Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1289
Secde Suresi Tefsiri 26. Ayet
19.07.2025
18 Okunma, 0 Yorum

SECDE SÛRESİ - 22. Hafta

 

أَعُوذُ بِاللَّهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ

أَوَلَمْ يَهْدِ لَهُمْ كَمْ أَهْلَكْنَا مِنْ قَبْلِهِمْ مِنَ الْقُرُونِ يَمْشُونَ فِي مَسَاكِنِهِمْ إِنَّ فِي ذَلِكَ لَآيَاتٍ أَفَلَا يَسْمَعُونَ (26)

Onlar için hiç rehberlik etmedi mi? Onlardan öncesinde meskenlerinde yürür halde olan karnlardan nicesini helak ettik. Kesinlikle bunda ayetler vardır. Öyleyse işitmezler mi? (26)

 

أَوَلَمْ يَهْدِ لَهُمْ

Onlar için hiç rehberlik etmedi mi?

 

Soru cümlesi
Fiil cümlesi

Vâv-u
isti’nâfiye

Mefûlun lieclih

Fâil

Fiil

Olumsuzluk
edatı

İstifhâm
edatı

Mecrur

Cârr

هُمْ

لِ

هُوَ

يَهْدِ

لَمْ

أَ

وَ

 

أَ: Soru hemzesidir (همزة الاستفهام). “Mı, mi” demektir. Her zaman cümlenin başına gelir. Buna sadaratu-l kelâm hakkı denir. Hatta önceki cümleleri bu cümleye bağlayan وَ ve فَ bağlaçları bile soru hemzesinden sonra gelir. Sonrasındaki kelimeyi (وَ ya da فَ varsa bunlardan sonra gelen kelimeyi) sorunun konusu yapar. Bu nedenle soru cümlelerinde sorunun konusu olan kelime cümledeki görevi ne olursa olsun bu hemzeden hemen sonra gelerek (وَ ya da فَ varsa bunlardan sonra gelerek) cümlenin ikinci kelimesi olur. “Mı, mi” anlamına gelen ikinci bir soru harfi هَلْ dir. Soru hemzesi her zaman soruya cevap istemek için gelmez. Asıl amaç soru değildir. Arkasından gelen kelimeye cümlede önem katarak soru manasını oluşturur.

وَ: “Ve” demektir. İsti’nâfiye edatıdır. Cümle soru hemzesiyle başladığı için soru hemzesinden sonra gelmiştir.

لَمْ: “-medi, -madı” anlamında olumsuzluk edatıdır. Burada لَمْ kendinden sonra gelen muzari fiili (يَهْدِ) cezm etmiştir. Bu durumda geçmişte mutlak olumsuzluğu ifade eder. Yani olumsuz olan hüküm daha önceden hiç gerçekleşmemiştir.

يَهْدِ: “Rehberlik eder” demektir. هدي kökünden ikinci bâbdan üçüncü şahıs eril tekil meczum muzari meczum fiildir. Birisini/birilerini bir hedefe yöneltip o hedefe varması için rehberlik etmek demektir. Merfu hali يَهْدِي dir. لَمْ ile cezm olmuştur (يَهْدِ).

لَمْ يَهْدِ: “Hiç rehberlik etmedi” demektir. Fâili müstetir هُوَ dir.

لِ: “İçin” demektir. Harf-i cerdir.

هُمْ: “Onlar” demektir. Üçüncü şahıs eril çoğul mecrur muttasıl zamirdir. Bu zamir kimlere racidir?

  1. Raci zamir (الضمير الراجع): İkiye ayrılır.
    1. Muayyen zamir (الضمير المعين): İşaret ettiği isim kendisinden önce geçmiş olan zamirdir.
    2. Mübhem zamir (الضمير المبهم): İşaret ettiği isim kendisinden önce geçmemiş olan zamirdir.
      1. Mümeyyeze raci zamir (الضمير الراجع إلى المميز): İşaret ettiği isim kendisinden önce geçmemektedir. Ancak bu isim söylenmemesine rağmen açık ve net olarak anlaşılıyorsa bu zamir mümeyyeze raci mübhem zamirdir.
      2. Mücmele raci zamir (الضمير الراجع إلى المجمل): İşaret ettiği isim kendisinden önce geçmemektedir ve bu ismin kim veya ne olduğu açık ve net olarak anlaşılamıyorsa bu zamir mücmele raci mübhem zamirdir.
  2. Raci olmayan zamir (الضمير غير الراجع): Zamirin öncesinde yerini tuttuğu bir isim yoksa yani raci olduğu bir isim yoksa bu durumda zamir görevinde değildir. Kendisinden öncesindeki bir isme değil kendisinden sonra anlatılacak olana işaret etmektedir ve “şöyle ki” anlamındadır. Bunun için 3. şahıs tekil zamirler (هُوَ/هُ ve هِيَ/هَا) kullanılır. Eril olana şan zamiri (zamiru’ş-şan) (ضمير الشأن), dişil olana kıssa zamiri (zamiru’l-kıssa) (ضمير القصة) denir. Cümlenin başında yer alarak, bahsedilen konunun önemli olduğunu ifade eder.

