Ekonomik sistemler ve “adalet” arayışları-2
Önceki yazımızın sonunda dedik ki: “Sonuç yine tekele, sömürüye zulme yani bugünkü “zalim düzene” gidiyor...”
Evet, bu kapitalist sistem, bu “FAİZLİ ZALİM DÜZEN” çıkmazdadır. Çoğalan borçlar ödenemez hâle geliyor. Dolayısıyla ekonomik değerler sıfırlanıyor. Alacağınız var ama alamıyorsunuz. Almanız mümkün değildir. Çünkü alacağınız borç dolardır. Oysa borçluların elinde dolar yoktur. Size ödemeleri mümkün değildir. Ancak siz doları çoğaltıp onlara vereceksiniz ki sizin borcunuzu ödesinler. Onlardan alacağınız bir şey olmadığı için ancak onlara borç verebilir veya bağışlarsınız. Bu takdirde alacağınız yok demektir.
Demek ki bu sistem, bu “FAİZLİ ZALİM DÜZEN” çıkmazdadır. Piyasa doyuncaya kadar bu sistem çalışır. Nitekim bu zamana kadar çalışmıştır. Bugün ise doygunluk dönemine ulaşmıştır. Bu sebeple çalışmamaktadır. “FAİZ dünya gerçeğidir” diyenlere duyurulur…
1929 Krizi bir şekilde aşılmıştı... Savaşlar çıkmış, yeni ülkelere dolar girmeye başlamıştı... Önce Sovyetler yıkılmış, sonra Çin’e açılım yapılmıştı... Peki ya sonra?!.
Bu sayede yarım asırdan fazla faizli sistem yeni açılımlarla yaşama imkânı bulmuştur. Bugün ise deniz tükenmiş, artık gidilecek yer kalmamış, faizli zalim düzen sona yaklaşmıştır. Artık “faizli borçlandırma sistemi” ile dünyanın dengesini korumak mümkün değildir.
***
NE YAPILACAKTIR, NE YAPILMALIDIR?
ZEKÂTLI FAİZSİZ SİSTEME DÖNÜLECEKTİR. İnsanlar çalışacak ve geçinecekler, bu arada artırdıkları emekleri ile yeni yatırımlar yapacaklardır. Artırdıkları varlıkları ve malları ile de nüfuslarını çoğaltacaklardır.
Karalar bitecek, denizler başlayacak... Denizler bitecek, gök devreye girecek... Gök bitecek, uzay devreye girecektir...
Uzay o kadar büyüktür ki, uzay doluncaya kadar kâinatın ömrü tükenecektir.
Görülüyor ki bizim sistemde çıkmazlar yoktur, çaresizlik ve çözümsüzlükler yoktur.
Âhiret kavramı ile “kâinatın sonu çıkmazı” da çıkmaz ve çaresizlik olmaktan çıkıyor.
“ADİL (EKONOMİK) DÜZEN” işte böyle bir şey, her dönemde dünyadaki bütün sorunları çözüyor. İnsan daha başka ne ister ki? Bundan ötesi dünyada can sağlığı, âhirette de cennet ama cenneti hak etmek için öncelikle âhiretin tarlası dünya hayatını düzenlemeliyiz.
***
Zaman gazetesi ekonomi yazarı Prof. İbrahim Öztürk’ün, “Bölüşümde adalet arayışları” yazısında (22.10.2012), başlıktaki mesele/sorun ile ilgili “gerçekçi ve uygulanabilir çözüm önerimizi” okuyucularıyla paylaştığını dünkü yazımda yazmıştım… Yazı şöyle başlıyor: “Okurlarımız ‘ADİL BÖLÜŞÜM’ için ‘ZEKÂTIN HAKKIYLA ÖDENDİĞİ, FAİZSİZ BİR DÜZEN’ önerisiyle katkıda bulundu.” Çözüm önerimizi anlattığı bölümü aynen aktarıyorum: “Hayatın gerçek meydan okumalarına karşı başlangıçta küçük de olsa uygulanabilir, gerçekçi çözümler aramak lazım. Örneğin kamuoyunun da duyduğu AKEVLER PROJESİ gibi somut çabalar bağlamında bir ‘ADİL EKONOMİK DÜZEN’ kurmak arayışları muteberdir. Çünkü burada salt bir romantik altın çağ özlemi yok. Eksiği ve gediği ile somut uygulanabilir proje var. Örneğin diyorlar ki, ‘Bizler somut mal üretip bunu paydaşlar olarak adil paylaşmaktan yanayız. Emeğe %40, İstanbul gibi yerlerde çok önem arz ettiğinden bina sahibine %40, tesis sahibine (sermayedara) %10, girişimciye de %5’lik pay teklif ediyoruz.’ Bu bölüşüm dahi aslında pazarlığa tabidir. Demek burada bir rekabet, bir pazarlık, bir piyasa koşullarından bahsediyoruz. Benim bahsettiğim ADİL BÖLÜŞÜM ARAYIŞLARI bu türden. Kuşkusuz sadaka-zekât ya da sosyal devlet eliyle yapılan diğer işler de önemli. Ancak işin esası üretim sürecindeki mekanizmada saklı. Büyük resim bu.”
Devamı yazarın ilgili makalesinde…
***
“ADİL (EKONOMİK) DÜZEN”İ YAŞAYACAĞIMIZ NİCE BAYRAMLARA…