Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1166
Ankebut Suresi Tefsiri 38. Ayet
7.05.2022
2740 Okunma, 0 Yorum

ANKEBÛT SÛRESİ - 36. Hafta

 

أَعُوذُ بِاللَّهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ

وَعَادًا وَثَمُودَ وَقَدْ تَبَيَّنَ لَكُمْ مِنْ مَسَاكِنِهِمْ وَزَيَّنَ لَهُمُ الشَّيْطَانُ أَعْمَالَهُمْ فَصَدَّهُمْ عَنِ السَّبِيلِ وَكَانُوا مُسْتَبْصِرِينَ (38)

Ve Âd ve Semûd’u ve onların meskenlerinden size açıkça anlaşılır olmuştur ve Şeytan onlara amellerini süsledi de görüş ve anlayış sahibi halindeyken onları yoldan alıkoydu. (38)

 

وَعَادًا وَثَمُودَ

Ve Âd ve Semûd’u.

وَ: “Ve” demektir. Atıf harfidir.

عَادًا: “Âd” demektir. Hûd Peygamberin gönderildiği kavmin adıdır. Yabancı dilden gelmiştir ama orta harfi illet harfi olduğu için munsariftir, sonunda tenvin ve kesre alır.

وَ: “Ve” demektir. Atıf harfidir. ثَمُودَ u عَادًا a atfetmektedir.

ثَمُودَ: “Semûd” demektir. Salih Peygamberin gönderildiği kavmin adıdır. Gayri munsariftir. Yabancı dilden geldiği için sonuna tenvin ve kesre almaz.

عَادًا وَثَمُودَ: “Âd ve Semûd” demektir.

وَعَادًا وَثَمُودَ: “Ve Âd ve Semûd” demektir. Mensûb (fethalı) Âd ve Semûd vardır. Bunlar cümlenin mef’ûlü olmalıdır ancak burada fiil olmadığı için cümle yoktur. Cümle olmadığı durumlarda ya buraya bir fiil takdir edilir ya da daha önceki bir fiil cümlesinin mef’ûlüne bu öğe atfedilir.

Durum

Geçiş

Anlam

Fiil takdiri

وَأَهْلَكْنَا عَادًا وَثَمُودَ

Ve Âd ve Semûd’u helak ettik.

Daha önceki bir fiilin mef’ûlüne atıf

أَخَذَتْهُمُ الرَّجْفَةُ وَعَادًا وَثَمُودَ

Onları (Medyen halkı) ve Âd’ı ve Semûd’u sarsıntı aldı.

 

وَقَدْ تَبَيَّنَ لَكُمْ مِنْ مَسَاكِنِهِمْ

Ve onların meskenlerinden size açıkça anlaşılır olmuştur.

وَ: “Ve” demektir. Üç durum olabilir. Birincisinde atıf harfidir. عَادًا وَثَمُودَ un mef’ûlü olduğu cümleye قَدْ تَبَيَّنَ لَكُمْ مِنْ مَسَاكِنِهِمْ cümlesini atfetmektedir. İkincisinde bu vâv hâl vâvıdır. Âd ve Semûd’un helak edilmeleri veya alınmalarıyla ilgili hâlini ifade etmektedir. Üçüncüsünde bu vâv itiraziyye vâvıdır (parantez vâvı). Bu cümle de parantez cümlesidir. Öncesi ile sonrası arasına girmiş ve bir açıklama yapmaktadır.

قَدْ: Harftir. İsim cümlesinden önce gelmez. Her zaman olumlu fiillerden önce gelir, olumsuz fiillerden önce gelmez. Fiil ile arasında başka bir şey bulunmaz.

  1. Mazi fiilden önce gelince:
    1. Tahkîk (gerçekleştirme) edatı (حَرْفُ التَّحْقِيقِ) olur. “Muhakkak”, “gerçekten” anlamlarına gelir. Normalde “-di” li geçmiş zaman olan mazi fiil “-miş” li geçmiş zamanın kesinlik ifade eden şekline dönüşür. Bu durumda fiilin sonuna da “-mıştır”, “-miştir”, “-muştur”, “-müştür” eklerinin eklenmesi gerekir. Yeminin cevap lâmından sonra gelirse tahkîk edatı olur.
    2. Tevakku (beklenti) edatı (حَرْفُ التَّوَقُّعِ) olur. Beklenilen bir haberin cevabında mazi fiilin başına eklenir. Ölümü beklenmeyen bir kimsenin ölüm haberini verirken مَاتَ (öldü) şeklinde haber verilirken, ölmesi beklenen bir hastanın ölüm haberi verilirken قَدْ مَاتَ (ölmüş) şeklinde haber verilir. Bu durumda fiilin sonunda “-mıştır”, “-miştir”, “-muştur”, “-müştür” eklenmesi yeterlidir.
    3. Takrîb (yaklaştırma) edatı (حَرْفُ التَّقْرِيبِ) olur. Normalde mazi fiil hem uzak hem de yakın geçmiş zamanı ifade eder. Bu edatın başına gelmesi ile yakın geçmiş zamanı ifade ederse takrîb edatı olmuş olur. Bu durumda fiilin sonunda “-dı”, “-di”, “-du”, “-dü” eki kalır. Mişli geçmiş zaman şeklinde söylenmez.
  2. Muzari fiilden önce gelince: Tahkîk edatı olur. Gerçekleştirme olayını şimdiki zamana alır. “Muhakkak … -yor” anlamına gelir. لَقَدْ şeklinde geldiği durumlarda her zaman tahkîk edatıdır.

