MAHİR KAYNAK’TAN 2 BÜYÜK İDDİA
Ergenekon’da son dalgayı gördük, 11’inci dalga olmayacak! Türkiye’nin iyiliği için AKP ve ordu uzlaştı, Ergenekon tasfiye edilecek
Mine Şenocaklı - msenocakli@gazetevatan.com
________________________________________
Mine Şenocaklı-“Bu savaş masa başında bitmeli. Bitecek de...” diyor Mahir Kaynak, Ergenekon Davası ile ilgili olarak. Anlamı, davanın üstünün örtülmesi mi? Ona göre, örgütün tasfiyesi... Çünkü bugün silahlar bulundu, yarın cesetler de bulunacak.
Bu da Türkiye için çok büyük bir kara leke, zira binlerce faili meçhul cinayet var bu ülkede. İşte bu yüzden Ergenekon tasfiye edilmek zorunda Kaynak’a göre. Yani büyük isimlere dokunul-mayacak, bu davada 11’inci dalga olmayacak...
Bir kez daha kafam karıştı, Tuncay Güney’i TRT 2’de dinlerken... “MİT bu adamlarla da mı iş yapıyor? Bu mudur derin devlet?” diye sorup durdum kendi kendime... Sanırım pek çoğunuz gibi. Sonra karar verdim, bu sorularıma en doğru yanıtı alacağım isim Mahir Kaynak. Çünkü Türkiye’nin en karanlık dönemlerinde MİT’te görev almış, devlet içindeki örgütlenmelere sızmış, sözgelimi 9 Mart 1971 darbe girişimi gibi... Sol cunta içinde ajanlık yapmış..
Süleyman Karagülle- Mahir kaynak bir aydan fazladır starda yazmıyor. Akevler internet dergisinde yorumsuz yazdım. Sonra Mine Hanımın röportajını arkadaşlarım haber verdi. Onun görüşlerinden yaralanmak için ben de görüşlerimi ekledim.
Mine Şenocaklı- Tuncay Güney, kafaları karıştırmak için kullanıldı’İşte bu nedenle “Kala kala MİT Tuncay Güney gibilere mi kaldı? Bu adama inanacak mıyız?” sorusuyla başladım söyleşiye. Gülerek yanıtladı Kaynak;
Mahir kaynak- “İşte tam da bu yüzden, bu kafa karışıklığını yaratmak için Güney kullanıldı. Sizin gibi düşünen binlerce insan var. Eğer bir hükmü geçersiz hale getirmek istiyorsanız, bunu güvenilirliği ve inandırıcılığı olmayan bir insana söyletin. İnsanlar hemen bu şahsı yargılar. Eğer şahıs güvenilmezse söylediği şey de yalandır. Şimdi herkes Tuncay Güney’e bakıyor, ’Güvenilmez. Söyledikleri yanlıştır, yalandır, uydurmadır. Öyleyse Ergenekon diye bir dava da uydurmadır’ diyorlar.”
Süleyman Karagülle- Tuncay Güney MİT in değil, CIA’nın değil sermayenin ajanıdır. Sermaye dünyaya meydan okuyor. Ya dediğimi yaparsınız yada ipliğinizi pazara çıkarırım diyor. Sadece ajan değil aynı zamanda sermayenin sözcüsü.
Mine Şenocaklı- Peki bu kime yarayacak? Ergenekonculara! Kaynak’a göre, Tuncay Güney tam bir istihbaratçı... Kaynak, bu tipolojiyi şöyle tarif ediyor:
Mahir kaynak- “Belirli bir ideolojileri yoktur. İşte Güney, bir dönem Fethullahçılar’ın içinde, bir dönem Veli Küçük’ün yanında... Hangi görev verilirse, onu yerine getirirler.”
Süleyman Karagülle- Güçlülerde her hangi ayıp yoktur. Utanmadan 3*3=8 derler güçleri ile herkese inandıracaklarını sanırlar. İktidara saldırmaya başladığında da yapmadıkları zülüm kalmaz. Sermayenin bu hareketleri onun iktidarının gitme olduğuna işarettir..
Mine Şenocaklı- Bu kadar kolay mı? Kaynak bir ekleme yapıyor;
Mahir kaynak- “Tabii ki istihbarat örgütü, o kişiyi eğilimlerini de dikkate alarak kullanır.”
