Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1227
Rum Suresi Tefsiri 46. Ayet
9.09.2023
309 Okunma, 0 Yorum

RÛM SÛRESİ - 34. Hafta

 

أَعُوذُ بِاللَّهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ

وَمِنْ آيَاتِهِ أَنْ يُرْسِلَ الرِّيَاحَ مُبَشِّرَاتٍ وَلِيُذِيقَكُمْ مِنْ رَحْمَتِهِ وَلِتَجْرِيَ الْفُلْكُ بِأَمْرِهِ وَلِتَبْتَغُوا مِنْ فَضْلِهِ وَلَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ (46)

Ve O’nun ayetlerindendir müjdeleyen haldeki rüzgârları göndermesi ve rahmetinden size tattırması için ve gemilerin O’nun emriyle akması için ve O’nun fazlından aramanız için … Umulur ki siz şükredersiniz. (46)

 

وَمِنْ آيَاتِهِ أَنْ يُرْسِلَ الرِّيَاحَ مُبَشِّرَاتٍ

Ve O’nun ayetlerindendir müjdeleyen haldeki rüzgârları göndermesi.

 

İsim cümlesi

Atıf harfi

Mübteda

Haber

Sıla cümlesi

Harf-i
mevsûl

Mecrur

Cârr

Mefûlun bih

Fâil

Fiil

Muzâfun
ileyh

Muzâf

Hâl

Sahibul hâl

مُبَشِّرَاتٍ

الرِّيَاحَ

هُوَ

يُرْسِلَ

أَنْ

هُ

آيَاتِ

مِنْ

وَ

 

وَ: “Ve” demektir. Atıf harfidir. 25. ayetteki وَمِنْ آيَاتِهِ أَنْ تَقُومَ السَّمَاءُ وَالْأَرْضُ بِأَمْرِهِ ثُمَّ إِذَا دَعَاكُمْ دَعْوَةً مِنَ الْأَرْضِ إِذَا أَنْتُمْ تَخْرُجُونَ cümlesine مِنْ آيَاتِهِ أَنْ يُرْسِلَ الرِّيَاحَ مُبَشِّرَاتٍ cümlesini atfetmektedir.

مِنْ: “-den” demektir. Harf-i cerdir.

آيَاتِ: “Ayetler” demektir. Tekili آيَة dir. Ayet gösterge demektir. ءيي kökünden gelmiştir. Dördüncü bâbdan mastar olarak bir kimse ya da bir şey hakkında onun bilinmesini sağlayacak bir işaret koymak manasındadır. Bu mastar manasından konulan işaret manasında آيَة “gösterge” anlamında isimdir.

هِ: “O” demektir. Mecrur muttasıl zamirdir. 17. ayetteki Allah’a racidir.

آيَاتِهِ: “O’nun ayetleri” demektir. Allah’ın ayetleridir.

مِنْ آيَاتِهِ: “O’nun ayetlerinden” demektir.

أَنْ: “-mek, -mak” demektir. Harf-i mevsuldür. Sıla cümlesi eğer muzari fiilse mensub hale gelir. Burada da muzaridir ve mensubdur (يُرْسِلَ).

يُرْسِلَ: “Gönderir” demektir. رسل kökünden if’âl bâbından üçüncü şahıs eril tekil mensub muzari malum fiildir. Sıradan bir gönderme değildir. Bir görev için gönderme demektir. Resul ve Mürsel kelimeleri de aynı kökten gelen ve bir görev için gönderilmeyi ifade eden kelimelerdir.

الرِّيَاحَ: “Rüzgârlar” demektir. روح kökünden gelmiştir. نفخ kökünün (üflemek) zıttıdır. Üçüncü bâbdan mastar olarak hava ve benzeri şeyleri içine çekerek bir yerden başka bir yere hareket ettirmek manasındadır. Bu mastar manasından bir yerden başka bir yere içine çekilerek hareket ettirilen manasında “rüzgâr” anlamında isimdir. Tekili الرِّيحَ dir.

Güneş tarafından ısınan havanın yoğunluğu düşer ve böylece hava yükselir. Havanın yükseldiği yerde düşük basınç meydana gelir. Yükselen havanın yerine basıncın daha yüksek olduğu yerden soğuk hava hareket eder. Rüzgâr bu hava hareketidir. Aslında bir döngüdür. Bu tip rüzgârı oluşturan yine güneş enerjisidir. Rüzgârın başlangıcı itilme ile değil çekilme ile olur. Basıncı düşük yere basıncı yüksek yerden bir nevi havanın çekilmesidir.

Rüzgâr Çeşitleri

Meltemler (Günlük rüzgârlar)

Karalar ve denizler arasındaki gece-gündüz ısınma farkları sebebiyle oluşurlar. Meltemler geceleri karadan denize doğru, gündüzleri ise denizden karaya doğru eserler.

Coriolis kuvveti ile oluşan rüzgârlar

Dünya’nın kendi ekseni etrafında yaptığı dönme hareketi ile oluşan Coriolis kuvvetinin ekvator ve kutuplar arasındaki hava akımlarını sapmaya uğratarak oluşturduğu rüzgârlar vardır. Bu sapma ile iki yarım kürede de 30 ve 60 derece enlemlerinde dinamik basınç alanları meydana gelir. Bu rüzgârlar kuzey yarımkürede saat yönüne, güney yarım kürede ise saat yönünün tersine doğrudur.

Sürekli esen rüzgârlar (Yıllık rüzgârlar)

Bunlar alçak ve yüksek basınç alanları arasında sürekli esen rüzgârlardır. 0-30 derece arasındakilere “Alize”, 30-60 derece arasındakilere “Batı Rüzgarları”, 60-90 derece arasındakilere “Kutup Rüzgarları” denir.

Mevsimlik rüzgârlar (Musonlar)

Karalar denizlere göre daha hızlı ısınır ve daha hızlı soğur. Böylece mevsimsel sıcaklık farklılıkları meydana gelir. Özellikle Asya kıtası ile Hint Okyanusunun, yaz ve kış mevsiminde farklı ısınmasına bağlı olarak oluşan mevsimlik rüzgârlara Muson rüzgârları denilir. Muson, Arapça mevsim kelimesinden türemiş bir kelimedir. Musonlar kış aylarında karadan denize, yaz aylarında denizden karaya doğru eserler.

