Türkiye çok çekişmeli bir yerde bulunmaktadır. Herkesin gözü Türkiye’dedir. Çünkü Türkiye yeryüzünün merkezindedir. Tarih boyunca Türkiye’ye hâkim olan devlet dünyanın süper gücü olmuştur. Devletler anlaşamadıkları için Türkiye yaşamaya devam etmektedir. Türkiye üzerindeki hesaplarda birlik sağladıkları ölçüde operasyonlar yapmaktadırlar.

İstiklal Savaşını da bu denge üzerinde kazanmış bulunuyoruz. İngilizlerin İstanbul’a yerleşmelerini hoş karşılamayan Yahudi Sermayesi Türkiye’yi desteklemiş ve Türkiye İstiklal Savaşını kazanmıştı. Lozan’da da Türkiye ile gizli anlaşma yapan Sermaye Türkiye’de inkılaplar yapmakla şartıyla Türkiye’yi desteklemiştir. Türkiye’de verdiği sözü yerine getirmiş ve inkılaplarını yapmıştır.

İnkılaplar tamamlandıktan sonra Sermayenin planı Türkiye’yi bugünkü İsrail gibi kendisine muhtaç halde tutmak ve dünyada Jandarmalık görevini Türkiye’ye yaptırmak idi.

Mustafa Kemal ve arkadaşları böyle bir söz vermemişlerdir. Onlar inkılaptan sonra güçlü Türkiye’yi kurmaya karar vermişlerdir. Bu karar üzerine Sermaye Mustafa Kemal’i zehirlemiş ve Bayar’ı iktidar etmek istemiştir. Mareşalin desteğiyle İnönü Cumhurbaşkanı olmuş ve Türk Ordusu Türkiye’yi güçlü devlet haline oluşturma çabasına devam etmiştir. Demokrat parti Sermayenin istediklerini yapmamış, Menderes de Mustafa Kemal gibi güçlü Türkiye’yi oluşturma çabasına girişmiştir. Sermaye onu astırmıştır. Türk Ordusu 1960’tan sonra İslam düşmanlığını bırakmıştır. İslamiyet’e sahip çıkmıştır. Bundan yararlanan Millî Görüşçüler bugünkü Türkiye’yi yönetmektedirler.

Büyükelçilerin ve amirallerin benzer ifadeleriyle uyarıları Türk Ordusunun bilgisi içinde de olabilir. Belki bu uyarı Amerika’da da hazırlanmış olabilir, bu tür kendi hesaplarına uygun da olabilir. Ancak Türk Ordusu ABD’nin istediği bu açıklamaları elçilerin ve amirallerin beyan etmesine izin vermiş gözüküyor. Soylu bu açıklamalarıyla adeta ateşe körükle gitmektedir. Oysa AK Parti hükümetinin yapacağı tek iş vardır. Elçilere ve amirallere teşekkür ederek İstanbul kanalının yapılması bırakılmayacağını ama yap-işlet-devret sistemiyle de Amerikan Sermayesine satılmayacağını ilan etmelidir. Kendi imkânlarımızla dünyayı da ortak ederek barışçı ve komşuların da lehine olmak üzere biz İstanbul Kanal projesine devam edeceğiz. Proje hazırlanırken siz muhterem büyükelçilerin ve amirallerin görüşlerinden yararlanacağız, demelidir. Bu beyanatı veren Soylu’nun Bakanlıktaki yeri değiştirilmelidir. Amiralleri cezalandırma hevesinde olan bir bakan artık orada oturamaz. Oturursa ne olur? Tarih tekerrür eder. Sonuç kestirilemez.

Not: siyasi makalelerin sorumlusu Süleyman Akdemir’dir. Kendisi istediği kimselerle istişare yaparak makaleye son şeklini verir ve www.akevler org. sitesinde yayınlar.

Seminerlerin sorumlusu Reşat Erol’dur. Biz ona göndeririz, o istişare eder ve son şeklini verir. Dr. Mehmet Lütfi Hocaoğlu’na gönderir. O da gerekli açıklamaları ekleyerek yayınlar.