Süleyman Karagülle- İnsanlar inandığı şeylere hizmet ettiklerini sanarak çıkarlarını gönül huzuru ile korurlar. Sermaye ile dini ve ırkçı bütünlüğü olan ajanın böyle davranması kadar tabii bir şey olamaz.
Mine Şenocaklı- ‘Daha fazla yıkım olmadan operasyonlar durmalı’ Biraz daha açıklık getirelim istiyorum, “Sonuçta Güney bir MİT görevlisi midir? Çünkü MİT Güney ile bir ilgisi olmadığını açıkladı” diye soruyorum. O düzeltiyor;
Mahir kaynak- “Hayır, MİT Güney için ’istihbaratçı’ dedi. Yani bir dönem, Türkiye’de bulunduğu süre içerisinde bilgi toplamak için kullanılmış.”
Süleyman Karagülle- Sermaye, istihbaratçı olarak Tuncay’ı gönderiyor. Resmen gönderiyor. MİT de Sermaye ile arasını açmaması için kabulleniyor. Böylece sermayenin talimatı ile Türkiye davaları yürütülüyor. Ordu da buna rıza gösteriyor. Bile bile düşman oyalanıyor.
Mine Şenocaklı- Şimdi gelelim, Ergenekon Davası’nın neden şimdi ortaya çıktığına... Bir iç mesele midir, yoksa yine dış güçler aramak mı gerekir? Kaynak, hiç tereddüt etmeden cevaplıyor:
Mahir kaynak- “Ergenekon sadece Türkiye’yi değil, tüm bölgeyi etkileyecek bir dava. Şu anda satranç oynuyoruz. Türkiye’ye ABD yönetimi Ortadoğu’
Süleyman Karagülle- Sermaye siyasi gücünü kaybetti. Şimdi sermaye ile fitne çıkarıyor. Ümidini üçüncü cihan savaşına bağlamış.
Mine Şenocaklı- Sebep?.. Cevap satranç oyunundan;
Mahir kaynak- “Dikkat ederseniz, Ergenekoncular’ın anti-Amerikancı olduğunu görürsünüz.” Şimdi Avrasyacılar, AB’ciler ve Amerikancılar arasındaki çekişme biraz daha netleşiyor kafamda. İşte bu yüzden ABD, Ergenekon Davası’nın en büyük destekçisi. Bir soru daha açıklığa kavuşuyor zihnimde. Güney’in yedi yıldır Kanada’da rahat rahat yaşamasının sebebi, ABD koruması. İster CIA deyin, ister ne derseniz deyin. Son bir soru soruyorum ;
Süleyman Karagülle- Sermaye ikinci cihan savaşından beri gizli istihbarat ve mafya ile dünya siyasi dengesini kurdu. Sonunda yer altında mafya ile istihbarat örgütü anlaştı üstlerini kandırmaya başladı. Şimdi sermaye resmi olmayan istihbarat şebekesini oluşturuyor. Mafyayı kullanmıyor. Resmi makamları kullanıyor. Tuncay CIA ajanı değildir. Sermaye ajanıdır. CİA ve MİT bile bile onbu istihbaratçı kadrolarına aşdılar.
Mine Şenocaklı- Güney CIA ajanı olabilir mi?” Cevabı yine kısa ve net oluyor Kaynak’ın:
Mahir kaynak- “Olabilir.”
Süleyman Karagülle- CİA ajanı değil sermaye ajanı MİT ve CIA ses çıkarmadan istihbaratına yardım ettiler. Davaların açılmasına izin vererek kendilerini savunma yolunu tuttular.
Mine Şenocaklı- Kaynak ile röportaj yaparken, zaman nasıl geçiyor fark etmiyorsunuz. Tam üç saat susmadan konuştuk. Ajan olma hikayesinden Fethullah Gülen’e, Dink cinayetinden Kürt meselesine değinmediğimiz konu kalmadı neredeyse... Ama ben bu söyleşiye sondan başlıyorum, çünkü hepimizin merak ettiği soruların cevapları bu bölümde...
Süleyman Karagülle- Mahir kaynak olayları yüzde 80 doğru tahlil ediyor. Söylemeye de çalışıyor. Susturuluyor. Bize yapılan ona da yapılmak isteniyor.