Yerel rüzgârlar

Belli dönemlerde bir bölgede gezici alçak ve yüksek basınçların meydana gelmesiyle oluşan rüzgarlardır.

Ayette marife bir şekilde “rüzgarlar” şeklinde gelmesi belirli rüzgarları değil, rüzgâr çeşitlerini ifade etmesinden dolayıdır.

مُبَشِّرَاتٍ: “Müjdeleyenler” demektir. بشر kökünden tef’îl bâbından üçüncü şahıs dişil çoğul mensub nekre ism-i fâildir. الرِّيَاحَ nin hâlidir. Birinci bâbdan بَشْر mastarı deriyi soymak manasındadır. Bu manadan gelerek ıstılahi olarak soyulan derinin altından iyi bir şeyin ortaya çıkması anlamıyla بُشْرَى ortaya çıkan iyi haber olarak “müjde” anlamında isimdir. Aynı kökten gelen بَشَر “ölümlü” demektir. Deriyi soymak manasından gelerek بَشَر soyulan deri, gözenekli deri manasında “insan derisi” anlamında isimdir. Buradan ıstılahi olarak derisi olan manasında insan için “ölümlü” manasında kullanılan isimdir.

الرِّيَاحَ مُبَشِّرَاتٍ: “Müjdeleyen haldeki rüzgârlar” demektir.

يُرْسِلَ الرِّيَاحَ مُبَشِّرَاتٍ: “Müjdeleyen haldeki rüzgârları gönderir” demektir.

أَنْ يُرْسِلَ الرِّيَاحَ مُبَشِّرَاتٍ: “Müjdeleyen haldeki rüzgârları göndermesi” demektir.

مِنْ آيَاتِهِ أَنْ يُرْسِلَ الرِّيَاحَ مُبَشِّرَاتٍ: “O’nun ayetlerindendir müjdeleyen haldeki rüzgârları göndermesi” demektir.

Bu cümle 20-25. ayetlerde geçen cümlelere atfedilmektedir.

وَمِنْ آيَاتِهِ أَنْ خَلَقَكُمْ مِنْ تُرَابٍ ثُمَّ إِذَا أَنْتُمْ بَشَرٌ تَنْتَشِرُونَ (20) وَمِنْ آيَاتِهِ أَنْ خَلَقَ لَكُمْ مِنْ أَنْفُسِكُمْ أَزْوَاجًا لِتَسْكُنُوا إِلَيْهَا وَجَعَلَ بَيْنَكُمْ مَوَدَّةً وَرَحْمَةً إِنَّ فِي ذَلِكَ لَآيَاتٍ لِقَوْمٍ يَتَفَكَّرُونَ (21) وَمِنْ آيَاتِهِ خَلْقُ السَّمَوَاتِ وَالْأَرْضِ وَاخْتِلَافُ أَلْسِنَتِكُمْ وَأَلْوَانِكُمْ إِنَّ فِي ذَلِكَ لَآيَاتٍ لِلْعَالِمِينَ (22) وَمِنْ آيَاتِهِ مَنَامُكُمْ بِاللَّيْلِ وَالنَّهَارِ وَابْتِغَاؤُكُمْ مِنْ فَضْلِهِ إِنَّ فِي ذَلِكَ لَآيَاتٍ لِقَوْمٍ يَسْمَعُونَ (23) وَمِنْ آيَاتِهِ يُرِيكُمُ الْبَرْقَ خَوْفًا وَطَمَعًا وَيُنَزِّلُ مِنَ السَّمَاءِ مَاءً فَيُحْيِي بِهِ الْأَرْضَ بَعْدَ مَوْتِهَا إِنَّ فِي ذَلِكَ لَآيَاتٍ لِقَوْمٍ يَعْقِلُونَ (24) وَمِنْ آيَاتِهِ أَنْ تَقُومَ السَّمَاءُ وَالْأَرْضُ بِأَمْرِهِ ثُمَّ إِذَا دَعَاكُمْ دَعْوَةً مِنَ الْأَرْضِ إِذَا أَنْتُمْ تَخْرُجُونَ (25)

Ve O’nun ayetlerindendir sizi bir tür topraktan yaratması. Sonra aniden siz yayılan ölümlüler oldunuz. (20) Ve O’nun ayetlerindendir sizin için kendinizden eşleri onlarda dinginleşmeniz için yaratması ve aranızda öncelikli sevgi ve rahmet kılması. Kesinlikle onda düşünen bir kavim için ayetler vardır. (21) Ve O’nun ayetlerindendir gökler ve yerin yaratılması ve dillerinizin ve renklerinizin ihtilafı. Kesinlikle onda âlimler için ayetler vardır. (22) Ve O’nun ayetlerindendir gün içinde uyumanız ve O’nun fazlından aramanız. Kesinlikle onda işiten bir kavim için ayetler vardır. (23) Ve O’nun ayetlerinden (bir ayettir ki) korku ve ümit için size şimşeği gösterir ve gökten bir su indirir de onunla ölümünden sonra yere hayat verir. Kesinlikle onda akleden bir kavim için ayetler vardır. (24) Ve O’nun ayetlerindendir sema ve arzın O’nun emriyle kıyam etmesi sonra sizi yerden bir çağırmayla çağırdığında aniden siz çıkacaksınız. (25)

Kuran’da bu üslup vardır. Çok çok önceki ayetlere atfeder. Burada da bu durum vardır. 26-45. ayetler adeta bu ayetler arasına açılmış parantez gibidir. Matematikteki rekürsif fonksiyona benzerdir.

Rüzgârlar neyi müjdelemektedir?

وَهُوَ الَّذِي أَرْسَلَ الرِّيَاحَ بُشْرًا بَيْنَ يَدَيْ رَحْمَتِهِ وَأَنْزَلْنَا مِنَ السَّمَاءِ مَاءً طَهُورًا

O rüzgârları rahmetinin öncesinde müjde olarak gönderendir ve gökten temiz bir su indirdik. (Furkan 48)

Bu ayette rüzgârların Allah’ın rahmetinin müjdesi olduğu ifade edilmektedir. Rüzgârlar Allah’ın rahmetinin müjdeleyicisidirler.

