eşitlik olduğunun gösterilmesi gerekir.

16. Öyle sanıyorum ki tanzim satışlardaki fiyatlar subvansiye edilmiş fiyatlardır. Başka bir deyişle tanzim satışta ürünler pahalıya mal edilip ucuza satılmaktadır. Satış yapan belediye çalışanları maaşlarını tanzim satışlarla toplanan hasılattan mı yoksa belediyelerin başka malî kalemlerinden mi alıyor? Nakliye masrafları hangi kalemde gösteriliyor? Depolama giderleriyle ilgili kayıtlar nerede tutuluyor? Bütün bunlarla ilgili bilgiler açıklansa, muhtemelen, ürünlerin belediyelere maliyetinin özel sektöre olduğundan daha yüksek olduğu ortaya çıkacaktır.

17. Ürünlerle ilgili iki taraf için değer söz konusu. Satıcı açısından satış fiyatı ve maliyet fiyatı. Toplam maliyetin toplam satış gelirlerini aştığından zerre kadar şüphe etmem. Bu durumda tüketiciye pazardan daha ucuza ulaşan ürünler subvansiye ediliyor demektir. Belediyeler bunun bedelini toplumdan başka şekillerde çıkaracaktır. Alıcı açısından da fiyat sadece cebinden çıkan para değildir. Başka faaliyetlerde harcayabileceği sırada bekleme süresi (iki, üç saat) maliyetine eklenmelidir. Bu yüzden, boş vakti olan ev kadınlarının, emeklilerin kuyruğa girip mal alması anlamlıdır ama meselâ işi olan bir marangozun, şoförün, öğretim üyesinin kuyruğa girmesi anlamsızdır, zararındadır.

18. İşin bir de haksız rekabet boyutu var. İBB Üsküdar meydanına çadır kurmuş, kamyonları çekmiş, personelini yerleştirmiş, sebze satıyor. Aynısını esnafın yapmasına izin veriliyor mu? Esnaf da Üsküdar meydanında kira, harç vermeden satış yapabilse satış fiyatlarını mutlaka düşürür. Esnaf, market, tüm satıcılar dükkân-depo kirası, kira stopajı vermek zorunda. Personel istihdam etmek, onların sigorta primlerini ve vergilerini ödemek mecburiyetinde. Dolayısıyla, tanzim satış uygulamasıyla belediyeler esnafla, müteşebbisle haksız rekabete giriyor. Tüketiciyi memnun edeyim erken esnafa, aracıya, komisyoncuya, tüccara, bakkala, manava, nakliyeciye vb. zarar veriyor. Bir öğrencimle konuştum; babasının yıllar önce devletin ekmek fiyatlarına müdahalesi yüzünden fırıncılığı bırakıp patates-soğan ticaretine geçtiğini ve şimdi yine aynı problemle tekrar karşılaştığını söyledi.

19.  Tanzim satış uygulamasının geçici olduğu söyleniyor. Bu iyi ve rahatlatıcı. Ama diğer taraftan satış yelpazesinin genişletileceğinden, bakliyat ve temizlik malzemelerinin de satılacağından söz ediliyor. Umarım uygulama genişlemez ve geçici olur.

20. Başta da belirttiğim gibi bu uygulama bizi sosyalist bir ülke yapmaz. Ama bu uygulamanın piyasa ekonomisinin ve sınırlı devlet anlayışının özüne ve ruhuna aykırı olduğu da açık geçek. Kural olarak devlet vatandaşların yapabildiği hiçbir iş alanına girmemelidir. Üretici ve işletmeci olmamalıdır. Yıllarca, devlet bakkallık, manavlık yapmasın, ayakkabı, pijama üretmesin diye yazdık, çizdik. Elbette devletin ekonomik alandaki tek hatası tanzim satışlar değil, başka ve daha zararlı işleri de var. Ancak, tanzim satış uygulamasının beni en çok tedirgin eden tarafı, bu uygulamanın, geniş halk yığınlarının algısını doğrudan etkileyebileceği ve çok görünür olacağı için,  ekonomik devletçi zihniyeti yaygınlaştıracak ve derinleştirecek olması. Televizyon haberlerinde seyrettiğim insanlar memnun görünüyor ve daha fazlasını istiyor. İktidarıyla muhalefetiyle siyasilerin bu taleplere direnmesi, bu taleplerin yaratacağı oy potansiyeline gözlerini kapaması çok zor. Nitekim partiler tanzim satışı sahiplenmede yarışıyorlar. “Yavaş olun, orta ve uzun vadede piyasa ekonomisini geliştirmekten başka özgürlüğümüzü koruyacak ve refahımızı yükseltecek bir yol yok” diyenler ya hiç yok ya da çok az ve etkisiz.