Burada mazi fiilden önce gelmiştir. Tahkik edatı ya da takrîb edatı olmaya uygundur.

تَبَيَّنَ: “Açıkça anlaşılır oldu” demektir. Tefe’ûl bâbından üçüncü şahıs eril tekil fiildir. Kökü بين dir. İkinci bâbdan gelmektedir. بَيْنٌ mastarı başkasının ayırması, fark etmesi için bir şeyin çevresinden ayrılacak ve çevresindekilerden farklılaşacak şekilde sınırlarının belli olması manasındadır. İkinci bâb (بَانَ - يَبِينُ) if’âl bâbına (أَبَانَيُبِينُ) tadiye etkisi ile gelir. Açıklamak, anlaşılır hale getirmek anlamına gelir. Açık ve anlaşılır olan, açıklanan, anlaşılır hale getirilen haline gelir. Tef’îl bâbına (بَيَّنَيُبَيِّنُ) tadiye etkisi ile beraber teksir ve mübalağa etkisi ile gelir. Açık ve anlaşılır hale getirme çoklukla birliktedir. Ya fiil çok kere işlenmekte ya fail çok sayıdadır ya da mef’ûl çok sayıdadır. Bu kökte mef’ûl çok sayıda özelliği ile çevresinden ayrılacak şekilde belli edilmiştir. Tefe’ûl bâbı (تَبَيَّنَيَتَبَيَّنُ) tef’îl bâbından mutavaat etkisi ile gelmiştir. Yani müteaddi (geçişli) fiil lazım (geçişsiz) fiil haline gelmiştir. Başkaları tarafından çok sayıda özelliği ile çevresinden ayrılan, kendi kendine çok sayıda özelliği ile çevresinden ayrılan haline gelir. Açıkça anlaşılır olmak anlamına gelir.

لِ: “İçin” demektir. Harf-i cerdir.

كُمْ: “Siz” demektir. Mecrur muttasıl zamirdir.

لَكُمْ: “Sizin için” demektir. Buradaki لَ nin aslı لِ dir. Sonuna gelen كُمْ zamiri nedeniyle لَ şekline dönüşmüştür.

مِنْ: “-den” demektir. Harf-i cerdir.

مَسَاكِنِ: “Meskenler, dinlenme yerleri” demektir. Çoğul ism-i mekândır. Tekili مَسْكَن dir. سكن kökünden birinci bâbdan gelmiştir. Hareketsiz olmak manasındaki fiilden “dinlenme yeri” manasına gelmiş ism-i mekândır. Çekimi aşağıdadır.

Nekre

 

Çoğul

İkil

Tekil

مَسَاكِنُ

مَسْكَنَانِ

مَسْكَنٌ

Merfu

مَسَاكِنَ

مَسْكَنَيْنِ

مَسْكَنًا

Mensub

مَسَاكِنَ

مَسْكَنَيْنِ

مَسْكَنٍ

Mecrur

Marife

 

Çoğul

İkil

Tekil

الْمَسَاكِنُ

الْمَسْكَنَانِ

الْمَسْكَنُ

Merfu

الْمَسَاكِنَ

الْمَسْكَنَيْنِ

الْمَسْكَنَ

Mensub

الْمَسَاكِنِ

الْمَسْكَنَيْنِ

الْمَسْكَنِ

Mecrur

هِمْ: “Onlar” demektir. Mecrur muttasıl zamirdir. İsim tamlamasında muzafun ileyhtir. Muzafı kesre ile bittiği için هُمْ den هِمْ şekline dönüşmüştür. Âd ve Semûd’a racidir.

مَسَاكِنِهِمْ: “Onların meskenleri” demektir.

مِنْ مَسَاكِنِهِمْ: “Onların meskenlerinden” demektir.

قَدْ تَبَيَّنَ لَكُمْ مِنْ مَسَاكِنِهِمْ: “Onların meskenlerinden size açıkça anlaşılır olmuştur” demektir. Bu fiil cümlesinin fâili müstetir هُوَ dir. Bu zamir açıkça anlaşılır olana racidir. Açıkça anlaşılır olan alınmalarının ya da helak edilmelerinin şeklidir. Bu durumda bu iki topluluğun meskenlerini biliyor ya da bulabiliyor olmamız gerekir.