Müjdeleyici rüzgârların gönderilmesi neden ayettir? Ayet bir kimse ya da bir şey hakkında onun bilinmesini sağlayacak olan işarettir. Müjdeleyici rüzgârları göndermesi Allah’ın ayetlerindendir. Rüzgârlar olmazsa hayat olmaz. Rüzgârlar ancak bir yaratıcının eseri olabilir. Ancak bir yaratıcı bu rüzgârları bu şekilde dengeli bir şekilde gönderir. Ancak bir yaratıcı bu kadar mükemmel bir denge kurabilir. O yaratıcı Allah’tır.

 

وَلِيُذِيقَكُمْ مِنْ رَحْمَتِهِ وَلِتَجْرِيَ الْفُلْكُ بِأَمْرِهِ وَلِتَبْتَغُوا مِنْ فَضْلِهِ

Ve rahmetinden size tattırması için ve gemilerin O’nun emriyle akması için ve O’nun fazlından aramanız için …

 

Fiil cümlesi

Atıf
harfi

Mefûlun lieclih

Mefûlun
bih

Fâil

Fiil

Ma'tûf

Atıf harfi

Ma'tûf

Atıf harfi

Ma'tûfun aleyh

لِتَبْتَغُوا مِنْ فَضْلِهِ

وَ

لِتَجْرِيَ الْفُلْكُ بِأَمْرِهِ

وَ

لِيُذِيقَكُمْ مِنْ رَحْمَتِهِ

 

 

 

وَ

 

Ma'tûfun aleyh

Mecrur

Cârr

Sıla cümlesi
Fiil cümlesi

Harf-i
mevsûl

Mefûlün bih GS

Fâil

Mefûlun
bih

Fiil

Mecrur

Cârr

Muzâfun
ileyh

Muzâf

هُ

رَحْمَةِ

مِنْ

هُوَ

كُمْ

يُذِيقَ

أَنْ

لِ

 

Ma'tûf

Mecrur

Cârr

Sıla cümlesi
Fiil cümlesi

Harf-i
mevsûl

Fâil

Fiil

Hâl

Sahibul
hâl

Mecrur

Cârr

Muzâfun ileyh

Muzâf

هُ

أَمْرِ

بِ

الْفُلْكُ

تَجْرِيَ

أَنْ

لِ

 

Ma'tûf

Mecrur

Cârr

Sıla cümlesi
Fiil cümlesi

Harf-i
mevsûl

Mefûlün bih GS

Fâil

Fiil

Mecrur

Cârr

Muzâfun
ileyh

Muzâf

هُ

فَضْلِ

مِنْ

و

تَبْتَغُوا

أَنْ

لِ

 

وَ: “Ve” demektir. Atıf harfidir. مِنْ آيَاتِهِ أَنْ يُرْسِلَ الرِّيَاحَ مُبَشِّرَاتٍ cümlesine fiili ve fâili hazf edilmiş لِيُذِيقَكُمْ مِنْ رَحْمَتِهِ وَلِتَجْرِيَ الْفُلْكُ بِأَمْرِهِ وَلِتَبْتَغُوا مِنْ فَضْلِهِ cümlesini atfetmektedir.

لِ: “İçin” demektir. Harf-i cerdir.

يُذِيقَ: “Tattırır” demektir. ذوق kökünden if’âl bâbından üçüncü şahıs eril tekil mensub muzari malum fiildir. Fâili bir önceki ayetteki Allah’tır. ذَوْق tatmaktır. Bir şeyi veya bir işi anlamak, o işin veya durumun gerçeğini bilmek için o şeyin veya o işin izlerini duyuları kullanarak tecrübe etmek demektir. Yemeği tatmak, acıyı tatmak, sıcaklığı tatmak şeklinde kullanılır. Bu tatma dille, deriyle (dokunmak, basınç), burunla (koklamak) olabilir. Sözcüklerle, rakamlarla tarif edilemeyen bir duygudur. Bu nedenle görme duyusu tatma fiiline dahil değildir. Görme tarif edilebilir, görülen şeyin fotoğrafı çekilebilir, renkler bile rakamlarla ifade edilebilir. Günümüzde RGB sistemi ile tüm renkler kodlanmıştır ve bilgisayarlarda renkler bu rakamlarla kaydedilir ve gösterilir. Rakamlarla ifade edilebildiğinden, fotoğrafı gösterilebildiğinden görme duyusu tatma değildir.

Birinci babdan ذَاقَ - يَذُوقُ şeklinde bir şeyi tatmak manasındadır. Birinci bâb if’âl bâbına (أَذَاقَيُذِيقُ) ziyadetü-t tadiye etkisi ile gelir. Tattırmak anlamına gelir.

كُمْ: “Siz” demektir. Mensub muttasıl zamirdir.

مِنْ: “-den” demektir. Harf-i cerdir.

رَحْمَةِ: “Rahmet, merhamet etmek” demektir. Birisine fayda etmek, ondaki zararı gidermek için yardım etmek manasındadır. رحم kökünden dördüncü bâbdan mastardır.

هِ: “O” demektir. Mecrur muttasıl zamirdir. 17. ayetteki Allah’a racidir.

رَحْمَتِهِ: “O’nun rahmeti” demektir.

مِنْ رَحْمَتِهِ: “O’nun rahmetinden” demektir.

يُذِيقَكُمْ مِنْ رَحْمَتِهِ: “Rahmetinden size tattırır” demektir.

لِيُذِيقَكُمْ مِنْ رَحْمَتِهِ: “Rahmetinden size tattırması için” demektir.

وَ: “Ve” demektir. Atıf harfidir. لِيُذِيقَكُمْ مِنْ رَحْمَتِهِ ye لِتَجْرِيَ الْفُلْكُ بِأَمْرِهِ yi atfetmektedir.

لِ: “İçin” demektir. Harf-i cerdir.

تَجْرِيَ: “Akar” demektir. Üçüncü şahıs tekil dişil muzari mensub fiildir. Bu fiilin fâili الْفُلْكُ dur.