Bu da bir önceki ayetteki gibi mücmele raci mübhem zamirdir. Aralarında ihtilaf olanlardır.

أَلَمْ يَهْدِ لَهُمْ: “Onlar için hiç rehberlik etmedi mi?” demektir. Aralarında ihtilaf olanlara rehberlik etmedi mi? Rehberlik eden kimdir? Bu zamir raci olmayan zamirdir. Bu zamir bu cümleden sonra gelen cümleye işaret etmektedir.

Burada cümle أَلَمْ يَهْدِهِمْ (Onlara rehberlik etmedi mi?) şeklinde gelmemiş, أَلَمْ يَهْدِ لَهُمْ (onlar için rehberlik etmedi mi?) şeklinde gelmiştir. Bundan sonra gelen cümledeki ifade rehberlik etmemiş midir? Doğrudan onlara rehberlik etmemiştir, çünkü geçmişte yaşanan olaylardır. Bu nedenle “onlara” değil “onlar için” şeklinde gelmiştir.

 

كَمْ أَهْلَكْنَا مِنْ قَبْلِهِمْ مِنَ الْقُرُونِ يَمْشُونَ فِي مَسَاكِنِهِمْ

Onlardan öncesinde meskenlerinde yürür halde olan karnlardan nicesini helak ettik.

 

Fiil cümlesi

Mefûlun bih
Temyiz

Mefûlun
fih

Fâil

Fiil

Mefûlun
bih
Mümeyyez

Mecrur

Cârr

Mecrur

Cârr

Hâl
Fiil cümlesi

Sahibul
hâl

Muzâfun
ileyh

Muzâf

Mefûlun fih

Fâil

Fiil

Mecrur

Cârr

Muzâfun ileyh

Muzâf

هُمْ

مَسَاكِنِ

فِي

و

يَمْشُونَ

الْقُرُونِ

مِنْ

هُمْ

قَبْلِ

مِنْ

نَا

أَهْلَكْنَا

كَمْ

 

كَمْ: “Nice” demektir. Soru ismidir. İki şekilde olur:

  1. Kem-i İstifhâmiyye: Sayıdan kinaye soru ismidir. Kaç, kaç adet, kaç tane gibi soru sormayı sağlar ve sorunun cevabı beklenmektedir. Kaç tane olduğunu sorduğu kelime temyizidir. “Kaç kalem var?” derseniz, kalem temyizidir. Temyizi daima müfrettir (tekildir). Asla tesniye (ikil) ve cem (çoğul) olmaz. Temyizi nekre ve mensubdur. Temyizin ne olduğu açıksa temyiz hazf edilebilir. Kem-i istifhâmiye soru edatı olduğu için her zaman cümlenin başında gelir.
  2. Kem-i Haberiyye: Soyut veya somut herhangi bir kavramla ilgili çokluk fikri veren kelimedir. Nice …!, ne kadar çok …!, pek çok …! şeklinde çevrilebilir. Amaç soru değildir, sorunun cevabı beklenmemektedir. Amaç ne kadar çok olduğunu bildirmektir.

Temyizi iki şekilde gelir:

  1. Kem-i haberiyyenin muzafun ileyhi olarak mecrur olur. Tekil de olur, çoğul da olur. Bu durumda her zaman nekredir. Kuran’da bu şekilde gelmez.
  2. Başına مِنْ harf-i ceri gelerek mecrur olur. مِنْ harf-i ceri ile geldiğinde marife de gelir. Tekil de olur, çoğul da olur. Kuran’da muzafun ileyh olarak gelmez, her zaman carr-mecrur olarak gelir. Kem-i haberiye soru edatı olduğu için her zaman cümlenin başında gelir.

