6) YERYÜZÜ | 10) Meclis | 12) İşletme | 13) Birlik | 11) Şura |
7) Bölüşme | 22) ÇALIŞMA | 23) Kredi | 25) Vergi | 24) PAYLAŞMA |
1) İNSANLIK | 2) Hukuk Düzeni | 3) Askeri Düzen | 4) Genel Hizmet | 5) Kamu Görevi |
8) Dayanışma | 19) YAŞAMA | 18) Bütçe | 21) Mevzuat | 20) YASAMA |
9) İNSANLIK | 14) Görev | 15) Yetki | 16) Sorumluluk | 17) Haklar |
ADİL DÜZEN'E GÖRE
İNSANLIK ANAYASASI
BİRİNCİ KİTAP: KAMU GÖREVLERİ
I. KURULUŞ
I. İNSANLIK
Yeryüzü İnsanlığındır
Madde-1a) Yeryüzü İnsanlığındır. (2-21,29: 21. Ayetten önce Bakara suresinde önce müminlerden sonra kafirlerden, sonra da münafıklardan bahsediyor, arkasından ey insanlar diyerek 21. Ayete başlıyor. 29. Ayette muhatap zamiri insanlara aitken yeryüzünü topluca sizin için yarattık diyor.) İnsanlar, atalarından devraldıkları (Ademoğulları tabiri ademden bugüne kadar gelen ölmüş ve yaşayan ve gelecekte yaşayacak bütün insanları içerir. Nas ise şu anda yaşayan insanları kapsar. Bakara 29'da nasa yani bütün insanlara hitap edilmiştir. 2-30’da Yeryüzüne Adem ve oğulları halife kılınmıştır. Miras ayetlerini de buna dahil edersek yeryüzünün atalardan varis kalarak geçmişten geleceğe intikal ettiği anlaşılır.) yeryüzünü işgal ile aralarında bölüşerek topraklarından yararlanır ve yaşarlar; (3-96 , 9-107,108 Bu iki ayetten biri Mekke’de ilk yapılan eve diğeri Medine’de yapılan ilk mescide öncelik tanımaktadır. O halde öncelik hak için bir illettir. Bir şeyi ilk alan ya da ilk işgal eden işgal ettiği müddetçe kullanır. Mülkiyet hakkı kazanmaz. Çünkü insan için sa’yinden başka bir şey yoktur.) karşılığında onu imar ederek çocuklarına devrederler. (51-56’nın deliliyle İnsanlar yeryüzüne bir görev yapmak için gelmişlerdir. Bunun ne olduğunu içtihatla bulmamız gerekmektedir. Kuran’da imar kelimesinin geçtiği yerlerden anlaşılmaktadır. 30-9, 9-17,18,19) Onu tahrip etmeye hakları yoktur. (2-11 , 2-114 )
İnsanlar insanlığa borçlanırlar
1b) İnsanlar, insanlığa borçlanarak,(11-6) kendilerinin doğmasına sebep olan yakınları tarafından büyütülürler.(2-233) Büyüyünce çocukları doğurup büyütmekle insanlığa karşı borçlarını öderler. Erginken yaşlılara bakarak insanlıktan alacaklı olurlar,(3-195) yaşlanınca da erginler tarafından bakılırlar. (17-23 bu ayette anne babaya ihsan etmek emredilmektedir. İhsan karşılıksız yapılan iyiliktir. Bu durumda borç ödenen kimse anne baba değildir, anne babaya ihsan edilerek topluluğa borç ödenmiş olmaktadır. Ayetin devamında anne babaya “Öf” bile deme diyerek delaletin delaletiyle anne babaya bakmak farz olmaktadır.) Bu borç ve alacak ihtiyaca ve imkâna göre olup borcun alacağa eşitliği şeklinde değildir. (14-34 bu ayette Allah’ın nimetlerinin sayılamayacağı söylenmektedir. 102-8 Bu ayette ise nimetlerden sorulacağı belirtilmektedir. Sayılamayacak kadar çok olan nimetlerin hepsinin hesabını veremeyeceğimize göre karşı tarafın ihtiyacı ve bizim gücümüzün yettiği kadar nimetten sorumluyuz.)