الْفُلْكُ: “Gemi” demektir. فلك kökünden gelmiştir. Birinci bâbdan فَلْك mastarı birisinin veya bir mekânın çevresinde dairevi bir yol üzerinde tekrar geriye dönme hareketini yapmak manasındadır. Bu mastar manasından bu hareketi yapan manasında فُلْك “gemi” anlamında camid isimdir. Eril, dişil, tekil, ikil, çoğul için ortak bir kelimedir. Bir rota üzerinde hareket eden her tür gemi فُلْك dur. Uçak, denizaltı, denizde giden gemi, uzay gemisi v.b. rota üzerinde hareket eden araçlar bu tanıma dahildir. فَلَك ise “yörünge” demektir. سَفِينَة de “gemi” demektir. Bir şeyin yüzeyini yontmak manasındaki fiilden gelmiştir. Denizin yüzeyindeki suyu yonttuğu için denizde giden gemi için kullanılır. فُلْك ise her türlü gemidir. سَفِينَة de bir فُلْك tur. سَفِينَة ise sadece denizde giden gemidir. Sefine fulkun alt kümesidir.

Burada الْفُلْكُ dişil gelmiştir. Çünkü fâili olduğu fiil تَجْرِيَ şeklinde dişil tekildir. Eril olsaydı يَجْرِيَ şeklinde gelirdi.

فَأَنْجَيْنَاهُ وَمَنْ مَعَهُ فِي الْفُلْكِ الْمَشْحُونِ

Onu ve onunla beraber olanları dolu gemide kurtardık. (Şuara 119)

Bu ayette ise الْفُلْكُ eril gelmiştir. Çünkü sıfatı الْمَشْحُونِ şeklinde erildir. Dişil olsaydı sıfatı الْمَشْحُونَةِ şeklinde dişil gelecekti.

وَاصْنَعِ الْفُلْكَ بِأَعْيُنِنَا وَوَحْيِنَا وَلَا تُخَاطِبْنِي فِي الَّذِينَ ظَلَمُوا إِنَّهُمْ مُغْرَقُونَ (37) وَيَصْنَعُ الْفُلْكَ وَكُلَّمَا مَرَّ عَلَيْهِ مَلَأٌ مِنْ قَوْمِهِ سَخِرُوا مِنْهُ قَالَ إِنْ تَسْخَرُوا مِنَّا فَإِنَّا نَسْخَرُ مِنْكُمْ كَمَا تَسْخَرُونَ (38) فَسَوْفَ تَعْلَمُونَ مَنْ يَأْتِيهِ عَذَابٌ يُخْزِيهِ وَيَحِلُّ عَلَيْهِ عَذَابٌ مُقِيمٌ (39) حَتَّى إِذَا جَاءَ أَمْرُنَا وَفَارَ التَّنُّورُ قُلْنَا احْمِلْ فِيهَا مِنْ كُلٍّ زَوْجَيْنِ اثْنَيْنِ وَأَهْلَكَ إِلَّا مَنْ سَبَقَ عَلَيْهِ الْقَوْلُ وَمَنْ آمَنَ وَمَا آمَنَ مَعَهُ إِلَّا قَلِيلٌ (40) وَقَالَ ارْكَبُوا فِيهَا بِسْمِ اللَّهِ مَجْرَاهَا وَمُرْسَاهَا إِنَّ رَبِّي لَغَفُورٌ رَحِيمٌ (41)

Gözetimimiz ve vahyimizle gemiyi üret ve zulmedenler hakkında benimle muhatap olma. Onlar boğulanlardır. Gemiyi üretiyordu ve kavminden ileri gelenler ona her uğradıklarında onunla alay ediyorlardı. Dedi ki eğer bizimle alay ediyorsanız kesinlikle biz sizin alay ettiğiniz gibi sizinle alay edeceğiz. Kime rezil edici azabın geleceğini ve yerleşik azabın kimin aleyhine çözüleceğini ileride bileceksiniz. Nihayet emrimiz geldi ve tennur feveran etti. Dedik ki “onun içinde her iki eşten ve üzerine söz geçmiş olan dışındaki ehlini ve iman edeni taşı”. Onunla beraber yalnızca az (kimse) iman etti. Dedi ki “akması ve durması Allah’ın ismiyle olan onun içine binin. Kesinlikle rabbim bağışlayıcı ve rahimdir”. (Hud 37-41)

احْمِلْ فِيهَا مِنْ كُلٍّ زَوْجَيْنِ اثْنَيْنِ وَأَهْلَكَ إِلَّا مَنْ سَبَقَ عَلَيْهِ الْقَوْلُ وَمَنْ آمَنَ

Onun içinde her iki eşten ve üzerine söz geçmiş olan dışındaki ehlini ve iman edeni taşı

Burada فِيهَا daki هَا zamiri يَصْنَعُ الْفُلْكَ deki الْفُلْكَ ye racidir. الْفُلْكَ müzekkerdir ama buna raci olan هَا zamiri müennesdir. Burada الْفُلْكَ müzekker olmasına rağmen müevvel müennesdir. السَّفِينَةَ (gemi) manasındadır. السَّفِينَةَmüennes olduğu için هَا zamiri onunla mutabakat halinde olur. السَّفِينَةُ kelimesi الْفُلْكُ kelimesinin alt kümesidir. Bütün السَّفِينَةُ ler الْفُلْكُ dur. Ama bütün الْفُلْكُ lar السَّفِينَةُ değildir. السَّفِينَةُ denizde giden gemidir. الْفُلْكُ ise denizde ve diğer ortamlarda giden gemilerin ortak adıdır. Burada الْفُلْكُ un aynı zamanda السَّفِينَةُ olduğu ayette gösterilmiştir.

ارْكَبُوا فِيهَا بِسْمِ اللَّهِ مَجْرَاهَا وَمُرْسَاهَا

Akması ve durması Allah’ın ismiyle olan onun içine binin

Burada da فِيهَا daki ve مَجْرَاهَا daki ve مُرْسَاهَا daki هَا zamiri يَصْنَعُ الْفُلْكَ deki الْفُلْكَ ye racidir. الْفُلْكَ müzekker olmasına rağmen müevvel müennesdir. السَّفِينَةَ (gemi) manasındadır.

