Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1148
Ankebut Suresi Tefsiri 19. Ayet
25.12.2021
2885 Okunma, 0 Yorum

ANKEBÛT SÛRESİ - 18. Hafta

 

أَعُوذُ بِاللَّهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ

أَوَلَمْ يَرَوْا كَيْفَ يُبْدِئُ اللَّهُ الْخَلْقَ ثُمَّ يُعِيدُهُ إِنَّ ذَلِكَ عَلَى اللَّهِ يَسِيرٌ (19)

Allah’ın yaratmayı nasıl başlattığını sonra onu geri döndürdüğünü hiç görmediler mi? Kesinlikle o Allah’a kolaydır. (19)

 

أَوَلَمْ يَرَوْا كَيْفَ يُبْدِئُ اللَّهُ الْخَلْقَ ثُمَّ يُعِيدُهُ

Allah’ın yaratmayı nasıl başlattığını sonra onu geri döndürdüğünü hiç görmediler mi?

أَ: Soru hemzesidir (همزة الاستفهام). “Mı, mi” demektir. Her zaman cümlenin başına gelir. Buna sadaratu-l kelâm hakkı denir. Hatta önceki cümleleri bu cümleye bağlayan وَ ve فَ bağlaçları bile soru hemzesinden sonra gelir. Sonrasındaki kelimeyi (وَ ya da فَ varsa bunlardan sonra gelen kelimeyi) sorunun konusu yapar. Bu nedenle soru cümlelerinde sorunun konusu olan kelime cümledeki görevi ne olursa olsun bu hemzeden hemen sonra gelerek (وَ ya da فَ varsa bunlardan sonra gelerek) cümlenin ikinci kelimesi olur. “Mı, mi” anlamına gelen ikinci bir soru harfi هَلْ dir. Soru hemzesi her zaman soruya cevap istemek için gelmez. Elifin güç etkisi nedeniyle asıl amaç soru değildir. Arkasından gelen kelimeye cümlede önem katarak soru manasını oluşturur.

وَ: “Ve” demektir. İsti’nâfiye edatıdır. Öncesinde resule düşen belağ (ulaşma) varken sonrasında Allah’ın yaratmaya başlaması gelmektedir. İkisi arasında ilk anda anlaşılmayan bir anlamsal yakınlık vardır. Cümle soru hemzesiyle başladığı için soru hemzesinden sonra gelmiştir.

لَمْ: “-medi, -madı” anlamında olumsuzluk edatıdır. Fiil cümlesi başına gelen bazı edatlarla olumsuz hale getirilir.

Olumsuz fiil cümlesi yapma metotları:

1.Mazi fiilin başına مَا olumsuzluk edatını getirmek: Geçmişte olumsuzluğu ifade eder. Olumsuzluk mutlak değildir. Olumsuz olan hüküm daha önceden gerçekleşmiş olabilir.

2.Muzari fiilin başına لَمْ olumsuzluk edatını getirmek: Burada muzari fiil لَمْ tarafından cezm edilir. Geçmişte olumsuzluğu ifade eder. Ancak burada olumsuzluk mutlaktır. Yani olumsuz olan hüküm daha önceden hiç gerçekleşmemiştir.

3.Muzari fiilin başına مَا olumsuzluk edatını getirmek: Şimdiki zamanda olumsuzluğu ifade eder.

4.Muzari fiilin başına لَا olumsuzluk edatını getirmek: Gelecek zamanda olumsuzluğu ifade eder. Olumsuzluk mutlaktır. Gelecekte hiç gerçekleşmeyecek bir hüküm için bu olumsuzluk şekli kullanılır.

5.Muzari fiilin başına لَنْ olumsuzluk edatını getirmek: Burada muzari fiil لَنْ tarafından nasb edilir. Gelecek zamanda olumsuzluğu ifade eder. Olumsuzluk mutlaktır. Gelecekte hiç gerçekleşmeyecek bir hüküm için bu olumsuzluk şekli kullanılır. لَا ile olandan farkı bunun te’kîd (kesinlik) ifade etmesidir.

6.Muzari fiilin başına لَمَّا olumsuzluk edatını getirmek: Burada muzari fiil لَمَّا tarafından cezm edilir. Yakın geçmiş zamanda olumsuzluğu ifade eder. Ancak burada farklı olan durum hükmün her an gerçekleşebilecek olması ama sözün söylendiği ana kadar gerçekleşmemiş olmasıdır. Bu nedenle Türkçeye çevrilirken “henüz olmadı” şeklinde çevrilir.