Buradaki كَمْ kem-i haberiyyedir. Çokluk bildirir. Mümeyyezdir. Temyizi مِنَ الْقُرُونِ يَمْشُونَ فِي مَسَاكِنِهِمْ dir.

أَهْلَكْنَا: “Helak ettik” demektir. هلك kökünden if’âl bâbından birinci çoğul şahıs mazi malum fiildir. İkinci bâbdan هَلَكَ - يَهْلِكُ şeklinde bir kimsenin, bir şeyin yapısının bozulup iş yapamaz hale gelmesi, helak olması manasındadır. Lazım fiildir. İkinci bâb if’âl bâbına (أَهْلَكَيُهْلِكُ) tadiye etkisi ile gelir. Helak etti anlamına gelir.

مِنْ: “-den, -dan” demektir. Harf-i cerdir. Zarfların önüne gelerek zarfiyeti müphemlikten çıkarır muayyen hale getirir.

قَبْلِ: “Önce” demektir. Zarftır. İzafe edildiği kelimeden öncesindeki zamanı ifade eder.

هِمْ: “Onlar” demektir. Üçüncü şahıs eril çoğul mecrur muttasıl zamirdir.

قَبْلِهِمْ: “Onlardan önce” demektir.

مِنْ قَبْلِهِمْ: “Onlardan öncesinde” demektir. Buradaki مِنْ onlardan öncesini muayyen (belirli) hale getirir. Eğer bu مِنْ olmasaydı قَبْلَهُمْ şeklinde gelerek mübhem (belirsiz) olacaktı. Bu مِنْ nedeniyle onlardan öncesindeki zamanlar belirlidir.

مِنَ: “-den, -dan” demektir. Harf-i cerdir.

الْقُرُونِ: “Karnlar, çağdaş topluluklar” demektir. Çoğul isimdir. Tekili الْقَرْنِ dir. İsm-i cemdir. Genellikle “nesil” anlamı verilmektedir. Ama bu anlam bu kelimeyi karşılamamaktadır. Nesil zaten Kuran’da nesil olarak vardır. قرن kökünden gelmiştir. İkinci bâbdan mastar olarak bir şeyi, birini başka bir şeye, birine bir ip veya başka bir şeyle kuvvetle bağlamak manasındadır. Böylece onu ona bağımlı kılar ve bağlanılan kendisine bağlanılanla birlikte hareket eder, onun yürüyüşüne uyar. Bu mastar manasından قَرْن birbirine bağlanılan, birlikte hareket eden, birlikte yaşayan kimselerden oluşan topluluk manasındadır. Ortak gelenekler, inançlar ve alışkanlıklar çerçevesinde bir arada, birlikte hareket eden, birbirine kenetlenmiş insan topluluğudur. Belirli bir zaman ve mekânda birbirine bağlı bir şekilde yaşayan topluluktur. Aynı çağda yaşamış ama birbirinden habersiz insanlar bu tanıma girmez. İkili قَرْنَيْنِ (mensub-mecrur) dir. Çoğulu قُرُون dur.

يَمْشُونَ: “Yürürler” demektir. مشي kökünden ikinci bâbdan üçüncü şahıs eril çoğul merfu muzari malum fiildir.

فِي: “İçinde” demektir. Harf-i cerdir.

مَسَاكِنِ: “Meskenler, dinlenme yerleri” demektir. Çoğul ism-i mekândır. Tekili مَسْكَن dir. سكن kökünden birinci bâbdan gelmiştir. Hareketsiz olmak manasındaki fiilden “dinlenme yeri” manasına gelmiş ism-i mekândır.

هِمْ: “Onlar” demektir. Eril üçüncü şahıs çoğul mecrur muttasıl zamirdir.

مَسَاكِنِهِمْ: “Onların meskenleri” demektir.

فِي مَسَاكِنِهِمْ: “Meskenlerinde” demektir.

يَمْشُونَ فِي مَسَاكِنِهِمْ: “Meskenlerinde yürürler” demektir.

الْقُرُونِ يَمْشُونَ فِي مَسَاكِنِهِمْ: “Meskenlerinde yürür halde karnlar” demektir.

مِنَ الْقُرُونِ يَمْشُونَ فِي مَسَاكِنِهِمْ: “Meskenlerinde yürür halde olan karnlardan” demektir.

كَمْ أَهْلَكْنَا مِنْ قَبْلِهِمْ مِنَ الْقُرُونِ يَمْشُونَ فِي مَسَاكِنِهِمْ: “Onlardan öncesinde meskenlerinde yürür halde olan karnlardan nicesini helak ettik” demektir.

