RÛM SÛRESİ - 10. Hafta
أَعُوذُ بِاللَّهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
يُخْرِجُ الْحَيَّ مِنَ الْمَيِّتِ وَيُخْرِجُ الْمَيِّتَ مِنَ الْحَيِّ وَيُحْيِي الْأَرْضَ بَعْدَ مَوْتِهَا وَكَذَلِكَ تُخْرَجُونَ (19)
Ölüden diriyi çıkarır ve diriden ölüyü çıkarır ve ölümünden sonra yere hayat verir ve böyle çıkarılırsınız. (19)
يُخْرِجُ الْحَيَّ مِنَ الْمَيِّتِ
Ölüden diriyi çıkarır.
Fiil cümlesi |
Mefûlün bih GS | Mefûlun bih | Fâil | Fiil |
Mecrur | Cârr |
الْمَيِّتِ | مِنْ | الْحَيَّ | هُوَ | يُخْرِجُ |
يُخْرِجُ: “Çıkarır” demektir. Üçüncü şahıs eril tekil merfu muzari malum fiildir. Fâili müstetir هُوَ dir. 17. ayetteki Allah’a racidir. Birinci bâbdan خَرَجَ - يَخْرُجُ şeklinde çıkmak manasındadır. Lazım fiildir. Birinci bâb if’âl bâbına (أَخْرَجَ – يُخْرِجُ) tadiye etkisi ile gelir. Çıkmak anlamından, çıkarmak anlamına gelir.
الْحَيَّ: “Diri” demektir. Sıfat-ı müşebbehedir. Kökü حيي dir. Dördüncü bâbdan gelmektedir. Canlı olmak, ölü olmamak manasından gelmiştir. Lazım fiildir. Sübut bildirir. Çoğulu أَفْعَال kalıbından أَحْيَاء dır.
مِنَ: “-den” demektir. Harf-i cerdir. Aslı مِنْ dir. Sonrasında harf-i tarifli kelime (الْمَيِّتِ) geldiği için okuma kolaylığından dolayı مِنَ şekline dönüşmüştür.
الْمَيِّتِ: “Ölü” demektir. Sıfat-ı müşebbehedir. Kökü موت dir. Birinci bâbdan gelmektedir. Ölmek manasından gelmiştir. Ölmek fiili lazım fiildir. Ölü olmak da sübut bildirir. Bu şekliyle sıfat-ı müşebbehedir.
Burada i’lâl gerçekleşmiştir. Aslı فَيْعِلٌ kalıbından مَيْوِتٌ dur.
و harfi ي’ye dönüşmüş ve iki ي idgam edilmiştir. (Sakin و’ı harekeli ي takip ederse veya sakin ي’yi harekeli و takip ederse و harfi ي harfine kalp edilir ve oluşan iki ي idgam edilir.)
Düzensiz çoğullarından biri أَمْوَاتٌ dür (ölüler). أَفْعَالٌ kalıbındandır. Diğer düzensiz çoğulu ise مَوْتَى dır. Kalıbı ise فَعْلَى dır.
مِنَ الْمَيِّتِ: “Ölüden” demektir.
يُخْرِجُ الْحَيَّ مِنَ الْمَيِّتِ: “Ölüden diriyi çıkarır” demektir.
وَيُخْرِجُ الْمَيِّتَ مِنَ الْحَيِّ
Ve diriden ölüyü çıkarır.
Fiil cümlesi | Atıf harfi |
Mefûlün bih GS | Mefûlun bih | Fâil | Fiil |
Mecrur | Cârr |
الْحَيِّ | مِنْ | الْمَيِّتَ | هُوَ | يُخْرِجُ | وَ |
وَ: “Ve” demektir. Atıf harfidir. يُخْرِجُ الْحَيَّ مِنَ الْمَيِّتِ cümlesine يُخْرِجُ الْمَيِّتَ مِنَ الْحَيِّ cümlesini atfetmektedir.
يُخْرِجُ: “Çıkarır” demektir. Fâili müstetir هُوَ dir. 17. ayetteki Allah’a racidir.
الْمَيِّتَ: “Ölü” demektir. Sıfat-ı müşebbehedir.
مِنَ: “-den” demektir. Harf-i cerdir.
الْحَيِّ: “Diri” demektir. Sıfat-ı müşebbehedir.
مِنَ الْحَيِّ: “Diriden” demektir.