وَاذْكُرُوا إِذْ جَعَلَكُمْ خُلَفَاءَ مِنْ بَعْدِ قَوْمِ نُوحٍ

Hatırlayın, sizi Nuh kavminden sonrasında halifler kıldı. (Araf 69)

Burada Hûd Âd’a Nuh kavminden sonra onlara halif kılındıklarını söylüyor. Buradan Âd’ın Nuh kavminin ardından gelip onların yerine geçtiğini anlıyoruz.

وَاذْكُرُوا إِذْ جَعَلَكُمْ خُلَفَاءَ مِنْ بَعْدِ عَادٍ وَبَوَّأَكُمْ فِي الْأَرْضِ تَتَّخِذُونَ مِنْ سُهُولِهَا قُصُورًا وَتَنْحِتُونَ الْجِبَالَ بُيُوتًا

Hatırlayın, sizi Âd’dan sonrasında halifler kıldı ve sizi yerde yerleştirdi. Onun ovalarından kasrlar ediniyorsunuz ve dağlardan evler yontuyorsunuz. (Araf 74)

Burada da Salih Semûd’a Âd’dan sonra halif kılındıklarını söylüyor. Buradan da Semûd’un Âd’ın ardından gelip onların yerine geçtiğini anlıyoruz.

Nûh kavminin yerine Âd, Âd’ın yerine Semûd geçmiştir. Semûd’un meskenlerinin ovalarda kasrlar, dağlardan yontulmuş evler olduğunu anlıyoruz. Buna göre Nûh kavminin yerinden bu iki topluluğun da yerini bulabiliriz.

أَلَمْ تَرَ كَيْفَ فَعَلَ رَبُّكَ بِعَادٍ (6) إِرَمَ ذَاتِ الْعِمَادِ (7) الَّتِي لَمْ يُخْلَقْ مِثْلُهَا فِي الْبِلَادِ (8) وَثَمُودَ الَّذِينَ جَابُوا الصَّخْرَ بِالْوَادِ (9)

Rabbinin Âd, direkler sahibi, beldeler içinde onun misli hiç tasarlanmamış İrem’e ve vadide kayayı oyan Semûd’a nasıl yaptığını görmedin mi? (Fecr 6-9)

Âd’ın bedeli olarak direkler/sütunlar sahibi İrem gelmiştir. İrem Âd’ın yaşadığı beldenin adıdır. Beldenin tamamı planlanarak inşa edilmiştir. لَمْ يُخْلَقْ مِثْلُهَا ifadesinden bunu anlıyoruz. İrem’in içerisinde sütunlar önemli bir özellik olarak öne çıkmakta, belde bununla vasıflandırılmaktadır.

أَتُتْرَكُونَ فِي مَا هَاهُنَا آمِنِينَ (146) فِي جَنَّاتٍ وَعُيُونٍ (147) وَزُرُوعٍ وَنَخْلٍ طَلْعُهَا هَضِيمٌ (148)

Burada güven içindekiler olarak bahçelerin ve pınarların ve ekinlerde ve iç içe geçmiş hurmaların içinde bırakılacak mısınız? (Şuara 146-148)

Salih Peygamber Semûd’a söylemektedir. Bahçeler, pınarlar, ekinler, hurmalar içindedirler. Buradan da Semûd’un mekânı bulunabilir.

 

وَزَيَّنَ لَهُمُ الشَّيْطَانُ أَعْمَالَهُمْ

Ve Şeytan onlara amellerini süsledi.

وَ: “Ve” demektir. Atıf harfidir.

زَيَّنَ: “Süsledi” demektir. زين kökünden gelmiştir. İkinci bâbdan زَيْنٌ mastarı birisinin, bir şeyin veya bir işin hoşluğunun, güzelliğinin, faydasının, değerinin artması manasındadır. İkinci bâb (زَانَيَزِينُ) tef’îl bâbına (زَيَّنَيُزَيِّنُ) geçince tadiye ile beraber teksir ve mübalağa etkisi oluşur. Bir şeyin veya bir işin hoşluğunu, güzelliğini, faydasını, değerini artırmak anlamına gelir.

لِ: “İçin” demektir. Harf-i cerdir.

هُمُ: “Onlar” demektir. Âd ve Semûd topluluklarına racidir.

لَهُمُ: “Onlar için” demektir.

الشَّيْطَانُ: “Şeytan” demektir. Kökü شطن dir. Birinci bâbdan فَيْعَال kalıbından mübalağalı ism-i fâildir. Hayırdan uzak olmak ya da birisini sağlam bir iple bağlamak manasındaki fiilden gelmiştir. İblis’in ve onunla aynı görevi yapanların sıfatıdır. Çoğulu شَيَاطِينُ dur. Haktan, hayırdan uzak tutan demektir. Sıfattır. Özel isim değildir. İblis de bir şeytandır ama en çok şeytan insanlar için insanlardan olur.