Olumsuz fiil cümlesi

Anlamı

مَا فَعَلَ

Yapmadı

لَمْ يَفْعَلْ

Hiç yapmadı

مَا يَفْعَلُ

Yapmıyor

لَا يَفْعَلُ

Yapmayacak

لَنْ يَفْعَلَ

Asla yapmayacak

لَمَّا يَفْعَلْ

Henüz yapmadı

يَرَوْا: “Görürler” demektir. Suretin şekil, renk ve hareketini gözle veya beyinle idrak etmek ve bilmek demektir (يدرك ويعلم شكل ولون وحركة الصورة بعينه التي في رأسه أو بعين قلبه وفؤاده التي في نفسه). رءي kökünden gelmiştir. Üçüncü bâbdan meczum muzari üçüncü çoğul şahıstır. Başına gelen لَمْ nedeniyle meczum olmuştur. Merfu hali يَرَوْنَ şeklindedir. Reyde gözle görmek şart değildir. Bu nedenle görüş anlamına da gelmektedir. Bunun göstergesi olarak göz kapalıyken uykuda görülen رُؤْيَا (rüya) kelimesi de bu kökten gelmiştir. Görme duyusunu ifade eden kelime ise بَصَر dır. Bir varlığın kendisini değil o varlığın şeklini kâğıda çizsen, özelliklerini orada ifade etsen o varlığı rey etmiş olursun. Bizzat o varlığı görmen gerekmez. Biz bugün dinozorları basar etmiyoruz ama dinozorları rey ediyoruz.

لَمْ يَرَوْا: “Hiç görmediler” demektir. Başta gelen لَمْ olumsuzluk edatı anlamı geçmiş zamanın mutlak haline getirir. “Hiç görmediler” anlamı ortaya çıkar. Geçmişten şimdiye kadar ki zaman da bir kere bile görmediler anlamı çıkar. Geçmiş zamanda başka zamanlarda gördüler ama kastedilen zaman için “görmediler” ifade edilmek istenseydi مَا رَأَوْا şeklinde gelirdi.

أَلَمْ يَرَوْا: “Hiç görmediler mi” demektir. Burada soru amacıyla gelmiş bir soru yoktur. Burada mana “görmeleri gerekirdi” demektir.

كَيْفَ: “Nasıl” demektir. Soru ismidir. Aslında fiilin işleniş biçimi sorulduğu için mef’ûlü mutlaktır ve cümlenin sonunda gelmesi gerekir. Soru edatlarının sadaratu-l kelâm (sözün başında olma) hakkı nedeniyle başa alınmıştır.

يُبْدِئُ: “Başlatır” demektir. بدء kökündendir. İf’âl bâbından üçüncü şahıs tekil muzari fiildir. Bu kökten fiil iki bâbdan gelir. Bu fiilde mutlaka bir mastar mef’ûl vardır. Bazen mahzuf olur, bazen zahir olur ama her zaman vardır. O mastarla olan fiile başlamak anlamındadır. Ancak ilk defa başlamayı ifade etmez, daha önce yapılmış bir fiilin tekrar başlatılmasını ifade eder. Örneğin halk’a başlamak demek yaratmaya başlamak demektir. Ancak ilk defa halk’a başlamak değildir. Sülasi bâbdan if’âl babına geçince sayruret ifade eder. Fâilin fiili başlattığı halde olmasını ifade eder. İade ile kullanılırsa başlatılan fiilin bittikten sonra tekrar yeniden başlatılacağını ifade eder. Bir fiilin daha önce hiç yapılmadan ilk defa başlatılmasını ifade eden بدع köküyle yakın akrabalığı vardır. Başlangıcı bilinen ama mütekellim veya muhatap tarafından sonu kesin bir şekilde bilinmeyen zaman dilimi olan ءبد kökü ile de akrabadır. Ebeden sonsuz demek değildir. Sonu belirsizdir. Bitiş noktası bir olaya bağlanabilir ama olayın gerçekleşme tarihi mütekellim veya muhatap tarafından bilinmez.

بَدِيعُ السَّمَوَاتِ وَالْأَرْضِ

Göklerin ve yerin (Kâinatın) ilk defa ortaya çıkarıcısı (Bakara 117, Enam 101)

قُلْ مَا كُنْتُ بِدْعًا مِنَ الرُّسُلِ

De ki ben resullerden ilk ortaya çıkan değilim. (Ahkâf 9)

رَهْبَانِيَّةً ابْتَدَعُوهَا مَا كَتَبْنَاهَا عَلَيْهِمْ إِلَّا ابْتِغَاءَ رِضْوَانِ اللَّهِ

Ruhbanlık, onlara yazmadığımız, yalnızca Allah rızasını aramak için onu kendi kendilerine ilk defa ortaya çıkardılar. (Hadid 27)

اللَّهُ: “Allah” demektir. Alemlerin rabbinin özel ismidir. يُبْدِئُ fiilinin fâilidir.