كَمْ أَهْلَكْنَا مِنْ قَبْلِهِمْ مِنْ قَرْنٍ

Onlardan öncesinden karndan nicesini helak ettik. (Enam 6, Sad 3)

كَمْ أَهْلَكْنَا قَبْلَهُمْ مِنْ قَرْنٍ

Onlardan önce karndan nicesini helak ettik. (Meryem 74, Meryem 98, Kaf 36)

كَمْ أَهْلَكْنَا مِنَ الْقُرُونِ مِنْ بَعْدِ نُوحٍ

Nuh’un sonrasında karnlardan nicesini helak ettik. (İsra 17)

كَمْ أَهْلَكْنَا قَبْلَهُمْ مِنَ الْقُرُونِ

Onlardan önce karnlardan nicesini helak ettik. (Taha 128, Yasin 31)

كَمْ أَهْلَكْنَا مِنْ قَبْلِهِمْ مِنَ الْقُرُونِ

Onlardan öncesinde karnlardan nicesini helak ettik. (Secde 26)

Ayetlerde görüldüğü gibi helak edilen karnlar Kuran’da iki şekilde gelmiştir. مِنْ قَرْنٍ şeklinde geldiğinde helak edilen bütün karnlar ifade edilmektedir. مِنَ الْقُرُونِ şeklinde geldiğinde belirli karnlar ifade edilmektedir. Bu ayette de ikinci şekilde gelmiştir. Belirli topluluklar ifade edilmektedir.

Bir de burada meskenlerinde yürüyen şeklinde mukayyed edilmişlerdir. Helakın meskenlerinde yürür halde iken olduğu ifade edilmiş olmaktadır. Yaşadıkları yerde, oturdukları yerde hiç beklemedikleri, yürüdükleri sırada helak edilmişlerdir. Yürüme özellikle belirtilmiştir. Koşuşturma değil, uyuma değil yürüme durumundadırlar. Yani günlük yaşamlarını yaşamaktadırlar. Olağanüstü bir şey beklememektedirler. Tedirgin değildirler, teyakkuz halinde değillerdir. Yürümektedirler. Evlerinde güven içinde olduklarını düşünmektedirler. Helak aniden gelmiş ve darmadağın olmuşlardır.

Aralarında ihtilaf olanlara rehberlik etmesi beklenen bu toplulukların helâkidir. Sizin de başınıza gelebilir denmektedir. İhtilaflarınızı Allah’ın kitabı ile çözün denmektedir. Önceki cümledeki zamir bu durumu işaret etmektedir.

Bu şekilde helak edilenlerin sayısının çok olduğu كَمْ ile anlatılmış, onların da bu çokların içine dahil olabileceği uyarısı yapılmış olmaktadır.

 

إِنَّ فِي ذَلِكَ لَآيَاتٍ

Kesinlikle bunda ayetler vardır.

 

Mensuh isim cümlesi

İsmi

İbtida
edatı

Haberi

İnne

Mecrur

Cârr

آيَاتٍ

لَ

ذَلِكَ

فِي

إِنَّ

 

إِنَّ: “Kesinlikle” demektir. Huruf-u müşebbehe bi-l fiildendir.

فِي: “İçinde” demektir. Harf-i cerdir.

ذَلِكَ: “O” demektir. Uzak ismi işarettir. Muhatap كَ yani “sen”dir. “Sana söylüyorum, o” anlamına gelmektedir. Onlardan öncesinde meskenlerinde yürüyen nesillerden nicesinin helak edilmesine işaret etmektedir. Böyle anlamlara işaret etmede uzak ism-i işaretler kullanılır. Muhatap tekil geldiği için herkesi birey birey ilgilendirmektedir. Eğer ذَلِكُمْ şeklinde gelseydi topluluğu ilgilendirecekti.

فِي ذَلِكَ: “Onda” demektir. İnnenin haberidir. Normalde beklenen innenin isminin öne gelmesidir. Burada haber isminden önce gelmiştir. Türkçeye çevirirken “bunda” şeklinde çevrilmesi de uygundur.

لَ: İbtida edatıdır. Başlama lâmıdır. İsim cümlesinde mübtedanın başına gelen fethalı te’kid lâmı (başlama lâmı=lâmu-l ibtidaiyye) inne cümlesinin hem isminin hem de haberinin başına gelebilir. Burada innenin isminin başına gelmiştir. Te’kîd için gelir. İnne ile iki te’kîd, bununla da bir te’kîd daha olmuş olur. Cümlede üç te’kîd vardır.