أَعْمَالَ: “Ameller” demektir. Tekili عَمَل dir. Amel hukuki sonuç doğuran fiildir. Amelle bir ürün üretebilirsiniz ve üründen pay alırsınız, bir iş yaparak ücret hak edebilirsiniz, birisine zarar vererek cezayı hak edebilirsiniz, birisine fayda ederek ödülü hak edebilirsiniz. Amel fiilin alt kümesidir. Tüm ameller fiildir ama tüm fiiller amel değildir.

هُمْ: “Onlar” demektir. Âd ve Semûd topluluklarına racidir.

أَعْمَالَهُمْ: “Onların amelleri” demektir.

زَيَّنَ لَهُمُ الشَّيْطَانُ أَعْمَالَهُمْ: “Şeytan onlara amellerini süsledi” demektir. Âd ve Semûd hangi amelleri yapıyorlardı da Şeytan bu amelleri onlara süslüyordu?

وَإِلَى عَادٍ أَخَاهُمْ هُودًا قَالَ يَاقَوْمِ اعْبُدُوا اللَّهَ مَا لَكُمْ مِنْ إِلَهٍ غَيْرُهُ أَفَلَا تَتَّقُونَ

Âd’a kardeşleri Hûd’u… “Ey kavmim, sizin için ondan başka hiçbir ilahın olmadığı Allah’a ibadet edin” dedi. (Araf 65)

Âd’ın başka ilahlarla beraber olmadan Allah’a ibadet etmediği anlaşılmaktadır. Allah’a ibadet demek Allah’ın kurallarını geçerli kurallar haline getirmektir. Allah’la beraber başka ilahlara da ibadet etmek demek Allah’ın kuralları yanında başkalarının kurallarını da geçerli kurallar haline getirmek demektir.

قَالُوا أَجِئْتَنَا لِنَعْبُدَ اللَّهَ وَحْدَهُ وَنَذَرَ مَا كَانَ يَعْبُدُ آبَاؤُنَا

“Allah’a tekliğiyle ibadet etmemiz ve atalarımızın ibadet ediyor olduğunu bırakmamız için geldin mi?” dediler. (Araf 70)

Âd kavminin ileri gelenleri atalarının ibadet ettiklerini bırakarak Allah’ın tekliğiyle ibadet etmelerini söyleyen Hûd’u küçük görmektedirler. Buradan Allah’a da aslında ibadet ettikleri ama vahdet halinde ibadet etmedikleri görülmektedir. Allah’ın kurallarının yanında başkalarının kurallarını geçerli kurallar haline getirmekte, Allah’ın kurallarını bozarak, değiştirerek uygulamaktadırlar.

أَتُجَادِلُونَنِي فِي أَسْمَاءٍ سَمَّيْتُمُوهَا أَنْتُمْ وَآبَاؤُكُمْ مَا نَزَّلَ اللَّهُ بِهَا مِنْ سُلْطَانٍ

Allah’ın onlara hiçbir güç indirmediği sizin ve atalarınızın isimlendirdiği isimler hakkında benimle mücadele ediyor musunuz? (Araf 71)

Âd’ın ibadet ettiği isimler, Yusuf Peygamberin zindan arkadaşlarına söylediği isimler, Mekke dönemindeki isimler gibidir. Lât, Uzza, Menât gibi isimler bulurlar. O isimlerin sizden istediği var derler. Onların kuralları var derler. O kurallar uygulanacak ve geçerli olanlar onların kuralları olacak derler. İşte bu isimlere ibadettir. Bu isimler günümüzde değişmiş, put isimleri değil -izm’ler olmuştur, komünizm, kapitalizm gibi. Günümüzdeki en kötü -izm ise ekseriyet demokrasisidir. Herkes onun için çalışmaktadır. Herkes çoğunluk derdindedir. Çoğunluğu ele geçirince her şey düzelecek sanmaktadırlar ama aslında bu ayetin muhatabı olmaktadırlar.

قَالُوا يَاهُودُ مَا جِئْتَنَا بِبَيِّنَةٍ وَمَا نَحْنُ بِتَارِكِي آلِهَتِنَا عَنْ قَوْلِكَ وَمَا نَحْنُ لَكَ بِمُؤْمِنِينَ

“Ey Hûd, bize bir kanıt getirmedin ve biz senin sözünden dolayı ilahlarımızı terk edenler değiliz ve biz sana güvenenler değiliz” dediler. (Hûd 53)

Âd kavminin ileri gelenleri ilahlarını terk etmek istemiyorlar.

أَتَبْنُونَ بِكُلِّ رِيعٍ آيَةً تَعْبَثُونَ (128) وَتَتَّخِذُونَ مَصَانِعَ لَعَلَّكُمْ تَخْلُدُونَ (129)

Her yüksek yere (zirveye) abes işle uğraşanlar olarak bir gösterge bina ediyorsunuz ve belki de kalıcı olursunuz diye üretim yerleri ediniyorsunuz. (Şuara 128-129)

Âd halkı fonksiyon görmeyen, işe yaramayan göstergeler dikiyorlar. Bir olayı, bir durumu, önemli günleri sembolize eden, onu gösteren heykeller, anıtlar dikiyorlar. Sadece anıt olsun diye işe yaramayan yapılar yapmaya Kuran Hûd’un diliyle abes diyor. Günümüzde dünyanın her yeri anıt yapılarla doludur.

