F İ Z İ K
MEKAN:
ao*xo+a1*x1+a2*x2+a3*x3+a4*x4+a5*x5=0
Bu bir beş boyutlu uzayı tarif eder. ‘a’ları ve ‘x’leri biz seçer, toplar ve çarparsak, eğer sıfıra eşit oluyorsa bu değerleri taşıyan nokta bu uzay içindedir. Kendi içlerinde kapalıdır. Dışarıdakiler onu göremez ve ondan etkilenemezler. İçinde yaşadığımız kâinat böyle bir uzaydır. Kur’an’daki adı da “arş”tır. Tarafları her hangi bir sayı ile çarpar veya bölersek sıfır değişmeyeceği için denklem de bozulmaz. Bu sebeple sayıların kendilerinden çok oranları önemlidir.
ZAMAN:
A5*x5 de sabit yaparsak beş boyutlu uzayda dört boyutlu uzayı elde etmiş oluruz.
Şimdi dört boyutlu uzayımızın her hangi yerinde olalım. a4*x4 sabit demektir. O zaman gördüğümüz üç boyutlu uzay içinde oluruz. Şimdi ‘x4’ü değiştirelim. Yeni üç boyutlu uzaylara gideceğiz. Bunu öyle yapalım ki; X4 sürekli olarak büyüsün. Atlama olmasın. Geri dönüş de olmasın. İşte o zaman X4=t zaman boyutu olur. Üç boyut içinde yaşayanlar cisimlerin hareket ettiklerini sanırlar. Oysa hareket eden cisimler değil bizzat yaşayan insanlardır. Bu arada birileri X5 üzerinde de oynarsa o da iradeli hareket olur. Yani zaman farklı dört boyut üzerinde kayarak yaşanan zaman boyutunu oluşturur.
MADDE:
Mekanı biz ‘000’lardan oluşmuş kabul ederek geometri ve mekaniği oluşturduk. Oysa hareketi görebilmemiz için farklı mekan parçaları olmalıdır. Onun için uzayın her noktasına 0 veya 1 koyuyoruz. O zaman maddi parçacıklar oluşur. Ne var ki bunlar dört boyutlu uzayda çubuklar şeklindedir. Üç boyutlu uzayda noktalar hâlinde görülür. Boş olan noktaların sayısı kâinat büyüdüğü için artmaktadır. Oysa 1 değer taşıyan noktaların sayısı artmamaktadır. Buna “maddenin sakımı kanunu” diyoruz. dM/dt=0 dir.
HIZ:
Hız büyüyen üç boyutlu kâinatta dik istikametteki nokta çubuklarının eğimi ile ölçülmektedir. Bunun için de aşağıdaki kanunlar vardır. Bir nokta çubuğunun eğimi 45 dereceden fazla olamaz. Her nokta çubuğunun kendisine dik dalga hacimleri vardır. v<c Bu da üç boyutlu uzaylılara dalga hızı olarak görülür. U*V=C*C Dalga hızı ile hareket hızı çarpımı ışık hızının karesine eşittir.
Hızlanan bir cismin içindekiler daha kısa zaman yaşarlar. Td= Th/(1-v*v/c*v)
Hızlanan cisim daha kısa görünür. Ld=Lh* (1-v*v/c*c)
HAREKET MİKTARI
Cisimlerin hızlar toplamı sabittir. Birbirine aktarırlar. Ama parçacıklar gibi artmaz, eksilmez.
P= { m*v dP/dt=0 dir.
ENERJİ:
Bir çarpışmada hareketin belirli hâle gelmesi için hareket miktarlarının toplamı yeterli değildir. Hızlarının kare toplamı da eşit olmalıdır. Basitlik kuralı gereği böyledir. En= ½ (M*V*V)
Buradaki ½ P*dv nin entegralinden gelmektedir.
KUVVET: Enerjinin bir hat boyunca değişmesidir.
F= dEn/dx
En= kuvvet*Yol
İVME: Hızın değişmesidir. Kuvvete eşittir.
dEn /dt=dEn/dx*dx/dt= m*v*dv/dt
F=m*dv/dt
Merkezkaç Enerjisi: V bir daire üzerinde hareket eden cismin enerjisi
En =1/2 m w*w*r*r (w dairesel hızdır)
Merkezkaç Kuvvet: Fd= m* w*w*r dir.
Çekim Enerjisi: Uzaklıkla ters orantılıdır. (basitlik ilkesi)
En= k*m/r
Fc= -k*m/(r*r)
Sonsuzdaki bir parçacığın r mesafesine gelinceye kadar yaptığı iş şeklinde yorumlanabilir.
dEn= -k*m/(r*r) *dr
Alan Enerjisi: En= k*m/r
Birim sahaya düşen enerji kürede
e= 4*3.1416/3 r^3=ee/r^4= ee* f*f
Demek ki birim sahaya yayılan enerji bir katsayı ile gerilmenin karesine eşittir. Bunu da;
Cisimlerin uzama ve kısalmadaki gerilmelerde,
Gaz balonlarında,
Elektriki alanda,
Mağnetik alanda.
Bir balon içinde eşit olarak dağılmıştır. Dış alanda dağılma. Kuvveti küre yüzeyine dağılmış olarak farz edersek, Kuvvet akışı uzaklıkla azalacaktır. Tüm uzayı entegre ettiğimiz zaman yine 1/r bulunur. Elektrik ve madde moleküllerinin tüm uzaya yaydıkları bir kuvvet akışı olarak tasavvur edebiliriz.
KAİNATIN YARADILIŞI:
İki çeşit parçacık olmalıdır. İki çeşit de kuvvet olmalıdır. İşte kainat dört çeşit parçacığın karışımı olarak nokta halinde idi. +m,-m, +q, -q ‘m’leri aynı işaretlileri çekiyor, ayrı işaretlileri itiyordu. ‘q’leri aynı işaretlileri itiyor, ayrı işaretlileri çekiyordu. İtilene çekilen eşit olduğu için denge vardır. Bundan 10 000 000 yıl önce birileri bir kıvılcım çaktı ‘-m’ler merkezde kaldı, hayır bâtın âleme sürüldü. ‘+’ler ise merkezden uzaklaşmağa başladı ve hâlâ devam ediyor. ‘-m’ler ise bâtın âlemde uzaklaşıyor. Demek ki melek ve ruhlar âleminin bâtın âlemde ve negatif parçacıklardan oluşmuştur.