Devletçi ekonomik uygulamalar kısa vadede işe yarıyormuş, sorun çözüyormuş gibi görünebilir, ama orta ve uzun vadede kaçınılmaz olarak zarar verir. Umarım politikacılarımız da aydınlarımız da ortalama vatandaşlarımız da bu gerçeği görür ve ekonomik devletçiliği bir bataklığa dönüştürecek süreçlerin ortaya çıkmasına, yayılmasına ve güçlenmesine bilerek veya bilmeyerek katkıda bulunmaz.

Kaynak: gazeteyeniyuzyil.com

Reşat Nuri Erol
22.02.2019
09:15

MAİDE 8:

“Ey iman edenler!

- Allah için hakkı ayakta tutan,

- Adaletle şahitlik eden kimseler olun.

- Bir topluluğa duyduğunuz kin, sizi adil davranmamaya sevk etmesin.

- Adaletli olun; bu, Allah korkusuna daha çok yakışan (bir davranış) tır.

- Allah’a isyandan sakının.

- Allah yaptıklarınızı hakkıyla bilmektedir.”





Çok Okunan Makaleler
Reşat Nuri Erol
M.Tekelioğlu; 15 Temmuz’a doğru: travmadan kurtulmak…
7.07.2017 131226 Okunma
Reşat Nuri Erol
Süleyman Karagülle - Altın Ekonomisine Geçiş
2.11.2013 33284 Okunma
2 Yorum 30.01.2016 22:15
Reşat Nuri Erol
T. C. 1921 ANAYASASI’nın Temel Maddeleri
22.02.2016 18478 Okunma
1 Yorum 22.02.2016 07:19
Reşat Nuri Erol
Şeyma Yavuz ve MAKALESİ… İbn Haldun ve “MUKADDİME”Sİ…
1.07.2015 16462 Okunma
2 Yorum 03.07.2015 00:23
Reşat Nuri Erol
FAİZ imparatorluğu ve ROTHSCHİLD ailesi
29.03.2016 16329 Okunma
1 Yorum 29.03.2016 01:12
Reşat Nuri Erol
Ekrem Dumanlı, Mümtaz’er Türköne, Ali Bulaç ve İSLÂM/cı
2.07.2015 15524 Okunma
7 Yorum 23.07.2015 19:54
Reşat Nuri Erol
AKP’yi kim kuşa çevirdi, Erdoğan mı Davutoğlu mu?
26.06.2015 14762 Okunma
6 Yorum 08.07.2015 13:24
Reşat Nuri Erol
Yüz Yıl Önce - Yüz Yıl Sonra; ne değişti?
26.07.2015 14755 Okunma
4 Yorum 03.08.2015 12:51
Reşat Nuri Erol
Harun Özdemir’den “İSLÂM-CILIK” yazıları
29.07.2015 14603 Okunma
4 Yorum 30.07.2015 11:51
Reşat Nuri Erol
Kahramanlarım: Erbakan, Aliya, Muhammed Ali
7.06.2016 14508 Okunma
2 Yorum 07.06.2016 02:58
Reşat Nuri Erol
Çok önemli hatalar, çok önemli uyarılar ve…
7.10.2018 14434 Okunma
11 Yorum 09.10.2018 00:22
Reşat Nuri Erol
“Asâ Rabbukum En Yerhamekum…”
16.01.2017 14245 Okunma
9 Yorum 17.01.2017 12:20
Reşat Nuri Erol
Tarımda faiz, icra ve iflas
26.04.2010 14164 Okunma
Reşat Nuri Erol
Suriyeliler “sığınmacı/mülteci” mi, “muhacir” mi?