Mine Şenocaklı- Ergenekon operasyonunda 10. dalga Türkiye’nin gündemini derinden sarstı. Kimisi ’korku imparatorluğundan’ bahsediyor, kimisi ise bulunan silahlarla örgütün ipliğinin pazara çıktığı inancında. Siz gelinen noktayı nasıl değerlendiriyorsunuz? ’Derin yapı’ ortadan mı kaldırılıyor, ’derin yapı’ elini mi yıkıyor?
Mahir kaynak- Hayır efendim, Ergenekon soruşturması başladı. Bu soruşturmadan sonra ‘Aslında Ergenekon diye bir örgüt yoktur. Bu operasyonlar tamamen uydurmadır, siyasi rakiplerin tasfiyesi amacıyla yapılmıştır’ dendi. O zaman karşı taraf da yeni deliller ortaya sürmek zorunda kaldı. ’Bak, silahlar da var’dedi. Eğer böyle bir itiraz olmasaydı, Ergenekon’un tasfiyesine her iki taraf da razı olsaydı yeni dalgalar ortaya çıkmazdı. Ama diyelim ki hâlâ itiraz ediyorlar. ‘Böyle bir örgüt yoktur, bu tamamen bir grubu, siyasi bir hasmı tasfiye etmek içindir’ diyorlar. Eğer böyle devam ederlerse şimdi silah bulundu, yarın ceset bulunur. Bu da iyi bir şey değil. Yani bu bir eskalasyondur, tırmanmadır. Bu yüzden herkes masa başında güçlerini hesaplamalı, ‘Tamam çekiliyorum’ demeli bir taraf. Savaş masa başında bitmeli.
Süleyman Karagülle- Sermaye birilerini tasfiye etmek istiyorsa Baykal gibi yapmalı çekilmeli sağ kalmalı deniyor. Düzen değişmedikçe savunma imkanımız yoktur. Düzeni değiştireceğiz ondan sonra onun dediğini yapmayacağız. Biz Sermaye ile savaşa giriştik. Sonunda AK parti şimdi anayasa ekseriyetiyle ile iktidarda.
Mine Şenocaklı- Hangi taraf direniyor?
Mahir kaynak- Ergenekon taraftarları direniyor. Diyorlar ki, ‘Böyle bir şey yok, siyasi rakiplerinizi ortadan kaldırmak için söylüyorsunuz.’ Peki bu silahlar nasıl çıktı ortaya?
Süleyman Karagülle- Silahları o koydurdu. Dediğini yaptıramadı. Şimdi onları yargılatıyor. Bunlar dediklerini yapmazsa bunları onlara yargılatacak. Çözüm genel aftır.
Mine Şenocaklı- Ama silahların henüz ne olduğu çok belli değil?
Mahir kaynak- Yok, belli. Bir yerde silah varsa, bunun bir sebebi olacak elbette. Silahları reddedemeyiz.
Süleyman Karagülle- Alt kademdeki askerlerin iktidarı devirmesine ihtilal, üst kademedeki kadronun el koymasına darbe, üst komutanın uyarmasına müdahale diyoruz. Silah alt kademe subayların işi olabilir. Buna da gerek yok askerler zaten silahlı. Silah ancak sivil hareket içindir. İktidarı ele geçirmek için değil devleti yıkmak için yapılan bir harekettir. Askerler bu hareketi önlediler. Çünkü sadece birkaç menfaatçinin hareketi idi. Silah hususunda asıl yargılanacak siviller olmalıdır.
Mine Şenocaklı- Silahlar Ergenekoncuların mı?
Mahir kaynak- Onlarla irtibatı olan kimselerin. Dediğim gibi eğer bu mücadele devam ederse yeni dalgalar gelebilir. Yoksa davayı burada tutarlar, suç işlemiş olanlar cezalarını görürler. Ama kimse siyasi eğilimi veya siyasi hedefleri nedeniyle de cezalandırılmaz ve bu iş bitmiş olur.
Süleyman Karagülle- Onlarla irtibatı olanlar asker değil sivillerdir. Siviller halkı silahlayacak ve ülkede iç savaş çıkaracaktı. Askerlerden bunlara alet olanlar vardır. Elbette muhakeme edilecektir. Ama askerler muhakeme etmelidir. Bütün bunlar devletimizi yıkma oyundur. Bu oyuna hala devletimiz gelmektedir.
Mine Şenocaklı- Sizce doğrusu nedir?
Mahir kaynak- doğrusu da budur
Süleyman Karagülle- Bir devletin varlığını koruması için yansız, bağımsız etkin ve saygın yargıyı yani hakemliği oluşturma doğrusudur. Yargılama sermayeye alet olmamalıdır. Yargılama da siyesete alet olmamalıdır.
