Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1277
Secde Suresi Tefsiri 14. Ayet
22.03.2025
47 Okunma, 0 Yorum

SECDE SÛRESİ - 10. Hafta

 

أَعُوذُ بِاللَّهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ

فَذُوقُوا بِمَا نَسِيتُمْ لِقَاءَ يَوْمِكُمْ هَذَا إِنَّا نَسِينَاكُمْ وَذُوقُوا عَذَابَ الْخُلْدِ بِمَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ (14)

Bu gününüzle karşılaşmayı unutmanızdan dolayı tadın -kesinlikle biz sizi unuttuk- ve amel ediyor olmanız sebebiyle kalıcılığın azabını tadın. (14)

 

فَذُوقُوا بِمَا نَسِيتُمْ لِقَاءَ يَوْمِكُمْ هَذَا

Bu gününüzle karşılaşmayı unutmanızdan dolayı tadın.

 

Emir fiil cümlesi

Fâ-u
isti’nâfiye

Mefûlun lieclih

Fâil

Fiil

Mecrur

Cârr

Sıla cümlesi
Fiil cümlesi

Harf-i
mevsûl

Mefûlun bih

Fâil

Fiil

Mefûlun bih
Muzâfun ileyh

Şibh-i
fiil
Muzâf

Sıfat

Mevsûf

Muzâfun ileyh

Muzâf

هَذَا

كُمْ

يَوْمِ

لِقَاءَ

ت

نَسِيتُمْ

مَا

بِ

و

ذُوقُوا

فَ

 

فَ: Fâ-u isti’nâfiyyedir.

ذُوقُوا: “Tadın” demektir. ذوق kökünden birinci bâbdan ikinci çoğul şahıs emir fiildir. ذَوْق tatmaktır. Bir şeyi veya bir işi anlamak, o işin veya durumun gerçeğini bilmek için o şeyin veya o işin izlerini duyuları kullanarak tecrübe etmek demektir. Yemeği tatmak, acıyı tatmak, sıcaklığı tatmak şeklinde kullanılır. Bu tatma dille, deriyle (dokunmak, basınç), burunla (koklamak) olabilir. Sözcüklerle, rakamlarla tarif edilemeyen bir duygudur. Bu nedenle görme duyusu tatma fiiline dahil değildir. Görme tarif edilebilir, görülen şeyin fotoğrafı çekilebilir, renkler bile rakamlarla ifade edilebilir. Günümüzde RGB sistemi ile tüm renkler kodlanmıştır ve bilgisayarlarda renkler bu rakamlarla kaydedilir ve gösterilir. Rakamlarla ifade edilebildiğinden, fotoğrafı gösterilebildiğinden görme duyusu tatma değildir.

بِ: “Sebebiyle” demektir. Harf-i cerdir. Kendisinden sonra مَا harf-i mevsulü (mastar harfi) gelirse geçmiş zamanda gerçekleşen bir olayın sebep olduğu durumu ifade eder, mef’ûlün lieclih olur.

مَا: “-me, -ma” demektir. Harf-i mevsul olarak mastar harfidir.

نَسِيتُمْ: “Unuttunuz” demektir. نسي kökünden dördüncü bâbdan ikinci şahıs eril çoğul mazi malum fiildir. Sıradan bir unutma değildir. Bir kişiyi veya bir şeyi veya bir bilgiyi hafızadan bilinç düzeyine getirme yeteneğini kaybedip o bilgiyi hafızadan geri çağıramamaktır. Bunun sebebi basit bir dalgınlık, gaflet olabileceği gibi ihmal, küçümsemek veya daha önemli bir şeyle ilgilenmek olabilir.

والنِّسيْان، بكسر النون: ضدّ الذِّكر والحِفظ

Nisyan, nun’un kesresi ile: zikr ve hıfzın zıttıdır. (Lisanu-l Arab)

نسِيتُ الشَّيءَ، إذا لم تذكُره، نِسياناً

Şeyi nisyan ettim, onu zikretmediğin zaman, nisyanen. (Makayisu-l Luga)

Unutmanın ana sebebi zikretmemektrir. Zikr (ذِكْر) “anmak, anlamak, anlatmak, anımsamak” anlamlarındadır. Birisini anlamak, anlatmak veya bir şeyi akletmek, aklettirmek amacıyla kaydedildiği yerden onun hakkındaki bilgileri alıp kullanmak manasındadır. Bu kaydedildiği yer kitap olabileceği gibi insanın hafızası da olabilir, başka şeyler de olabilir. Kullanma da sözle olabileceği gibi yazıyla da olabilir, başka şekilde de olabilir.