5.09.2015 14131 Okunma
3 Yorum 05.09.2015 17:56
Reşat Nuri Erol
İslam Tarihinde Anayasa; Medine Anayasası ve ...
14.10.2011 14012 Okunma
Reşat Nuri Erol
Hayrettin Karaman; Âdil Düzen Nasıl Olmalıdır?
4.08.2015 13762 Okunma
3 Yorum 04.08.2015 21:11
Reşat Nuri Erol
Sömürü sermayesi ve kuyrukları tövbe ederse…
16.08.2015 13734 Okunma
4 Yorum 19.08.2015 00:56
Reşat Nuri Erol
Erbakan’ın Türkiye ve dünyadaki inkılâpları
23.02.2015 13616 Okunma
2 Yorum 25.02.2015 11:21
Reşat Nuri Erol
İkrazatçılık!
9.04.2010 13469 Okunma
Reşat Nuri Erol
Harun Ö. “İslâmcılk” yazıları-10; SAİD-İ NURSÎ
13.08.2015 13423 Okunma
3 Yorum 15.08.2015 17:32
Reşat Nuri Erol
H. Özdemir’İn İSLÂM-CILIK yazıları-2; ERBAKAN FAKTÖRÜ
29.07.2015 13419 Okunma
5 Yorum 30.07.2015 11:44
Reşat Nuri Erol
Suruç bombası, sermaye-siyaset çatışması ve IŞİD
24.07.2015 13419 Okunma
2 Yorum 24.07.2015 07:35
Reşat Nuri Erol
Erbakan’a göre Adil Ekonomik Düzen’de VERGİ
14.03.2016 12899 Okunma
3 Yorum 14.03.2016 14:05
Reşat Nuri Erol
Adil Düzen dışında çözüm reçetesi olan var mı?
8.09.2015 12814 Okunma
2 Yorum 08.09.2015 07:11
Reşat Nuri Erol
R. Tayyip Erdoğan, Bülent Arınç, Abdullah Gül
25.06.2015 12648 Okunma
5 Yorum 28.06.2015 13:16
Reşat Nuri Erol
Ve zekkir fe inne’z-zikrâ tenfeu’l-mü’minîne
10.08.2015 12599 Okunma
2 Yorum 10.08.2015 22:44
Reşat Nuri Erol
Çözüm “Âdil Kur’an Düzeni”dir
22.02.2015 12471 Okunma
5 Yorum 23.02.2015 21:48
Reşat Nuri Erol
Harun Özdemir’den “İSLÂM-CILIK” yazıları-9
10.08.2015 12374 Okunma
3 Yorum 11.08.2015 13:47
Reşat Nuri Erol
Sn. Cumhurbaşkanımıza ve ilgililere açık mektup!
1.08.2015 12239 Okunma
3 Yorum 02.08.2015 08:07
Reşat Nuri Erol
Anlatıp ve nasihat ediyoruz; dinleyip yapsalar…
3.08.2015 12207 Okunma
4 Yorum 03.08.2015 14:50
Reşat Nuri Erol
Ya-pa-ma-dı-lar… YA-PA-MA-YA-CAK-LAR…
1.06.2015 12205 Okunma
5 Yorum 02.06.2015 10:49
Reşat Nuri Erol
Erbakan’ın “ADİL DÜZEN” Söyleminin Teorisi-1
3.03.2016 12186 Okunma
3 Yorum 06.03.2016 14:53
Reşat Nuri Erol
‘E LEYSE MİNKÜM RACULÜN REŞÎD’ (âyet)
14.09.2015 12170 Okunma
2 Yorum 14.09.2015 20:56
Reşat Nuri Erol
‘Sistem kurmak’ ve ‘hazin (vahim) durum’
9.01.2017 12086 Okunma
8 Yorum 23.01.2017 00:31
Reşat Nuri Erol
İkrazat yasal tefecilik!
9.04.2010 12071 Okunma
Reşat Nuri Erol