IA. HUKUK DÜZENİ
İnsanlar topluluk içinde yaşarlar
Madde-2a) İsteyenler, işgal ettikleri toprakları bir başkanın yönetiminde birleştirerek (17-71 Bu ayette her insanın bir imamı yani yöneticisi olduğu belirtilmektedir.4-59 Bu ayette Allah’a itaat emredildikten sonra resule ve emir sahiplerine itaat birlikte bildirilmektedir. Bu ayete göre insanlar yöneticilere itaat etmek zorundadırlar. ) ve yaptıkları sözleşmelere göre (5-1,23-8 Bu iki ayet sözleşmelere uyulmasını istemektedir böylece sözleşmeleri meşrulaştırmaktadır. Bir insan sözleşme yapma hakkına sahiptir. Sözleşme yaparsa sözleşmeye uymak zorundadır. Sözleşme ile işgal ettiği toprakları birleştirme hakkına sahip olur.) hukuk düzeni içinde (42-13Bu ayet dinin yani düzenin şeriat olarak konduğunu belirterek Nuh peygamberden beri hukuk düzeninin var olduğunu ve devam edeceğini göstermektedir.) topluluklarını (49-13 ayet bize insanların tek topluluk olmadığını, farklı kabilelerden ve şaablardan (illerden) oluşan topluluklar halinde olduklarını göstermektedir. Bu da insanların farklı topluluklar kurmaları gerektiğinin delilidir.) kurarlar. Aralarında çıkan ihtilafları tarafların seçeceği birer hakem (4-35 Bu ayet aile içi sorunlarda erkek tarafından bir, kadın tarafından da bir hakem seçilmesi gerektiğini bildirmektedir. Kıyas yoluyla her tür anlaşmazlığın çözümünde iki tarafın da birer hakem seçmesi gerektiği sonucuna varılır. ) ile hakemlerin seçeceği bir başhakemden (2-188 Bu ayette hakemlere rüşvet verilmesi haram edilmekte ve bununla beraber iktizanın delaleti ile hakemler şeklinde çoğul olarak getirilmektedir. Çoğul da en az üç olduğundan hakem sayısı da üç olmalıdır. İki hakem dışında üçüncüsü başhakemdir. İlk iki hakemin ihtilaf ettikleri noktalarda başhakemin kararı geçerlidir. İhtilaf etmezlerse başhakeme ihtiyaç yoktur.) oluşan hakemler heyetine çözdürürler. Herkesin hak ve hürriyetlerinin sınırı, başkalarının hak ve hürriyetlerinin sınırıdır. (Bakara 29 ayetinde yeryüzünün topluca insanlar için yaratıldığı belirtilmektedir. 2-188 bu ayet iktizanın delaletiyle her insana ait malların olduğu anlatılmaktadır. Mülkiyet en temel haktır. Bu nedenle hak ve hürriyetin sınırı başka birisinin hak ve hürriyetinin sınırıdır. .2-279 Bu ayette faizden vazgeçilerek ana malın kendisine ait olması belirtilmekte ve arkasından böyle yaparsanız ne zulmedersiniz ne de zulme uğrarsınız denerek birinin hakkının bittiği yerde diğerinin hakkının başladığı anlaşılmaktadır.) Bu sınırı tarafların seçeceği tarafsız ve bağımsız hakemlerden oluşmuş mahkemeler belirler.
Hukuk düzeni haklıyı kuvvetli kılan düzendir
2b) Hukuk düzeni haklıyı kuvvetli kılan düzendir.(4-75 Bu ayette zayıfları korumak için savaşmamız gerektiğini emretmekte, böylece haklı olanı kuvvetli kılmak için bizim örgütlenmemizi istemektedir.) Kişiler kişilere değil sözleşmelerle oluşan mevzuata uyarlar (2-286 bu ayette kazanmanın lehe olduğu ama başkasına uyarak kazanmanın aleyhe olduğu söylenmektedir. Bu nedenle başkalarına uyarak yapılan davranışlar aleyhedir. 