آيَاتٍ: “Ayetler” demektir. Tekili آيَة dir. Ayet gösterge demektir. ءيي kökünden gelmiştir. Dördüncü bâbdan mastar olarak bir kimse ya da bir şey hakkında onun bilinmesini sağlayacak bir işaret koymak manasındadır. Bu mastar manasından konulan işaret manasında آيَةٌ “gösterge” anlamında isimdir.

إِنَّ فِي ذَلِكَ لَآيَاتٍ: “Kesinlikle bunda ayetler vardır” demektir.

Bunda ayetler vardır. Hiç beklemedikleri anda, normal gündelik hayatlarını yaşayan toplulukları Allah helak etmiştir. Bu bizim için ayettir. Bizim başımıza gelmez demeyin diyor bize. Her an her şey olabilir. Zaten öyle olmuyor mu? Normal işimizi yaparken birdenbire deprem oluyor. Kimse beklemiyor. O andan sonra panik başlıyor.

 

أَفَلَا يَسْمَعُونَ

Öyleyse işitmezler mi?

 

Soru cümlesi
Fiil cümlesi

Fâ-u
isti’nâfiye

Fâil

Fiil

Olumsuzluk edatı

İstifhâm edatı

و

يَسْمَعُونَ

لَا

أَ

فَ

 

أَ: Soru hemzesidir (همزة الاستفهام).

فَ: İsti’nafiyye edatıdır. Buna Fâ-u isti’nâfiye (الْفَاءُ الاِسْتِئْنَافِيَّةُ) denir. Cümle başında bulunur. Cümle soru hemzesiyle başladığı için soru hemzesinden sonra gelmiştir. Kendisinden önce inşa cümlesi (emir, nehiy, istifhâm), sonrasında haber cümlesi olursa veya öncesinde haber cümlesi sonrasında inşa cümlesi olursa bu durumlarda atıf harfi olamayan bu harf isti’nâfiye edatı olur. Kendisinden sonraki cümle yeni cümle olacağından bu edata isti’nâfiye (başlangıç) edatı denir. İsim cümlesi fiil cümlesine (tersi de geçerli) anlamsal yakınlık olursa atfolunabilir. Anlamsal yakınlık yoksa aradaki fâ isti’nâfiye edatıdır. Fiil cümleleri arasında zaman yönünden uyum olmasına rağmen manasal olarak takip ve tertip ifade etmiyorsa bu durumda da isti’nâfiye edatıdır.

Arkasından öncesindeki cümle ile i’râb yönünden ilişkisi olmayan yeni bir cümle başlatır. İ’râbsal ilişki olmamasına rağmen öncesindeki cümle ile sonrasındaki cümle arasında anlamsal irtibat vardır. Bu irtibata göre fâ-u isti’nâfiye şu şekilde sınıflandırılır:

  1. Fâ-u ta’liliyye (الفَاءُ التَّعْلِيلِيَّةُ): Öncesi ile sonrasında sebep sonuç ilişkisi vardır. Öncesi sonrasının sebebidir. Türkçeye çevrilirken “bundan dolayı”, “bu sebeple” şeklinde çevrilmelidir.
  2. Fâ-u tafsiliyye (الفَاءُ التَّفْصِيِلِيَّةُ أَوِ التَّفْسِيرِيَّةُ): Öncesindeki cümle kapalı, tam olarak anlaşılmayan bir cümledir (Mücmel bir ifade). Sonrasındaki cümle ise mücmeli açıklayan, kapalılığı gideren bir cümledir (Mufassal bir ifade).
  3. Netice Fâsı (فَاءُ النَّتِيجَةِ): Önceki cümle/cümleler açıklanmış cümle/cümlelerdir. Sonraki cümle ise bu açıklanmış cümle/cümlelerin sonucunu gösteren, bir nevi özetleyen cümledir. Fâ-u tafsiliyyenin tersidir. “Sonuç olarak”, “neticede” şeklinde Türkçeye çevrilir.
  4. İrtibat Fâsı (فَاءُ الْاِرْتِبَاطِ): Öncesindeki cümle ile sonrasındaki cümle arasında zamansal ya da sebepsel ilişki yoktur ama aralarında bağlantı vardır. Cümleler arasındaki fâ tertip ve takip için değil, sebep için değil, tafsil için değil, neticelendirme için değilse ve cümleler arasında konu bağlantısı olduğu zaman gelen fâ irtibât fâsıdır.