الْخَلْقَ: “Yaratmak” demektir. Mastardır. يُبْدِئُ fiilinin mef’ûlüdür. Var olan başka bir şeyden yeni bir şey üretmek manasındadır.

يُبْدِئُ اللَّهُ الْخَلْقَ: “Allah yaratmayı başlatır” demektir.

ثُمَّ: “Sonra” demektir. Atıf harfidir. Cümleleri birbirine atfeder. Ma’tûfun aleyhle ma’tûf arasında oluşun sırasını gösterir, buna “tertip” denir. Önce ma’tufun aleyh, sonra ma’tûf gelir. Bu nedenle sümme ile yapılan atıfta ma’tûf ile ma’tûfun aleyh yer değiştiremez. Zamansal olarak peşi sıra oluşu göstermez, arada belirli bir zaman geçmiştir. Bu nedenle “takip etkisi yoktur”. Bu arada boşluk olmasına “terahi” (تَرَاخِي) denir.

İş yapmada ma’tûfun aleyh ile ma’tûf arasındaki boşluğun belirli bir süresi yoktur, duruma göre bu süre değişir. Kısa bir süre olabileceği gibi uzun bir süre de olabilir.

Atıf fâsı (فَ) da zamansal ilişki için gelir. Atıf fâsına tertip ve takip fâsı da denir. ثُمَّ gibi ma’tûfun aleyhle ma’tûf arasında oluşun sırasını gösterir (tertip) ve ma’tûf ile ma’tûfun aleyh yer değiştiremez. ثُمَّ den farklı olarak zamansal olarak peşi sıra oluşu gösterir. Buna “takip” denir. İş yapmada ma’tûfun aleyh ile ma’tûf arasında bir boşluk yoktur, ma’tûf ma’tûfun aleyhten hemen sonra aynı işi yapmıştır.

يُعِيدُ: “İade eder, geri döndürür” demektir. Birinci babdan عَادَ - يَعُودُ şeklinde daha önceden ayrıldığı yere geri dönmek, başlangıçtaki durumuna dönmek manasındadır. Lazım fiildir. Birinci bâb if’âl bâbına (أَعادَيُعِيدُ) tadiye etkisi ile gelir. Geri döndürmek, iade etmek anlamına gelir.

هُ: “O” demektir. Mensub muttasıl zamirdir. الْخَلْقَ ya racidir.

يُعِيدُهُ: “Onu geri döndürür” demektir. Fâili müstetir (gizli) هُوَ dir. Allah’a racidir. “Yaratmayı ilk haline döndürür” demektir. Yaratmayı başlatır ve sonra ilk haline döndürür.

يُبْدِئُ اللَّهُ الْخَلْقَ ثُمَّ يُعِيدُهُ: “Allah yaratmayı başlatır sonra onu geri döndürür” demektir. Kuran’da bu ifade çok defa geçmektedir. يُبْدِئُ if’âl bâbıdır. 3. bâbdan يَبْدَأُ olarak da gelir.

إِنَّهُ يَبْدَأُ الْخَلْقَ ثُمَّ يُعِيدُهُ لِيَجْزِيَ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ بِالْقِسْطِ

Kesinlikle O, yaratmayı başlatır sonra iman eden ve salih amel edenlere ölçütle karşılık vermesi için onu iade eder. (Yunus 4)

اللَّهُ يَبْدَأُ الْخَلْقَ ثُمَّ يُعِيدُهُ

Allah, yaratmayı başlatır sonra onu iade eder. (Yunus 34, Rum 11)

الَّذِي أَحْسَنَ كُلَّ شَيْءٍ خَلَقَهُ وَبَدَأَ خَلْقَ الْإِنْسَانِ مِنْ طِينٍ

Yarattığı her şeyi en iyi yapandır ve insanı yaratmaya tinden başladı. (Secde 7)

بدء köküyle gelen hem sülasi hem de if’âl bâbında mef’ûl “yaratma” olduğu zaman muhakkak iade ile beraber gelir. خَلْق (halk) değişik malzemeler kullanarak yeni bir şey üretmek iken إِعَادَة (iade) ise üretilen şeyin yine üretildiği malzemelere dönmesidir.

