بسم الله الرحمن الرحيم
اذا زلزلت الارض زلزالها (Zelzele(99);1)
Arz kendi zilzalı ile zelzele edince / Yer kendi sarsıntısı ile sarsıldığında
و زلزلوا (Bakara(2);214)
Kendileri zelzeleye uğratıldıklarında / Sarsıltıldıklarında
ان زلزلة الساعة (Hac(22);1)
Saatin zelzelesi / Zamanın sarsılması
KUR’AN MATEMATİĞİ 26 AĞUSTOS 2000
74. SEMİNER NOTLARI clubs.yahoo.com/clubs/adilduzen
www.adilduzen.8m.com
Z E L Z E L E
Bir Kur’an yorumlayıcısı herhangi bir konuyu işlerken önce kelimeleri alıp incelemelidir. Mesela, “zelzele” kelimesini ele alalım. Zelzele bir fiildir. Her fiil bir faili, bazan da mef’ulu içerir. Kur’an’da o kelime hangi faillere dayandırılmaktadır? Hangi mef’ullere dayandırılmaktadır? Buna göre o kelimenin şümulünü kavramak mümkün olacaktır. Kur’an’da zelzele kelimesi fiil olarak kullanıldığında arzın zelzeleye uğraması ile topluluğun zelzeleye uğramasından bahsedilmektedir. Demek ki yerin sarsılması gibi topluluğun da sarsılması vardır.
Yer nasıl sarsılıyor? Mağma tabakası üzerinde oturan kara parçaları yerin dönmesinden dolayı gerilmekte ve zaman zaman kara parçaları arasında kaymalar olmaktadır. Bu da zelzele fay hatlarını oluşturmaktadır. Topluluğun da buna göre zelzelesinin olması gerekir. Topluluğun oturduğu ahlâk, hukuk, sosyal ve ekonomik yapılar vardır. Topluluk bunların üzerinde oturarak varlığını sürdürmektedir. Dünyanın dönmesine benzer şekilde, topluluğun da sosyal değişmeleri ve evrimleri vardır. Sosyal kaymalar ve sürtünmeler olur. Bunlar sosyal yapıyı sarsar. Sosyal zelzele olur. Biz Nuh Tufanı’nın yanında “sosyal tufan”dan bahsetmiştik.
Kur’an “yerin zelzelesi” yanında “sosyal zelzele”den bahsetmektedir.
Alınacak tedbirler de benzerdir. Biz sosyal zelzeleleri önleyemeyiz. Bunlar sosyal kanunlara ve tarihi alkışa bağlıdır. Ancak sosyal oluşları biliriz ve öyle oluşlar olduğunda ne gibi tedbirler alacağımızı belirleriz. Mesela 28 Şubat Müdahalesi bir sosyal zelzeledir. Bu zelzelede bir çok sosyal apartmanlar yıkılmış, birçok sosyal müesseseler enkaz altında kalmıştır. Yapacağımız iş, yıkılan o müesseselerin yerine enkazları kaldırıp temizledikten sonra yerlerine daha iyilerini ve sağlamlarını dikmektir. Yoksa oturup zelzelelere ağıt yakmak değildir.
Gerek arzın sallanması gerekse topluluğun sallanması meçhul sığası ile kullanılmıştır. O halde bunları sallayanlar vardır. Onun faillerini yahut sebeplerini inceleyip değerlendirmemiz gerekir.
Kur’an “yerin zelzelesi”nden bahsettiği gibi saatin yani “zamanın zelzelesi”nden de bahsetmektedir. Demek ki mekanın zelzelesi yanında zamanın zelzelesi de vardır. Zamanın zelzelesi, seyrettiğimiz bir filmin kopması halinde ekranda görünen hallere benzer bir olaydır. Bizim üç boyutlu uzayımız düzgün bir şekilde dört boyutlu uzayda ilerlerken, birden önüne konan engele çarpıp kaza yapınca arabanın yuvarlanması gibi kainatta yuvarlanmış olacaktır. Sonda bir düzlüğe inip cennet veya cehennem istikametinde ikiye ayrılıp devam edecektir. Bu ayrılmada insanlar kendilerine yön seçeceklerdir. Hazırlıklı olanlar cennet tarafına, hazırlıksız olanlar cehennem tarafına yol alacaklardır.