يُخْرِجُ الْمَيِّتَ مِنَ الْحَيِّ: “Diriden ölüyü çıkarır” demektir.
وَيُحْيِي الْأَرْضَ بَعْدَ مَوْتِهَا
Ve ölümünden sonra yere hayat verir.
Fiil cümlesi | Atıf harfi |
Mefûlun fih | Mefûlun bih | Fâil | Fiil |
Muzâfun ileyh | Muzâf |
Fâil Muzâfun ileyh | Şibh-i fiil Muzâf |
هَا | مَوْتِ | بَعْدَ | الْأَرْضَ | هُوَ | يُحْيِي | وَ |
وَ: “Ve” demektir. Atıf harfidir. يُخْرِجُ الْمَيِّتَ مِنَ الْحَيِّ cümlesine يُحْيِي الْأَرْضَ بَعْدَ مَوْتِهَا cümlesini atfetmektedir.
يُحْيِي: “Hayat verir, yaşatır” demektir. حيي kökünden if’âl bâbından üçüncü şahıs eril tekil merfu muzari malum fiildir. Fâili müstetir هُوَ dir. 17. ayetteki Allah’a racidir. Dördüncü bâbdan حَيَّ - يَحْيَى şeklinde yaşamak manasındadır. Lazım fiildir. Dördüncü bâb if’âl bâbına (أَحْيَا – يُحْيِي) tadiye etkisi ile gelir. Hayat vermek, yaşatmak anlamına gelir.
الْأَرْضَ: “Yer” demektir. ءرض kökünden gelmiştir. Dördüncü bâbdan أَرَضٌ mastarı bir mekânın bereketli, verimli olması, hayrının çok olması ve yerleşme ve ikamet için uygun olması manasındadır. Bu mastar manasından yerleşme için uygun olan manasında أَرْضٌ “yer” anlamındadır. “Yeryüzü” manasına da gelir. Yerleşme için uygun olan her yer arzdır. Ay’a yerleşirsiniz, orası arz olur. Mars’a yerleşirsiniz, orası arz olur. Uzay istasyonuna yerleşirsiniz, orası arz olur. Arzı yerküre olarak sınırlandırmak yanlıştır. Yerküre içindeki herhangi bir alan da arzdır. Türkçeye geçen arsa ve arazi kelimeleri, İngilizcedeki earth kelimesi buradan gelmektedir.
بَعْدَ: “Sonra” demektir. Zarftır. İzafe edildiği kelimeden sonrasındaki zamanı ifade eder.
مَوْتِ: “Ölüm” demektir. موت kökünden birinci bâbdan mastardır. Etimolojik olarak م su demektir. Denizin büyüklüğünden belirsizlik ifade eder. Bu nedenle soru edatları bu harfle başlar. Türkçede de -mi, -mı, -mü, -mu soru ekleri de “m” ile başlamaktadır. Zamandaki belirsizlikten dolayı mastarlarda da bu harf kullanılır (مَا mastarı, mimli mastarlar). ت üst üste konmuş iki çubuktur. İşareti, izi ifade eder. مت “belirsizlik işareti” demektir. Ortaya gelen و çadırın kancası demektir. Bağlantıyı, bağlanmayı ifade eder. Belirsizliği işaret eden duruma bağlanmadır. Bu haliyle “ölüm” demektir. Ölüm hareketsizliktir. Canlılığın sona ermesinin işareti hareketsizliktir. Latincede “mors”, “mort” ölüm demektir. İngilizcedeki “mortal” (ölümcül) kelimesi Latinceden gelmiştir. İngilizcedeki “mute” (sessizlik) kelimesi de ölüm kelimesinden gelmiştir. Ölü varlıklar ses çıkarmazlar. Satrançtaki “şah mat” ifadesi de “şah öldü” demektir.
هَا: “O” demektir. Mecrur muttasıl zamirdir. Müennestir (dişildir). الْأَرْضَ ya racidir.
مَوْتِهَا: “Onun ölümü” demektir. Yerin ölümüdür. Yerin ölümü ne demektir? Arz yerleşme için uygun olan yer demektir. Arz uzaydaki üs bile olabilir. Arzın ölümü demek, arzda hareketin olmaması demektir. Arzda hayvan veya bitki yaşıyorsa arz hareket eder ve hayat sahibi olur.