5-1 ayetinde sözleşmelere uyulması gerektiği anlatılmaktadır.) ve üstlere değil hakemlere karşı sorumlu olurlar,(33-67,68 bu ayetlerde bir grup uydukları ve kendilerine yolu şaşırtan seyitlerine ve büyüklerine Allah’tan iki misli azap vermesini istemekte ve dışlanmalarını istemektedir. Böylece başkasına uydukları için sorumluluk onlardan kalkmamaktadır.) sorumluluk sonuçlardan değil, davranışlardan dolayıdır. (16-93 Bu ayet herkesin yapmış olduğu şeylerden sorumlu olduğunu göstermektedir.) Davranışların karşılığı da mevzuatla belirlenmiştir. (55-60 bu ayette el-ihsan olarak marife gelmesinden dolayı bu iyiliğin belirli bir iyilik olması gerekir. Karşılığının da el-ihsan şeklinde gelmesinden dolayı yine belirli bir iyilik olduğu ama zamir yerine kelimenin tekrarlanması nedeniyle aynı iyilik olmadığı anlaşılmaktadır. Bu ikisinin de marife gelmesi ikisinin de önceden bilinmesini gerektirir. Bu da ancak mevzuatla sağlanır. 6-160 bu ayette bir iyiliğe on misli iyilikle karşılık verileceği, kötülüğe karşılık ise misliyle cevap verileceği söylenmekte ve böylece karşılıkların ölçülebilir olduğunu ve ona göre hareket etmemiz gerektiğini göstermektedir. Bu da mevzuata göre hareket etmemiz gerektiğini göstermektedir. ) Sorumluluk kişisel olup ortak sorumluluk yoktur. (6-164 Bu ayette hiç kimsenin başkasının yükünü yüklenmeyeceği söylenerek sorumluluğun şahsi olduğunu göstermektedir. ) Topluluk hukuk düzeni içinde yaşar ve gelişir. (42-13 bu ayette Allah’ın şeriatına uyanları Allahın seçeceği ve kendisine götüreceği yani yükselteceği anlatılmaktadır. Bu da hukuk düzenine yani şeriata uyanın ilerleyeceğinin ve gelişeceğinin ifadesidir. )
IB. ASKERİ DÜZEN
Askeri düzende kuvvetli olan haklıdır
Madde-3a) Askeri düzende kuvvetli kim ise haklı odur. ( 2-191, Bu ayette onları bulduğunuz yerde öldürün diyerek askeri düzenden bahsetmektedir. Harp halindeyken verilen bir emirdir. 2-194 Bu ayette topluluğa ne kadar saldırılmışsa misliyle cevap vermesi söylenerek hukuk düzenindeki uygulama gösterilmiştir. 2-256 Burada ise dinde yani düzende zorlama olmadığı belirtilerek hukuk düzeni tanımlanmaktadır. İçinde hiçbir zorlamanın olmadığı düzen hukuk düzenidir. 5-33 Allah ve Resulüyle harp edip adam öldürenlerin cezası öldürülmek veya asılmak veya elleri ve ayakları çaprazlama kesilmek veya sürgüne gönderilmek şeklinde tarif edilmektedir. Burada asılan zaten öleceği için asılma ve öldürülme ve diğer cezalar farklı durumlar içindir. Bu ayet bize hukuk düzeninde ve askeri düzende farklı cezalar olduğunu göstermektedir. ) Kişiler mevzuata değil üstlerinin emirlerine uyarlar, (4-80, Bu ayette resule itaatin Allah’a itaat olduğu söylenmektedir. Bu ayet askeri düzen içindir. Hukuk düzeninde ise marufu emrettiği, münkeri nehyettiği zaman itaat edilir. 33-6 Bu ayette nebinin, müminlerin kendilerinden daha evla olduğu belirtilmektedir.) mevzuat üstlerin tamamlayıcı talimatlarıdır. (evleviyetin delaletiyle mevzuat üstlerin tamamlayıcısıdır. ) Üstlere karşı sorumludurlar. (2-286 bu ayet bir kişiye yetkisinden fazla sorumluluk yüklenmeyeceğinin delilidir. Görev hakkı, yetki sorumluluğu getirir.) Hakemlik yok hâkimlik var. (4-65 Bu ayette hakimlik vardır. Başkan karar vermek zorundadır. Askeri düzen için geçerlidir. 5-42 bu ayette ise hakemlik yapma başkana serbest bırakılmakta, isterse yapmayacağı belirtilmektedir. Bu da hukuk düzeni içindir. ) Hâkimler merkezden atanırlar ve onlar adına yargılarlar. (4-80 Bu ayet resule itaat edenin Allah’a itaat etmiş olduğunu gösterdiğinden başkanın temsilcisi olan hâkimler de başkan gibi hâkimlik yaparlar. ) Sorumluluk sonuçlardandır. (4-74 Bu ayette savaşta ölenler veya galip gelenlere ecir verileceği söylenmekte mağlup olup da ölmeyenlere bir ecirden bahsedilmemektedir. Yani sonuçtan sorumlu olacağı anlatılmaktadır. ) Sonuca ulaşmak için her yol meşrudur. (2-191 Bu ayette bulduğunuz yerde öldürün, sizi