وَاذْكُرْ رَبَّكَ إِذَا نَسِيتَ

Rabbini zikret, unuttuğun zaman. (Kehf 24)

Unutmamanın yolu bu ayette zikr olarak ifade edilmiştir. Bir şeyi, bir kimseyi unutmamanın yolu onu anmak, anlamak, anlatmak ve anımsamaktır. Bu nedenle yapman gereken bir şeyi unutmak bir mazeret değildir. Unutmamak için zikretmen gerekir. İnsan rabbini unutabilir ki bu ayette Kuran’ı okuyana gelmiş bir emir vardır: “Unuttuğun zaman rabbini zikret”. O kadar çok şeyle meşgul oluyor ki insanlar, bir hayat mücadelesi için çırpınıyorlar ve artık o ilgilendikleri şeyler rablerini unutturuyor. Kuran’ı okuyana söylüyor, rabbini zikret diyor. Rabbini an, anla, anlat, anımsa deniyor. Unuttuğunda bunları yap diyor. Bunu da yapmanın en kolay yolu Kuran’dır. Kuran’ın bir adı da zikr’dir. Bize rabbimizi unutturmayan kitaptır.

رَبَّنَا لَا تُؤَاخِذْنَا إِنْ نَسِينَا أَوْ أَخْطَأْنَا

Rabbimiz, unutursak veya hata edersek bizi sorumlu tutma. (Bakara 286)

Bu ayette unutma durumunda sorumlu tutulmama duası vardır. Çünkü unutmak kötü bir sonuç doğurabilir. Unutma zikretmemekten kaynaklıdır.

Günümüzde unutmayı engellemek için kullanılan zikr yöntemlerinden biri telefonlardaki hatırlatıcılardır. Günümüzde çok sayıda şeyle etkileşim halindeyiz. Bu etkileşimler nedeniyle yapmamız gereken bir şeyi kolaylıkla unutmaktayız. Bunun için zikr gereklidir. Rabbimizi unutmamamız için de rabbimizi zikretmeliyiz. Bunun da yolu bizim için Kuran’dır. Kuran’la rabbimizi zikretmedir.

لِقَاءَ: “Karşılaşmak” demektir. لقي kökünden dördüncü bâbdan mastardır. فِعَال vezninden gelmiştir ve birisiyle, bir kimseyle, bir şeyle karşılaşmak, buluşmak manasındadır.

يَوْمِ: “Dönem” demektir. “Dönem, gündüz” anlamlarındadır. Çoğulu أَيَّام dır.

اليَوْمُ: معروفٌ مِقدارُه من طلوع الشمس إِلى غروبها

Yevm: Miktarı güneşin doğmasından batmasına kadar olan süre olarak bilinir. (Lisanu-l A’râb)

يَوْم kelimesinin birincil anlamı “gündüz”dür. Aynı zamanda dönem anlamındadır. Güneşin doğmasından batmasına kadar olan süredir. 24 saat olan günü ifade etmez.

Eğer يَوْم izafetle (isim tamlamasıyla) gelmişse o zaman “gündüz” anlamında değil “dönem” anlamındadır. İzafetle gelmediği zamanlarda da asıl anlamı “dönem”dir. Eğer “gündüz” anlamına gelmediğine dair karine varsa “dönem” anlamındadır. Eğer başında harf-i tarifle tekil olarak geliyorsa (الْيَوْم) bu durumda “bu dönem” anlamındadır ama Türkçede de bu dönemi ifade eden kelime olan “bugün” şeklinde tercüme edilebilir.

كُمْ: “Siz” demektir. Eril çoğul ikinci şahıs mecrur muttasıl zamirdir.

يَوْمِكُمْ: “Sizin gününüz, sizin döneminiz” demektir.

هَذَا: “Bu” demektir. Eril tekil yakın ism-i işarettir. يَوْمِكُمْ ün sıfatıdır.

يَوْمِكُمْ هَذَا: “Sizin bu gününüz, sizin bu döneminiz” demektir.