بَعْدَ مَوْتِهَا: “Onun ölümünden sonra” demektir. Ölümün sonrası müphemdir (belirsizdir). Eğer مِنْ بَعْدِ مَوْتِهَا şeklinde başında مِنْ olsaydı onun ölümünden sonrasını muayyen (belirli) hale getirirdi. “Onun ölümünden sonrasında” anlamına gelirdi.
يُحْيِي الْأَرْضَ بَعْدَ مَوْتِهَا: “Ölümünden sonra yere hayat verir” demektir. Buradaki arz sadece bizim üzerimizde yaşadığımız yeryüzü değildir. Evrende hayat olan her yer arzdır. Yerin ölümü demek üzerinde canlının olmamasıdır. Yerin hayat sahibi olması da üzerinde canlıların olmasıdır, hareketin olmasıdır. Yer ilk yaratıldığında ölü idi, üzerinde canlı yoktu. Üzerinde canlılar yaratılmaya başlayınca yer hayat sahibi olmuştur. مِنْ kullanılmadığı için ölümünden sonraki geniş bir zamandır ve canlıların ilk yaratılmasından günümüze kadar ve gelecekteki dönemleri de kapsamaktadır.
وَكَذَلِكَ تُخْرَجُونَ
Ve böyle çıkarılırsınız
Fiil cümlesi | Atıf harfi |
Nâib-i fâil | Fiil | Mefûlu mutlak |
Sıfat Naib-i mef'ûlü mutlak | Mevsûf |
Mecrur | Cârr |
Bedel | Mübdelün minh |
و | تُخْرَجُونَ | الْإِخْرَاجِ | ذَلِكَ | كَ | إِخْرَاجًا | وَ |
وَ: “Ve” demektir. Atıf harfidir. يُحْيِي الْأَرْضَ بَعْدَ مَوْتِهَا cümlesine كَذَلِكَ تُخْرَجُونَ cümlesini atfetmektedir.
كَ: “Gibi” demektir. Harf-i cerdir.
ذَلِكَ: “Sana söylüyorum, o” demektir. Uzak ism-i işarettir. Asıl ism-i işaret olan ذَا ve uzaklık lâmı olan لِ ve kâfu-l hitbe olan كَ den meydana gelmiştir. Muhatap كَ yani “sen”dir. İşaret edilen “o”dur. Burada uzak ism-i işaretle işaret edilen önceki cümlelerdeki çıkarılmalardır. Muhatap olan كَ (sen) ise Kuran’ı okuyandır.
كَذَلِكَ: “Onun gibi” demektir. “Böyle, böylece” manasındadır. Nâib-i mef’ûlü mutlaktır. Arapçada mef’ûlü mutlak vardır. Fiilin mastarı cümlenin içinde tekrar söylenir. Bunun değişik amaçları vardır. Te’kîd için gelir, fiilin işleniş şeklini belirtmek için gelir veya fiilin işleniş sayısını belirtmek için gelir. Bu şekilde كَذَلِكَ şeklinde geldiğinde fiilin işleniş biçimini bildirmek için gelir. Bu durumda fiilin mastarı öncesine ve sonrasına takdir edilir. İçinde geçtiği cümlenin fiili تُخْرَجُونَ olduğuna göre mastarı takdir edilir. إِخْرَاجًا كَذَلِكَ الْإِخْرَاجِ (o çıkarılma gibi bir çıkarılma) şeklindedir. Buradaki ذَلِكَ الْإِخْرَاجِ hangi çıkarılmayı işaret etmektedir? Önceki cümlelerde geçen ölüden diriyi, diriden ölüyü çıkarmalara işaret etmektedir.
تُخْرَجُونَ: “Çıkarılırsınız” demektir. خرج kökünden if’âl bâbından ikinci şahıs çoğul merfu muzari meçhul fiildir.
كَذَلِكَ تُخْرَجُونَ: “Böyle çıkarılırsınız” demektir.