Fulk eril geldiği zaman her tür gemiyi ifade eder. Denizde giden, havada giden, denizaltında giden, uzayda giden her tür gemidir. Dişil geldiği zaman denizde giden gemidir veya her tür geminin çoğul olanıdır. Gayri akil çoğullar dişil tekil olarak kullanıldığından bu şekildedir.

Rûm suresinin bu ayetinde dişil tekil olarak kullanıldığından ya gemiler anlamındadır ya da denizde giden tek bir gemiyi anlatan gemi cinsi anlamındadır.

بِ: “İle” demektir. Harf-i cerdir.

أَمْرِ: “Emir, iş” demektir. ءمر kökünden gelmiştir. Birinci bâbdan mastar olarak birisine bir işi yapmayı emretmek manasındadır. Bu mastar manasından yapılan iş manasında أَمْرٌ “emir, iş” anlamında isimdir. Çoğulu أُمُور dur.

هِ: “O” demektir. Mecrur muttasıl zamirdir. 17. ayetteki Allah’a racidir.

أَمْرِهِ: “O’nun emri” demektir.

بِأَمْرِهِ: “O’nun emriyle” demektir.

تَجْرِيَ الْفُلْكُ بِأَمْرِهِ: “Gemiler O’nun emriyle akar” demektir.

لِتَجْرِيَ الْفُلْكُ بِأَمْرِهِ: “Gemilerin O’nun emriyle akması için” demektir.

وَ: “Ve” demektir. Atıf harfidir. لِتَجْرِيَ الْفُلْكُ بِأَمْرِهِ ye لِتَبْتَغُوا مِنْ فَضْلِهِ yi atfetmiştir.

لِ: “İçin” demektir. Harf-i cerdir.

تَبْتَغُوا: “Aramanız, araştırmanız” demektir. بغي kökünden ifti’âl bâbından ikinci şahıs eril çoğul mensub muzari malum fiildir. ابْتِغَاء irade edilen şeyin olması için çaba göstermektir. İkinci bâbdan بَغَى - يَبْغِي şeklinde “arzulamak, istemek” demektir. İfti’âl bâbında ابْتَغَى - يَبْتَغِي şeklinde mübalağa etkisi ile “aşırı derecede isteme, arzulama, bunun için yollar arama, araştırma” manasına gelmiştir.

مِنْ: “-den” demektir. Harf-i cerdir.

فَضْلِ: “Fazl, fazlalık” demektir. فضل kökünden gelmiştir. Birinci bâbdan mastar olarak iyi olan bir şeyin miktarını (boyca veya hacimce veya ağırlıkça veya iyilikçe veya yükseklikçe) artırmak manasındadır. Bu mastar manasından artırılan miktar manasında فَضْل “fazlalık” anlamında isimdir. نقص kökünün (noksanlık, eksiklik) zıttıdır.

هِ: “O” demektir. Mecrur muttasıl zamirdir. 17. ayetteki Allah’a racidir.

فَضْلِهِ: “O’nun fazlı” demektir.

مِنْ فَضْلِهِ: “O’nun fazlından” demektir.

تَبْتَغُوا مِنْ فَضْلِهِ: “O’nun fazlından ararsınız” demektir.

لِتَبْتَغُوا مِنْ فَضْلِهِ: “O’nun fazlından aramanız için” demektir.

لِيُذِيقَكُمْ مِنْ رَحْمَتِهِ وَلِتَجْرِيَ الْفُلْكُ بِأَمْرِهِ وَلِتَبْتَغُوا مِنْ فَضْلِهِ: “Rahmetinden size tattırması için ve gemilerin O’nun emriyle akması için ve O’nun fazlından aramanız için” demektir. Bu ifade fiili, fâili ve mef’ûlü olmayan bir mef’ûlün lieclihtir. Yani fiilin işleniş sebebidir. Ama cümlede fiil de fâil de mef’ûl de geçmemektedir. Bir fiilin işleniş sebebi söylenmekte ama o fiil söylenmemektedir. Öncesinde de وَ atıf harfi gelmiştir. Burada hazf edilen cümle öğeleri hakkında düşünmemiz gerekir.

Öncesine baktığımız zaman buradaki üç ayrı durumun rüzgârın gönderilmesi ile ilgili olduğunu düşünürüz. Ancak bunun için üç ayrı durumun da rüzgârla ilişkisi üzerinde düşünmemiz gereklidir.

“Rahmetinden size tattırması” birinci sebeptir. Tattırma olduğuna göre tadılacak bir şeye sebep olacaktır. Bu da gıdalardır. En temel gıda bitkilerdir ve onların meydana gelmesinde temel unsur sudur. Su döngüsü de yağmurlarla sağlanır. Yağmurların oluşması için de rüzgâra ihtiyaç vardır. Sonraki ayetlerde ve Kuran’da başka ayetlerde bu durum anlatılmaktadır. Rüzgârlar olmazsa yağmur olmaz. Yağmur olmazsa bitkiler olmaz. Bitkiler olmazsa hayvanlar da olmaz ve yaşam olmaz. Ancak bu sadece rüzgâra bağlanamaz. Çok farklı sebeplerle Allah rahmetinden tattırır.

“Gemilerin O’nun emriyle akması” ikinci sebeptir. Bu durum çok ilginçtir. Günümüzde gemilerin akması için rüzgâr şart değildir. Rüzgâr kuvveti ile değil motor kuvveti ile gemiler hareket edebilmektedir. Bu durumda bu ayet günümüze uymuyor gibi görünmektedir. Ancak burada لِتَجْرِيَ الْفُلْكُ بهَا “gemilerin onunla (rüzgârlarla) akması için” denmemektedir. لِتَجْرِيَ الْفُلْكُ بِأَمْرِهِ “gemilerin O’nun emriyle akması için” denmektedir. Eğer rüzgârlarla deseydi ayet günümüzü ifade etmemiş olacaktı. Kuran’daki diğer geçişleri de incelememiz gerekir.