Allah yaratmayı küçük malzemeleri kullanarak yapar. Sonra bu yarattığı her şeyi tekrar o küçük malzemelere iade eder. Burada ilginç olan yaratır ve yarattığını eski haline döndürür dememesidir. Yaratmayı başlatır ve yaratmayı eski haline döndürür demektedir. Kendi yapınızı düşünün. Vücudunuz sistemlerden, sistemler organlardan, organlar dokulardan, dokular hücrelerden, hücreler organellerden, organeller moleküllerden, moleküller atomlardan, atomlar proton, nötron ve elektronlardan, bunlar da atom altı parçacıklardan meydana gelir. Allah sizin yaratmanızı en küçük parçacıklarla başlatır. O yapıtaşları her yaratığın yapıtaşlarıdır. Yaratılan her şey sonunda o yapıtaşlarına döner. Yaratılmış tüm varlıklar böyledir. Canlı cansız hepsi böyledir. Kısa vadede kendi vücudumuzda görmekteyiz. Yaratılmamız tek hücre ile başlamaktadır. Başlatılan yaratılmamızın devamı DNA’mızda yazılıdır. DNA’mızdaki yazılıma göre vücudumuz yaratılmaktadır. Sonra ölürüz ve vücudumuz toz haline gelerek toprağın bir parçası haline gelir. Böylece yapıtaşımıza iade edilmiş oluruz. Allah’ın yaratmaya başlaması demek yaratmanın kodunu yazması demektir. Bütün yaratmalar bu koda göre gerçekleşir. Allah başlattığı için yaratmanın gerçekleşmesi sanki kendiliğinden olur gibi gelir. Oysa kimse yaratmayı başlatamaz. İnsanlar yaratabilirler ama yaratmayı başlatamazlar. Yaratmanın kodunu yazamazlar. Tüm insanlar bir araya gelse bir sinek bile yaratamaz. Ancak sineği alır ve onun genleri ile oynayarak başka bir şeye dönüştürebilirler. Ancak bunun dönüştürülebilme özelliği de Allah tarafından yaratıldığı için bunu yapabilirler. Eğer Allah yaratmayı başlatırken bunu yapmasaydı insanlar asla bunu yapamazlardı.

Allah virüsleri yaratmıştır. İnsan da oturmuş, mevcut yaratılmış virüsün genleri üzerinde mutatif etkiler yaparak onu değiştirmiştir. Bu yaptıklarını yapabilmelerinin tek sebebi Allah’ın yaratmayı başlatırken virüslerin bu değişikliğe uygun olarak yaratılmasıdır. Tam olarak canlı sayılmayan virüsü bile insan yaratamamaktadır.

Yaratmayı başlatmanın başka bir anlamı daha vardır. Bütün yaratılmışların birbiri ile uyum içinde olmasıdır. Yaratılmışlar arasındaki dengenin olması hepsinin tek bir yaratıcı tarafından yaratılmasıyla mümkündür ve bu da ancak yaratmanın başlatılması ile olur.

İnsanlar birey olarak yaratılır ve iade edilirler. Hayvanlar, bitkiler, mikroorganizmalar da aynı şekildedirler. İnsan türü de dahil türler de başlatılır ve iade edilir. Güneş sistemimiz de galaksimiz de galaksiler de evren de başlatılır ve iade edilir.

Ayette geçen يُبْدِئُ if’âl bâbıdır. 3. bâbdan يَبْدَأُ olarak da gelir. Klasik sözlüklere baktığımızda ikisinin eş anlamlı olduğu ifadesini görürüz. Ancak Kuran’da eşanlamlı kelime olmaz. İkisi arasında muhakkak bir fark vardır. Aynı kökten farklı bâblardan gelen fiillerde anlam üst bâba geçerken meydana gelen bir etki nedeniyle değişmektedir. İf’âl bâbında en çok görülen etki ta’diyedir. Daha az görülen etkilerden biri sayrurettir. Hâl değişimini gösterir. Fâilin hâli değişmektedir. Burada bâb değişimi hâl değişimini ifade etmektedir. Allah’ın yaratmayı başlatır halde olduğunu ifade etmektedir. Kuran’da if’âl bâbıyla geçişi hep muzaridir. Allah’ın yaratmayı başlatır halde olması geniş zamanı gerektirdiğinden mazi fiille değil, muzari fiille gelmiştir. 3. bâbdan geçişi ise hal değişimini ifade etmeden Allah’ın yaratmayı başlattığını ifade etmektedir.

كَيْفَ يُبْدِئُ اللَّهُ الْخَلْقَ ثُمَّ يُعِيدُهُ: “Allah nasıl yaratmayı başlatır sonra onu geri döndürür” demektir. أَلَمْ يَرَوْا in mef’ûlün bihidir. Görmediler mi diye sorulan şeydir.

