Kur’an’ı Tanımak-2; MUCİZELER (2)
ALABAŞ KOCA (Hoca) anlatmaya, uyarmaya, uyandırmaya devam ediyor…
- Bu KİTAB’ın ilginçlikleri bu kadar mı, Alabaş Koca?..
- Bu farkında olmalar devam edecek. O gün için MÜTEŞABİH olanlar (şüpheli, bir şeye benzetilemeyenler) zaman içinde İLMİN GELİŞMESİYLE anlaşılır olacaktır. Bu usul, ilk İKİNCİ BİN YIL (MS 1000-2000 arası) için doğrudur, gelecekte de bu yöntem devam edecektir. Geriden geldiği için biraz pasif bir yöntemdir ama KİTAB’ın insan sözü olmadığını iyice pekiştirmektedir.
- Alabaş Koca, bu yöntem yeterli değil mi? KİTAP’tan 1000 yıl, 2000 yıl sonra ilim adamlarının muazzam çalışmalarından sonra bilinebilen şeylerin bu KİTAP’ta önceden yazılı olması, insan sözü olmadığına yeterli delil sayılmaz mı?
- Evlat, İLİMLER çok gelişti, ilmî disiplinler oluştu. Her disiplin alt disiplinlere bile ayrıldı. En önemlisi, 20. yüzyılın sonuna doğru BİLGİSAYARLAR icat edildi; elle ve klasik âletlerle yıllarca yapamayacağımız hesapları, analizleri, incelemeleri kolaylıkla yapabilir hâle geldik. Şimdi bu KİTAP bize yeni şeyler söyleyecek, hem de eski yöntemdeki gibi keşiflerden sonra değil, önce. Araştırmalarımıza âyetler yol gösterebilecek, eğer gerekeni yapabilirsek…
- Ne yapmamız lazım sence, Alabaş Koca?
- KİTAP’ta; Kehf, 18/109’da, “…İki bahr biter, Rabbinin kelimeleri bitmez…”; Lokman 31/27’de, “… bahr ve onun misli 7 bahr imdad etse, Allah’ın kelimeleri bitmez…” denmektedir. KİTAB’ın kendisinde bir artma olmayacağına göre, bizim ondan anladığımız, bizim ona söylettiğimiz şeyler bitebilir ama ONUN SÖZLERİ (kelimeleri) bitmeyecektir. Bunun kıyamete kadar böyle sürüp gideceği belli de, kıyametten sonra da devam edip etmeyeceği açık değildir. / Bana göre bu KİTAP, yeniden haşr olunduğumuzda da geçerli olacaktır. Henüz bu KİTAB’ın çok azını biliyoruz. Çünkü KİTAP’la ilgilenenler azdır. Onda yazılı olmayan bir şey yoktur. Kendisi 600 sahife ve orada yazılı olmayan hiçbir şey yok.
- Peki, bu nasıl mümkün olabilir ki?
- Şimdiye kadar onunla; teologlar (din/tasavvuf ekolleri), fıkıhçılar (hukuk/düzen ekolleri), astronomi, tıp, biyoloji vb alanlardan AZ SAYIDA ÂLİM meşgul olmuşlardır. FIKIH ancak 2 yüzyıl meşgul olmuş, pozitif ilimlerdeki araştırmalar da en fazla Endülüs medeniyetinin sonuna kadar devam etmiş, bu tarihten sonra sadece eskilerin yazdıkları üzerine yorumlar yapılagelmiş, özgün araştırmalar yapılmamıştır. İlahiyatçılar/teologlar bize kızsalar da biz onunla ilgilenmeye, onu anlamaya çalışacağız, anladıklarımızı da paylaşacağız.
KİTAP’ta; “…FASSALNAHU ALÂ İLMİN…/ onu bir ilim üzere fasıllandırdık.” (Araf,7/52) diyor, “İLİM” kelimesini nekre olarak kullanıyor. Yani sadece belli, bilinen (marife) bir ilim üzere değil, HER İLİM üzerine, yani her disiplin üzerine tafsil ettik diyor...
Sahi, sen MATEMATİK biliyor musun, evlat?..
- Evet, biraz biliyorum...
- MATEMATİKTE kullandığımız ampirik formüller vardır. Matematikçi için işlem ve sonuç değişmez ama onu kullanan bizler için çok farklı anlamlar ifade eder. Mesela A=BxC şeklinde basit bir eşitlik olsun. Bu bir FİZİKÇİ için F=m x a demektir ki; kuvvet, kütle ile ivmenin çarpımıdır. Bir HARİTACI için, S=a x b demektir ki, elindeki bir dikdörtgenin alanıdır ve eni ile boyunun çarpımıdır. Bir TÜCCAR için bu P=m x f olur ve para, miktar ile fiyatın çarpımıdır. Bir ŞOFÖR için ortalama hızı ile araç kullandığı süreyi çarparsa kat ettiği yol olur. Burada formül aynı formül, yapılan işlem de aynı çarpma işlemidir. Herkes kendisine lazım olan neticeyi bulmuştur...
İşte, evlat, KUR’AN’IN KELİMELERİ, CÜMLELERİ de böyledir, aynı MATEMATİKTEKİ FORMÜLLER gibidir. KUR’AN’da ayı manâda İKİ KELİME yoktur. Zira bu israf olur ve Allah müsrif değildir. Aksine, Allah bereketlendirir. BİR KELİME BİRDEN ÇOK MANÂDA KULLANILIR...
(Devamı Var)