لِقَاءَ يَوْمِكُمْ هَذَا: “Sizin bu gününüzle karşılaşmak” demektir.

نَسِيتُمْ لِقَاءَ يَوْمِكُمْ هَذَا: “Bu gününüzle karşılaşmayı unuttunuz” demektir.

مَا نَسِيتُمْ لِقَاءَ يَوْمِكُمْ هَذَا: “Bu gününüzle karşılaşmayı unutmanız” demektir.

بِمَا نَسِيتُمْ لِقَاءَ يَوْمِكُمْ هَذَا: “Bu gününüzle karşılaşmayı unutmanızdan dolayı” demektir.

ذُوقُوا بِمَا نَسِيتُمْ لِقَاءَ يَوْمِكُمْ هَذَا: “Bu gününüzle karşılaşmayı unutmanızdan dolayı tadın” demektir.

Burada azabı tadın diye hitap edilenler kimlerdir? 12. ayette geri döndürülmeyi isteyen mücrimlerdir (الْمُجْرِمُونَ). Bu günleri ile karşılaşmayı unutmuşlardır. Buradaki unutma gaflet değildir. Bugünle ilgilenmemektedirler. Dünya hayatıyla meşguldürler. Mücrimdirler ki hakkı batıl, batılı hak kılmışlardır. Allah’ın geçerli kıldığını geçersiz kılmışlar, geçersiz kıldığını geçerli kılmışlardır. Hesap verecekleri bu günlerini unutmuşlardır. Ayette ifade ذُوقُوا بِمَا نَسِيتُمْ لِقَاءَ الْيَوْمِ (bugünü unutmanızdan dolayı tadın) şeklinde gelebilirdi. Oysa ifade sizin bu gününüz şeklinde gelmiştir. Çünkü hesap verecekleri gün ifade edilmiştir. هَذَا (bu) sıfatı da konuşmanın o günde yapıldığını ifade etmektedir. Hesap günü gelmiştir ve bu günleriyle karşılaşmayı unutmuşlardır. Hakkı batıl, batılı hak kılmakla o kadar meşguldürler ki bu hesap gününü unutmuşlardır. Kimse bu mücrimlerin namaz kılmayan, oruç tutmayan insanlar olduklarını sanmasın. Kanunlar çıkarmışlar, Allah’ın helal ettiklerini haram etmişler, haram ettiklerini helal etmişler, geçersiz olanı geçerli kılmışlar, geçerli olanı geçersiz kılmışlardır. Bunların alınları secdeye günde beş kere giden insanlar olabileceğini de unutmamak lazımdır.

Burada ilginç olan tadılacak olanın ne olduğunun söylenmemesidir. “Tadın” denmektedir, tatmanın sebebi de söylenmektedir ama neyin tadılacağı ifade edilmemektedir.

 

إِنَّا نَسِينَاكُمْ

Kesinlikle biz sizi unuttuk.

 

Parantez cümlesi
Mensuh isim cümlesi

Haberi
Fiil cümlesi

İsmi

İnne

Mefûlun
bih

Fâil

Fiil

كُمْ

نَا

نَسِينَا

نَا

إِنَّ

 

إِنَّا: “Kesinlikle biz” demektir. Aslı إِنَّنَا dır. Yazıda ve sözde kısaltılmıştır. نَا (biz) zamiri innenin ismidir. İnnenin haberi burada kendisinden sonra gelen نَسِينَاكُمْ cümlesidir.

نَسِينَا: “Unuttuk” demektir. نسي kökünden dördüncü bâbdan birinci şahıs çoğul mazi malum fiildir.

كُمْ: “Siz” demektir. Eril çoğul ikinci şahıs mensub muttasıl zamirdir.

نَسِينَاكُمْ: “Sizi unuttuk” demektir.

إِنَّا نَسِينَاكُمْ: “Kesinlikle biz sizi unuttuk” demektir.

Bu cümle parantez cümlesi olarak gelmiştir. ذُوقُوا بِمَا نَسِيتُمْ لِقَاءَ يَوْمِكُمْ هَذَا cümlesi ile ona atfedilmiş ذُوقُوا عَذَابَ الْخُلْدِ بِمَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ cümlesi arasına parantez cümlesi olarak gelmiştir.