لَمْ يَرَوْا كَيْفَ يُبْدِئُ اللَّهُ الْخَلْقَ ثُمَّ يُعِيدُهُ: “Allah’ın yaratmayı nasıl başlattığını sonra onu geri döndürdüğünü hiç görmediler” demektir.

أَوَلَمْ يَرَوْا كَيْفَ يُبْدِئُ اللَّهُ الْخَلْقَ ثُمَّ يُعِيدُهُ: “Allah’ın yaratmayı nasıl başlattığını sonra onu geri döndürdüğünü hiç görmediler mi?” demektir.

“Allah’ın yaratmayı nasıl başlattığını görmeleri gerekirdi” denmektedir. Gözümüzle görmediğimiz o başlatmaları görebiliriz demektir. Bugün de görülmektedir zaten. Evrenin ilk yaratılış anını bile hesaplayabilmekte, o andaki saniyenin milyonda biri zamanlarda neler olduğunu tespit edebilmekte ve bilgisayarda simüle ederek göstermekte ve görmekteyiz. Burada ilginç olan geri döndürmesini de görebileceğimizdir. Genellikle tefsirlerde sonra onu geri döndürdüğünü yaratmayı başlattığına atfetmemektedirler. Çünkü geri döndürmenin ileride olacağını ve göremeyeceğimizi düşünmüşler ve aklen uygun olmadığından lafzen uygun olan bu atıf yerine soru cümlesine iade eder cümlesini atfetmeyi uygun görmüşlerdir. Oysa bugün nasıl geri döndürüleceği görülebilmektedir. Elbette ki basar edilmemekte, rey edilmektedir. Zaten ayette de basar değil rey kullanılmıştır. Yaratılışımızın nasıl başladığını rey edebiliyorsak geri döndürüleceğini de rey edebiliyoruz. Kuran böyle bir özelliğe sahiptir. Siz rey etmeyi gözle görme olarak düşünürseniz gramersel olması gereken atfın yerine gramersel olarak olmaması gereken atfı uygun görürsünüz. Oysa gramer kuralından çıkmak yerine kelimelerin anlamları arasındaki nüans farkını düşünmek daha uygundur. Tabi ki uzun zaman önce yazılan tefsirlerde bunu bulmak zor olacaktır. Çünkü ilmi yöntemlerle rey etme o yıllarda gelişmemiştir. Bu nedenle her geçen yüzyılda Kuran’ı daha iyi anlayabiliriz. Günümüzün zır-cahiliye dönemi olmasının yanı sıra Kuran’ı daha iyi anlayabilme durumunda olmamızın kıymetini bilmeliyiz. Çağımızın bütün sorunlarının nasıl çözüleceğini rey etmeliyiz. Gelecekte olabilecekleri bile rey edebiliyorsak Kuran’ın yardımıyla günümüzdeki tüm sorunların çözümünü de rey edebiliriz. Bunun yerine çoğunlukla, çoklukla, hamasi laflarla çözüm bulacaklarını zannedenler büyük yanılgılar içindedirler.

وَمَا مَنَعَ النَّاسَ أَنْ يُؤْمِنُوا إِذْ جَاءَهُمُ الْهُدَى وَيَسْتَغْفِرُوا رَبَّهُمْ إِلَّا أَنْ تَأْتِيَهُمْ سُنَّةُ الْأَوَّلِينَ أَوْ يَأْتِيَهُمُ الْعَذَابُ قُبُلًا

İnsanların hüda onlara geldiği zaman iman etmelerine ve rablerinden bağışlanma istemelerine yalnızca öncekilerin metotlarının onlara gelmesi veya karşılarında duran azabın onlara gelmesi engel oldu. (Kehf 55)

Hüdanın gelmesi çok önemlidir. Bakara suresi kitabın anlamının muttakiler için hüda olduğunu söyleyerek başlar. Hüda rehber demektir. Kuran’a dayanarak getirilmiş çözümlerdir. Adil Düzendir. Adil Düzen insanlara gelmiştir. Ancak onlar öncekilerin metotlarından vazgeçememektedirler. Çözümleri çoğunlukta aramaktadırlar. Adil Düzeni savunduğunu iddia eden partiler bile çoğunluk derdindedir, çoğalma derdindedir, gücü ele alma derdindedir. Onlar da öncekilerin metotlarından sapmamaktadırlar. Günümüz ekonomik krizi bir azaptır. Karşımızda duran bir azaptır. Bu azap gelmiştir ve bu azap da öncekilerin metotları gibi iman etmekten ve bağışlanma istemekten insanları uzaklaştırmaktadır. İman etmemekte yani güvenmemektedirler. Hüdaya güvenmemektedirler. Adil Düzene güvenmemektedirler. Adil Düzenciyiz diyenler bile sadece adını söylemekte, içeriği ile çözüm olacağına güvenmemektedirler. Sadece dillerindedir Adil Düzen. İstiğfar da etmemektedirler. Yaptıkları yanlıştan dolayı Allah’tan bağışlanma istememektedirler. O kadar meşguldürler ki öncekilerin metotlarını uygulamakla ve karşılarındaki azapla, akıllarına bile gelmemektedir. Hepsinin istiğfar etmesi gerekmektedir.