“Doğrudan doğruya Kur’an’dan alıp ilhâmı”…
27.12.2018 12045 Okunma
9 Yorum 28.12.2018 08:15
Reşat Nuri Erol
Şehit MEHMET HİKMETUMUT’u anlatamamak!
10.07.2015 11878 Okunma
2 Yorum 10.07.2015 06:06
Reşat Nuri Erol
“İSLÂM DÜZENİ” tüm insanlar içindir
5.05.2013 11649 Okunma
Reşat Nuri Erol
7 Haziran’da oyumuzu bu şuur ile kullanalım
30.05.2015 11613 Okunma
3 Yorum 30.05.2015 16:30
Reşat Nuri Erol
24. Uluslararası Müslüman Topluluklar Birliği Kongresi
1.12.2015 11591 Okunma
1 Yorum 01.12.2015 06:41
Reşat Nuri Erol
Çağımızın Nuh’un Gemisi “ADİL KUR’AN DÜZENİ”dir
29.05.2015 11477 Okunma
4 Yorum 29.05.2015 18:44
Reşat Nuri Erol
Sermayeye ve siyasilere önerimiz var
8.08.2015 11321 Okunma
3 Yorum 10.08.2015 20:14
Reşat Nuri Erol
Seçime kadar “AYG” uyarılarına devam…
20.09.2015 11251 Okunma
4 Yorum 20.09.2015 06:16
Reşat Nuri Erol
İdam, kısas, diyet, anayasa, şeriat, hukuk…
23.11.2012 11195 Okunma
Reşat Nuri Erol
‘Türkiye’de Değişim Yapmak Neden Bu Kadar Zor?’
3.02.2016 11179 Okunma
1 Yorum 03.02.2016 22:48
Reşat Nuri Erol
Sosyal tufan ve sömürünün çözümü Adil Düzen’dir
10.11.2015 11165 Okunma
2 Yorum 16.11.2015 07:22
Reşat Nuri Erol
Cennet karşılığı mal ve can ile cihad etmek
14.04.2013 11148 Okunma
Reşat Nuri Erol
Yine “biz” kazanacağız…
15.08.2015 11110 Okunma
2 Yorum 15.08.2015 15:00
Reşat Nuri Erol
Kur’an Ayında “KUR’AN DÜZENİ” hatırlatmaları-2
5.07.2015 11084 Okunma
2 Yorum 05.07.2015 11:49
Reşat Nuri Erol
7 Haziran Seçimi sonucundan alınacak dersler
9.06.2015 11079 Okunma
3 Yorum 15.06.2015 03:15
Reşat Nuri Erol
İman, ilim, amel, fıkıh, fikir, zikir ve ekonomi
30.04.2014 11048 Okunma
Reşat Nuri Erol
‘Sosyal Tufan’a karşı ‘Adil Düzen Gemisi’ inşa ed
27.12.2014 11026 Okunma
4 Yorum 25.05.2015 09:49
Reşat Nuri Erol
VakıfBank “FAİZSİZ BANKA” olmalıdır
25.03.2015 11024 Okunma
2 Yorum 05.04.2015 18:14
Reşat Nuri Erol
Başkanlık sistemi değil, “Adil Düzen” gelmelidir
20.06.2015 11023 Okunma
3 Yorum 20.06.2015 20:30
Reşat Nuri Erol
ADİL DÜZEN ‘gönüllü’ mü , ‘zorla’ mı gelsin?
16.01.2016 11008 Okunma
2 Yorum 16.01.2016 22:08
Reşat Nuri Erol
Mustafa Deniz; Bu düzen adil değil
4.08.2015 11006 Okunma
4 Yorum 04.08.2015 21:06
Reşat Nuri Erol
Aliya İzzetbegoviç: ‘Kur’an edebiyat değil, hayattır’-4
10.12.2015 11004 Okunma