Mine Şenocaklı- Ergenekon tasfiye edilir ve bu aşamada dava biter, öyle mi?
Mahir kaynak- Evet, biter. Türkiye’nin iyiliği bunu gerektiriyor.
Süleyman Karagülle- Sermaye şimdi onları tasfiye etmenizi istiyor, yarın ak partiyi tasfiye etmek isteyecek. Yarın ölmemizi isteyecek. Ölsek ne olur ki biz olmasak da insanlık devam eder. Bu mantık yanlış. Öyle görünebiliriz.
Mine Şenocaklı- Dava bitmezse cesetler ortaya çıkar diyorsunuz...
Mahir kaynak- Yani şunu söylüyorum; burada bir tırmanma var, tırmanmayı görüyorum. ‘Bu Ergenekon’u ispatlamaya yetmez, hâlâ siz yanlış söylüyorsunuz’ derseler, diğerleri yeni deliller ortaya çıkarmak zorunda kalır.
Süleyman Karagülle- Soruşturma devam eder her şey ortaya çıkar, caydırıcı olur, af olunca da kimse rahatsız olmaz. Sermaye de avucunu yalar.
Mine Şenocaklı- O zaman cesetler ve deliller biliniyor ama ortaya çıkartılmıyor, öyle mi?
Mahir kaynak- Tahmin ediliyor. Aslında biliniyor da denilebilir.
Süleyman Karagülle- Bir yerde hukuk düzeni ile güvenlik düzeni sağlanmazsa askeri düzen devreye girer ve güvenlik tesis edilir. Askeri düzende haklı haksız bakılmadan güven için ne gerekiyorsa o yapılır. Savaş bunun için meşrudur. Sıkı yönetim bunun için meşrudur. Devlet yıkılsaydı hepimiz ölecektik. Toprağa konanlar, masum iseler şehittir. Çanakkale de ölenler gibidir. Bu mantıkla hareket ettiğimiz zaman savaş emri verenler suçludur.
Mine Şenocaklı- İyi ama bütün olan biten tüm açıklığıyla ortaya çıksa daha iyi olmaz mı?
Mahir kaynak- Hayır, iyi olmaz.
Süleyman Karagülle- Çok iyi olur. Kimseye ceza verilmemek şartı ile zülüm düzeninde devletin nasıl idare edildiğini herkes görmelidir.
Mine Şenocaklı - Neden
Mahir kaynak- Türkiye’nin geçmişinde bir sürü pislik var, bunları ortaya dökmek iyi değildir. Ergenekon’u mahkum edeceğim diye Türkiye’yi sabahtan akşama kadar sokaklarında adam öldürülen ülke konumuna getirmek de yanlış olur.
Süleyman Karagülle- Genel afla herkes önce suçsuz haline gelmelidir. O filleri işleyenlerin de elbette savunacakları şeyler vardır. Hastalığı gizlemekle hasta tedavi olmaz.
Mine Şenocaklı- Faili meçhul cinayetler biliniyor o zaman?
Mahir kaynak- Bilenler vardır en azından. Binlerce faili meçhul cinayet var Türkiye’de... ‘Küçükler ceza alır, büyükler deşifre olmayabilir
Süleyman Karagülle- İslamiyet’te bir kural vardır. Mübaşır varken müsebbibe ceza verilmez. Küçük mübaşırdır. Dünyevi ceza ona verilir. Üst kurtarılır. Dünyada adaleti tesis etmekle değil güveni tesis etmekle görevliyiz. Adaleti güvenlik için tesis ediyoruz. Adımız mudil değil mümindir.
Mine Şenocaklı-’Peki, son operasyonla birlikte örgütün şemasının çıktığı söyleniyor. Basına yansıdığına göre örgütün tüm elemanları artık biliniyor, birkaç dalga sonra bir numaraya da ulaşılacak deniliyor. Siz operasyonun geleceğini nasıl görüyorsunuz?
Mahir kaynak- Ergenekon, büyük bir örgüt değil. Hatta içindeki insanların bir arada örgütsel bir ilişki içinde olduklarını da düşünmüyorum. Ama bu istikamette birtakım çalışmalar var. Bir devlet dairesindeki gibi şu müdür, şu müdür yardımcısı, şu şube müdürü şeklinde bir ayrım da söz konusu değil... Hatta Ergenekon bir tek akıl tarafından da yönetilmiyor. Bakınız Tuncay Güney’in doğru laflarından biri ‘İkinci adam Türk. Birinci adam değil’ diyor.