وَسَخَّرَ لَكُمُ الْفُلْكَ لِتَجْرِيَ فِي الْبَحْرِ بِأَمْرِهِ

Denizde O’nun emriye akan gemileri size boyun eğdirdi. (İbrahim 32)

أَلَمْ تَرَ أَنَّ اللَّهَ سَخَّرَ لَكُمْ مَا فِي الْأَرْضِ وَالْفُلْكَ تَجْرِي فِي الْبَحْرِ بِأَمْرِهِ

Allah’ın yerde bulunanları ve denizde O’nun emriyle akan gemileri size boyun eğdirdiğini görmedin mi? (Hac 65)

أَلَمْ تَرَ أَنَّ الْفُلْكَ تَجْرِي فِي الْبَحْرِ بِنِعْمَةِ اللَّهِ لِيُرِيَكُمْ مِنْ آيَاتِهِ

Size ayetlerini göstermesi için Allah’ın denizde O’nun nimetiyle akan gemileri size boyun eğdirdiğini görmedin mi? (Lokman 31)

اللَّهُ الَّذِي سَخَّرَ لَكُمُ الْبَحْرَ لِتَجْرِيَ الْفُلْكُ فِيهِ بِأَمْرِهِ وَلِتَبْتَغُوا مِنْ فَضْلِهِ

Allah O’nun emriyle içinde gemilerin akması için ve fazlından aramanız için denizi size boyun eğdirendir. (Casiye 12)

Bu ayetler de gemilerin akması için rüzgâr gerektiği ifade edilmemiştir. Üçünde “O’nun emriyle”, birinde “Allah’ın nimetiyle” gemilerin aktığı ifade edilmiştir.

وَقَالَ ارْكَبُوا فِيهَا بِسْمِ اللَّهِ مَجْرَاهَا وَمُرْسَاهَا إِنَّ رَبِّي لَغَفُورٌ رَحِيمٌ

Dedi ki “akması ve durması Allah’ın ismiyle olan onun içine binin. Kesinlikle rabbim bağışlayıcı ve rahimdir”. (Hud 41)

Bu ayette ise geminin “Allah’ın ismi” ile aktığı ve durduğu ifade edilmektedir. Allah’ın ismi demek Allah’ın doğa kanunları demektir.

رَبُّكُمُ الَّذِي يُزْجِي لَكُمُ الْفُلْكَ فِي الْبَحْرِ لِتَبْتَغُوا مِنْ فَضْلِهِ

Rabbiniz sizin için O’nun fazlından aramanız için denizde gemileri itendir. (İsra 66)

Bu ayette ise gemileri rabbimizin ittiği ifade edilmektedir.

Bunlara göre gemilerin akması için rüzgâr gerekli değildir. Rüzgâr gemilerin akması için kullanılabilir ama rüzgâr olmadan da gemiler akar. Bu nedenle ayette rüzgârla değil “O’nun emriyle” ifadesi geçmektedir. O’nun emriyle demek O’nun işiyle demektir. O’nun koyduğu doğal ve sosyal kuralların oluşturduğu işin etkisi ile demektir.

“O’nun fazlından aramanız için” üçüncü sebeptir.

وَهُوَ الَّذِي سَخَّرَ الْبَحْرَ لِتَأْكُلُوا مِنْهُ لَحْمًا طَرِيًّا وَتَسْتَخْرِجُوا مِنْهُ حِلْيَةً تَلْبَسُونَهَا وَتَرَى الْفُلْكَ مَوَاخِرَ فِيهِ وَلِتَبْتَغُوا مِنْ فَضْلِهِ

O denizi ondan taze et yemeniz ve ondan giydiğiniz süs çıkarmanız için -onun içinde mahir gemileri görürsün- ve O’nun fazlından aramanız için boyun eğdirendir. (Nahl 14)

Bu ayette O’nun fazlından aramanız için denizi boyun eğdirdiği söylenmektedir.

Kuran’daki bu geçişleri incelediğimizde hazf edilen fiil, fâil ve mef’ûlün bihin denizlerle ilgili olduğunu anlarız. En uygunu سَخَّرَ لَكُمُ الْبَحْرَ nin hazfedilmesidir. سَخَّرَ لَكُمُ الْبَحْرَ لِيُذِيقَكُمْ مِنْ رَحْمَتِهِ وَلِتَجْرِيَ الْفُلْكُ بِأَمْرِهِ وَلِتَبْتَغُوا مِنْ فَضْلِهِ  (Rahmetinden size tattırması için ve gemilerin O’nun emriyle akması için ve O’nun fazlından aramanız için size denizi boyun eğdirdi) şeklinde takdir edebiliriz.

 

وَلَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ

Umulur ki siz şükredersiniz.

 

Mensuh isim cümlesi

Vâv-u
isti’nâfiye

Haberi
Fiil cümlesi

İsmi

Lealle

Fâil

Fiil

و

تَشْكُرُونَ

كُمْ

لَعَلَّ

وَ

 

وَ: İsti’nafiyye edatıdır. Öncesi ile sonrası arasında atıf yoktur ama anlamsal bir bağ vardır.

لَعَلَّ: “Umulur ki, belki, ola ki, ihtimal ki, -ebilir” demektir. Terecci harfidir. Umma, bekleme bildirir. Temennide bu umma yoktur, olması imkânsız olan bir şeyi isteme durumu vardır. Türkçede temenni yanlış kullanılmaktadır. Tereccide ise olması beklenen bir durum vardır. İnne ve benzerlerindendir.

İnne ve Benzerleri

إِنَّ

أَنَّ

كَأَنَّ

لَكِنَّ

لَيْتَ

لَعَلَّ

Bunlara hurufu-l müşebbehe bi-l fiil (الْحُرُوفُ الْمُشَبَّهَةُ بِلْفِعْلِ) denir.

كُمْ: “Siz” demektir. Mensub muttasıl zamirdir.

تَشْكُرُونَ: “Şükredersiniz” demektir. شكر kökünden birinci bâbdan ikinci şahıs eril çoğul merfu muzari malum fiildir. Şükür “iyiliği tanımak ve ona fiili olarak karşılık vermek” demektir.

لَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ: “Umulur ki siz şükredersiniz” demektir. Allah bizi yaratmıştır. Bize beden vermiştir. Bedenimizin ihtiyaçları için gerekli olan besinleri bitkiler ve hayvanların içinde yaratmıştır. Onların varlıklarını devam ettirmesi için denizleri, karaları, dağları, rüzgârları, güneşi, ayı, evreni yaratmıştır. Hepsini bizim için yaratmıştır. Bizden de şükür beklemektedir. Şükür iyiliğe fiili karşılık vermek demektir.