2 Yorum 10.12.2015 22:22
Reşat Nuri Erol
AK Parti ya “gömlek giyecek” ya da silinecek
28.06.2015 10996 Okunma
3 Yorum 02.07.2015 12:56
Reşat Nuri Erol
Soru-yoruma cevap ve bir aileden gelen yorum
12.08.2015 10898 Okunma
4 Yorum 14.08.2015 07:17
Reşat Nuri Erol
Esbaba tevessül eder, sonra tevekkül ederiz...
7.09.2014 10893 Okunma
Reşat Nuri Erol
Değişim devam ediyor VE LÂ GÂLİBE İLLALLAH
2.04.2016 10874 Okunma
1 Yorum 02.04.2016 12:53
Reşat Nuri Erol
15 Temmuz: Teşhis ve Tedavi; KUR’AN VE İLİM ile
28.08.2016 10820 Okunma
2 Yorum 29.08.2016 20:48
Reşat Nuri Erol
Faiz meselesi, bankalar ve çözüm önerileri-3
16.02.2015 10703 Okunma
2 Yorum 16.02.2015 08:34
Reşat Nuri Erol
İslâm hukuku, Batı hukuku ve olumsuz etkisi
9.02.2016 10686 Okunma
1 Yorum 09.02.2016 08:10
Reşat Nuri Erol
HIZIRLA KIRK SAAT
30.12.2015 10583 Okunma
1 Yorum 31.12.2015 13:01
Reşat Nuri Erol
ÜSKÜDAR SOHBETLERİ-2 İSLAM MEDENİYETİ VAKFI
7.04.2016 10527 Okunma
1 Yorum 07.04.2016 23:36
Reşat Nuri Erol
MEHMET HİKMETUMUT ve KUR’AN VE İLİM 819. Hafta Seminer
4.07.2015 10517 Okunma
4 Yorum 05.07.2015 14:31
Reşat Nuri Erol
IMF’nin alternatifi nedir?
13.03.2010 10514 Okunma
Reşat Nuri Erol
“SOSYAL TUFAN” dediğimiz, İŞTE BUDUR!
23.05.2016 10451 Okunma
1 Yorum 23.05.2016 08:09
Reşat Nuri Erol
Prof.S.Tekir: GÜÇLÜ PARA veya PARANIN GÜCÜ
1.09.2016 10437 Okunma
1 Yorum 01.09.2016 09:51
Reşat Nuri Erol
Erbakan’ı anlamak, yapılması gerekenleri yapmaktı
6.03.2015 10419 Okunma
1 Yorum 06.03.2015 07:26
Reşat Nuri Erol
Erbakan’a göre “Selem Senedi Karşılığı Kredi”
13.03.2016 10361 Okunma
1 Yorum 13.03.2016 08:53
Reşat Nuri Erol
ÇARE VE ÇÖZÜM KUR’AN’DA
31.05.2015 10356 Okunma
2 Yorum 15.07.2015 07:10
Reşat Nuri Erol
Çözüm Süreci ve HDP’nin önemli hatası
10.08.2015 10296 Okunma
2 Yorum 11.08.2015 15:48
Reşat Nuri Erol
“Emrolunduğun gibi dosdoğru ol!”
4.09.2015 10252 Okunma
1 Yorum 04.09.2015 06:00
Reşat Nuri Erol
Seçime giderken oynanan oyunlara dikkat!
12.09.2015 10166 Okunma
3 Yorum 13.09.2015 06:45
Reşat Nuri Erol
Toprak, tarım ve ‘tarım stratejisi’
26.04.2010 10069 Okunma
Reşat Nuri Erol
Kooperatif sistemi ile ‘ortaklık sistemi’ gelmekte
17.11.2018 10044 Okunma
5 Yorum 30.11.2018 11:55
Reşat Nuri Erol
Harun Özdemir'den Doğu Perinçek yazısı!