çıkardıkları yerden çıkarın denerek sonuca ulaşmaktaki en uç nokta olan bulduğu yerde öldürme, meşru hale getirilmiştir. Delaletin delaletiyle daha hafif olan her tür yöntem meşrudur. ) Kişisel sorumluluk yoktur. (8-60,8-65 emirler cemi müzekker geldiğinden burada bir topluluk vardır. Böylece görev topluluğa verilir ve sorumluluk da topluluğa aittir. Cemaat olmadan sorumluluk yoktur. ) Ortak sorumluluk vardır. İçte sorumluluk üste aittir. (3-159 Bu ayette karar verdiğinde Allah’a tevekkül et diyerek karar verme yetkisinin işaretin delaletiyle başkanda olduğu anlatılmaktadır..) Dışa karşı sorumluluk ise emire aittir. Devlet askeri düzenle kurulur ve korunur. (59-9 Bu ayette devlet kuruluşunun toprağın ve emniyetin sağlanması ile olduğu söylenmektedir. ) Herkesin canını, malını, ırzını ve işini koruma hakkı vardır. Herkes başkasına yaptığının, kendisine yapılmasını da kabul etmiş sayılır. (2-194 Bu ayet haramların karşılıklı olduğunu söyleyerek birisine karşı yapılanın karşılığının diğerine aynısının yapılması olduğunu göstermektedir. )
Askeri düzene hukuk düzeni kuralları içinde geçilir. (2-194, 5-2 Bu iki ayette savaştaki sınır çizilmiş, düşmanın yaptığı kötülüğün misli kadar yapılması belirlenmiştir. Misli ise ancak hukuk düzeni kuralları içinde belirleneceğinden askeri düzene ancak hukuk düzeniyle geçileceğine delil olmuş olur.)
3b) Askeri düzenin konu ve sınırlarını haram ve helal olarak içtihatlar belirler. (3-102,103 Bu ayette müminlere Allah’a hak ile ittika edilmesi emredilmekte, arkasından Müslüman olma hali dışında ölmeyin denmektedir. Müminlikten Müslimliğe düşüş olmayacağına göre burada Müslüman olarak ölme savaş hali değil barış halinde ölmektir. Bu nedenle savaş, barış halinin sağlanması içindir. Buradaki Allah’a ittika etme içtihadını hakkaniyetle yapmadır. Savaş düzeni içinde de barış düzeni içinde de içtihatlar hakkaniyetle yapılıp karara varılmalıdır. Savaş düzenindeki içtihatlardan komutan dünyada sorumlu olmaz, ahrette sorumlu olur.) Askeri kuruluşlar ile hukuk kuruluşları arasındaki dengeyi asker kökenli ancak hukuk düzeni içinde seçilmiş başkanlar tesis ederler.(2-247 Bu ayette İsrail oğullarına melik olarak seçilen Talut’un seçilme sebebinin, ilim ve cism sahibi olması belirtilmektedir. Günümüzdeki kuvvet ve ilim sahibi olan en yüksek kişiler kurmay askerlerdir.) Askeri kuruluşlar ile sivil kuruluşlar arasında ortaya çıkacak sorunları başkanlar çözümlerler. Askeri düzenin uygulanacağı sahalar ve haller başkanlarca belirlenir. Eğitim ve gözetim yerleri de askeri sahalardır. ( 5-1 Bu ayette siz hurum iken denmektedir. Haram bölgede olmadığı halde kişi haram halde olabilmektedir. 5-2 Bu ayette haram ayı veya haram mekân içindeyken haram gerçekleşmekte kişinin durumuna göre değil, yer veya zamana göre haram olmaktadır. Bunlara kıyasen barış düzeni içinde de askeri düzenin uygulandığı sahalar olur ve tıpkı savaş düzenindeki gibi uygulamalar buralarda yapılır. ) Savaşta, seferberlikte, isyanlarda, tabii ve sosyal afet hallerinde başkanların kararları ile askeri düzen uygulamasına geçilir ve onların kararı ile bu düzen sona erdirilir. Askeri düzene geçme ve askeri düzenden çıkma bu Anayasanın hükümlerine tabidir. Askeri düzenin içindeki fillerde bu Anayasanın hükümleri geçerli değildir. (47-4 Bu ayette harp ağırlıklarını bırakana kadar savaş muamelelerinin tamamlanması istenmektedir. Barış düzenine geçildikten sonra artık askeri düzen uygulamaları geçerli değildir. )