إِنَّ اللَّهَ شَاكِرٌ عَلِيمٌ

Kesinlikle Allah şükredendir, alîmdir. (Bakara 158)

كَانَ اللَّهُ شَاكِرًا عَلِيمًا

Allah şükredendir, alîmdir. (Nisa 147)

إِنَّهُ غَفُورٌ شَكُورٌ

Kesinlikle O bağışlayıcıdır, şükredicidir. (Fatır 30)

إِنَّ رَبَّنَا لَغَفُورٌ شَكُورٌ

Kesinlikle rabbimiz bağışlayıcıdır, şükredicidir. (Fatır 34)

إِنَّ اللَّهَ غَفُورٌ شَكُورٌ

Kesinlikle Allah bağışlayıcıdır, şükredicidir. Şura 23

اللَّهُ شَكُورٌ حَلِيمٌ

Allah şükredicidir, halîmdir. (Tegabün 17)

Bu ayetlerde Allah’ın şükreden ve şükredici olduğu görülmektedir. Allah şükredendir, iyiliği tanıyan ve ona fiili olarak karşılık verendir. İnsanlardan da bunu beklemektedir. Allah’ın bizi var vermesi şükredilmesi gereken en büyük şeydir. 150 yıl öncesini düşünün, yoktunuz. 1.500 yıl öncesini, 15.000 yıl, 150.000 yıl, 1.500.000 yıl, 1.500.000.000 yıl öncesini düşünün, evren vardı ama siz yoktunuz. Yokluğunuzun farkında bile değildiniz. Sonra birden var oldunuz. Kendinizin farkındasınız. Benliğiniz var. İşte bu en büyük nimettir. Şükredilmesi gereken en büyük şey benliktir. Hiç var olmamayı düşünün. O zaman var olmanın değerini anlarsınız. Şuur sahibi olmak çok değerlidir. Varlığımızın devamı bedenimizin devamına bağlıdır. Bunun için gerekli olan her şeyi Allah yaratmıştır. Öyle bir denge içinde yaratmıştır ki o denge içinde bir şeyi çekip alırsanız yaşam olmaz. Şükredecek o kadar çok şey vardır ki saymakla bitiremeyiz. Peki nasıl şükredeceğiz? Öncelikle küfretmeyeceğiz. Şükrün karşıtı olarak küfür kullanılır Kuran’da. Küfretmek görmezden gelmek demektir. Allah’ı görmezden gelmeyeceğiz, Allah’ın kurallarını görmezden gelmeyeceğiz. Allah’a şükretmek demek bize verdiği nimetlerden dolayı Allah’ın istediklerini yapmaktır. Allah’ın bize verdiği nimetlerin insanlara adil olarak dağılması, insanların huzur ve rahat içinde yaşamalarını sağlamak için Allah’ın dinini yani hukuk düzenini getirmektir. Siz Allah’a şükrederseniz O da size şükredecektir. Çünkü O şekûrdur.

 

Teşvikiye, Yalova

09 Eylül 2023

M. Lütfi Hocaoğlu

 

 