Allah’ın unutması gafletten değil, küçümsemek ve önemsememektendir. Mücrimleri Allah unutmuştur. Onları önemsememekte, onların iyiliği için Allah bir şey yapmamaktadır. Kendi hallerine bırakmıştır. Onları korumamaktadır.

الْمُنَافِقُونَ وَالْمُنَافِقَاتُ بَعْضُهُمْ مِنْ بَعْضٍ يَأْمُرُونَ بِالْمُنْكَرِ وَيَنْهَوْنَ عَنِ الْمَعْرُوفِ وَيَقْبِضُونَ أَيْدِيَهُمْ نَسُوا اللَّهَ فَنَسِيَهُمْ إِنَّ الْمُنَافِقِينَ هُمُ الْفَاسِقُونَ

Münafık erkekler ve münafık kadınlar, onların bazısı bazısındandır. Münkeri emrederler, marufu nehyederler ve ellerini sıkarlar. Allah’ı unuttular da O’da onları unuttu. Kesinlikle münafıklar, onlar fasıklardır. (Tevbe 67)

Bu ayette de münafıkları Allah unutmuştur. Allah’ın onları unutmasının sebebi onların Allah’ı unutmalarıdır. Onlar Allah’ı anmamakta, anımsamamakta, anlamamakta, anlatmamaktadırlar. Allah da onlarla ilgilenmemekte, onları ihmal etmektedir. Onları korumamaktadır.

 

وَذُوقُوا عَذَابَ الْخُلْدِ بِمَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ

Ve amel ediyor olmanız sebebiyle kalıcılığın azabını tadın.

 

Emir fiil cümlesi

Atıf
harfi

Mefûlun lieclih

Mefûlun bih

Fâil

Fiil

Mecrur

Cârr

Muzâfun
ileyh

Muzâf

Sıla cümlesi
Mensuh isim cümlesi

Harf-i
mevsûl

Haberi
Fiil cümlesi

İsmi

Kâne

Fâil

Fiil

و

تَعْمَلُونَ

ت

كُنْتُمْ

مَا

بِ

الْخُلْدِ

عَذَابَ

و

ذُوقُوا

وَ

 

وَ: “Ve” demektir. Atıf harfidir. ذُوقُوا بِمَا نَسِيتُمْ لِقَاءَ يَوْمِكُمْ هَذَا cümlesine ذُوقُوا عَذَابَ الْخُلْدِ بِمَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ cümlesini atfetmiştir.

ذُوقُوا: “Tadın” demektir.

عَذَابَ: “Azap” demektir. Bu kök iki ayrı bâbdan gelmektedir. Beşinci bâbdan geldiğinde عَذْب tatlı demektir. Sıfat-ı müşebbehedir. Su için kullanılır. Suyun tadının hoş olması manasından gelmiştir. İkinci bâbdan geldiğinde عَذَاب bir fiili yapmasını önlemek, o fiilden caydırmak, uzak tutmak, fiili işlemesini sonlandırmak için darbetmek, engellemek, kahretmek anlamlarındadır.

Azap birisinin temel yaşamsal ihtiyaçlarını karşılamasını engelleyen her türlü fiildir. Yemesini veya içmesini veya barınmasını engellemek demek ona azab etmek demektir.

Azap belirli bir fiil değildir. Azap her tür fiille gerçekleşebilir. Hatta bir fiil olmadan bir durum da azap olur. Temel ihtiyaçlara engel olan her fiil, her durum, her olay azaptır. Ekonomik kriz bir azaptır. İnsanların temel ihtiyaçlarına karşı engel oluşturur. Kıtlık bir azaptır. Sel bir azaptır, yangın bir azaptır. Cehennem bir azaptır. Hastalık bir azaptır.

الْخُلْدِ: “Kalıcılık” demektir. Bir mekânda uzun bir süre diri olarak kalmak manasındadır. خلد kökünden birinci bâbdan mastardır.

عَذَابَ الْخُلْدِ: “Kalıcılığın azabı” demektir. İsim tamlamasıdır. Manevi izafettir. Manevi izafetin üç türü vardır. Muzaf ile muzafun ileyh arasında لِ , مِنْ , فِي harf-i cerlerinden biri var kabul edilir.

1. İzafet-i lâmiye (الإِضَافَةُ بِمَعْنَى اللاَّمِ): Muzaf ile muzafun ileyhin arasında sanki لِ harf-i ceri var da hazf edilmiş kabul edilir. İkiye ayrılır:

- Mülkiyet için izafet (الإِضَافَةُ لِلتَّمْلِيكِ): Muzaf, muzafun ileyhin mülkü, özelliği ya da fiilidir.