فَأَمَّا عَادٌ فَاسْتَكْبَرُوا فِي الْأَرْضِ بِغَيْرِ الْحَقِّ وَقَالُوا مَنْ أَشَدُّ مِنَّا قُوَّةً أَوَلَمْ يَرَوْا أَنَّ اللَّهَ الَّذِي خَلَقَهُمْ هُوَ أَشَدُّ مِنْهُمْ قُوَّةً

Âd’a gelince, yerde haksız olarak büyüklendiler ve dediler ki bizden kuvvet olarak daha şiddetli kim var? Görmediler mi onları yaratan Allah’ın kuvvetçe onlardan daha şiddetli olduğunu? (Fussilet 15)

Âd kuvvetli bir topluluktur. Nûh kavminden sonra gelmiş ve planlı şehir inşası, anıtlar dikmesi, Allah’ın kurallarını bozarak uygulaması ve Allah’ın kuralları dışında kurallar koyması ve bu aykırı kuralları koymak için çalışmaları bu kuvveti sayesinde olmuştur. Artık o kadar kibirlenmişlerdir ki kendilerinden daha kuvvetli kimse olmadığını düşünmektedirler. Günümüzde kendilerini süper güç olarak tanımlayanların durumu da budur. Onlar da Allah’ın kurallarını değil, -izm’lerinin kurallarını uygulamakta, ekseriyet demokrasisine ibadet etmekte, güçleriyle istediklerini yapacaklarını sanmaktadırlar. Oysa Allah onlardan güçlüdür. Onları yerle bir edecektir.

هَذِهِ نَاقَةُ اللَّهِ لَكُمْ آيَةً فَذَرُوهَا تَأْكُلْ فِي أَرْضِ اللَّهِ وَلَا تَمَسُّوهَا بِسُوءٍ فَيَأْخُذَكُمْ عَذَابٌ أَلِيمٌ

Bu, sizin için bir ayet olarak Allah’ın dişi devesidir. Onu bırakın, Allah’ın arzında yesin ve size elim bir azabın alacak olması sebebiyle ona kötülükle dokunmayın. (Araf 73)

Salih Peygamber dişi deveye kötülükle dokunmamaları, Allah’ın arzında yemesine ses çıkarmamalarını istemiştir. Oysa onlar bunu bir türlü kabullenememişlerdir.

وَإِلَى ثَمُودَ أَخَاهُمْ صَالِحًا قَالَ يَاقَوْمِ اعْبُدُوا اللَّهَ مَا لَكُمْ مِنْ إِلَهٍ غَيْرُهُ

Semûd’a kardeşleri Salih’i… “Ey kavmim, sizin için ondan başka hiçbir ilahın olmadığı Allah’a ibadet edin” dedi. (Hûd 61)

Salih Peygamber de Hûd’un Âd’a söylediği şekilde Semûd’a Allah’a ibadet etmelerini söylemektedir. Onlardan Allah’ın kurallarını geçerli kurallar haline getirmelerini istemektedir.

وَكَانَ فِي الْمَدِينَةِ تِسْعَةُ رَهْطٍ يُفْسِدُونَ فِي الْأَرْضِ وَلَا يُصْلِحُونَ

Şehirde yerde fesat çıkaran ve ıslah etmeyen dokuz silahlı birlik vardı. (Neml 48)

Semûd’un şehrinde dokuz silahlı grup vardır ve bunlar da sürekli fesat halindeydiler.

İşte Âd ve Semûd’un bu amellerini Şeytan onlara süslemiştir. Yaptıkları işler onlara doğru görünmekteydi. Bugün insanlar nasıl çoğunluk demokrasisinin havarisi haline gelmişse o gün de buralardaki insanlar Allah’ın istemediği amellerin havarisi halindeydiler. Allah’ın kurallarını değil, -izm’lerin kurallarını geçerli kurallar kılmak için çaba halindeydiler. Sorulması gereken soru şudur: Şeytan burada nasıl devrededir? Bu şeytan İblis midir yoksa insan şeytanlardan mıdır? Şeytan tekil gelmiştir. Çoğul gelmemiştir. Bu durumda tek şeytan düşünmemiz gerekir. Bu tek bir insan olup onun öğretileri ile amellerinin ne kadar iyi olduğunu kavramış olabilirler. Eğer bu şeytan İblis ise bunu vesveseler yoluyla yapmıştır. Buradan hangisi olduğunu anlamamız zordur ama hangisi olduğu önemli değildir. Önemli olan birisinin onlara yanlışlarını güzel göstermiş ve o yolda devam etmelerini sağlamış olmasıdır. Buradan çıkarılacak ders bizedir. Ekseriyet demokrasisi kötüdür ama biz onunla iktidara gelip Adil Düzeni getireceğiz düşüncesi de şeytanın süslemesidir. Ben cari sistem içinde para kazanayım, zengin olayım, bu beni güçlendirir, ben de Adil Düzene harcarım düşüncesi de şeytanın süslemesidir. Ne yapalım, düzen böyle, biz bu düzen içinde, bu kurallar içinde yaşayacağız, sadece iyi insan olacağız, daha fazlasına gücümüz yetmiyor, bu bize yeter diyerek zulümleri görmezden gelmek, hak üzerine çaba sarf etmemek de şeytanın süslemesidir.