Tüm Seminerler
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1248
Lokman Suresi Tefsiri 14. Ayet
20.04.2024 68 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1247
Lokman Suresi Tefsiri 13. Ayet
13.04.2024 128 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1246
Lokman Suresi Tefsiri 12. Ayet
6.04.2024 61 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1245
Lokman Suresi Tefsiri 11. Ayet
30.03.2024 86 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1244
Lokman Suresi Tefsiri 10. Ayet
16.03.2024 93 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1243
Lokman Suresi Tefsiri 8-9. Ayetler
9.03.2024 76 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1242
Lokman Suresi Tefsiri 7. Ayet
24.02.2024 105 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1241
Lokman Suresi Tefsiri 6. Ayet
17.02.2024 71 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1240
Lokman Suresi Tefsiri 1-5. Ayetler
10.02.2024 116 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1239
Rum Suresi Tefsiri 60. Ayet
27.01.2024 135 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1238
Rum Suresi Tefsiri 59. Ayet
20.01.2024 135 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1237
Rum Suresi Tefsiri 58. Ayet
6.01.2024 171 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1236
Rum Suresi Tefsiri 57. Ayet
30.12.2023 183 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1235
Rum Suresi Tefsiri 56. Ayet
16.12.2023 236 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1234
Rum Suresi Tefsiri 55. Ayet
25.11.2023 216 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1233
Rum Suresi Tefsiri 54. Ayet
11.11.2023 244 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1232
Rum Suresi Tefsiri 53. Ayet
4.11.2023 201 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1231
Rum Suresi Tefsiri 51-52. Ayetler
21.10.2023 283 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1230
Rum Suresi Tefsiri 50. Ayet
14.10.2023 232 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1229
Rum Suresi Tefsiri 48-49. Ayetler
30.09.2023 235 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1228
Rum Suresi Tefsiri 47. Ayet
16.09.2023 260 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1227
Rum Suresi Tefsiri 46. Ayet
9.09.2023 309 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1226
Rum Suresi Tefsiri 44-45. Ayetler
2.09.2023 209 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1225
Rum Suresi Tefsiri 43. Ayet
19.08.2023 220 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1224
Rum Suresi Tefsiri 42. Ayet
12.08.2023 222 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1223
Rum Suresi Tefsiri 41. Ayet
5.08.2023 263 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1222
Rum Suresi Tefsiri 40. Ayet
29.07.2023 223 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1221
Rum Suresi Tefsiri 39. Ayet
22.07.2023 218 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1220
Rum Suresi Tefsiri 38. Ayet
15.07.2023 213 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1219
Rum Suresi Tefsiri 37. Ayet
17.06.2023 201 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1218
Rum Suresi Tefsiri 36. Ayet
3.06.2023 250 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1217
Rum Suresi Tefsiri 35. Ayet
27.05.2023 237 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1216
Rum Suresi Tefsiri 33-34. Ayetler
20.05.2023 273 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1215
Rum Suresi Tefsiri 31-32. Ayetler
13.05.2023 248 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1214
Rum Suresi Tefsiri 30. Ayet
6.05.2023 329 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1213
Rum Suresi Tefsiri 29. Ayet
29.04.2023 252 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1212
Rum Suresi Tefsiri 28. Ayet
15.04.2023 286 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1211
Rum Suresi Tefsiri 27. Ayet
8.04.2023 293 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1210
Rum Suresi Tefsiri 26. Ayet
1.04.2023 268 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1209
Rum Suresi Tefsiri 25. Ayet
25.03.2023 287 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1208
Rum Suresi Tefsiri 24. Ayet
18.03.2023 399 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1207
Rum Suresi Tefsiri 23. Ayet
11.03.2023 287 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1206
Rum Suresi Tefsiri 22. Ayet
4.03.2023 405 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1205
Rum Suresi Tefsiri 21. Ayet
25.02.2023 412 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1204
Rum Suresi Tefsiri 20. Ayet
18.02.2023 472 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1203
Rum Suresi Tefsiri 19. Ayet
11.02.2023 298 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1202
Rum Suresi Tefsiri 17-18. Ayetler
4.02.2023 451 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1201
Rum Suresi Tefsiri 14-16. Ayetler
28.01.2023 326 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1200
Rum Suresi Tefsiri 12-13. Ayetler
21.01.2023 308 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1199
Rum Suresi Tefsiri 11. Ayet
14.01.2023 320 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1198
Rum Suresi Tefsiri 10. Ayet
7.01.2023 367 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1197
Rum Suresi Tefsiri 9. Ayet
31.12.2022 700 Okunma
2 Yorum 01.01.2023 00:23
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1196
Rum Suresi Tefsiri 8. Ayet
17.12.2022 358 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1195
Rum Suresi Tefsiri 6-7. Ayetler
10.12.2022 453 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1194
Rum Suresi Tefsiri 1-5. Ayetler
3.12.2022 416 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1193
Ankebut Suresi Tefsiri 69. Ayet
26.11.2022 384 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1192
Ankebut Suresi Tefsiri 68. Ayet
19.11.2022 439 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1191
Ankebut Suresi Tefsiri 67. Ayet
12.11.2022 424 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1190
Ankebut Suresi Tefsiri 65-66. Ayetler
5.11.2022 389 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1189
Ankebut Suresi Tefsiri 64. Ayet
29.10.2022 413 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1188
Ankebut Suresi Tefsiri 63. Ayet
22.10.2022 414 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1187
Ankebut Suresi Tefsiri 62. Ayet
15.10.2022 438 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1186
Ankebut Suresi Tefsiri 61. Ayet
8.10.2022 445 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1185
Ankebut Suresi Tefsiri 60. Ayet
1.10.2022 445 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1184
Ankebut Suresi Tefsiri 58-59. Ayetler
24.09.2022 449 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1183
Ankebut Suresi Tefsiri 57. Ayet
17.09.2022 1005 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1182
Ankebut Suresi Tefsiri 56. Ayet
10.09.2022 1078 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1181
Ankebut Suresi Tefsiri 54-55. Ayetler
3.09.2022 1631 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1180
Ankebut Suresi Tefsiri 53. Ayet
27.08.2022 1758 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1179
Ankebut Suresi Tefsiri 52. Ayet
20.08.2022 2181 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1178
Ankebut Suresi Tefsiri 51. Ayet
13.08.2022 1428 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1177
Ankebut Suresi Tefsiri 50. Ayet
6.08.2022 1828 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1176
Ankebut Suresi Tefsiri 48-49. Ayetler
30.07.2022 2288 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1175
Ankebut Suresi Tefsiri 47. Ayet
23.07.2022 1968 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1174
Ankebut Suresi Tefsiri 46. Ayet
16.07.2022 2450 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1173
Ankebut Suresi Tefsiri 45. Ayet
2.07.2022 2708 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1172
Ankebut Suresi Tefsiri 44. Ayet
25.06.2022 7546 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1171
Ankebut Suresi Tefsiri 43. Ayet
18.06.2022 2085 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1170
Ankebut Suresi Tefsiri 42. Ayet
11.06.2022 2200 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1169
Ankebut Suresi Tefsiri 41. Ayet
4.06.2022 2041 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1168
Ankebut Suresi Tefsiri 40. Ayet
28.05.2022 2528 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1167
Ankebut Suresi Tefsiri 39. Ayet
14.05.2022 2056 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1166
Ankebut Suresi Tefsiri 38. Ayet
7.05.2022 2300 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1165
Ankebut Suresi Tefsiri 37. Ayet
30.04.2022 2475 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1164
Ankebut Suresi Tefsiri 36. Ayet
23.04.2022 2922 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1163
Ankebut Suresi Tefsiri 35. Ayet
16.04.2022 11609 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1162
Ankebut Suresi Tefsiri 34. Ayet
9.04.2022 2700 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1161
Ankebut Suresi Tefsiri 33. Ayet
2.04.2022 2480 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1160
Ankebut Suresi Tefsiri 32. Ayet
26.03.2022 2148 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1159
Ankebut Suresi Tefsiri 30-31. Ayetler
19.03.2022 2550 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1158
Ankebut Suresi Tefsiri 29. Ayet
12.03.2022 2705 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1157
Ankebut Suresi Tefsiri 28. Ayet
5.03.2022 2306 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1156
Ankebut Suresi Tefsiri 27. Ayet
26.02.2022 3743 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1155
Ankebut Suresi Tefsiri 26. Ayet
19.02.2022 2359 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1154
Ankebut Suresi Tefsiri 25. Ayet
12.02.2022 3579 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1153
Ankebut Suresi Tefsiri 24. Ayet
5.02.2022 2955 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1152
Ankebut Suresi Tefsiri 23. Ayet
29.01.2022 2600 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1151
Ankebut Suresi Tefsiri 22. Ayet
22.01.2022 10153 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1150
Ankebut Suresi Tefsiri 21. Ayet
15.01.2022 2747 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1149
Ankebut Suresi Tefsiri 20. Ayet
1.01.2022 2949 Okunma


© 2024 - Akevler