فِي قُلُوبِهِمْ مَرَضٌ

Onların kalplerinde hastalık vardır.

Buradaki قُلُوبِهِمْ manevi izafettir, izafeti lamiyyedir. Mülkiyet için izafettir. القُلُوبِ لَهُمْ (Onlara ait olan kalpler) anlamındadır.

- Tahsis için izafet (الإِضَافَةُ لِلتَّخْصِيصِ): Muzaf, muzafun ileyhe bir yönüyle tahsis edilmiştir.

اسْتَغْفِرُوا رَبَّكُمْ

Rabbinizden mağfiret isteyin.

Buradaki رَبَّكُمْ manevi izafettir, izafeti lamiyyedir. Tahsis için izafettir. الرَّبَّ لَكُمْ (Sizin için rab) anlamındadır.

2. İzafeti beyâniyye (الإِضَافَةُ لِلْبَيَانِيَّةِ): Muzafun ileyh, muzafın cinsindense veya onun hangi maddeden yapıldığını belirtiyorsa veya bulunduğu topluluğu gösteriyorsa buna izafet-i beyâniyye denir. Muzaf ile muzafun ileyhin arasında sanki مِنْ harf-i ceri var da hazf edilmiş kabul edilir.

اسْتَشْهِدُوا شَهِيدَيْنِ مِنْ رِجَالِكُمْ

Adamlarınızdan iki şahit şahit getirin.

Buradaki رِجَالِكُمْ manevi izafettir, izafeti beyaniyyedir. الرِّجَالِ مِنْكُمْ (Sizden olan adamlar) anlamındadır.

3. İzafeti zarfiyye (الإِضَافَةُ لِلظَّرْفِيَّةِ): Muzafun ileyh, muzafın zarfını, yani muzafın yerini veya zamanını bildiriyorsa, buna izafet-i zarfiyye denir. Muzaf ile muzafun ileyhin arasında sanki فِي harf-i ceri var da hazf edilmiş kabul edilir.

جَعَلَكُمْ خَلَائِفَ الْأَرْضِ

Sizi yerin halifeleri kıldı.

Buradaki خَلَائِفَ الْأَرْضِ manevi izafettir, izafeti zarfiyyedir. الْخَلَائِفَ فِي الْأَرْضِ (Yerdeki halifeler) anlamındadır.

 

Buradaki izafet lâmiyyedir ve tahsis için izafettir. الْعَذَابَ لِالْخُلْدِ (kalıcılık için azab) demektir. Kalıcılık için azab ne demektir? Azabın kalıcılığı sağlamasıdır. Nerede kalıcılığı sağlamaktadır? Azap çekilen yerde. Bu azap çekilen yeri bir önceki ayetten anlıyoruz. Doldurulacağı söylenecek olan Cehennemdir.

بِ: “Sebebiyle” demektir. Harf-i cerdir. Kendisinden sonra مَا harf-i mevsulü (mastar harfi) gelmiştir.

مَا: “-me, -ma” demektir. Harf-i mevsul olarak mastar harfidir.

كُنْتُمْ: “İdiniz” demektir. Nakıs fiildir. Burada mazi fiil olarak gelmiştir. Bu fiilin mastarının asıl anlamı “olmak” iken nakıs fiil olduğunda kendisinden sonra bir isim ve haber gelir. Asıl anlamıyla kullanıldığında tam fiil, bir isim ve haberden önce kullanıldığında nakıs (eksik) fiil denir. Burada kânenin ismi “siz” anlamındaki تُمْ dür.

تَعْمَلُونَ: “Amel ediyorsunuz” demektir. Amel hukuki sonuç doğuran fiildir. Her amel bir fiildir ama her fiil amel değildir. Hukuki sonuç doğurmayan fiiller amel değildir.

كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ: “Amel ediyordunuz” demektir. مَا harf-i mevsulünün sıla cümlesidir. Mazi kâneden sonra muzari fiil geliyorsa şimdiki zamanın hikâyesi olur. Geçmişte bir süre devam edip tamamlanmış ya da halen devam eden durumlar için kullanılır. -yordu ekiyle ifade edilir.

مَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ: “Amel ediyor olmanız” demektir.

بِمَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ: “Amel ediyor olmanız sebebiyle” demektir.

ذُوقُوا عَذَابَ الْخُلْدِ بِمَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ: “Amel ediyor olmanız sebebiyle kalıcılığın azabını tadın” demektir. Cehennemdedirler. Onlar için bir azap türü orada kalıcı olmalarını sağlayan azaptır. Oradan çıkmak istemektedirler ama öyle bir azap vardır ki orada kalıcı olmalarını sağlamaktadır. Bunun nasıl olduğunu bilmiyoruz. Bu surenin 20. ayetinde çıkmak isteyecekleri ama oraya iade edilecekleri belirtilmektedir. İşte bu azaptır. Kalıcılığın azabıdır.

Burada kalıcılığa sebep olan şey مَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ (amel ediyor olmanız) ile ifade edilmiştir. Bunun yerine مَا عَمِلْتُمْ (amel ettiğiniz) şeklinde gelebilirdi. Mazi kane ile muzari cümle gelmiştir. Bunun sebebi bir anlık ameller değil, geçmişte bir süre devam eden ameller nedeniyle bu azabı tadacak olmalarıdır.

Kalıcılık denilince akla sonsuzluk gelmektedir. Oysa الْخُلْدِ sonsuzluk değil kalıcılıktır. Bir mekânda uzun bir süre diri olarak kalmaktır.

Burada ilk cümlenin tersine tadılan söylenmiştir, kalıcılığın azabıdır. Bu durumda ilk tadılan nedir?

Kalıcılığın azabını tatmanın sebebi amellerdir. İlk tatmanın sebebi ise bu günlerini unutmalarıdır. Tadılacak olanın hazf edilmesinin sebebi onların bu günlerinden sonra tadacakları her türden azaptır. Tatma ifadesi ile Kuran’da geçen azaplar şunlardır:

عَذَابَ الْحَرِيقِ

الْعَذَابِ الْأَدْنَى

عَذَابَ النَّارِ

الْعَذَابِ الْأَكْبَرِ

عَذَابٍ أَلِيمٍ

عَذَابِ السَّعِيرِ

الْعَذَابِ الْأَلِيمِ

عَذَابًا شَدِيدًا

عَذَابًا كَبِيرًا

عَذَابٍ غَلِيظٍ

Bu azap türlerinden kurtulmanın yolu hesap vereceğimiz günü unutmamamızdır. Bunun için yapmamız gereken zikirdir. Zikrin kaynağı da Kuran’dır. Kuran ile bağı kesen unutmaya başlar. Hayat gailesine kapılır. Artık hesap vereceği günü değil dünya hayatında elde edeceklerini nasıl elde edeceğini düşünmeye başlar. Sürekli bir koşuşturma içindedir. Hele ki bunu vesenler gibi Allah’ın istemediği teşkilatlar içinde yapıyorsa hayatı rakiplerine karşı algı oluşturma ile geçmektedir. Nasıl karşı tarafı alt ederim, nasıl onun hakkında kötü algı oluştururum derdindedir. Bunun için Allah’ın izin vermediği her şeyi rahatlıkla yapar haldedir. Eğer kendine müslüman diyorsa aldatıcı onu Allah’la aldatmıştır. Yaptıklarını Allah yolunda yaptığını iddia ederek hakkı batıl, batılı hak kılmakta, Allah’ın istemediği kuralları koyarak şirk içinde batmaktadırlar. Allah’ı unutmuşlardır. Çünkü O’nu zikretmemektedirler. Amellerini Kuran’a sormamakta, kendilerine istedikleri fetvaları veren zaruret fetvacılarına onaylatıp unutmalarını daha da derinleştirmektedirler. Bu duruma düşmemenin yolu zikr olan Kuran’ı hayatımızın merkezine koymamızdır.