 

إِنَّ ذَلِكَ عَلَى اللَّهِ يَسِيرٌ

Kesinlikle o Allah’a kolaydır.

إِنَّ: “Kesinlikle” demektir. Hurufu müşebbehe bi-l fiil’dendir.

ذَلِكَ: “Sana söylüyorum, o” demektir. Uzak ism-i işarettir. Asıl ism-i işaret olan ذَا ve uzaklık lâmı olan لِ ve kâfu-l hitbe olan كَ den meydana gelmiştir. Muhatap كَ yani “sen”dir. İşaret edilen “o”dur. Burada uzak ism-i işaretle işaret edilen “yaratmayı başlatmak sonra onu geri döndürmek”tir. Muhatap olan كَ (sen) Kuran’ı okuyandır. Her okuyan topluluk olarak değil bireysel olarak bu işaret edilmenin muhatabı demektir.

عَلَى: “Üzerine” demektir. Harf-i cerdir.

اللَّهِ: “Allah” demektir. Alemlerin rabbinin özel ismidir.

عَلَى اللَّهِ: “Allah’ın üzerine” demektir.

يَسِيرٌ: “Kolay” demektir. عَسِر (zor) in zıttıdır. Sıfat-ı müşebbehedir. Kökü يسر dir.

عَلَى اللَّهِ يَسِيرٌ: “Allah’a kolay” demektir.

إِنَّ ذَلِكَ عَلَى اللَّهِ يَسِيرٌ: “Kesinlikle o Allah’a kolaydır” demektir. Yaratmayı başlatmak sonra onu geri döndürmek bizim için çok büyük bir olaydır aslında. Bırakın bunu, Allah’ın yarattığı tek hücrenin içinde olan bir olayın nasıl olduğunu keşfetmek bile insanlık için çok büyük bir olaydır. Tüm dünyayı ayağa kaldırabilir bu keşif. Aziz Sancar hücrelerin hasar gören DNA’ları nasıl onardığını ve genetik bilgisini nasıl koruduğunu haritalandıran araştırmaları sayesinde Nobel ödülü almıştır. Siz bir de onu yaratan yüce yaratıcıyı düşünün. Bu sadece bir hücrenin içindeki bir olaydır. Sadece bir insanın vücudunda 30-40 trilyon hücre vardır ve hepsi uyum içinde çalışır. İlk hücrede tüm hücreler kodlanmıştır ve tüm hücrelerin üç boyutlu uzayda vücudumuzdaki lokalizasyonu bile daha ilk hücreden bellidir. Bu inanılmaz yaratmayı başlatan Allah ne yücedir. Tüm evreni yaratması da yaratmayı başlatması da O’na kolaydır diyor bu ayette. Bu durumda düşünmemiz gerekir ki bizim için imkânsız olan yaratmayı başlatan Allah’ın elimizde tuttuğumuz kitabı da O’na yaraşır şekildedir. Her sorunumuza çözüm bulabiliriz bu kitapta. Sadece yapmamız gereken bu kitabın evrenin yoktan var edicisi ve yaratmayı başlatan ve geri döndürecek olan tarafından bize indirilmiş olduğudur. O basit bir kitap indirmez, içinde yazan her kelime de her harf de önemlidir. Kitabı böyle değerlendirmemiz gerekir. Çözümleri kitapta aramamız gerekir, öncekilerin sünnetinde değil, çoklukta değil, çoğunlukta değil, iktidarı ele geçirmede değil. Kitapla ilgilenmemiz gerekir. Düşünün şimdi hangi vesen Kuran’la ilgileniyor? Hangi vesen Kuran’la ilgili bir çalışma yapıyor? Hangi vesen Kuran’a dayanan projeler geliştiriyor? Hala çözümleri vesenlerde mi arayacaksanız yoksa kendisine her şeyin çok kolay olduğu yüce yaratıcının kitabında mı?