25.10.2015 10022 Okunma
1 Yorum 25.10.2015 20:22
Reşat Nuri Erol
H. Özdemir’in İSLÂMCILIK yazıları: Atatürk İslâmcılığı
18.10.2015 9955 Okunma
1 Yorum 18.10.2015 10:45
Reşat Nuri Erol
KUR’AN VE İLİM 828. hafta seminer notlarından…
30.08.2015 9897 Okunma
3 Yorum 30.08.2015 11:50
Reşat Nuri Erol
7 Haziran Seçimi, sorunlar ve mucize Kur’an-1
13.06.2015 9882 Okunma
2 Yorum 14.06.2015 07:41
Reşat Nuri Erol
KUR’AN ayetleri, Kadıhan, Hülagû ve HALEP!
19.12.2016 9835 Okunma
2 Yorum 19.12.2016 10:27
Reşat Nuri Erol
Sermaye dünyayı ne hâle getirdi; ne yapmalıyız?
30.11.2012 9832 Okunma
Reşat Nuri Erol
Prof.Dr.Sabri TEKİR: TÜRKİYE VARLIK FONU
10.02.2017 9822 Okunma
3 Yorum 12.02.2017 20:52
Reşat Nuri Erol
KUR’AN VE İLİM bütün sorunları çözer
19.05.2015 9785 Okunma
1 Yorum 19.05.2015 11:17
Reşat Nuri Erol
Hukuk Düzeni
21.04.2013 9752 Okunma
Reşat Nuri Erol
“Millî Görüş ve Adil Düzen” olmadan bu kadar!
2.10.2015 9651 Okunma
1 Yorum 02.10.2015 07:02
Reşat Nuri Erol
MİLLÎ GAZETE için her gün bir şey yapmak
14.01.2016 9627 Okunma
4 Yorum 24.01.2016 23:20
Reşat Nuri Erol
Akevler Kooperatifi ve Ortaklık Sistemi Bankaları
22.10.2018 9620 Okunma
4 Yorum 30.11.2018 08:26
Reşat Nuri Erol
Yargı sorununun çözümü hakemlik sistemidir
19.02.2014 9560 Okunma
Reşat Nuri Erol
Erbakan’ı Adil Düzen’den vazgeçirme raporu (tekrar)
2.12.2018 9505 Okunma
3 Yorum 02.12.2018 12:05
Reşat Nuri Erol
Şehit MEHMET HİKMETUMUT’u anlatamamak!-2
11.07.2015 9479 Okunma
1 Yorum 11.07.2015 03:53
Reşat Nuri Erol
S. Karagülle; BİR İLİM ADAMININ ERBAKAN TAHLİLİ...
4.08.2015 9434 Okunma
2 Yorum 04.08.2015 21:35
Reşat Nuri Erol
KUR’AN VE İLİM 738. Hafta Semineri’nden
17.11.2013 9288 Okunma
Reşat Nuri Erol
Seçim sonucu ne olursa olsun, Asıl Yapılması Gereken
1.11.2015 9287 Okunma
1 Yorum 01.11.2015 06:05
Reşat Nuri Erol
H.Özdemir yazıları; Ak Parti İslamcı mı?
1.08.2015 9284 Okunma
3 Yorum 01.08.2015 16:33
Reşat Nuri Erol
Gece, saat üç; bir, iki, üç (yazı)! Ve (dördüncü yazı)
15.12.2016 9274 Okunma
1 Yorum 15.12.2016 02:49
Reşat Nuri Erol
Evet… Asrın idrâkine söyletmeliyiz İSLÂM’ı…
17.03.2018 9232 Okunma
1 Yorum 17.03.2018 07:18
Reşat Nuri Erol
KUR’AN VE İLİM 888. Hafta Seminerinden…
15.11.2016 9182 Okunma
3 Yorum 16.11.2016 12:41


© 2025 - Akevler