Süleyman Karagülle- Ergenekon dışarıdan planlanıyor. Basın başta olmak üzere harekete geçiriliyor. Türkiye de insanlar korktukları, karşı hamle yapmak istedikleri, çıkarları ve ya inançları dolayısı ile onların aleti olmuşlardır. Onun için af gerekiyor.
Mine Şenocaklı-İkinci adam kim
Mahir kaynak- O da belli değil ama, birinci adamın yabancı olduğunu söylüyor.
Süleyman Karagülle- İkinci adam yoktur. Milli Güvenlik kurulu birinci tehlike irticadır derken sermayeden gelen emre uymakta idi. Böylece zaman kazandık. O kararlarda Erbakan’ın da imzası vardır. Hepsisi memleketin lehine olur kanaati ile imza atmışalardır.
Mine Şenocaklı-Birinci adam için ‘Misak-ı Milli sınırları içinde değil’ dedi, Türk değil demedi yanılmıyorsam...
Mahir kaynak- Evet, ‘Birinci adam dışarıda’ diyor.
Süleyman Karagülle- Birinci adam sermayenin adamı olarak Kemal Derviş olabilir.
Mine Şenocaklı- Bir numara kim olabilir sizce? Her kafadan bir ses çıkıyor, hatta 50-60 bin kişinin çalıştığı bir grubun başı diyenler bile var...
Mahir kaynak- Burada şu var tabii, dünya görüşü Ergenekoncuların istikametinde olan herkesi bu örgütün içerisine sokabilirler. Onun için diyorlar ki, ‘Mücadele etmeyin, yenildiniz, burada bırakın, yoksa geliriz.’ Bu bir ikazdır. ‘Herkes yerine otursun. Bu sevdadan vazgeçin ve bunu burada bırakalım. Mücadeleye devam ederseniz geleceğiz’ demektir. Bence bu operasyonların daha fazla yıkıma sebep olmadan durdurulmasında yarar vardır.
Süleyman Karagülle-Operasyonu durdurma mağlubiyettir. Yeni zulme hazırlık olur. Adil yargılanma sistemi oluşturulacak soruşturma devam edecek. Dışarıdan soruşturma usulu uygulanacak. Ama cezalar af edilecek.
Mine Şenocaklı-Ergenekon davasında sonuna kadar gitmek Türkiye için gerçekten yıkım olur mu?
Mahir kaynak- Hayır, ama çatışma olur içeride. Birtakım insanları bertaraf ederler. Yani Türkiye’de ‘saygın’ dediğimiz insanların böyle bir operasyonun içerisine girmesini ben de istemem
Süleyman Karagülle- Bugün asker her akşam yattığı zaman iki endişesi var. PKK gelecek beni şehit edecek. Polis gelecek alıp götürecek. Böyle bir ordu savaşamaz. Böyle bir ordu ile devlet yaşayamaz. Türkiye için yıkım değil intihardır.
Mine Şenocaklı-O zaman siz de kabul ediyorsunuz, Ergenekon örgütünün içinde saygın ve büyük isimler de var?
Mahir kaynak- olabilir.
Süleyman Karagülle- Bir kimseyi korgeneralliğe yükselttiğiniz zaman ona 100 000 askere öl emri verme yetkisini veriyorsunuz. Onun emri ile 100 000 kişi memleket için can veriyor. Onları gelişi güzel kafileler halinde yargılarsanız, asker ona nasıl itaat edecektir. Her komutandan şüphelenecek ve itaat etmeyecek. Bu sebepledir ki bir korgenerali yargısız öldürebilirsiniz ama onu sivillerin mahkemesine gönderemezsiniz. Bir yüzbaşıyı bile, askeri ancak asker muhakeme eder. Bu tüm insanlık tarihinde böyledir.
Mine Şenocaklı- Operasyon konusunda Başbakan Erdoğan’la, Cumhurbaşkanı Gül’ün tutumunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Gözaltına alınan orgenerallerin, İlker Başbuğ, Erdoğan’la görüştükten sonra serbest kaldığı söyleniyor. Diğer yandan Gül de Ergenekon operasyonunu eleştiren bir beyanat yayımladı. Bunlar ne anlama geliyor?