قَالَ اهْبِطُوا بَعْضُكُمْ لِبَعْضٍ عَدُوٌّ وَلَكُمْ فِي الْأَرْضِ مُسْتَقَرٌّ وَمَتَاعٌ إِلَى حِينٍ (24) قَالَ فِيهَا تَحْيَوْنَ وَفِيهَا تَمُوتُونَ وَمِنْهَا تُخْرَجُونَ (25)
“Bazınız bazınıza düşman olarak aşağı inin. Sizin için yerde bir zamana kadar istikrar yeri ve meta vardır.” dedi. “Onun içinde yaşayacaksınız ve onun içinde öleceksiniz ve ondan çıkarılacaksınız.” dedi. (Araf 24-25)
Allah Âdem ve zevci ile konuşmaktadır. Ancak çoğul zamirle konuşmaktadır. اهْبِطُوا (aşağı inin) çoğuldur. كُمْ (siz) çoğuldur. Türkçede çoğulluk iki kişi veya daha fazlasıyla sağlanabilirken Arapçada çoğulluk için en az üç kişi gerekir. Burada ilk çoğulluk olan اهْبِطُوا nun (aşağı inin) çoğulluğunun sebebi Âdem’in çocukları olabileceği gibi İblis’in de onlara dahil edilmesi olabilir. Sonraki çoğulluklar Âdemoğlu içindir. Burada dikkat edilmesi gereken الْأَرْضِ ile ne kastedildiğidir. Yeryüzü kastedilmiş olamaz. Aksi halde onun içinde yaşayacaksınız dendiği için herhangi biri ayda veya uzayda veya başka bir gezegende yaşadığı anda bu ayet geçersiz olur. Onun içinde öleceksiniz dendiği için herhangi biri ayda veya uzayda veya başka bir gezegende ölürse bu ayet geçersiz olur. Bu nedenle buradaki arz (الْأَرْضِ) yeryüzü değildir. Üzerinde hayat olabilen her yerdir. Üzerinde hayat olmayan arz ölü arzdır. Üzerinde hayat başladığında bu arz yaşayan arz olur.
كَذَلِكَ تُخْرَجُونَ (Böyle çıkarılacaksınız) ifadesinde çıkarılmamızın arzdan olduğunu Araf suresinden bilmekteyiz. Çıkarılış şekli ise burada açıklanmaktadır. Burada ذَلِكَ ile işaret edilen hangi çıkarılmadır? Ölüden dirinin mi çıkarılmasıdır (يُخْرِجُ الْحَيَّ مِنَ الْمَيِّتِ), diriden ölünün mü çıkarılmasıdır (يُخْرِجُ الْمَيِّتَ مِنَ الْحَيِّ)? Her ikisi de geçerlidir. Biz diriyken diriden ölünün çıkarılması, ölü iken ölüden dirinin çıkarılmasına benzetilmektedir. Evrende canlılar yaratılmadan önce arz ölü idi. Canlılar yaratıldı ve arz hayat sahibi oldu. Tüm canlılar ölünce arz yeniden ölecek ve bizim de yeniden çıkarılmamızla arz yeniden hayat sahibi olacaktır.
Bu durumda en önemli soru şudur? Ölüden diri nasıl çıkar? Diriden ölü nasıl çıkar? Bunu basit şekilde düşünürsek tohumu ölü kabul ederiz, toprağa ekeriz bitki çıkar deriz. Ölünce de vücudumuz toprak oluyor deriz. Ancak bu açıklama geçerli değildir. Çıkarılma ifadesini tam olarak karşılamamaktadır. Allah evrenin yaratılmasından kıyamet yevmine kadar bütün seçenekleri yaratmıştır. Bu bütün seçenekler kuantum uzayındadır. Kuantum uzayında bütün canlıların yaşama ve ölme seçenekleri yaratılmıştır. Bedenler ölü olarak durmaktadır. Bedene ruhun bağlanması ile diri olmaktadır. İşte bu ölüden dirinin çıkarılmasıdır. Ruh ile bedenin ilişkisinin kesilmesi (uyku dışında) ile diriden ölü çıkarılmaktadır. Diriden çıkan ölü kuantum ve arz uzayına çıkmakta, ölüden çıkan diri de kuantum ve arz uzayına çıkmaktadır. Baas yevminden önce artık kuantum uzayı olmayacaktır. Sadece arz uzayı olacaktır. En sonunda herkes baas yevminde arz uzayından çıkarılacaktır. Ölmeden hemen önceki zamandaki arzdaki (gerçekleşmiş uzaydaki) bedenimize ruh bağlanacak ve arzdan çıkarılıp yeniden kuantum (sema) ve arz uzayına gireceğiz.
Yalova, Teşvikiye
11 Şubat 2023
M. Lütfi Hocaoğlu