 

فَصَدَّهُمْ عَنِ السَّبِيلِ وَكَانُوا مُسْتَبْصِرِينَ

Görüş ve anlayış sahibi halindeyken onları yoldan alıkoydu.

فَ: Atıf harfidir. زَيَّنَ لَهُمُ الشَّيْطَانُ أَعْمَالَهُمْ cümlesine صَدَّهُمْ عَنِ السَّبِيلِ وَكَانُوا مُسْتَبْصِرِينَ cümlesini atfetmektedir.

صَدَّ: “Alıkoydu, engelledi” demektir. صدد kökünden birinci bâbdan iki mastar vardır. Bu mastarlardan biri lazım (geçişsiz) biri de müteaddidir (geçişli). Müteaddi olduğu zaman mastar صَدٌّ şeklindedir ve alıkoymak, engellemek manasındadır. Lazım olduğu zaman mastar صُدُودٌ şeklindedir ve geri durmak, uzak durmak manasındadır. Fâili müstetir هُوَ dir. Şeytan’a racidir.

هُمْ: “Onlar” demektir. Mensub muttasıl zamirdir. Âd ve Semûd topluluklarına racidir. صَدَّ nin mef’ûlüdür. Alıkonulanlardır.

عَنِ: “-den” demektir. Harf-i cerdir. Uzaklaşma etkisi için gelir. صَدَّ fiiliyle beraber kullanılır. Kendisinden sonra gelen kendisinden alıkonulandır.

السَّبِيلِ: “Yol” demektir. Kökü سبل dir. Bir kimseyi ya da kendisini başka bir kimseye veya bir mekâna veya bir işe, bir hedefe, bir amaca ulaştırmak manasındaki fiilden gelmiştir. Bir amaca ulaşmak için gidilen yöntemleri ifade eder. Fiziksel olarak yolu da ifade eder. Çoğulu سُبُل dur.

صَدَّهُمْ عَنِ السَّبِيلِ: “Onları yoldan alıkoydu” demektir.

وَ: Hâl vâvıdır. Kendisinden sonra hâl cümlesi gelir ve öncesindeki cümledeki bir öğeyle bu cümle arasındaki bağlantıyı sağlar.

كَانُوا: “Oldular, idiler” demektir. Nakıs fiildir. İsmi ve haberi vardır. İsmi içindeki cem vâvıdır (كَانُوا). Onlar demektir, Âd ve Semûd topluluklarına racidir.

مُسْتَبْصِرِينَ: “Görüş ve anlayış sahibi olanlar” demektir. بصر kökünden istif’âl bâbından cem-i müzekker salim (düzenli eril çoğul) ism-i fâildir. Bu kök beşinci bâbda (بَصُرَيَبْصُرُ) görme özelliğine sahip olmak anlamında iken if’âl bâbında (أَبْصَرَيُبْصِرُ) görmek manasındadır. İstif’âl bâbında ise hayır ve şerri birbirinden ayırabilecek görüşe sahip olmak anlamına gelir.

وَكَانُوا مُسْتَبْصِرِينَ: “Görüş ve anlayış sahibi halindeydiler” demektir.

صَدَّهُمْ عَنِ السَّبِيلِ وَكَانُوا مُسْتَبْصِرِينَ: “Görüş ve anlayış sahibi halindeyken onları yoldan alıkoydu” demektir. Burada yol hakka giden yollar, yöntemler, uygulamalardır. Şeytan onlara amellerini süslemiş ve ardından da hak yoldan alıkoymuştur. Hem de daha ilginci görüş ve anlayış sahibi oldukları halde bunu yapmıştır. Nasıl da günümüze benziyor. Bakıyorsunuz, son derece bilinçli ama vaktini ekseriyet demokrasisi başarısı için harcıyor. Görüş ve anlayış son derece yüksek ama şeytan amelini süslemiş ve o yolda çırpınıp durur hale gelmiş. Bakıyorsunuz, son derece anlayış sahibi bir insan ama vaktini zengin olup çok para kazanmaya harcıyor. Amacı bu kazandıklarını hak yolda harcamak. Ancak cari sistem içinde o hale geliyor ki tüm hayatı, gecesi, gündüzü kazandıklarını artırmak ve kazandıklarını korumak şeklinde amellerle geçiyor. Bakıyorsunuz, son derece yüksek görüşe sahip ama benim gücüm yetmez, ben bireysel olarak iyi olacağım diyor ve zulümlere sessiz kalıyor, hak yoldan uzak duruyor. Biz çok akıllıyız, yanlışı doğrudan ayırıyoruz, şeytan bizi kandıramaz diye düşünmemeliyiz. Şeytan öyle bir noktadan gelir ki bizi amacımıza ulaştırmak içinmiş gibi bir yola sokar, o yolu bize süsler ama aslında bizi Allah’ın yolundan uzak tutmuş olur.