Mahir kaynak- Efendim, Ergenekon’la ilgili operasyonlar sürdürülürken, bir yandan da ‘ordu darbeci’ havası ortaya çıkıyor. Bu ister istemez oluyor. Türkiye’de orduyu yıpratmamak için ordunun önde gelen kişilerinin itham edilmemesinde fayda görüyorlar, o bakımdan. Yani buradaki amaç o kişileri korumak, kollamak değil, orduyu töhmet altında bırakmamak ve itibarını koruma amacına yönelik.
Süleyman Karagülle- Türkün aklı sonradan gelir derler. Neyse ki sonradan da gelse işe yarar inşallah. Bunlar düşmanı oyalamak için yapılanlardır. Hapishanede olan askerler cephede kahramanca savaşıyorlar. Ülkenin selameti için sabrediyorlar. Bu askerlere anlatılmalıdır. Ergenekon davası dışta hazırlanmıştır. Baştan karşı çıkılsa dünya ayağa kalkar. Dışlanırız. Sıkıntılı olsa da sabredilecek ve bu en az zararla atlatılacaktır.
Mine Şenocaklı- Bu da herkesin yararına olacak diyorsunuz?
Evet, yararına olacak. Bunlar zaten emekli olmuş, evlerinde oturan insanlar. Şu anda devlet yeniden oluşuyor. Yani asker-sivil birbiriyle kavga etmiyor, bir arada hareket ediyor ve herkes birbirinin itibarını koruyor. Diyor ki sivil siyasetçi, ‘Ordu şu anda Türkiye’ye çok lazım. İçinde yer aldığımız bölge bir çatışma bölgesi haline geldi, orduyu yıpratmak istemiyorum.’ Bu çok önemli. Ordu da aynı şekilde üzerindeki bu darbeci ithamından kurtuluyor. Mesela alt kademedeki askerleri hemen mahkum ediyorlar. Yani silahı kışla dışına çıkaranları, benzer eylemleri yapanları... Siyasi tavır sergilemiş olanlara ise karışmıyorlar.
Süleyman Karagülle- Asker sivil, dışta planlanan bu tezgahı bu yolla söndürüyorlar. Tezgah sönecekdir. Ordu yara almış olacaktır. Halkın Türk ordusuna güveni, askerin milletine bağlılığını, devlet için ölme aşkı yok ediliyor. Bunun için yeni tedavi şeklini uygulamamız gerekir.
Mine Şenocaklı-O zaman büyük oyuncular deşifre olmayacak?
Mahir kaynak- Deşifre olmayabilirler. Eğer bu karşılıklı tırmanma, eskalasyon devam etmezse...
Süleyman Karagülle- Deşifre olma da bir mahzur yoktur. Çünkü bunlar kendi çıkarları için o işleri yaptılar. Öyle içtihat ettiler. Kendilerini tehlikeye attılar. İçtihatları hatalı olabilir. Saygı duymamız gerekir. Müslümanlar bunu takdiri ilahi kabul ederler. Komutanlarına saygılarını yitirmezler. Hainler varsa şahsi çıkarları varsa bunu da adil yargı sistemi tespit etmeli. Ceza vermemeliyiz ama teşhir etmeliyiz. Onları teşhir etmeliyiz ki vatan perverlerini töhmet içinde bırakmayalım.
Mine Şenocaklı- Peki Baykal’ın başından beri operasyona karşı çıkmasını neye bağlıyorsunuz?
Mahir kaynak- Baykal’ın karşı çıkması doğaldır. Şu açıdan; bu istikamette düşünen, işte Cumhuriyet Mitingleri’ne katılan, Türkiye’de irticanın tehlike haline geldiğini düşünen bir sürü insan var. Eğer Baykal onların koruyucu hamisi olmazsa bu insanlar açıkta kalır ve başka birilerinin kontrolüne girerler.
Süleyman Karagülle- Çevik Bir de tankları bu amaçla yürüttü. Demokrasiye balans ayarından bundan dolayı bahsetti böylece ordunun alttan bölünmesini önlediler. Onlar kendi çıkarları için bunları yapamadılar. Yaptılar diyenlerin ispat etmeleri gerekir. Beraatı zimmet asıldır. Kaldı ki fiil gerçekleşmemiştir. Ceza veremezsiniz.
Mine Şenocaklı-Yani iddia edildiği gibi başka bir korkusu olduğundan operasyonlara karşı çıkmıyor?