Buradaki fâ-u ta’liliyyedir. Öncesi sonrasının sebebidir. Bunda ayetler var. O halde, bu sebeple, öyleyse işitmezler mi?

لَا: “Değil” demektir. Olumsuzluk edatıdır.

يَسْمَعُونَ: “İşitirler” demektir. سمع kökünden dördüncü bâbdan üçüncü şahıs eril çoğul merfu muzari malum fiildir. Fâili cem vâvıdır (يَسْمَعُونَ).

أَلَا يَسْمَعُونَ: “İşitmezler mi?” demektir.

أَفَلَا يَسْمَعُونَ: “Öyleyse işitmezler mi?” demektir.

Burada işitmeyenler mevcut karnlardır. Mevcut çağdaş topluluklardır. Aralarında ihtilaflar olan ve ihtilafların çözümü için Allah’ın indirdiği kitaplara başvurmayanlardır. O kitapların rehberliğinden uzak duranlardır. Madem o kitapların rehberliğinden uzak duruyorsunuz bari helak ettiğimiz karnlara bakın deniyor ayette. Başınıza onların başına gelen gelecek deniyor. Onları inceleyin diyor. Onlar meskenlerinde yürürken, aniden, beklemedikleri bir anda helak olmuşlar. Sizin de başınıza gelebilir diyor. Bunu işitmiyor musunuz diyor? Niçin işitme ifadesi kullanılmıştır? أَفَلَا يَسْمَعُونَ (işitmezler mi?) denmiş, أَفَلَا يَسْتَمِعُونَ (kulak vermezler mi?) denmemiştir. Burada bir sanat vardır. İşitilecek şeyin ne olduğu ifade edilmemiştir.  Kuran’da işitme ve sağırlık mecazi olarak kullanılmaktadır.

إِنَّ شَرَّ الدَّوَابِّ عِنْدَ اللَّهِ الصُّمُّ الْبُكْمُ الَّذِينَ لَا يَعْقِلُونَ

Kesinlikle Allah’ın indinde dabbelerin en şerlisi sağırlar ve akletmeyen dilsizlerdir. (Enfal 22)

وَمِنْهُمْ مَنْ يَسْتَمِعُونَ إِلَيْكَ أَفَأَنْتَ تُسْمِعُ الصُّمَّ وَلَوْ كَانُوا لَا يَعْقِلُونَ

Onlardan sana kulak verenler vardır. Akletmiyor oldukları halde sağırlara sen mi işittireceksin? (Yunus 42)

وَلَا يَسْمَعُ الصُّمُّ الدُّعَاءَ إِذَا مَا يُنْذَرُونَ

Uyarılıyor oldukları zaman sağırlara çağrıyı işittiremezsin. (Enbiya 45)

Bu ayetlerde sağırlık gerçek sağırlık, işitmeme gerçek işitmeme değildir. Kendilerine anlatılanları dikkate almayan, duymazdan gelenlerdir.

Bu nedenle bu ayette “işitmezler mi?” denmesi kendilerine anlatılanları, Allah’ın ayetlerini, Allah’ın ayetlerinin açıklamalarını duymazdan gelen, dikkate almayanlardır. Bu nedenle Kuran işiten kavim kavramını da kullanır. İşiten kavim kendilerine söylenenleri dikkate alan kavimdir. İşiten kavim için ayetler vardır.

Biz bu ayetleri tefsir ediyoruz, açıklıyoruz. İşitmeyenler dikkate almayanlardır, önem vermeyenlerdir. Allah bizi helak ile uyarıyor. Önceki ayette ihtilaflardan bahsetti. Başka ayetlerde ihtilafların çözümünün Allah’ın kitabı ile olacağını ifade etti. Hala Allah’ın kitabı değil de batıl batının kurallarını uygulama derdinde olursanız, onların saçma çoğunluk sistemi içinde gücü ele geçirme çabası içinde olursanız, çözümün Allah’ın kitabında değil kendinizde, kendi veseninizde olduğunu iddia ediyorsanız o meskenlerinde yürüyen toplulukların başına gelen sizin de başınıza gelebilir diye uyarıyor.

Rehberimiz Kuran, ihtilafların çözümü Kuran, hayatımızın merkezi Kuran olmadıkça iflah olma şansımız yoktur.