 

 

Yalova, Teşvikiye

07 Mayıs 2022

M. Lütfi Hocaoğlu

 






Tüm Seminerler
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1269
Secde Suresi Tefsiri 3. Ayet
14.12.2024 21 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1268
Secde Suresi Tefsiri 1-2. Ayetler
7.12.2024 60 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1267
Lokman Suresi Tefsiri 34. Ayet
30.11.2024 64 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1266
Lokman Suresi Tefsiri 33. Ayet
16.11.2024 109 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1265
Lokman Suresi Tefsiri 32. Ayet
9.11.2024 111 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1264
Lokman Suresi Tefsiri 31. Ayet
26.10.2024 138 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1263
Lokman Suresi Tefsiri 30. Ayet
12.10.2024 162 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1262
Lokman Suresi Tefsiri 29. Ayet
5.10.2024 198 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1261
Lokman Suresi Tefsiri 28. Ayet
7.09.2024 207 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1260
Lokman Suresi Tefsiri 27. Ayet
31.08.2024 193 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1259
Lokman Suresi Tefsiri 25-26. Ayetler
24.08.2024 221 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1258
Lokman Suresi Tefsiri 24. Ayet
17.08.2024 198 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1257
Lokman Suresi Tefsiri 23. Ayet
3.08.2024 228 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1256
Lokman Suresi Tefsiri 22. Ayet
27.07.2024 222 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1255
Lokman Suresi Tefsiri 21. Ayet
20.07.2024 225 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1254
Lokman Suresi Tefsiri 20. Ayet
13.07.2024 239 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1253
Lokman Suresi Tefsiri 19. Ayet
29.06.2024 228 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1252
Lokman Suresi Tefsiri 18. Ayet
22.06.2024 239 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1251
Lokman Suresi Tefsiri 17. Ayet
25.05.2024 295 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1250
Lokman Suresi Tefsiri 16. Ayet
18.05.2024 306 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1249
Lokman Suresi Tefsiri 15. Ayet
11.05.2024 284 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1248
Lokman Suresi Tefsiri 14. Ayet
20.04.2024 393 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1247
Lokman Suresi Tefsiri 13. Ayet
13.04.2024 425 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1246
Lokman Suresi Tefsiri 12. Ayet
6.04.2024 360 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1245
Lokman Suresi Tefsiri 11. Ayet
30.03.2024 414 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1244
Lokman Suresi Tefsiri 10. Ayet
16.03.2024 349 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1243
Lokman Suresi Tefsiri 8-9. Ayetler
9.03.2024 336 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1242
Lokman Suresi Tefsiri 7. Ayet
24.02.2024 365 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1241
Lokman Suresi Tefsiri 6. Ayet
17.02.2024 311 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1240
Lokman Suresi Tefsiri 1-5. Ayetler
10.02.2024 483 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1239
Rum Suresi Tefsiri 60. Ayet
27.01.2024 399 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1238
Rum Suresi Tefsiri 59. Ayet
20.01.2024 376 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1237
Rum Suresi Tefsiri 58. Ayet
6.01.2024 413 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1236
Rum Suresi Tefsiri 57. Ayet
30.12.2023 414 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1235
Rum Suresi Tefsiri 56. Ayet
16.12.2023 490 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1234
Rum Suresi Tefsiri 55. Ayet
25.11.2023 491 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1233
Rum Suresi Tefsiri 54. Ayet
11.11.2023 511 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1232
Rum Suresi Tefsiri 53. Ayet
4.11.2023 435 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1231
Rum Suresi Tefsiri 51-52. Ayetler
21.10.2023 507 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1230
Rum Suresi Tefsiri 50. Ayet
14.10.2023 472 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1229
Rum Suresi Tefsiri 48-49. Ayetler
30.09.2023 473 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1228
Rum Suresi Tefsiri 47. Ayet
16.09.2023 492 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1227
Rum Suresi Tefsiri 46. Ayet
9.09.2023 612 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1226
Rum Suresi Tefsiri 44-45. Ayetler
2.09.2023 448 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1225
Rum Suresi Tefsiri 43. Ayet
19.08.2023 479 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1224
Rum Suresi Tefsiri 42. Ayet
12.08.2023 505 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1223
Rum Suresi Tefsiri 41. Ayet
5.08.2023 541 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1222
Rum Suresi Tefsiri 40. Ayet
29.07.2023 462 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1221
Rum Suresi Tefsiri 39. Ayet
22.07.2023 480 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1220
Rum Suresi Tefsiri 38. Ayet