 

 

Yalova, Teşvikiye

25 Aralık 2021

M. Lütfi Hocaoğlu

 






Tüm Seminerler
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1247
Lokman Suresi Tefsiri 13. Ayet
13.04.2024 101 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1246
Lokman Suresi Tefsiri 12. Ayet
6.04.2024 52 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1245
Lokman Suresi Tefsiri 11. Ayet
30.03.2024 60 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1244
Lokman Suresi Tefsiri 10. Ayet
16.03.2024 88 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1243
Lokman Suresi Tefsiri 8-9. Ayetler
9.03.2024 71 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1242
Lokman Suresi Tefsiri 7. Ayet
24.02.2024 102 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1241
Lokman Suresi Tefsiri 6. Ayet
17.02.2024 67 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1240
Lokman Suresi Tefsiri 1-5. Ayetler
10.02.2024 111 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1239
Rum Suresi Tefsiri 60. Ayet
27.01.2024 132 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1238
Rum Suresi Tefsiri 59. Ayet
20.01.2024 131 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1237
Rum Suresi Tefsiri 58. Ayet
6.01.2024 168 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1236
Rum Suresi Tefsiri 57. Ayet
30.12.2023 180 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1235
Rum Suresi Tefsiri 56. Ayet
16.12.2023 233 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1234
Rum Suresi Tefsiri 55. Ayet
25.11.2023 211 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1233
Rum Suresi Tefsiri 54. Ayet
11.11.2023 240 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1232
Rum Suresi Tefsiri 53. Ayet
4.11.2023 198 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1231
Rum Suresi Tefsiri 51-52. Ayetler
21.10.2023 279 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1230
Rum Suresi Tefsiri 50. Ayet
14.10.2023 228 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1229
Rum Suresi Tefsiri 48-49. Ayetler
30.09.2023 231 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1228
Rum Suresi Tefsiri 47. Ayet
16.09.2023 257 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1227
Rum Suresi Tefsiri 46. Ayet
9.09.2023 304 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1226
Rum Suresi Tefsiri 44-45. Ayetler
2.09.2023 205 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1225
Rum Suresi Tefsiri 43. Ayet
19.08.2023 216 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1224
Rum Suresi Tefsiri 42. Ayet
12.08.2023 218 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1223
Rum Suresi Tefsiri 41. Ayet
5.08.2023 260 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1222
Rum Suresi Tefsiri 40. Ayet
29.07.2023 219 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1221
Rum Suresi Tefsiri 39. Ayet
22.07.2023 214 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1220
Rum Suresi Tefsiri 38. Ayet
15.07.2023 210 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1219
Rum Suresi Tefsiri 37. Ayet
17.06.2023 197 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1218
Rum Suresi Tefsiri 36. Ayet
3.06.2023 246 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1217
Rum Suresi Tefsiri 35. Ayet
27.05.2023 234 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1216
Rum Suresi Tefsiri 33-34. Ayetler
20.05.2023 269 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1215
Rum Suresi Tefsiri 31-32. Ayetler
13.05.2023 244 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1214
Rum Suresi Tefsiri 30. Ayet
6.05.2023 325 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1213
Rum Suresi Tefsiri 29. Ayet
29.04.2023 248 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1212
Rum Suresi Tefsiri 28. Ayet
15.04.2023 283 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1211
Rum Suresi Tefsiri 27. Ayet
8.04.2023 289 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1210
Rum Suresi Tefsiri 26. Ayet
1.04.2023 265 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1209
Rum Suresi Tefsiri 25. Ayet
25.03.2023 284 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1208
Rum Suresi Tefsiri 24. Ayet
18.03.2023 395 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1207
Rum Suresi Tefsiri 23. Ayet
11.03.2023 283 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1206
Rum Suresi Tefsiri 22. Ayet
4.03.2023 401 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1205
Rum Suresi Tefsiri 21. Ayet
25.02.2023 408 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1204
Rum Suresi Tefsiri 20. Ayet
18.02.2023 465 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1203
Rum Suresi Tefsiri 19. Ayet
11.02.2023 294 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1202
Rum Suresi Tefsiri 17-18. Ayetler
4.02.2023 441 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1201
Rum Suresi Tefsiri 14-16. Ayetler
28.01.2023 320 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1200
Rum Suresi Tefsiri 12-13. Ayetler
21.01.2023 303 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1199
Rum Suresi Tefsiri 11. Ayet
14.01.2023 314 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1198
Rum Suresi Tefsiri 10. Ayet
7.01.2023 363 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1197