 

 

Teşvikiye, Yalova

19 Temmuz 2025

M. Lütfi Hocaoğlu

 

 






Tüm Seminerler
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1289
Secde Suresi Tefsiri 26. Ayet
19.07.2025 18 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1288
Secde Suresi Tefsiri 25. Ayet
12.07.2025 34 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1287
Secde Suresi Tefsiri 24. Ayet
28.06.2025 74 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1286
Secde Suresi Tefsiri 23. Ayet
14.06.2025 170 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1285
Secde Suresi Tefsiri 22. Ayet
31.05.2025 159 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1284
Secde Suresi Tefsiri 21. Ayet
24.05.2025 157 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1283
Secde Suresi Tefsiri 20. Ayet
10.05.2025 222 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1282
Secde Suresi Tefsiri 19. Ayet
3.05.2025 194 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1281
Secde Suresi Tefsiri 18. Ayet
26.04.2025 203 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1280
Secde Suresi Tefsiri 17. Ayet
19.04.2025 225 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1279
Secde Suresi Tefsiri 16. Ayet
12.04.2025 237 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1278
Secde Suresi Tefsiri 15. Ayet
5.04.2025 248 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1277
Secde Suresi Tefsiri 14. Ayet
22.03.2025 251 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1276
Secde Suresi Tefsiri 13. Ayet
8.03.2025 289 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1275
Secde Suresi Tefsiri 12. Ayet
1.03.2025 278 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1274
Secde Suresi Tefsiri 11. Ayet
22.02.2025 304 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1273
Secde Suresi Tefsiri 10. Ayet
8.02.2025 350 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1272
Secde Suresi Tefsiri 6-9. Ayetler
1.02.2025 458 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1271
Secde Suresi Tefsiri 5. Ayet
18.01.2025 359 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1270
Secde Suresi Tefsiri 4. Ayet
28.12.2024 475 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1269
Secde Suresi Tefsiri 3. Ayet
14.12.2024 358 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1268
Secde Suresi Tefsiri 1-2. Ayetler
7.12.2024 403 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1267
Lokman Suresi Tefsiri 34. Ayet
30.11.2024 389 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1266
Lokman Suresi Tefsiri 33. Ayet
16.11.2024 431 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1265
Lokman Suresi Tefsiri 32. Ayet
9.11.2024 434 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1264
Lokman Suresi Tefsiri 31. Ayet
26.10.2024 476 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1263
Lokman Suresi Tefsiri 30. Ayet
12.10.2024 476 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1262
Lokman Suresi Tefsiri 29. Ayet
5.10.2024 554 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1261
Lokman Suresi Tefsiri 28. Ayet
7.09.2024 540 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1260
Lokman Suresi Tefsiri 27. Ayet
31.08.2024 574 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1259
Lokman Suresi Tefsiri 25-26. Ayetler
24.08.2024 583 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1258
Lokman Suresi Tefsiri 24. Ayet
17.08.2024 548 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1257
Lokman Suresi Tefsiri 23. Ayet
3.08.2024 561 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1256
Lokman Suresi Tefsiri 22. Ayet
27.07.2024 548 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1255
Lokman Suresi Tefsiri 21. Ayet
20.07.2024 519 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1254
Lokman Suresi Tefsiri 20. Ayet
13.07.2024 571 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1253
Lokman Suresi Tefsiri 19. Ayet
29.06.2024 529 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1252
Lokman Suresi Tefsiri 18. Ayet
22.06.2024 554 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1251
Lokman Suresi Tefsiri 17. Ayet
25.05.2024 632 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1250
Lokman Suresi Tefsiri 16. Ayet
18.05.2024 593 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1249
Lokman Suresi Tefsiri 15. Ayet
11.05.2024 620 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1248
Lokman Suresi Tefsiri 14. Ayet
20.04.2024 732 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1247
Lokman Suresi Tefsiri 13. Ayet
13.04.2024 788 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1246
Lokman Suresi Tefsiri 12. Ayet
6.04.2024 666 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1245
Lokman Suresi Tefsiri 11. Ayet
30.03.2024 728 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1244
Lokman Suresi Tefsiri 10. Ayet
16.03.2024 649 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1243
Lokman Suresi Tefsiri 8-9. Ayetler
9.03.2024 667 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1242
Lokman Suresi Tefsiri 7. Ayet
24.02.2024 687 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1241
Lokman Suresi Tefsiri 6. Ayet
17.02.2024 619 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1240