 

Teşvikiye, Yalova

22 Mart 2025

M. Lütfi Hocaoğlu

 

 






Tüm Seminerler
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1277
Secde Suresi Tefsiri 14. Ayet
22.03.2025 47 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1276
Secde Suresi Tefsiri 13. Ayet
8.03.2025 88 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1275
Secde Suresi Tefsiri 12. Ayet
1.03.2025 76 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1274
Secde Suresi Tefsiri 11. Ayet
22.02.2025 111 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1273
Secde Suresi Tefsiri 10. Ayet
8.02.2025 153 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1272
Secde Suresi Tefsiri 6-9. Ayetler
1.02.2025 169 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1271
Secde Suresi Tefsiri 5. Ayet
18.01.2025 147 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1270
Secde Suresi Tefsiri 4. Ayet
28.12.2024 247 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1269
Secde Suresi Tefsiri 3. Ayet
14.12.2024 174 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1268
Secde Suresi Tefsiri 1-2. Ayetler
7.12.2024 212 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1267
Lokman Suresi Tefsiri 34. Ayet
30.11.2024 217 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1266
Lokman Suresi Tefsiri 33. Ayet
16.11.2024 249 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1265
Lokman Suresi Tefsiri 32. Ayet
9.11.2024 241 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1264
Lokman Suresi Tefsiri 31. Ayet
26.10.2024 277 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1263
Lokman Suresi Tefsiri 30. Ayet
12.10.2024 292 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1262
Lokman Suresi Tefsiri 29. Ayet
5.10.2024 363 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1261
Lokman Suresi Tefsiri 28. Ayet
7.09.2024 344 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1260
Lokman Suresi Tefsiri 27. Ayet
31.08.2024 338 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1259
Lokman Suresi Tefsiri 25-26. Ayetler
24.08.2024 372 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1258
Lokman Suresi Tefsiri 24. Ayet
17.08.2024 325 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1257
Lokman Suresi Tefsiri 23. Ayet
3.08.2024 356 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1256
Lokman Suresi Tefsiri 22. Ayet
27.07.2024 349 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1255
Lokman Suresi Tefsiri 21. Ayet
20.07.2024 332 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1254
Lokman Suresi Tefsiri 20. Ayet
13.07.2024 373 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1253
Lokman Suresi Tefsiri 19. Ayet
29.06.2024 346 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1252
Lokman Suresi Tefsiri 18. Ayet
22.06.2024 364 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1251
Lokman Suresi Tefsiri 17. Ayet
25.05.2024 433 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1250
Lokman Suresi Tefsiri 16. Ayet
18.05.2024 427 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1249
Lokman Suresi Tefsiri 15. Ayet
11.05.2024 417 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1248
Lokman Suresi Tefsiri 14. Ayet
20.04.2024 534 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1247
Lokman Suresi Tefsiri 13. Ayet
13.04.2024 570 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1246
Lokman Suresi Tefsiri 12. Ayet
6.04.2024 487 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1245
Lokman Suresi Tefsiri 11. Ayet
30.03.2024 542 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1244
Lokman Suresi Tefsiri 10. Ayet
16.03.2024 480 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1243
Lokman Suresi Tefsiri 8-9. Ayetler
9.03.2024 473 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1242
Lokman Suresi Tefsiri 7. Ayet
24.02.2024 497 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1241
Lokman Suresi Tefsiri 6. Ayet
17.02.2024 432 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1240
Lokman Suresi Tefsiri 1-5. Ayetler
10.02.2024 637 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1239
Rum Suresi Tefsiri 60. Ayet
27.01.2024 536 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1238
Rum Suresi Tefsiri 59. Ayet
20.01.2024 491 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1237
Rum Suresi Tefsiri 58. Ayet
6.01.2024 542 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1236
Rum Suresi Tefsiri 57. Ayet
30.12.2023 540 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1235
Rum Suresi Tefsiri 56. Ayet
16.12.2023 617 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1234
Rum Suresi Tefsiri 55. Ayet
25.11.2023 613 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1233
Rum Suresi Tefsiri 54. Ayet
11.11.2023 641 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1232
Rum Suresi Tefsiri 53. Ayet
4.11.2023 550 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1231
Rum Suresi Tefsiri 51-52. Ayetler
21.10.2023 636 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1230
Rum Suresi Tefsiri 50. Ayet
14.10.2023 610 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1229
Rum Suresi Tefsiri 48-49. Ayetler
30.09.2023 595 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1228
Rum Suresi Tefsiri 47. Ayet