Kuran Matematiği ile öğrendiğimiz dört ve beş boyutlu uzay ve akan zaman boyutu sayesinde Kur’an’ın bu ifadelerini çok açık olarak anlıyoruz.
“Zelzele” örneğinden hareket ederek “Kur’an’ın yorumu” hususunda birkaç söz söyleyelim.
KUR’AN VE DİĞER KİTAPLAR
Kur’an, Tevrat ve İncil gibi kitaplar birer televizyon kanalı gibidirler. Uygun ayarlamaları yaparsanız sizi Allah ile karşı karşıya getirir ve Allah’ın size olan hitabını dinlersiniz. Allah sizi zaten her zaman işitmektedir. Böylece Kur’an ve diğer kitaplar sizi Allah ile konuşturmaktadır. Televizyon kanallarında nasıl zamanla bozulma olursa, diğer kitaplarda da böyle bozulmalar olmuştur. Kur’an’ın kendisinde bozulma yoktur; ancak, sizin anlayışınızda yanlışlık olabilir. Bu itibarla bu irtibatta bazan şeytan da araya girebilir. Hatta kötü niyetliler Kur’an yoluyla şeytanla irtibat kurar ve onların İslâmiyet’e karşı nefretleri artar.
PEYGAMBER VE ALİMLER
Kur’an ekranını herkes her zaman göremeyebilir. Dilini anlamayabilir. O zaman tercümanlara ihtiyaç duyulur. Bunlar da “peygamberler”dir ve şimdi onların varisleri olan “alimler”dir. Elbette tercümanlar arasında bugün kötü niyetliler çıkacaktır. Bilgisiz tercümanlar olacaktır. Ancak Kur’an öyle bir kitaptır ki siz yeteri kadar gayret sarf ederseniz, Arapça bilmeseniz de onu anlar hâle gelirsiniz.
KUR’AN KANALINI AYARLAMA
i) Kur’an’ı Arapçasıyla ve tecvitle okumaya çalışınız. Çalışmanız yetersiz, okuyamamanız bir eksiklik olmaz; okumamanız eksikliktir.
- Kur’an’ı âyet âyet mealleri ile birlikte her namazın sonunda veya başında okuyun. İki sahifeye yakın okumanız yeterli olur. Değişik mealleri takip edin. Meallerde hata olabileceğini unutmayın. Aklınıza yatmayan bir şey olursa onu Kur’an’a değil de tercümeye hamledin.
- Bir tefsir kitabını alıp baştan sonuna kadar okumaya çalışın. Göreceksiniz ki siz Kur’an’la artık haldaş olacaksınız. Bu tefsiri seçerken meşrebinize uygun tefsiri seçin.
- Nihayet Kur’an’ın âyetleri üzerinde düşünerek kendi günlük hayatınız için yorumlayın. Mesela, sabahleyin kalktınız, eşiniz hoşlanmadığınız bir söz söyledi. Üzülerek ve düşünerek işe gittiniz. İşte o zaman Kur’an’dan rasgele âyetler okuyun, size vereceği bilgileri ve emirleri değerlendirin. Göreceksiniz ki akşamüstü eve döndüğünüz zaman eşinize ne söyleyeceğinizi ve nasıl davranacağınızı bilmiş olarak huzur içinde döneceksiniz. Hatta onun ne cevap vereceğini de yine Kur’an’da bulursunuz. İşte o zaman “Hayır ve Şer Allah’tandır” deyip teslim olur ama ne yapacağınızı da öğrenmiş olacağınız için onları yaparsınız. Müslüman geçmiş için kaderci, gelecek için ise azimcidir.
Ben size Kur’an âyetlerini tefsir ederken, Kur’an Matematiğini anlatırken, Kur’an’ı benim anladığım gibi anlayın diye anlatmıyorum. Kur’an’ın nasıl anlaşılması gerektiğine dair misaller veriyorum. Siz bu metotla anlayacaksınız, siz kendiniz anlayacaksınız.
Ne ekerseniz onu biçersiniz. Ne ekersiniz buğday biçersiniz demiyorum.