Lokman Suresi Tefsiri 1-5. Ayetler
10.02.2024 840 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1239
Rum Suresi Tefsiri 60. Ayet
27.01.2024 730 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1238
Rum Suresi Tefsiri 59. Ayet
20.01.2024 676 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1237
Rum Suresi Tefsiri 58. Ayet
6.01.2024 730 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1236
Rum Suresi Tefsiri 57. Ayet
30.12.2023 700 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1235
Rum Suresi Tefsiri 56. Ayet
16.12.2023 778 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1234
Rum Suresi Tefsiri 55. Ayet
25.11.2023 868 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1233
Rum Suresi Tefsiri 54. Ayet
11.11.2023 859 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1232
Rum Suresi Tefsiri 53. Ayet
4.11.2023 711 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1231
Rum Suresi Tefsiri 51-52. Ayetler
21.10.2023 785 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1230
Rum Suresi Tefsiri 50. Ayet
14.10.2023 750 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1229
Rum Suresi Tefsiri 48-49. Ayetler
30.09.2023 731 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1228
Rum Suresi Tefsiri 47. Ayet
16.09.2023 752 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1227
Rum Suresi Tefsiri 46. Ayet
9.09.2023 858 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1226
Rum Suresi Tefsiri 44-45. Ayetler
2.09.2023 717 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1225
Rum Suresi Tefsiri 43. Ayet
19.08.2023 744 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1224
Rum Suresi Tefsiri 42. Ayet
12.08.2023 754 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1223
Rum Suresi Tefsiri 41. Ayet
5.08.2023 799 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1222
Rum Suresi Tefsiri 40. Ayet
29.07.2023 687 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1221
Rum Suresi Tefsiri 39. Ayet
22.07.2023 713 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1220
Rum Suresi Tefsiri 38. Ayet
15.07.2023 642 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1219
Rum Suresi Tefsiri 37. Ayet
17.06.2023 652 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1218
Rum Suresi Tefsiri 36. Ayet
3.06.2023 684 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1217
Rum Suresi Tefsiri 35. Ayet
27.05.2023 707 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1216
Rum Suresi Tefsiri 33-34. Ayetler
20.05.2023 661 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1215
Rum Suresi Tefsiri 31-32. Ayetler
13.05.2023 724 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1214
Rum Suresi Tefsiri 30. Ayet
6.05.2023 825 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1213
Rum Suresi Tefsiri 29. Ayet
29.04.2023 660 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1212
Rum Suresi Tefsiri 28. Ayet
15.04.2023 721 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1211
Rum Suresi Tefsiri 27. Ayet
8.04.2023 771 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1210
Rum Suresi Tefsiri 26. Ayet
1.04.2023 685 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1209
Rum Suresi Tefsiri 25. Ayet
25.03.2023 667 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1208
Rum Suresi Tefsiri 24. Ayet
18.03.2023 935 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1207
Rum Suresi Tefsiri 23. Ayet
11.03.2023 728 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1206
Rum Suresi Tefsiri 22. Ayet
4.03.2023 812 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1205
Rum Suresi Tefsiri 21. Ayet
25.02.2023 1225 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1204
Rum Suresi Tefsiri 20. Ayet
18.02.2023 1009 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1203
Rum Suresi Tefsiri 19. Ayet
11.02.2023 674 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1202
Rum Suresi Tefsiri 17-18. Ayetler
4.02.2023 857 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1201
Rum Suresi Tefsiri 14-16. Ayetler
28.01.2023 692 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1200
Rum Suresi Tefsiri 12-13. Ayetler
21.01.2023 646 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1199
Rum Suresi Tefsiri 11. Ayet
14.01.2023 667 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1198
Rum Suresi Tefsiri 10. Ayet
7.01.2023 726 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1197
Rum Suresi Tefsiri 9. Ayet
31.12.2022 1591 Okunma
2 Yorum 01.01.2023 00:23
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1196
Rum Suresi Tefsiri 8. Ayet
17.12.2022 681 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1195
Rum Suresi Tefsiri 6-7. Ayetler
10.12.2022 785 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1194
Rum Suresi Tefsiri 1-5. Ayetler
3.12.2022 1267 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1193
Ankebut Suresi Tefsiri 69. Ayet
26.11.2022 1166 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1192
Ankebut Suresi Tefsiri 68. Ayet
19.11.2022 1656 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1191
Ankebut Suresi Tefsiri 67. Ayet
12.11.2022 1193 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1190
Ankebut Suresi Tefsiri 65-66. Ayetler
5.11.2022 1402 Okunma


© 2025 - Akevler