16.09.2023 632 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1227
Rum Suresi Tefsiri 46. Ayet
9.09.2023 729 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1226
Rum Suresi Tefsiri 44-45. Ayetler
2.09.2023 581 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1225
Rum Suresi Tefsiri 43. Ayet
19.08.2023 602 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1224
Rum Suresi Tefsiri 42. Ayet
12.08.2023 626 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1223
Rum Suresi Tefsiri 41. Ayet
5.08.2023 648 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1222
Rum Suresi Tefsiri 40. Ayet
29.07.2023 568 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1221
Rum Suresi Tefsiri 39. Ayet
22.07.2023 597 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1220
Rum Suresi Tefsiri 38. Ayet
15.07.2023 524 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1219
Rum Suresi Tefsiri 37. Ayet
17.06.2023 533 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1218
Rum Suresi Tefsiri 36. Ayet
3.06.2023 571 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1217
Rum Suresi Tefsiri 35. Ayet
27.05.2023 571 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1216
Rum Suresi Tefsiri 33-34. Ayetler
20.05.2023 554 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1215
Rum Suresi Tefsiri 31-32. Ayetler
13.05.2023 614 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1214
Rum Suresi Tefsiri 30. Ayet
6.05.2023 702 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1213
Rum Suresi Tefsiri 29. Ayet
29.04.2023 548 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1212
Rum Suresi Tefsiri 28. Ayet
15.04.2023 611 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1211
Rum Suresi Tefsiri 27. Ayet
8.04.2023 630 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1210
Rum Suresi Tefsiri 26. Ayet
1.04.2023 551 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1209
Rum Suresi Tefsiri 25. Ayet
25.03.2023 568 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1208
Rum Suresi Tefsiri 24. Ayet
18.03.2023 742 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1207
Rum Suresi Tefsiri 23. Ayet
11.03.2023 587 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1206
Rum Suresi Tefsiri 22. Ayet
4.03.2023 700 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1205
Rum Suresi Tefsiri 21. Ayet
25.02.2023 993 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1204
Rum Suresi Tefsiri 20. Ayet
18.02.2023 809 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1203
Rum Suresi Tefsiri 19. Ayet
11.02.2023 554 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1202
Rum Suresi Tefsiri 17-18. Ayetler
4.02.2023 735 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1201
Rum Suresi Tefsiri 14-16. Ayetler
28.01.2023 583 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1200
Rum Suresi Tefsiri 12-13. Ayetler
21.01.2023 545 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1199
Rum Suresi Tefsiri 11. Ayet
14.01.2023 553 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1198
Rum Suresi Tefsiri 10. Ayet
7.01.2023 613 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1197
Rum Suresi Tefsiri 9. Ayet
31.12.2022 1304 Okunma
2 Yorum 01.01.2023 00:23
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1196
Rum Suresi Tefsiri 8. Ayet
17.12.2022 581 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1195
Rum Suresi Tefsiri 6-7. Ayetler
10.12.2022 677 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1194
Rum Suresi Tefsiri 1-5. Ayetler
3.12.2022 695 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1193
Ankebut Suresi Tefsiri 69. Ayet
26.11.2022 623 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1192
Ankebut Suresi Tefsiri 68. Ayet
19.11.2022 660 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1191
Ankebut Suresi Tefsiri 67. Ayet
12.11.2022 649 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1190
Ankebut Suresi Tefsiri 65-66. Ayetler
5.11.2022 1278 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1189
Ankebut Suresi Tefsiri 64. Ayet
29.10.2022 950 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1188
Ankebut Suresi Tefsiri 63. Ayet
22.10.2022 1009 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1187
Ankebut Suresi Tefsiri 62. Ayet
15.10.2022 1011 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1186
Ankebut Suresi Tefsiri 61. Ayet
8.10.2022 920 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1185
Ankebut Suresi Tefsiri 60. Ayet
1.10.2022 890 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1184
Ankebut Suresi Tefsiri 58-59. Ayetler
24.09.2022 911 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1183
Ankebut Suresi Tefsiri 57. Ayet
17.09.2022 1212 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1182
Ankebut Suresi Tefsiri 56. Ayet
10.09.2022 1329 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1181
Ankebut Suresi Tefsiri 54-55. Ayetler
3.09.2022 2291 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1180
Ankebut Suresi Tefsiri 53. Ayet
27.08.2022 2391 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1179
Ankebut Suresi Tefsiri 52. Ayet
20.08.2022 2863 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1178
Ankebut Suresi Tefsiri 51. Ayet
13.08.2022 1965 Okunma


© 2025 - Akevler