15.07.2023 435 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1219
Rum Suresi Tefsiri 37. Ayet
17.06.2023 437 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1218
Rum Suresi Tefsiri 36. Ayet
3.06.2023 483 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1217
Rum Suresi Tefsiri 35. Ayet
27.05.2023 485 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1216
Rum Suresi Tefsiri 33-34. Ayetler
20.05.2023 482 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1215
Rum Suresi Tefsiri 31-32. Ayetler
13.05.2023 525 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1214
Rum Suresi Tefsiri 30. Ayet
6.05.2023 608 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1213
Rum Suresi Tefsiri 29. Ayet
29.04.2023 472 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1212
Rum Suresi Tefsiri 28. Ayet
15.04.2023 526 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1211
Rum Suresi Tefsiri 27. Ayet
8.04.2023 531 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1210
Rum Suresi Tefsiri 26. Ayet
1.04.2023 478 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1209
Rum Suresi Tefsiri 25. Ayet
25.03.2023 501 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1208
Rum Suresi Tefsiri 24. Ayet
18.03.2023 650 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1207
Rum Suresi Tefsiri 23. Ayet
11.03.2023 504 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1206
Rum Suresi Tefsiri 22. Ayet
4.03.2023 638 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1205
Rum Suresi Tefsiri 21. Ayet
25.02.2023 901 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1204
Rum Suresi Tefsiri 20. Ayet
18.02.2023 724 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1203
Rum Suresi Tefsiri 19. Ayet
11.02.2023 476 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1202
Rum Suresi Tefsiri 17-18. Ayetler
4.02.2023 661 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1201
Rum Suresi Tefsiri 14-16. Ayetler
28.01.2023 504 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1200
Rum Suresi Tefsiri 12-13. Ayetler
21.01.2023 459 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1199
Rum Suresi Tefsiri 11. Ayet
14.01.2023 479 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1198
Rum Suresi Tefsiri 10. Ayet
7.01.2023 519 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1197
Rum Suresi Tefsiri 9. Ayet
31.12.2022 1097 Okunma
2 Yorum 01.01.2023 00:23
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1196
Rum Suresi Tefsiri 8. Ayet
17.12.2022 504 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1195
Rum Suresi Tefsiri 6-7. Ayetler
10.12.2022 594 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1194
Rum Suresi Tefsiri 1-5. Ayetler
3.12.2022 580 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1193
Ankebut Suresi Tefsiri 69. Ayet
26.11.2022 533 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1192
Ankebut Suresi Tefsiri 68. Ayet
19.11.2022 581 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1191
Ankebut Suresi Tefsiri 67. Ayet
12.11.2022 566 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1190
Ankebut Suresi Tefsiri 65-66. Ayetler
5.11.2022 526 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1189
Ankebut Suresi Tefsiri 64. Ayet
29.10.2022 543 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1188
Ankebut Suresi Tefsiri 63. Ayet
22.10.2022 567 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1187
Ankebut Suresi Tefsiri 62. Ayet
15.10.2022 590 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1186
Ankebut Suresi Tefsiri 61. Ayet
8.10.2022 822 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1185
Ankebut Suresi Tefsiri 60. Ayet
1.10.2022 782 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1184
Ankebut Suresi Tefsiri 58-59. Ayetler
24.09.2022 833 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1183
Ankebut Suresi Tefsiri 57. Ayet
17.09.2022 1144 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1182
Ankebut Suresi Tefsiri 56. Ayet
10.09.2022 1233 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1181
Ankebut Suresi Tefsiri 54-55. Ayetler
3.09.2022 2086 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1180
Ankebut Suresi Tefsiri 53. Ayet
27.08.2022 2183 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1179
Ankebut Suresi Tefsiri 52. Ayet
20.08.2022 2625 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1178
Ankebut Suresi Tefsiri 51. Ayet
13.08.2022 1771 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1177
Ankebut Suresi Tefsiri 50. Ayet
6.08.2022 2254 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1176
Ankebut Suresi Tefsiri 48-49. Ayetler
30.07.2022 2741 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1175
Ankebut Suresi Tefsiri 47. Ayet
23.07.2022 2427 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1174
Ankebut Suresi Tefsiri 46. Ayet
16.07.2022 2882 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1173
Ankebut Suresi Tefsiri 45. Ayet
2.07.2022 3157 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1172
Ankebut Suresi Tefsiri 44. Ayet
25.06.2022 8144 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1171
Ankebut Suresi Tefsiri 43. Ayet
18.06.2022 2588 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1170
Ankebut Suresi Tefsiri 42. Ayet
11.06.2022 2712 Okunma


© 2024 - Akevler