Rum Suresi Tefsiri 9. Ayet
31.12.2022 696 Okunma
2 Yorum 01.01.2023 00:23
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1196
Rum Suresi Tefsiri 8. Ayet
17.12.2022 354 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1195
Rum Suresi Tefsiri 6-7. Ayetler
10.12.2022 450 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1194
Rum Suresi Tefsiri 1-5. Ayetler
3.12.2022 415 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1193
Ankebut Suresi Tefsiri 69. Ayet
26.11.2022 383 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1192
Ankebut Suresi Tefsiri 68. Ayet
19.11.2022 434 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1191
Ankebut Suresi Tefsiri 67. Ayet
12.11.2022 421 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1190
Ankebut Suresi Tefsiri 65-66. Ayetler
5.11.2022 387 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1189
Ankebut Suresi Tefsiri 64. Ayet
29.10.2022 410 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1188
Ankebut Suresi Tefsiri 63. Ayet
22.10.2022 412 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1187
Ankebut Suresi Tefsiri 62. Ayet
15.10.2022 435 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1186
Ankebut Suresi Tefsiri 61. Ayet
8.10.2022 443 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1185
Ankebut Suresi Tefsiri 60. Ayet
1.10.2022 444 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1184
Ankebut Suresi Tefsiri 58-59. Ayetler
24.09.2022 448 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1183
Ankebut Suresi Tefsiri 57. Ayet
17.09.2022 1003 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1182
Ankebut Suresi Tefsiri 56. Ayet
10.09.2022 1075 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1181
Ankebut Suresi Tefsiri 54-55. Ayetler
3.09.2022 1624 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1180
Ankebut Suresi Tefsiri 53. Ayet
27.08.2022 1754 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1179
Ankebut Suresi Tefsiri 52. Ayet
20.08.2022 2172 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1178
Ankebut Suresi Tefsiri 51. Ayet
13.08.2022 1421 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1177
Ankebut Suresi Tefsiri 50. Ayet
6.08.2022 1822 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1176
Ankebut Suresi Tefsiri 48-49. Ayetler
30.07.2022 2280 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1175
Ankebut Suresi Tefsiri 47. Ayet
23.07.2022 1963 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1174
Ankebut Suresi Tefsiri 46. Ayet
16.07.2022 2445 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1173
Ankebut Suresi Tefsiri 45. Ayet
2.07.2022 2701 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1172
Ankebut Suresi Tefsiri 44. Ayet
25.06.2022 7542 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1171
Ankebut Suresi Tefsiri 43. Ayet
18.06.2022 2074 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1170
Ankebut Suresi Tefsiri 42. Ayet
11.06.2022 2189 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1169
Ankebut Suresi Tefsiri 41. Ayet
4.06.2022 2035 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1168
Ankebut Suresi Tefsiri 40. Ayet
28.05.2022 2520 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1167
Ankebut Suresi Tefsiri 39. Ayet
14.05.2022 2049 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1166
Ankebut Suresi Tefsiri 38. Ayet
7.05.2022 2292 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1165
Ankebut Suresi Tefsiri 37. Ayet
30.04.2022 2467 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1164
Ankebut Suresi Tefsiri 36. Ayet
23.04.2022 2914 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1163
Ankebut Suresi Tefsiri 35. Ayet
16.04.2022 11603 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1162
Ankebut Suresi Tefsiri 34. Ayet
9.04.2022 2693 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1161
Ankebut Suresi Tefsiri 33. Ayet
2.04.2022 2473 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1160
Ankebut Suresi Tefsiri 32. Ayet
26.03.2022 2141 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1159
Ankebut Suresi Tefsiri 30-31. Ayetler
19.03.2022 2540 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1158
Ankebut Suresi Tefsiri 29. Ayet
12.03.2022 2696 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1157
Ankebut Suresi Tefsiri 28. Ayet
5.03.2022 2298 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1156
Ankebut Suresi Tefsiri 27. Ayet
26.02.2022 3735 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1155
Ankebut Suresi Tefsiri 26. Ayet
19.02.2022 2350 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1154
Ankebut Suresi Tefsiri 25. Ayet
12.02.2022 3570 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1153
Ankebut Suresi Tefsiri 24. Ayet
5.02.2022 2948 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1152
Ankebut Suresi Tefsiri 23. Ayet
29.01.2022 2593 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1151
Ankebut Suresi Tefsiri 22. Ayet
22.01.2022 10149 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1150
Ankebut Suresi Tefsiri 21. Ayet
15.01.2022 2740 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1149
Ankebut Suresi Tefsiri 20. Ayet
1.01.2022 2941 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1148
Ankebut Suresi Tefsiri 19. Ayet
25.12.2021 2885 Okunma