Mahir kaynak- Hayır, öyle bir şey yok. O son derece yanlış. Baykal, irticaya karşı tavır almış tabanı yanına çekmek için böyle bir tavır sergiliyor. Onlar ne de olsa hükümete karşılar ve Ergenekonculara düşünce itibariyle daha yakınlar.
Süleyman Karagülle- Burada Kılıçtaroğlu değil de neden Baykal’dan bahsedildiğini anlamış değilim. Ama Baykal büyük devlet adamıdır. Onun için uzaklaştırıldı. Tayibi yenemediler, ondan hınçlarını aldılar.
Mine Şenocaklı-Özetlersek, siz Türkiye’nin iyiliği açısından AKP, Ergenekon konusunda askerle uzlaşacak diyorsunuz, değil mi?
Mahir kaynak- Evet. Zaten uzlaştılar. Ergenekon tasfiye edilecek, üstüne gidilmeyecek. Operasyonlar burada kesilece
Süleyman Karagülle- Zaten anlaşmışlardı. AK Partiyi askerler getirdi. Askerler koruyor. Onlar da askeri dinliyor.
Mine Şenocaklı-yani 11’inci, 12’nci dalga olmayacak mı
Mahir kaynak- Olmayacağını tahmin ediyorum.
Süleyman Karagülle- Şimdi Mahir beye şunu soruyorum. Askerle iktidar anlaştı. Nasıl durduracaklar. Yargıya müdahale edecekler. Hani edemiyorlardı. Aldatmaca işten vaz geçilmelidir. Adil yargı sitemi çıkarılmalıdır. Af yapılmalıdır.
KİMDİR?
ASLINDA İKTİSAT PROFESÖRÜ!
Mahir Kaynak, aslında bir akademisyen. Kuleli Askeri Lisesi ve ardından Harp Okulu’ndan mezun olmuş. Üç buçuk yıl subaylık yapmış, ama kalbinde hep bilim adamı olmak varmış. Bu yüzden askerliği bırakmış, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’ne girmiş. Doktora tezini verdiği günlerde MİT’ten gelip, “Bize hizmet eder misin?” diye sormuşlar. “Hayır” dememiş, daha doğrusu diyememiş. İstihbaratçılığa adım attığı o anı şöyle anlatıyor Kaynak: “Devletle karşı karşıya mı gelecektim? Yanlış anlamayın korktuğumdan değil, bunu bir görev olarak gördüğümden. Devletime hizmet etmek, benim için onurdur.”
O sırada evli olup olmadığını soruyorum Kaynak’a. Evliymiş ama karısına iki yıl boyunca söyleyememiş gizli görevini... Ama karısı da onun kadar zeki, bir süre sonra şüphe çekmiş. “Gece içmelerim başlamıştı. Tavırlarım değişmişti. Bir şeyler olduğunu anladı” diyor Kaynak. “Başka bir kadından mı şüphelendi yoksa?” diye kesiyorum sözünü, yarı şaka; gülüyor, pas geçiyor. Öyle ya da böyle onlarca gizli görev yapan Kaynak, karısından paçayı kurtaramamış, sonunda “Ben MİT’te çalışıyorum” demiş. Eşinin yanıtı çok kısa olmuş; “Tamam, başka bir şey anlatma!” Ne demeli, her istihbaratçının başına böyle bir eş gerek!
Süleyman Karagülle- Mahir Bey siyasetçidir. İktisatçıdır. Kötü istihbaratçıdır. O bizim yanımızda yer almalıdır. Muasır Medeniyetin Fevkine çıkma çabasını göstermelidir.
22 yıllık akademisyenlik hayatının 10 yılında gizli görevini de sürdürmüş Kaynak. İstanbul Üniversitesi’nin ardından, Gazi ve Konya üniversitelerinde akademisyenliğe devam etmiş. Kitap yazmaya da vakit ayırmayı bilmiş, hem de ne vakit! Tam 22 kitabı var. 23’üncüsü de yolda...
Süleyman Karagülle- - Mahir Bey Adil Düzen ekonomisini eleştirmelidir.
YARIN: Ergenekon, Susurluk’un devamı mı? Bugün, Baykal’ın yerinde olabilir miydi? Türkiye, Fethullah Gülen’i Amerika’ya göndermekle neden hata yaptı?
Süleyman Karagülle- Devam ederiz İnşallah